Ana Sayfa / Yazarlar / Osmanlının Töresi Sünnetin Ta Kendisi

Osmanlının Töresi Sünnetin Ta Kendisi

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

OSMANLI’NIN TÖRESİ
SÜNNET’İN TAA KENDİSİ…

Kendi yöremden biliyorum; deyim, tabir ve mahalli töremizin pek çoğunun menşei araştırılınca altından İslami edep veya “sünnet” çıkıyor.

Bizim edebimizde ben kelimesi zorunluluk olmadan kullanılmazdı. Bugünse “ben” diyenden, ” bence, görüşümce” diye -adeta- haykırandan geçilmiyor.

Bizim fakirhane, naçizane fikrim gibi tevazu ifadeleri kullanılırdı mazide, şimdi bunları ifade edince acizmişsin sanılıyor

Bizim ahlaki tavrımızda biteviye tenkit etmek, yüze vurmak, sebepsiz münakaşa ayıp karşılanır.Takdir veiltifat etmek, onore ve tahammül esastır (Abartmadan)

Bizim edebimizde kadirbilip iyilikleri unutmamak, iyilik ve ikramda bulunana her vesile ile teşekkür etmek esastır.

Milli edebimizde açlıktan başı dönmüş durumda olsa bile, sofraya sakince oturulur, sanki hiç aç değilmiş gibi yenilir. Gözlerini faltaşı, ağzını faraş gibi açıp çılgınca yenmez. (Bir yerde misafir ise ev sahibine hürmeten yememezlik de edilmez.)

Bizim edebimizde oturduğu evin caddeye veya sokağa bakan balkonuna çamaşır asılmaz.

Bizim edebimizde her zaman ve her mekanda büyüklere hürmet edilir, yer verilir, söz verilir. Zayıflara, güçsüzlere, kadınlara, çocuklara kol kanat gerilir.
Sokakta, meydanda, çarşıda pazarda açıktan yenilmez ve içilmez, dondurma bile yalanmaz.

Açlar, muhtaçlar, alamayanlar, bulamayanlar düşünülür.
Yeyip içtiğini gösterenler, yiyip içtiklerinden, alıp sattıklarından bahsedenler görmemişlerden, sonradan görmelerden sayılırlar.

Bizim edebimizde kadın ve kızlar sokakta, toplu taşıma vasıtalarında, yabancıların arasında çıngıraklı kahkahalarla gülmez, hattâ dışarıda hiç gülmezler. Erkek ya da kadın sert tabanlı ayakkabılar giyerek kibirle ve ses çıkararak yürümezler. Sokak veya caddedeki kadın ve kızlara adres veya başka bir şey sormak abestir ve laf atmak sayılır. (Bayan bayana adres sorarsa ayrı meseledir.)

Bizim edebimizde, telefonla konuşulurken, sosyal medyada yazılıp çizilirken bile nezaket, saygı kurallarından taviz verilmez, edep, ahlak kurallarının dışına çıkılmaz.

Bizim edebimizde, kapısı açık olsa bile zile basılmadan, buyur edilmeden hiç bir eve girilmez. Durmadan zile basmak, kapıyı yumruklamak, kapı önünde avaz avaz seslenmek çok ayıptır. Bizim edebimizde, hiç kimseye haber vermeden, randevu almadan ziyarete gidilmez. (özellikle bu telefon devrinde)

Bizde ziyarete gidilen yerde (zaruret olmadıkça) tuvalete gidilmez, evin diğer odalarına girip çıkılmaz.

Misafirliğe giderken hane sahibine bilgi verilmeden, müsadesi alınmadan başka birileri götürülmez.

Bizim edebimizde sadaka ve hediye kültürü vardır.

Her fırsatta, her vesileyle, en nazik, en asil bir üslûbla sadaka ve hediye verilir.

Bizim kültürümüzde, lokantaya davet edilen biri yemek listesindeki en pahalı yemeği söylemez. Lokantaya kendisi gitmiş olsa bile
yan masada sade yemek yiyen birileri varsa, lüks yemek sipariş verilmez.

Bizim edebimizde faydasız, boş, mâlâyâni konuşulmaz. Konuşunca derde deva, kalbe şifa lüzumlu şeyler konuşulur ve lüzumu kadar konuşulur.
Asla zevzeklik ve gevezelik yapılmaz, komiklik olsun, insanlar gülsün diye, beni dinlesinler diye konuşulmaz.. Can sıkacak, moral bozacak konular açılmaz, açılmışsa uzatılmaz, şom ağızlık yapılmaz.

Bizim edebimizde konuşmak değil dinlemek güzeldir. Hiç bir şekilde (özellikle çocukların yanında) gıybet edilmez, insanların gizli ayıp ve günahları araştırılmaz, istemeden öğrenilse bile bunlar açığa vurulmaz gizlenir, başkaların ayıp ve kusurlarına karşı karanlık gece gibi olunur.

