Ana Sayfa / RİSALE-İ NUR & BEDİÜZZAMAN / Nurdan Hatıralar / “Ömer Efendi Risaleleri kürsüden kendi malı gibi neşretsin, anlatsın” Hâfız Ömer Bilginoğlu
Hâfız Ömer Efendi imamlık yaptığı Elazığ İzzetpa?a Camii'nde cemaate vaaz ediyor. Sene 1972.

“Ömer Efendi Risaleleri kürsüden kendi malı gibi neşretsin, anlatsın” Hâfız Ömer Bilginoğlu

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Ömer Bilginoğlu, 23 Mart 1960 tarihinde Urfa İpek Palas Otelinde bulunan Üstad Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin vefat ettiğini ilk fark eden ve onu gasleden, kefenleye mübarek şahsiyettir… Aynı zamanda Hulûsi ağabeyin en yakın ders muhataplarından birisidir…

Hafız Ömer Efendi, 1902 (Elazığ Müftülüğü kayıtlarına göre; 1904) yılında Elâzığ’da doğmuş ve 1981 senesinde 79 yaşında iken yine Elâzığ’da vefat etmiştir. Kabri Harput’ta Albay Hulusi Yahyagil ağabeyin kabrinin yakınındadır. Hulûsi Yahyagil ağabey de Elâzığlıdır.

Barla Lâhikasında Hulûsi ağabeyin Hz. Üstada yazdığı mektuplarda ve Üstattan gelen cevabî mektuplarda “Hafız Ömer”, “İmam Ömer Efendi” şeklinde bir isim çokça geçmektedir. Bu mektuplarda Hulusi ağabey, Ömer Efendiye Risalelerden okuduğunu, gelen cevaplarda da Bediüzzaman hazretlerinin onu talebeleri arasına aldığı belirtilmektedir. Bir mektubunda şöyle diyor Hz. Üstad: “Mahallenizin imamı Hâfız Ömer Efendi‘ye selâm et ve de ki, ben onu kabul ettim. Talebelik şartlarını da ona söyle.” Barla Lâhikasında on mektupta daha buna benzer ifadeler geçmektedir.

Bir de; seneler evvel merhum Bayram Yüksel ağabeyle yaptığımız bir sohbette, Üstad hazretlerinin vefat anını anlatırken “Hafız Ömer” ismi yine geçmişti. Hz. Üstadın Urfa İpek Palas Otelinde vefat ettiği anda başında son nöbeti bekleyen Bayram ağabeydir. Bu nöbette bir ara Üstadının uyuduğunu zanneden Bayram Yüksel, o anı şöyle anlatmıştı:

“Biraz sonra diğer ağabeyler: ‘Yahu Bayram Kardeş! Üstad Hazretlerinden ses gelmiyor’ dediler. Ben ‘Üstad uyudu, onu üşütmeyin’ dedim. Tekrar geldiler… Tekrar ‘Üstaddan ses gelmiyor’ deyince beraber Üstadın odasına vardık. Zübeyir ağabey başucunda, dördümüz Üstada bakıyoruz. Üstaddan hiç ses gelmiyordu. Fakat vücudu sıcacıktı. Bizi müthiş bir telaş aldı. Zübeyir Ağabey, ‘Urfa’da Elazığlı Vaiz Ömer Efendi var, ona haber gönderelim, o bilir’ dedi. Haber gönderdik, geldi. Üstadı görünce; ‘İnnâ lillâh ve İnnâ ileyhi râciûn. Üstad vefat etmiş kardeşlerim’ dedi.” (Ağabeyler Anlatıyor; 1, sh: 99)

Barla Lâhikasında Hulûsi Yahyagil ağabeyin mektuplarında adı geçen “Hafız Ömer Efendi” ile Bayram ağabeyin ifadeleriyle Bediüzzaman hazretlerinin vefat ettiğini ilk fark eden “Vaiz Ömer Efendi” aynı şahıstır. Tam adı “Ömer Bilginoğlu“dur. Hulûsi ağabey gibi Elâzığlıdır. Çok sağlam bir dini eğitim almıştır. Tam 21 sene Elâzığ müftülüğü yapmıştır. 23 Mart 1960’da Bediüzzaman hazretleri Urfa’da vefat ettiği gün, kaderin tebessümüyle bu şehirde gezici vaiz olarak görev yapıyordu.

