Ana Sayfa / Peygamber için Arama Sonuçları (Sayfa 270)

Peygamber için Arama Sonuçları

Celcelutiye duası vahiy midir; kaynakları nedir?

Celcelutiye duası vahiy midir; kaynakları nedir?

Celcelutiye duası vahiy midir; kaynakları nedir?

Cevap 1:

Hz. Peygamber (asm)'e gelen vahiy, biri sarih/açık vahiy, diğeri zımnî/gizli vahiy olmak üzere iki çeşittir.

Sarih Vahiy: Bu çeşit vahiy, doğrudan doğruya Allah'tan geldiği için, Hz. Peygamber (asm)'in onda hiç bir müdahalesi yoktur. O, bu hususta sadece bir tebliğci veya bir tercümandır. Bu sarîh vahiy iki şekilde ortaya çıkmıştır:

a. Kur'an-ı Kerim: Hz. Peygamber (asm)'in buradaki görevi, sırf tebliğden ibarettir.

b. Kudsî hadisler: Mânası Allah tarafından ilkâ edilen bu çeşit vahiyler konusunda da Hz. Peygamber (asm)'in görevi sadece tercümanlıktır.

Devamını Oku »

Namazı Dosdoğru Kılmak Gerekir / Vehbi KARA

Namazı Dosdoğru Kılmak Gerekir

Namaz dinin direğidir sadece Cuma günü namaz kılmakla “namaz kılıyorum” denilmez. Namaz günde 5 defa kılınmak üzere emredilmiştir. Kuran’da 86 yerde namaz açık bir şekilde ifade edilmiştir. Ayrıca namazla dolaylı yoldan alakalı çok ayet de vardır.

Ülkemizde namaz en çok ihmal edilen konuların başında gelir. Her ne kadar halkın % 99’u Müslüman olduğunu söylese de namaz kılanların oranı %20’yi geçmez. Yapılan anketler kimseyi yanıltmasın zira “düzenli olarak namaz kılıyorum” diyenlerin çoğu sadece Cuma namazlarını kastetmektedir. Bu durum içler acısıdır. Düzeltmek için çok çaba sarf edilmesi gerekir.

Devamını Oku »

“Şeair-i İslamiye” ne demektir ve nelerdir?

"Şeair-i İslamiye" ne demektir ve nelerdir?

Şeair, âdetler, İslâm işaretleri, İslâma ait kaideler, anlamına gelmektedir. Allah'ı anmak, hamdetmek, ezan okumak, İslâmî kıyafet gibi alametlere Şeair-i İslamiyet deniyor. Bütün Müslümanlarla alâkalı meseleler ve alâmetler, umumun hissedar olduğu işlerdir.

Devamını Oku »

Pakistan’da Sîret Konferansı

DİB Mehmet Görmez, Pakistan'da Sîret Konferansı'nda Konuştu

Uluslararası Siret Konferansı dolayısıyla Pakistan'ı ziyaret eden Görmez, Pazartesi oturumunda yaptığı konuşmada;  "Hz. Muhammed, eski dünya ile yeni dünyanın ortasında bir yerde durur. O getirdiği dinin kaynağı bakımından eski dünyaya aittir fakat getirdiği dinin mesajı bakımından gelecek dünyaya aittir." diye konuştu.

Devamını Oku »

Mevcudatı ‘kapital’ görmek! / Mustafa H. Kurt

Mevcudatı 'kapital' görmek!

Sayamayacağımız çeşitlikte zenginliklerle donatılmış şu kâinatta, canlı-cansız hemen her şeyden faydalanabileceği sayısız nimetler sunulmuştur insana. 

Dünyadan sadece ihtiyacı kadar al(a)mayan insanoğlu ise, muhatap olduğu o nimetlere -diğer canlıların aksine- ‘kalbini bağlayabilen’, üstelik onları biriktirerek değişim aracı olarak kullanan bir varlıktır da aynı zamanda.

Devamını Oku »

Koruyucu Kalkanımız ve Rusya’nın Kaşınması / Vehbi KARA

Koruyucu Kalkanımız ve Rusya’nın Kaşınması

Sibirya’ya yine bir göktaşı düştü. Gökyüzünü gündüz gibi aydınlatan bu göktaşı yakın bir süre önce de yine Baykal gölüne düşmüş benzer bir görüntüye neden olmuştu.

