Ana Sayfa / Sungur için Arama Sonuçları (Sayfa 9)

Sungur için Arama Sonuçları

Hatıralarla Bediüzzaman Hazretlerinin Hayatında Afyon Hapsi Sonrası Dönem

AFYON HAPSİ SONRASI DÖNEM 1949-1950 Diyanet işleri riyasetinde Selahaddin Çelebi anlatıyor; “İnebolu’ya gitmek için Ankara’ya uğradım. Doğru Diyanet İşlerine çıktım. Özel Kalem Müdürü ile konuşurken, içeri Diyanet İşleri Reisi Şerafettin Yaltkaya girdi. Kendilerine Afyon Cezaevinden beraet ederek çıktığımı söyledim. Nur Risalelerinin neşredilmesini talep ettim. Üstad’ın arzu ve selâmlarını aynen tebliğ ettim. Yaltkaya cevaben: …

Devamını Oku »

Hatıralarla Bediüzzaman Hazretlerinin İlk Emirdağ, Afyon Mahkeme ve Hapis Hayatı

İLK EMİRDAĞ DÖNEMİ-1944-1948 Hamza Emek anlatıyor; 1944’de İstanbul Vefa Lisesinde talebeydim. O zaman lise son sınıftaydım. Üstad Bediüzzaman’ı sadece ismen işitmiştim. ‘Emirdağ’a büyük bir İslâm âlimi gelmiş’ diye işitiyordum. Henüz daha ziyaretine gidememiştim. İlk görüşmemize Ömer isimli ihtiyar bir zat vesile oldu. “Okulu bitirme imtihanları için İstanbul’a gitmiş ve Reşadiye Otelinde …

Devamını Oku »

Hatıralarla Bediüzzaman Hazretlerinin Kastamonu Hayatı

KASTAMONU HATIRALARI (1936-1943) Yıl: 1936 Nasrullah Şadırvanına, ilk defa gördüğü yaşlı bir insan gelmişti. Bir bekçinin doldurduğu testinin başında nezaret ediyordu. Kıyafeti bir hocayı andırıyordu. Sarıklı, cübbeli.. Kastamonu’da, bir Osmanlı Şeyhülislâmın heybetiyle, fütursuz dolaşıyordu, hem de 1936 yılında. Emin Bey ihtiyarsız olarak kalktı, doğru yanına yaklaşarak selâm verdi. “Sen nerelisin …

Devamını Oku »

Bekri Mustafa ve Süleymaniye

“Her söylediğin hak olmalı ama her hakkı söylemek senin hakkın değildir. Çünkü bazen senin gibi niyeti halis olmayan birinin sözleri aksulamel yapar.” “Aksulamel”in neticesi ne? O insanın “amel”inin bozulması. Zaten “amel” kelimesinin tamlamada bulunması bile meseleyi açıyor. Demek oluyor ki “doğruyu” bazen – kimi zeminlerde- dememek amelle alâkalı bir fiildir. …

Devamını Oku »

“Şam ulemâsına selâmlarımı söyle, birbirini sevsinler”

ÖMER ÂDİL MEHALİFÇİ 1920’de Şam’da doğmuştur. Eskiden Suriye’de hapishane vâiziydi. Daha sonra Mekke, Taif hapishanesi vaizliği yapmıştır. 1957’de Konya’da ikamet eden Halıcı Sabri Ağabey vasıtasıyla Üstad Bediüzzaman’ı ziyaret edip görüşmüştür. Hatıraları “Evinin içi Sahabe evi gibiydi” “1957 senesinde idi. Cenab-ı Hak, ilk defa Türkiye’yi ziyaret etmeyi nasip etmişti. Kardeşimle sinir …

Devamını Oku »

Abdülkadir Zeybek Ağabey Anlatıyor

Abdülkadir Zeybek 1938’de Isparta’nın Sav kasabasında doğmuştur ve halen Sav’da ikamet etmektedir. Kendisi Hâfız Mehmed Gül’ün, kızı tarafından torunudur. Hâfız Mehmed Gül ise; Risale-i Nurlarda ismi çok geçen bir Sav kahramanıdır. Abdülkadir Ağabey, Üstad Bediüzzaman Hazretlerini çocuk yaşlarında ve gençliğinde defalarca görmüştür. O zamanlardan itibaren, senelerce Risaleleri yazarak istinsah etmiştir. …

Devamını Oku »

“İşte bak, ben bir hiçim. İşte bak, ben bir hiçim”

Hasan Okur 1933 Nevşehir-Nar doğumludur. 10 sene kadar astsubay olarak orduda görev yaptıktan sonra Diyanet İşleri Başkanlığında çalışmaya başlamış ve oradan emekli olmuştur. Görev yaptığı Ankara, İstanbul, Edirne ve memleketi Nevşehir’de Risale-i Nur hizmetlerinin ilk hâdimlerinden birisidir. Bilhassa Edirne ve Nevşehir’de Nur Tohumlarını serpen saffı evvel bir ağabeyimiz, bir büyüğümüzdür. …

Devamını Oku »