Merhum Hafız Ömer Efendi hakkında topladığım bütün bilgiler ve fotoğraflar, Elâzığlı Muhammed Orakçıoğlu ağabey tarafından temin edilmiştir. Muhammed ağabey, 1963–1986 yılları arasında Hulusi ağabeyin vefatına kadar derslerinde ve hizmetinde -Cenab-ı Hakk’ın lutfu ile- bulunmuş bahtiyar bir şahsiyettir. Kendisiyle yüz yüze yaptığım kısa bir röportajım da var.

Muhammed Orakçıoğlu, merhum Ömer Efendinin yeğeni Cahid Kent ile de irtibata geçerek aldığı bilgileri ve hatıraları tekrar doğrulatmış ve ilâveler yaptırmıştır. Cahid Kent halen Elâzığ Yeni Cami imamlığını deruhte etmektedir. Muhammed Orakçıoğlu ve Cahid Kent’e yardımları için çok teşekkür ediyorum. Bilinmeyen, bilinse de bir zaman sonra unutulup, kaybolup gitme ihtimali bulunan birçok isim ve hâdiseyi kayıt altına almış oldular. Ayrıca Elazığ Müftülüğü resmi sitesindeki hakkındaki bilgilerden istifade edilmiştir.

***

Hâfız Ömer Efendi çok iyi dinî tedrisat görmüştür

Hafız Ömer Bilginoğlu’nun babası Harput’un ileri gelen âlimlerinden Müderris Halil Efendidir. Ömer Efendinin yetişmesinde babasının büyük payı vardır. Ömer Efendi sekiz yaşında hafızlığını bitirir. Kıraat talimini, İstanbul Dârülhüffâz hocalarından Hafız Hüseyin Efendi’de yapmıştır. Hafız Hüseyin Efendi, 1912-1913 yıllarında İstanbul’daki görevinden emekli olur. Ömrünün son yıllarında memleketinin halkına hizmet için Elazığ’a taşınır. Hüseyin Efendi yedi kıraat ve aşere ilminde mühim bir zattır. Sultan Abdülhamid‘in huzur hafızlarındandır. İşte Ömer efendinin Kur’an hocası bu değerli hocadır.

Mekteb-i Numune’yi bitiren Hafız Ömer Efendi, Harput Dârülhilâfe Medresesi Sahn Bölümünde yani bugünkü İlahiyat Fakülteleri mesabesinde, yüksek dini tedrisat okuluna kayıt olur. Burayı birincilikle bitirir.

Ömer Efendi bunun yanında Harput’un meşhur âlimleri olan Müftü Faik Efendi ve Müftü Kemaleddin Efendi (Barla Lâhikası’nda ismi geçer), Hacı Tevfik Efendi ve Hafız Osman ve Bedreddin efendilerden özel Arapça, tefsir, fıkıh dersleri alır. İlk vazifesi Elazığ İzzet Paşa Camii imamlığıdır. Daha sonra, Rızâiye Mahallesindeki Tahtalı Camiinin imamlığını yapar. Bu imamet görevine başladığında hocalarının tavsiyesi ve ısrarı üzerine daha 19-20 yaşlarında iken sakal bırakır.

Hâfız Ömer Efendi imamlık yaptığı Elazığ İzzetpaşa Camii’nde cemaate vaaz ediyor. Sene 1972.

Sakal bırakmasını şöyle anlatırdı: “Ben genç bir hafızdım. İzzet Paşa Camii imamı, Kurra’dan olan zatın vefatı üzerine beni, hocalarım, İzzet Paşa imamlığına uygun buldu ve tayin ettiler. Ama daha sakalım yeni uzuyordu. Hocalar ‘Aman Hafız, sakallarını kesivermeyesin, biz gelip sana tabi olacağız, sakalını artık uzatıver” dediler. Biz de bu emre uyduk. Askerliğimi de sakallı olarak yaptım.”