Bediüzzaman, Emirdağ Lâhikası isimli eserinde, Rusya’nın Vladivostok vilayetinde meydana gelen bir meteor hadisesine çok önem vermiş bununla ilgili olarak bir mektup kaleme almıştır.

Devamını Oku »

Geleneksel Kastamonu Mutfağı ve Yemek Kültürü

Geleneksel Kastamonu Mutfağı ve Yemek Kültürü

kastamonu döneri ile ilgili görsel sonucuMuharrem AVCI* İlker ŞAHİN**

Özet

Bu çalışmadaki temel amaç, Kastamonu yemek kültürü ve yöresel tatlarını tarihsel süreç içinde değerlendirerek, günümüzdeki durumlarını yerli halk tarafından anlatılan hikâyeleri ve nesilden nesle aktarılan rivayetleriyle beraber ele almaktır.

 

Sofra adabı ve kurallarıyla birlikte Geleneksel Kastamonu Mutfağı yemeklerinin yapılış biçimlerini, kullanılan malzemeleri ve pişirme yöntemlerini ortaya koymak çalışmanın amaçları içindedir.

Devamını Oku »

Cuma Hutbesi ve Hutbe Dinlemenin Âdâbı

Cuma Hutbesi ve Hutbe Dinlemenin Âdâbı

Hutbe okunurken dinlemek ve "âmin" dememek mi gerekir? Hutbe okunurken efendimizin ismi dahi geçse salavat getirmemek lazım diyorlar, bu doğru mu?

Cuma namazının geçerli olmasının şartlarından biri de Cuma’nın farz olan namazından önce hutbe okumaktır. Şöyle ki:

Vaktin girmesinden sonra mevcut cemaatın huzurunda bir hutbe okunması gerekir. Bunun içindir ki, hutbe okunurken cemaat bulunmayıp da sonradan namazda bulunacak olsalar, namazları caiz olmaz.

Cemaatin hutbeyi işitmesi şart değildir. Sadece hazır bulunmaları yeterlidir. Hutbe esnasında bir mükellef erkeğin, misafir olsa dahi, bulunması yeterli görülmektedir.

Cuma hutbesinin rüknü, İmamı Azam'a göre, Allah'ı zikirden ibarettir.

Devamını Oku »

İttihad-ı İslâm, Üstadımız Said Nursi’nin Gayesiydi / Abdullah Yeğin-Hüsnü Bayramoğlu

İttihad-ı İslâm, Üstadımız Said Nursi’nin Gayesiydi

Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin yakın talebelerinden Abdullah Yeğin ve Hüsnü Bayramoğlu ağabeyler, 3 Mayıs 2016 tarihinde bir lahika yayınlayarak İttihad-ı İslâm'a dikkat çekmişlerdi. En âcil mesele olan bu konuyu ele alan o mektubu tekrar neşrediyoruz.

Aziz Kardeşlerimiz!

Devamını Oku »

Ahmed Nazif ÇELEBİ’nin Denizli Müdafaası

Bediüzzaman'ın vârislerinden Kastamonulu Ahmed Nazîf Çelebi’nin müdâfaasıdır. 

بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ 

İnebolulu Ahmed Nazîf Çelebi’nin müdâfaasıdır.

Muhterem hey’et-i hâkime!

İddiâ makamının hakkımdaki isnâdâtı, evvel-âhir aleyhimde şiddet ve ehemmiyetini gerçi muhâfaza etmekte ve müddeî-i umûmîlik yüksek vazîfesini hak ve adâlet terâzisiyle ölçmek şöyle dursun, sırf tek bir cebheden ve açık ve zâhir olan adâlet terâzisinin bir kefesine bizi koymak sûretiyle ölçmek vazîfe-i asliyesi olan haklarımızı gözetmeyerek, haksız ve delilsiz ve kanunlarda yeri olmayan en ufak sebebler ile büyük bir cürüm delili mâhiyetini gösterip tecziyemi istemesi üzerine, bu talebin yerinde olmadığını şöylece isbat ederim:

Devamını Oku »

Söz Söylemek, Sükût Etmek, Sır Saklamak / Halit EŞKAN

Söz Söylemek, Sükût Etmek, Sır Saklamak

 

Konuşmak

Bir konu hakkında sarf edilen sözlerdir. Bir fikrin açıklanmasıdır. İnsanların düşüncelerini karşılıklı olarak beyan etmeleridir. Bir mesele hakkında uzlaşı sağlamak için ağızdan çıkan sözlerdir. Herhangi bir iş akdi için düşünülen şartların müzakeresinde kullanılan sözlerdir. İnsanın kendisini ifade etmek için söyledikleridir. Hülasa hayatın her safhasında insanın sarf ettiği sözlerin tamamıdır.