İmanın Zeki Kahramanı: Ceylan ÇALIŞKAN

CEYLAN ÇALIŞKAN (Rha) Abdülkadir Ceylân Çalışkan 1929 yılında Emirdağ’da dünyaya gelmişti. Babası Mehmed Çalışkan, annesi ise Ayşe Çalışkan’dı. Küçük yaşta annesini kaybeden Ceylân Çalışkan annesiz, öksüz olarak büyüyordu. 1944’ün yaz sonlarında Emirdağ’a gelen Üstad’a bütün Çalışkan ailesi yardıma ve hizmete koşmuştu. Mehmed Çalışkan, oğlu Ceylân’la birlikte Üstad’a nasıl gittiğini şöyle …

Devamını Oku »

Bu bayram tebriki münasebetiyle, Câmi-ül Ezher’in talebelerine…

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ  اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللَّهِ وَ بَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا  Aziz, Sıddık Kardeşlerimiz! Üstadımız umum Nur talebeleri kardeşlerimizin ve âhiret hemşirelerimizin mübarek Kurban Bayramlarını tebrik eder ve emsal-i kesiresine saadetler içinde nailiyetlerinize dua eder ve dualarınızı bekler, bu vesile ile biz de selâm …

Devamını Oku »

Osmanlı Zamanının Mutlu Hayvanları

Osmanlı insanı hayvanlarla iç içe ve barışıktı; insanımıza ve insanlığa emsaldi. Yazan: İsmail Çolak Osmanlı’da devlet ve toplum, sokak hayvanlarını sevgi ve şefkatle kuşatırdı. Kedilere, köpeklere, kuşlara ve diğer hayvanlara bakmak ve beslemek, cümle Osmanlı insanı için büyük bir haz ve hayır kaynağıydı. Bilhassa soğuk kış mevsimlerinde buna ayrı bir …

Devamını Oku »

Nu’man Vehbî Efendi

NUMAN VEHBÎ EFENDI (Araçlı) Çavuşzâdelerden olup Nizam-ı Cedîd’in bidâyeti teşkilinde Kumbarahane Kışlası’nda Topçu Binbaşısı olan el-Hac Ebu Bekir Ağa’nın mahdumu Mustafa Mu’ti, diğer adı ile Lütfullah Bey’in oğludur. H. 1237 tarihinde Kastamonu’nun Araç kazasına bağlı Suzi köyünde doğmuştur. 15 yaşında İstanbul’a gelip Süleymaniye yakınında Dârü’l-Hadîs Medresesi’nde 18 sene Hâce-i Şehriyarî, …

Devamını Oku »

Kastamonu Bediüzzaman Mevlidine Davet

Bediüzzaman Hazretlerinin yakın talebesi Kastamonu Araçlı merhum Abdullah Yeğin Ağabeyin öncülüğünde başlatılan ve geleneksel hâle gelen Kastamonu Bediüzzaman Mevlidi’ne sayılı günler kaldı. Başta Peygamber Efendimiz (asm) olmak üzere Kastamonu’yu yaklaşık sekiz sene teşrif eden Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, talebeleri Mehmed Feyzi Efendi, Çaycı Emin Bey, Taşköprülü Sadık Bey, Tepeliceli …

Devamını Oku »

“Tekbir getirerek o yolu nasıl geçtik hâlâ bilemiyorum”

1926 Ordu doğumlu olan Av. Bekir Berk Ağabey, 1951’de İstanbul Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. 1973 senesine kadarİstanbul Barosu’na kayıtlı olarak avukatlık yaptı. 1958’de Isparta milletvekili Dr. Tahsin Tola’nın teklifiyle ilk defa bir Nur davasının vekâletini aldı. Hem de “Zübeyir, Sungur, Tahiri, Bayram, Ceylan…” gibi 12 ağabeyin maznun olduğu Ankara davasını… Daha …

Devamını Oku »

Hüsnü Ağabey; Hâli, Vekâleti ve Siyaseti

Hüsnü Bayramoğlu Ağabeyin yakınında olmakla gördüğüm bazı ahval ve evsafını ifade etmek mecburiyeti hâsıl oluyor. Bu mecburiyetle birlikte sabahtan akşama kadar bu Zat-ı Nuranîyi tavsif ve tarif etsem Necib Üstadımızın “evladım” iltifatının yerini tutamayacağın da aşikârdır.  Filhakîka methetmek için değil, O’nun şahsını nazara vermek için hiç değil O’nun şahsında şahs-ı …

Devamını Oku »

Işığın Geldiği Yer: Horasan ve Mâverâü’n-Nehir

Prof. Dr. Bekir KARLIĞA Eski Farsça’da “güneşin doğduğu” veya “ışığın geldiği” yer demek olan “Horasan” ile Türklerin “Çay ardı” dedikleri Harizm Denizi’nin (Aral gölğ) ayaklarından birini oluşturan Amu Derya’dan (Ceyhûn) başlayıp Sır Derya’ya (Seyhûn) kadar uzanan verimli topraklardan oluşan “Mâverâü’n-Nehir” bölgesi, tarihin en eski dönemlerinden beri önemli bir yerleşim sahası …

Devamını Oku »