Ana Sayfa / Delil için Arama Sonuçları (Sayfa 75)

Delil için Arama Sonuçları

Kur’an Terimleri Sözlüğü

Kur’an Sözlüğü Âyet Sözlükte “açık alâmet, işâret, emâre, iz ve nişâne” demektir. Çoğulu ây ve âyât’tır. Allah’ın varlığına delâlet eden şeylere ve peygamberlerin hak olduğunu ispat eden mucizelere de âyet denir. Kur’ân’da bu kelime; aynı temel anlamları içerecek şekilde mucize (Bakara, 2/211; Mü’min, 40/78), alâmet (Bakara, 2/248), ibret (Nahl, 16/11), …

Devamını Oku »

Emirdağ Lâhikası – II s.70-90

Dindar ve hamiyetkâr ve vatan-perver milletvekillerine şunu arz ediyorum: Mekke-i Mükerreme’de Hacerü’l-Esved yanında hürmet için konulduğunu, hacıların gördükleri Zülfikar Mu’cizat-ı Kur’aniye mecmuasıyla Medine-i Münevvere’de de Peygamber aleyhissalâtü vesselâmın kabri üzerinde konulduğunu gördükleri Asâ-yı Musa mecmuası gibi Risale-i Nur’un bir kısım eczaları, âlem-i İslâm’ın bizimle hakiki uhuvvetini temine vesile oldukları halde; …

Devamını Oku »

Yeni Romanımdan Bir Epizot – 1

O’nu tam o yaşlarda tanıma o bahtiyarlığa ermişti. Çevrenin ileri gelenleri ona Osmanlı Mollası diye derin hürmet duyarlardı. Kostroma’daki esir kampından, Tatar Mahallesi Camii’ne esaret kefaretini ödeyerek almışlar, onu tefekkür, inziva ve irşat vazifesiyle baş başa bırakmışlardı. Osmanlı Mollası, tıpkı esir kampındaki dindaşlarını ve oradaki bir kısım muhafızları hayran bıraktığı …

Devamını Oku »

Prof. Dr. Süleyman Aşratî’nin Bediüzzaman’ı Tavsifi

Ali Sert Hocamız, Cezayirli büyük âlim Aşrati Süleyman‘a göre üstadın üç hususiyetini şöylece bizlere nakletmiştir; “Evvela Aşrati Süleyman’dan kısaca bahsedelim. Bu zat oldukça büyük ve meşhur bir âlim. Kendisi profesör, üniversitede derslere giriyor. Risale-i Nurları tanımadan evvel başka eserleri pek okumaz, nazara vermez ve onlardan bahsetmezmiş. Diğer âlimlere ihtiyaç hissetmiyor. Ne zaman …

Devamını Oku »

İslam Tarihinin En Önemli İlmî Faaliyeti: Rıhle

İSLÂM TARİHİNİN EN ÖNEMLİ İLMÎ FAALİYETİ: RİHLE Halime YILDIZ İstanbul Müftülüğü/Başvaiz İlk müslümanlar, dinin anlaşılması (bilgi) ve yaşanmasında (uygulama) Hz. Muhammed’in söz, fiil ve ikrarlarını hem yol gösterici, hem açıklayıcı hem de hüküm koyucu olarak benimsediler. Hadisleri, dinî delillerin Kur’ân’dan sonra ikinci ana kaynağı olarak ele aldılar. İnandıkları peygamberleri, özel …

Devamını Oku »

Allah Doğruları ve Yalancıları Bilir

Andolsun, onlardan öncekileri sınadık; Allah, gerçekten doğruları da bilmekte ve gerçekten yalancıları da bilmektedir. (Ankebut Suresi, 3) Yalancılık toplumda kötü bir ahlâk özelliği olarak bilinse de, bu genellikle sözde kalır. Çünkü insanların büyük kısmı yalancılığı alışkanlık haline getirmiştir. Yalan söylemek insanın ruhunu kasar, manevi sıkıntı verir. Elinin- yüzünün nuru gider, …

Devamını Oku »

Emirdağ Lâhikası – II s.51-70

بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا Çok sevgili Üstadımız Efendimiz! “Risale-i Nur imha edilmez!” diye yazılan ayn-ı hakikat parçayı Başbakan, Adliye Bakanına ev adresleriyle; yine diğer bakanların da resmî adreslerine gönderdik. Görüştüğümüz mebuslara veriyoruz. Hepsi de bu hususta çalışacaklarını söylüyorlar. Isparta mebusu Senirkentli Tahsin Tola, …

Devamını Oku »