Bizim edebimizde hiç bir yerde, hiç kimsenin yanında, özellikle kadınların, çocukların yanlarında lan, ulan, yuh, aha, oha vb gibi kaba, argo kelimeler ve küfür sözleri asla kullanılmaz.

Bizim edebimizde, bir adamda veya kadında gerçek terbiye ve kültürün olup olmadığı, konuşmasından ve yönelttiği sorulardan anlaşılır.

Bazı soruları sormak, sürekli soru sormak, üstüne vazife olmayan şeyleri sormak ayıptır.

Bizim edebimizde selam vermek, hal hatır sormak vardır. Ziyarete gittiğinde yer gösterilmeden oturulmaz.

Hanemize misafir geldiğinde ise hiç ayrım yapılmaksızın sultanlar gibi karşılanır, sultanlar gibi ağırlanır, sultanlar gibi uğurlanır.

Yapmacık, hareketlerden, sözlerden ve her türlü aşırılıklardan kaçınılır. Bizim edemizde temizlik esastır.

Kalp temizliği, dil temizliği, beden temizliği, çevre temizliği vazgeçilmezdir. Bizim edebimizde elimizle, dilimizle bulunduğumuz ortamı, yaşadığımız çevreyi kirletmek yoktur, ayıptır.

Bizim edebimizde yaratılana hoş bakmak, merhamet etmek hatta hürmet etmek vardır.

Sahipsiz olsalar bile, kedi, köpeklere, kuşlara, ağaçlara, yeşilliklere merhametli olmak vardır. Onlara su ve yiyecek verilir. Hiç bir canlıya, hiç bir varlığa asla merhametsizlik ve gaddarlık yapılmaz.

Ya şimdi? Şimdi ne haldeyiz? Bunu düzeltmek hangi milli çalışmayla mümkün olacak?

Yazar : Mehmet Nuri BİNGÖL

BİYOGRAFİ
1961’de Şanlıurfa/Birecik’te doğdu. İlkokul ve ortaokulu aynı ilçede okudu. 1982’de İstanbul Edebiyat Fakültesinden mezun oldu. Anadolu’nun çok yöresinde Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yaptı.
Yazgı, Köprü, Bizim Külliye dergilerinde hikâye, deneme ve makaleleri yer aldı. Gap Gündemi, Tasvir, Yeni Nesil gazetelerinde yazıları yayımlandı. Birecik yıllıklarına alınmış şiirleri, yaptığı derlemeleri ve değişik site ve kitaplara alınmış makale, mülakat ve köşe yazıları bulunuyor.
Kitaplaşan iki eseri ve tefrika romanları Mehmet Nuri EMİNLER mahlasıyla yayımlanmıştır. Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliğine devam ediyor. Birecik’te temsilciliği açıldığı ilk günden beri Eğitim-Bir-Sen üyesi. Dört kızı ve üç torunu bulunuyor. Şanlıurfa/ Birecik’te ikâmet ediyor.

Tarık Buğra ile yaptığı mülakatın iktibas edildiği eserler:
Politika Dışı (Tarık Buğra)
Tarık Buğra’yla Söyleşiler (Mehmet Tekin)

Hikâyelerinin İktibas Edildiği Eserler:
Kedinâme (M. Nuri Yardım, 2019)
Dergizan Yıllığı (Ramazan Seydaoğlu, 2020)

İktibas edilen mahalli derlemeleri:
Cumhuriyetin 50. Yılında Birecik Yıllığı
Cumhuriyetin 70. Yılında Birecik Yıllığı

Tefrika Romanları:
Yokuşta ( 1986)
Yokuşta Tırmanış-1 (1984)
Yokuşta Tırmanış- 2 (1988)
Kafkasya’da Sarp Ufuklar (1981)

Kitapları:
Sürgündeki Çeçenya (1. Baskı: 1996; 2. Baskı: 2000) Gençlik Yayınevi
Nur Üstad (Biyografi- Deneme; 2002) Erguvan Yayınevi
Siyahtan Turkuaza (15 Temmuz) [Hikâyeler] 2021. KDY yayıncılık
Ver Elini Türkmeneli [Gönül Sayhası-1] (Roman) 2021, KDY Yayıncılık
Azada Yürüyüş [Gönül Sayhası-2] (Roman), 2021, KDY Yayıncılık, "Bir Başka Çeşme" (2022- KDY- Öyküler)

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
İstanbul Sözleşmesi’nin Satır Araları

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ne Anlama Geliyor? İstanbul Sözleşmesinin Satır Aralarını Okuyalım Eğer toplumsal cinsiyet eşitliğini …

Kapat