Ana Sayfa / İLİM - KÜLTÜR – SANAT – FİKRİYAT / Röportaj & Mülâkat & Konuşmalar / Pandemi Günlerinde “Teknoloji” Dost mu, Düşman mı?

Pandemi Günlerinde “Teknoloji” Dost mu, Düşman mı?

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Teknolojinin hayatımızdaki yeri ve önemi yadsınamaz bir gerçek. Pandemi günlerinde artan teknoloji kullanımının sonuçları ve hayatımıza olan etkileriyle ilgili merak edilenleri Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi ve Dijital İletişim Araştırmacısı Doç. Dr. Ali Murat Kırık’la konuştuk.
Koronavirüs pandemisi nedeniyle sosyal medyada insanların iletişimi çok daha hızlı hale geldi. Örneğin verilmek istenen mesajlar devlet tarafından kolayca vatandaşlara ulaştı. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dünyanın dört bir yanındaki bilim insanları koronavirüse çare bulmak için var gücüyle çalışırken, dünyayı tehdit eden bu pandemi birçok alanda köklü değişimlerin yaşanmasına neden oldu. Özellikle son dönemlerde, yeni Covid-19 hakkındaki yalan-yanlış bilgiler sosyal medyada endişe verici bir hızla yayılmaktadır. Kullanıcılar etkisi bilinmeyen bu virüs karşısında en son gelişmelerden haberdar olmak ve arkadaşlarıyla ve ailesiyle bağlantı kurmak için sosyal medya platformlarına yönelmiştir. Enfekte kişi sayısı ve tedavi amaçlı lanse edilen ilaçları satma çabaları, koronavirüse yönelik yanlış bilgi kaynakları arasındadır. Dünya Sağlık Örgütü(DSÖ), sosyal medya şirketlerini yalanların yayılmasını durdurmak için mücadele etmeye davet etmiştir. Covid-19 pandemisi sırasında sosyal medya her zamankinden daha fazla bağlantıda ve bilgi sahibi olmak için kullanılıyor. Facebook, salgınla mücadelede yardımcı olması için gereken tüm verileri analiz edeceğini söylemiştir. Sosyal paylaşım ağları, sosyal izolasyon önlemleri uygulandıktan sonra kullanımda keskin bir artış olduğunu bildirmiştir. Kısacası iletişim sanal ortama kaymış, görüntülü konuşma popüler hale gelmiştir. Birçok insan şimdilik arkadaşlarıyla ve aileleriyle yüz yüze iletişim kuramadığından, sosyal medya bu bağlantıda kalmayı sürdürmek için ana iletişim biçimi haline gelmiştir. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Twitter hesabından güncel vaka sayılarını ve yapılan testleri sürekli paylaşarak bilgi kirliliğinin önüne geçmiştir. Aynı şekilde vatandaşları koronavirüse karşı uyararak, virüsten uzak durmanın yolunun maske ve sosyal mesafe olduğunu sürekli belirtmiştir. Dolayısıyla devletin resmi kurum ve kuruluşları bilgi kirliliğiyle mücadele noktasında başarılı bir sınav vermiştir.
 
Teknolojinin pandemi dönemine olumlu ve olumsuz etkileri nelerdir?
Covid-19’un hızla yayılması ve hareket kısıtlamaları uygulayan ülkelerdeki artış göz önüne alındığında, günlük yaşamlarımızda evde daha fazla zaman geçirmek, iş ve eğlence için daha fazla veri kullanımı gerektirmiştir. Bu durum telekom sektörü üzerinde önemli bir etkiye neden olmuştur. Özellikle bu dönemde uzaktan eğitim ve telekonferans uygulamalarına artan bir ilgi yaşanmış, Google Hangouts, WhatsApp Video görüşmesi, Zoom ve Microsoft Teams gibi yazılım ve sosyal medya platformlarına talep artmıştır. Tüm bu telekonferans araçları karantinadaki kişilerin aile üyeleriyle iletişim halinde olmalarına, aynı zamanda konferans toplantılarına ve çalışmalarına yardımcı olmaktadır. Ayrıca bu uygulamalar pandemi döneminde güvende kalınmasına, iletişimin sürdürülebilir bir hale gelmesine de yardımcı olmuştur. Teknolojinin şu anda karşılaştığı önemli zayıflıklar, dünya ekonomisindeki düşüşten kaynaklanmaktadır, çünkü birçok şirket çalışanlarının sağlık endişelerini dikkate alarak uzaktan çalışmalarını istemek zorunda kalmıştır. Koronavirüsün yayılması, birçok teknoloji konferansının iptal edilmesine neden olmuştur. Bu da şirketlerin ufuklarını genişletmesi için ortaklık fırsatı oluşturabilmektedir. Toplantıların birkaçı telekonferanslara kaydırılmış, ancak bu aynı erişime sahip olmamıştır. Bununla birlikte giderek artan internet ve teknoloji bağımlılığı da kullanıcıları tehdit eder duruma gelmiştir. Zira sosyal medya ve internet kullanım süreleri ortalama 10 saatin üzerine çıkmıştır.
 
“ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ VE MAHREMİYETİMİZ KAYBOLUYOR”

Bu dönemde özgürlüğümüzün kısıtlanmasıyla teknoloji çağı mı başlamış  oldu?  Teknoloji bizi tamamen ele mi geçirdi?
İnsanlar mahremiyetlerine ve kişisel yaşam alanlarının korunmasına değer verirler. Kişisel bilgilerinin hiçbir zaman herkes tarafından erişilebilir olmasını istemezler. Ancak, bilgi teknolojisindeki son gelişmeler gizliliği tehdit etmekte, kişisel veriler üzerindeki kontrol miktarını azaltmakta ve kişisel verilere erişimin bir dizi olumsuz sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Sanal ortamda yaptığımız her şey dijital iz bırakmaktadır. Bu da özgürlüğümüz ve mahremiyetimizin kaybolmasına sebebiyet vermektedir.

Teknoloji ve kişisel bilgileri paylaşmak modern topluma katılmak için kesinlikle vazgeçilmezdir. İnternet erişimi ve yeni dijital teknolojilerin kullanımı istihdam, eğitim, sosyal haklara erişim ve ekonomik ve sivil hayata tam katılım için gereklidir. Bir kuruluş geçmiş internet tarama etkinliğinizi ve geçmiş satın alma davranışınızı veya geçmiş sosyal medya etkinliğinizi biliyorsa, doğrudan sizi hedefleyen özelleştirilmiş teklifler ve promosyonlar geliştirmeye başlayabilir. Bu durum günümüzde sanal ortamda izlendiğimizi açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
 
“TEKNOLOJİ KULLANIMIMIZI SINIRLAMAZSAK YAŞAM KALİTEMİZ DÜŞER”

Sizce virüs bittikten sonra insanlar arasındaki iletişim nasıl olacak?
Koronavirüs pandemisi giderek sanal iletişimin hız kazanmasını sağlamıştır. Sosyal izolasyon nedeniyle yüz yüze iletişim yerini sanal iletişime bırakmıştır. Özellikle 3D görüntüleme ve tarama teknolojilerindeki son gelişmeler “sanal varlığınızı” gerçek bir olasılık haline getiriyor. Mevcut yüksek hızlı tarama yöntemleri, yüzünüzün bir saniyede bir 3D taramasını almanızı sağlar. İnsanların dil engelleri, zaman dilimi farklılıkları ve coğrafi uzaklık ne olursa olsun projeler üzerinde birlikte çalışması gerekir. İşletmeler, personelin birlikte çalışmasına yardımcı olmak için görsel iletişim araçlarını kullanabilecektir. Bireyler sanal ortamda birbirlerini anlayamama durumuyla karşı karşıya kalabilecektir. İletişim teknolojisi ile artan etkileşim kesinlikle fiziksel sağlığımızı etkileme potansiyeline sahiptir. Bu kadar çok kablosuz sinyale ve radyo dalgasına maruz kalmanın bedenimize olan uzun vadeli etkileri hakkında hiçbir fikrimiz yoktur. Kansere neden olabilir veya bir dizi başka hastalık olasılığını artırabilir.
İletişim teknolojisi kullanımımızı gelecekte sınırlamayı öğrenmezsek, genel olarak daha düşük bir yaşam kalitesi de çok gerçek bir olasılık olacaktır. Doğal dünya ile etkileşimlerimiz, bireyler ve küresel toplum olarak kim olduğumuzun çok önemli bir bileşenidir. Bu öğenin yerini iletişim teknolojisi ile olan etkileşimlerimiz alırsa, bir parçamız kaybolacaktır.
 