Yüce Allah (c.c) insanı en güzel şekilde yarattı. Ona konuşma yeteneği verdi. İnsana, hatırından geçen ve ya kalbine doğan şeyleri açıklaması için dilini vasıta kıldı.

İnsan dili ile hakkı söyler ve ya verilen nimete şükreder. Yine diliyle imanını ikrar eder. Dil, Allah’ın insanlara ihsan ettiği en büyük nimetlerdendir. İnsana bağlı olarak hikmeti konuşur ve ya insanı helake götürür. Toplumu ıslah eder ve ya ifsada götürür. İlmin ihata ettiği her şey dil ile ifade edilir. Dilin kendisi küçüktür lakin cürmü büyüktür. Taatın son haddi olan iman veya isyanın son haddi olan küfür ancak dilin ikrarı ile zahir olur. İnsan dilinin altında gizlidir. Bu bağlamda dil tencere kapağı gibidir. Tencerenin kapağı açıldığında içindeki yemeğin belli olduğu gibi insanın da konuşmaları karakterini belli eder.

Devamını Oku »

Hayata Yeniden Başla / Mutlu BİNİCİ

Hayata Yeniden Başla

Mescide girdiğinde yüreği acı doluydu. İçinden bir türlü atamadığı derdiyle yaşayamıyor, ızdırabı her geçen gün daha bir artıyordu. Artık dayanamamış ve Rahman’ın merhametli elçisinin, cennet yüzlü peygamberin huzuruna varmıştı. Dizinin dibine oturdu ve anlatmaya başladı:

Devamını Oku »

“Sanatçılar” ne iş yapar? / Ümit ŞİMŞEK

“Sanatçılar” ne iş yapar?

Ne zaman kamuoyu önemli bir memleket meselesi ile karşı karşıya gelse ve her kafadan bir ses çıkmaya başlasa, bunlar arasında en fazla işitilen, adına “sanatçı” denen bir kesimin sesi olur. Konunun ne olduğu önemli değildir; eğer kişinin adının önünde “sanatçı” ünvanı varsa, o her sahada uzman yetkisiyle konuşur, konuşmazsa zorla konuşturulur, konuştuğu zaman da sözleri medyada patlayıncaya kadar şişirilir.

Devamını Oku »

Tekvînî ve Teklîfî Kanunlar / İsmail AKSOY

Tekvînî ve Teklîfî Kanunlar

Kur'ân'ın ortaya koyduğu bir takım usûl ve üslûplar vardır. Kur'ân-ı Azîmü'ş-şân'ın âdetidir ki, bazen tekvînî kanunları, yani kâinattaki şerîat-ı fıtriyye denilen kanunları zikreder. Sonra o tekvînî kanunlar üzerine teklîfî kanunları bina eder. Bazen de evvela teklîfî kanunları sayar, sonra onu takviye etmek için takvînî  kanunlardan bahseder. Kur'an'da bunun sayısız örnekleri vardır.

Devamını Oku »

Rü’yetullah / Mehmed Kırkıncı

Rü'yetullah

Rü’yetullah, müminlerin zamandan ve mekândan münezzeh olan Cenab-ı Hakk’ı cennetten görmeleridir.

Kelam âlimleri arasında en çok münazara edilen mühim meselelerden biri de rü’yetullahtır.

Rüyet konusunda farklı görüşler ortaya atılmıştır. Bazı kimseler rü'yetin hiçbir zaman mümkün olamayacağını ifade ederken, bazıları da  Yüce Allah'a -hâşâ- cisim isnad etme yoluna gitmiş ve böylece ifrat ve tefrite sapmışlardır. Mutezile gibi bazı mezhep mensupları ise rü’yetullahı inkâr yoluna gitmişlerdir.

Devamını Oku »