Hulusi ağabey gelen Risaleleri önce Ömer efendiye okuyor

Ömer Efendi, açılan vaizlik imtihanına girip kazanarak 1930’larda vaiz ve hatiplik vazifesine atanır. Uzun zaman Elazığ merkez ve bölgenin gezici vaizliğini yapar. Hitabesi güzel, ifadesi düzgün vaazlarından Risale-i Nur’dan istifade ettiği hemen anlaşılırdı. Üstad Bediüzzaman hazretlerini Eskişehir‘de ziyaret etmiş ve duasını almıştır. Hulusi ağabeye Hz. Üstadın mektupları geldiğinde, Hulusi ağabey, Ömer Efendiye okuyor ve Risaleleri ona da veriyor. Üstadın vasiyeti de zaten “Ömer Efendi Risaleleri kürsüden kendi malı gibi neşretsin, anlatsın” şeklinde imiş.

Ömer Efendi, Hulusi ağabey ve çok nezih bir arkadaş grubu 1950 yılında hac farizasını ifa ederler. Ömer Efendinin bu ilk ve son haccı, 1950’de Hulusi ağabeyin beraberliğinde ve teşviki ile olmuştur. 1960’da Ömer Efendi Elazığ müftüsü olur ve vefat tarihi olan 1981 yılına kadar tam 21 sene bu görevde kalır.

Bediüzzaman’ın gasil, teçhiz ve tekfinininde bulundum ve yaptım

Üstad Bediüzzaman hazretlerinin 23 Mart 1960 tarihinde Urfa’da vefatında Ömer Efendi gezici vaizlik görevinden dolayı bir aylık Ramazan ayı süresince Urfa’dadır. Üstadı, Urfa’ya geldiğinde oteline gidip ziyaret eder. Üstadın Urfa’da kaldığı iki, üç günlük zaman zarfında, sık sık ziyaretinde bulunur. Zaten Üstad Urfa’ya vardığında, “Hulusi’nin memleketinden, ona yakın birisi var burada, onu bulun” buyurmuş.

Ömer Efendi, Urfa’da, Üstada kaldığı otelde ziyaret için baştan zorlanıyor. Çareler arıyor, fakat otelin etrafı polis ve askerlerle çevrili olduğundan, hiç kimseyle görüşme müsaadesi yok… Üstad otel odasında sadece talebeleri ile beraber… Zaten hasta…

Oteldeki ziyaretini Ömer Efendi şöyle anlatmıştı: “Üstad Urfa’ya geldiğinde İpek Palas Oteline yerleştirildi. Bu haber Urfa’da yayılınca çevre illerden Üstadı görmek için Urfa’ya bir akın başladı. Otelin etrafı asker ve polis tarafından kordon altına alındı. Ben de mahzun ve düşünceli bir halde otel çevresinde dolaşıyordum. Nasıl Üstada kavuşurum diye düşünce içindeydim. Aniden bir komiser gelip elime yapıştı, nasıl elimi öpüyor, nasıl bana sarılıyor… Ben afalladım. ‘Memur bey ben sizi tanıyamadım’ dedim. ‘Hocam ben senin akraban Tevfik, beni nasıl tanımadın?’ deyince ‘Aaa Tevfik sen misin?’ dedim. Çocukluğunu bilirdim, büyümüş komiser olmuş. Hemen ‘Üstada nasıl ulaşabilirim?’ diye sordum. ‘O kolay be hocam, ben seni hemen götürürüm’ deyip beni otele götürdü. Ve otele girişler artık bana serbest olmuştu.”

“Üstadın o Urfa’daki son günlerinde ben yanında idim. Vefat ettiğini talebelere ben söyledim. Gasil (yıkama), teçhiz ve tekfinininde (kefenleme) bulundum ve yaptım. Şu çok enteresandır; Vefatının hemen akabinde haber nasıl yayılmışsa Urfa aniden doldu. Müdhiş bir kalabalık… Cenab-ı Allah Üstadımızın şefaatine nail eylesin bizi… Âmin…”

***

Risâle-i Nur’da Hâfız Ömer Efendi

(Hulusi Bey’in fıkrasıdır)