Modernist İlâhiyatçılar Dini Tahrip Ediyorlar

ÂLEM-İ İSLAM’DA KOMUNİSTLER VE DİNSİZLER YERİNE MODERNİST İLÂHİYATÇILAR DİNİ TAHRİP EDİYORLAR; ELLERİNDE İKİ KÖR BIÇAK VAR: TARİHSELLİK VE YENİDEN YORUM 1930’lu ve 1940’lı yıllarda İlhan Arsel ve benzeri din düşmanları dinimizi tahrib ediyorlardı. Daha sonra komünistler ve Turan Dursun gibi mürtedler bunlara katıldı. Ama 1400 küsür yıldır dimdik ayakta duran …

Devamını Oku »

Emirdağ Lâhikası – II s.27-50

Aziz kardeşim! Evvela: Bin mâşâallah, Sözler mecmuasında yanlışlar yok gibidir. Birkaç kelime var ki leffen gönderildi. Sâniyen: Eğer münasip görseniz gönderdiğim bu elli lirayı benim hesabıma mahkemedeki mecmuaların bedeline benim için alınız, gönderiniz. Eğer münasip görmezseniz bu defaki gönderdiğiniz mecmuaların bana mahsus olacak kısmının fiyatına alınız. Sâlisen: Şimdilik Tarihçe-i Hayat’ı mebuslara parasız vermemek …

Devamını Oku »

Ilgaz Zorlu ve Türkiye Sabetaycılığı

Ilgaz Zorlu çok değerli bir araştırmacı olmakla birlikte hemen hemen her türlü ideolojik grubun tepkisini çekmiş kıymeti bilinmeyen bir yazardır. Kimsenin cesaret edip ele alamayacağı konuları uzun ve ciddi çabalar sonucunda ele alarak yayınlayabilmiş asıl işi muhasebecilik olan bir zattır. 1994-1997 Yılları arasında Tiryaki, Tarih ve Toplum, Toplumsal Tarih ve …

Devamını Oku »

Aile Saadeti İçin 18 İslâm Ölçüsü

Aile; akrabalık ilişkisiyle birbirine bağlanan fertlerin bir araya getirdiği topluluğa denmektedir. Ailenin en önemli iki unsuru kadın ve erkektir. İslam’ın öngördüğü kutsal bir bağ olan evlilik, karı-koca arasındaki hayat müşterekliğinin adıdır. Bu birliktelik, karı koca ve çocuklardan oluşan küçük bir topluluk olabileceği gibi bir aile reisi başkanlığında eş, çocuk, torun, …

Devamını Oku »

Mahrem, Nâmahrem Terimleri ve Nâmahreme Bakmak Üzerine

Mahrem ve Nâmahrem Nedir?  Sözlükte “helâl olmayan, yasaklanan şey” mânasındaki mahrem kelimesi, fıkıh terimi olarak kendileriyle evlenilmesi dinen yasaklanmış bulunan belli derecelerdeki akrabayı ifade eder. Farsça bir terkip olan nâmahrem ise “aralarında evlenme yasağı bulunmayan kişiler” demektir. Kur’ân-ı Kerîm’de geçmeyen mahrem kelimesinin hadislerde hem sözlük hem terim anlamında kullanıldığı görülür …

Devamını Oku »

Vahyin Geliş Şekilleri

Yazar: Osman Sonsak VAHYİN GELİŞ ŞEKİLLERİ İLK VAHİY “(O sayılı günler) Ramazan ayıdır ki, insanlara doğru yolu göstermek ve hidayet ile furkandan (hak ile bâtılı ayıran hükümlerden) apaçık deliller olmak üzere, Kur’ân onda indirilmiştir.”[1] Ve “Şüphe yok ki biz onu (o Kur’ân’ı), Kadir Gecesinde indirdik.” [2] ayetlerinde ifade edildiği üzere Kur’ân, Ramazan ayında Kadir …

Devamını Oku »

Övülmekten hoşlananlara İmam Gazâlî formülü

Büyük İslâm âlimi İmam Gazâlî, övülmeye müptelâ olanları tedavi edecek, hattâ övülmekten nefret ettirecek formülü İhyâu Ulûmi’d-Dîn adlı şaheserinde veriyor. Bil ki, insanların çoğu, halkın tenkidinden korktuklarından ve övülmeyi sevdiklerinden dolayı helâk olmuşlardır. Binaenaleyh onların bütün hareketleri, halkın rızasına uygun olan nesneye bağlanmıştır. Bunu da halkın tenkidinden korkarak, onların övgülerini …

Devamını Oku »

Garipliklerle Dolu Eskişehir Hapsi

Eskişehir Hapishanesinde Nur Talebesi olmayan kişilerin de hapis yattığı söyleniyor, bu nasıl olmuştur? Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, 1934 yılında yüz yirmi talebesiyle Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesine sevk edilir. Çeşitli illerden toplanan Nur Talebeleri ile birlikte Eskişehir Hapishanesine getirilen Üstad Bediüzzaman Hazretleri, her türlü baskı ve sıkıntıya rağmen burada Otuzuncu …

Devamını Oku »