Bu defa lütf u inayet buyurulan, Yirmisekizinci Mektub’un Yedinci Mes’elesini hürmetle aldım. Ta’zimle ve defaatle mütalaa ettim. Ayrıca bir defa yeni talebeniz Hâfız Ömer Efendi’ye ve bir defa pederim ve eski hocalarımdan İbrahim Efendi ve bir dostumuza ve bir defa da Fethi Bey’e okudum. İnşâallah yine okur ve okuttururum. (Barla Lâhikası 88)

***

Pederim, Fethi Bey, Hoca Abdurrahman Efendi, sâbık Müftü Kemaleddin Efendi, imam Hâfız Ömer Efendi ve diğer Sözler’le alâkadar olanlar selâm ve dua ediyor, hayır duanızı istiyorlar. (Barla Lâhikası 121)

***

Bu kudsî hizmete candan iştirak eden zevatı bilmek bana en büyük müjde oluyor. Müftü Kemal Efendi, ol mektubu mütalaa etmişti. İki gün evvel ziyaretine gittim, “Hiç kimsenin bugüne kadar muktedir olmadığı dekaik ve hakaikı, Kur’an’dan bulup çıkarmışlar” diyerek takdirlerini beyan, selâm ve dualarını tebliğ etmekliğimi söylediler. Bu dakikaya kadar mübarek mektubu Fethi Bey, Hacı Baha Efendi, pederim ve eniştem ve Hacı Abdurrahman Efendi dinlemeğe muvaffak oldular. Hâfız Ömer Efendi’ye de inşâallah ilk fırsatta okumaya çalışacağım. (Barla Lâhikası 128)

***

Bu dersin nihayetindeki hususî haşiye, sanki manen beni bir müddet mektub yazmaktan men’etti. Zahirî manalar da, bu işaretin doğrudan doğruya bu bîçareye ait olduğunu göstermektedir. Bu nurlu dersi bir defa (Onüçüncü Lem’a kısmını) imam Ömer Efendi gibi arkadaşlara okuyabildim. (Barla Lâhikası 196)

***

 İmam Ömer Efendi geçen sene, “Ramazanın Hikmetleri” eserinin, Ramazan ayı geçtikten sonra gelişinden, benim gibi müteessir olmuştu. Bu Ramazanın birinci cuma hutbesinde, ben de hazır olduğum halde, yüzlerce cemaate, bu nurlu hikmetlerden birkaçını hemen aynen okudu. Bu anda bu fakirde husule gelen şükür hislerini tarif edemeyeceğim.

Hulusi

(Barla Lâhikası 221)

***

Başta muhterem pederiniz, Fethi Bey, Hoca Abdurrahman, Kemaleddin, Ömer Efendi olarak risalelerle alâkadar olan zâtlara selâm ve dua ediyorum ve dualarını istiyorum. (Barla Lâhikası 264)

Kardeşiniz Said

***

Eski talebenizden Hâfız Hüseyin Efendi’ye bu Lem’ayı babasının vefatından birkaç gün sonra, arefe günü Hâfız Ömer Efendi ile evine gitmek suretiyle okumak nasib oldu. Maddî ve manevî hastalıklarına ilâç veren hekim-i hâzık aziz üstada çok dua etti. Bu mübarek eserin, bu zât üzerindeki tesirini şöyle telhis edebiliriz. Ehibba ve arkadaşlarından hastalığını soranlara, “Çok mükemmel bir ilâç buldum. Doktorlara ilâç parası vermekten elhamdülillah kurtuldum. Günden güne iyi oluyorum.” diyormuş. 17 Zilhicce 1353

Uhrevî kardeşiniz ve âciz talebeniz Hulusi

(Barla Lâhikası 307)

***

Mahallenizin imamı Hâfız Ömer Efendi’ye selâm et ve de ki, ben onu kabul ettim. Talebelik şartlarını da ona söyle. Pederiniz ve Fethi Bey ve Hoca Abdurrahman, Sözler’i ciddî dinlemeleri beni çok mesrur ediyor. Ben onlara dua ediyorum. Onlar da bana dua etsinler. Seyda namındaki zât, pederinizin intisab ettiği zât değil, ondan evvel gelmiş iştihar etmiş mühim bir zâttır. Başta Sabri, Süleyman, Tevfik, bütün ihvanlar size selâm ediyorlar.

Kardeşiniz Said Nursî

(Barla Lâhikası 322)

* * *

Başta vâlideyninize, Fethi Bey, Hoca Abdurrahman Bey, yeni talebem İmam Ömer Efendi olarak Sözler’le alâkadar olanlara selâm ve dua ediyorum, dualarını isterim.

Sâbık Müftü Kemal Efendi’ye de ki: Müjde! Her bir saat hastalıklı ömrü, bir gün ibadet hükmündedir. Şu zamanda hayatın en iyi sureti böyledir. Biz dergâh-ı İlahîde onun hakkında en hayırlısını niyaz edip dua ediyoruz ve edeceğiz. Öylelerin duası makbuldür. Bana dua etsin. Hoca Abdurrahman ile Fethi Bey, ikisi has talebelerin daire-i duası içinde duada kazancıma hissedardırlar. İkisi bana dua etsinler. Eskide benim Ömer isminde talebem vardı, senin şimdiki orada Ömer Efendi ona duada arkadaş olmuştur.

Kardeşiniz Mirzazade

Said Nursî

(Barla Lâhikası 323)

* * *

İnşâallah tam bir arkadaş, bir muhatabın olan Hâfız Ömer, Risale-i Nur’un intişarına mühim bir vasıta olacak ki; her mektubunda onu ciddî alâkadar görüyorum. (…)

Başta pederiniz, Fethi Bey ve Hoca Abdurrahman, İmam Ömer, Kemaleddin gibi dostlara selâm ve dua ediyorum ve dualarını istiyorum.

Kardeşiniz Said Nursî

(Barla Lâhikası 356)

Kaynak: Ağabeyler Anlatıyor – V

Yazar : Ömer ÖZCAN

1950 yılında Milas’ta doğdu. Ortaokul ve lise eğitimini İzmir’de tamamladı. 1968 senesinde lise ikinci sınıfta iken Risale-i Nur’u tanıdı. 1969’da ‘Ankara Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu’na (Bugünkü adıyla: Teknik Eğitim Fakültesi) kaydoldu… Ankara’da beş seneye yakın Bayram Yüksel Ağabeyin nezaretinde muhtelif Dersane-i Nûriyelerde kaldı. 1973 senesinde öğretmen olarak mezun oldu. 1973’den 1984’e kadar 11 sene Zonguldak’ta lise öğretmenliği yaptı. Sonra İzmir’e, mezun olduğu liseye öğretmen olarak atandı. 2000 senesinde aynı okuldan emekli oldu. Ömer Özcan evli ve iki kız babasıdır. Şimdi İzmir’de ikamet ediyor. Bütün mesaisini iman ve Kur’an hizmetlerine ayırmaya çalışmaktadır.
Ömer Özcan’ın Bediüzzaman Said Nursi ve talebeleri hakkında hatırı sayılır bir arşivi vardır. Kendisinde, Hz. Üstad’la görüşen veya görüşmeyen kadim ağabeylerden fotoğraf, ses, video veya yazılı olarak yaptığı kayıtlar mevcudtur. Ayrıca Risale-i Nur’un teksir veya matbaa olarak ilk baskılarının tamamına yakını Ömer Özcan’ın arşivinde bulunmaktadır. El yazılı orijinaller de vardır.
Ömer Özcan, Üstad Said Nursi Hazretleriyle hatıraları olan Ağabeylerle yaptığı röportajların bir kısmını kitaplaştırmıştır. “Risale-i Nur Hizmetkârları AĞABEYLER ANLATIYOR” adıyla seri olarak yayınlanmış sekiz kitabı bulunmaktadır. Yeni kitap hazırlıkları ve araştırma çalışmaları devam etmektedir.

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Dünyanın Akciğerleri Ormanlar mı, Sulardaki Mikrocanlılar mı?

Dr. Selçuk Eskiçubuk Dünyanın 1/3’ü karalarla, 2/3’si sularla kaplıdır ve bu suyun %96’dan fazlası tuzlusudur. …

Kapat