Size göre teknolojinin pandemi sürecinin insan psikolojisine etkileri nelerdir?
Covid-19, dünyamızı ve günlük yaşamlarımızı algılama şeklimiz üzerinde derin etkisi olan küresel bir sağlık krizi yaratmıştır. Kitle iletişim araçları ve teknoloji ise uzun zamandır dünyayı ve kendimizi nasıl deneyimlediğimizi şekillendiren etkili güçler olarak kabul edilmektedir. Hastalık tehdidi düşüncemizin çoğunu işgal etti. Haftalarca neredeyse her gazetenin ilk sayfasında koronavirüs pandemisi hakkında haberler gördük; radyo ve TV programlarında pandemi konuşuldu. Sosyal medya platformlarında korkuyu körükleyen içerikler de yer buldu. Bu bombardıman, zihinsel sağlığımız üzerinde artan bir kaygı ile sonuçlandı. Sürekli tehdit duygusunun psikolojimiz üzerinde oldukça sinsi etkilerinin olduğunu söyleyebilmek mümkündür. Hastalığa derinden gelişen bazı tepkiler nedeniyle, bulaşma korkusu bizi daha stresli bir yapıya dönüştürmüştür. Şu anda içinde bulunduğumuz süreç nedeniyle insanların bu endişeye sahip olması doğaldır ancak bu kaygıyı belirli bir seviyede tutmak önemlidir. Özellikle sürekli Covid-19 haberlerine maruz kalanlar virüsün fiziksel semptomlarına çok odaklanmışlarsa, nefes darlığı, boğulma hissi, ateş gibi anksiyete belirtilerini Covid-19’un semptomları olarak anlayabilir. Bu durum panik atakları tetikleyebilir. Uzmanlar aşırı ve gereksiz endişeleri önlemek için, düzenli olarak uyumanın, sağlıklı beslenmenin, önerilere dikkat etmenin ve virüs hakkında aşırı haberlere maruz kalmamanın gerektiğini belirtmektedir.
 
GİZLİLİK VE GÜVENLİK MESELESİ

Online iletişimde bu süreçte çokça yaygınlaşan video konferans uygulamaları da var. Kişisel verilerimizin güvende olduğuna ne kadar emin olabiliriz? Nelere dikkat etmeliyiz?
Covid-19 salgını nedeniyle video konferans uygulamalarının popülerliği artmıştır. Bu uygulamalardaki veri gizliliği ve güvenlik sorunları kullanıcıları tehdit etmeye başlamıştır. Video konferans güvenliği yalnızca devlet kurumları ve kuruluşlar için önemli bir konu değildir. Evde ve iş yerinde kullandığınız uygulamalara ve hizmetlere yerleştirilen veri güvenliği uygulamaları ve politikaları da kritik öneme sahiptir. Bazı araçlar, ilk konuk gelir gelmez toplantı başlatma seçeneğine sahiptir. Tıpkı katılımcıların toplantı sahibinden önce bir konferans odasına aktığı ve sohbet etmeye başladığı fiziksel bir toplantı gibi… Toplantı, toplantı sahibinin toplantının resmi başlangıcını denetlemesini gerektiriyorsa, bu seçenek devre dışı bırakmalıdır. Bu, toplantıların yönlendirilmesi ve onaylanmamış kişilerin katılması için de önemlidir. Özellikle önemli toplantılar için asla aynı toplantı kimliği tekrar kullanılmamalıdır. Her toplantı için benzersiz bir toplantı kimliği oluşturmanın ötesinde, bir toplantı parolası eklediğinizden emin olun. Tüm katılımcılar geldikten sonra yönetici odayı sanal olarak kilitleyebilir. Bu durum yetkisiz girişleri önler.
 
“İNTERNET BİR KAÇIŞ ARACI OLARAK KULLANILIYOR”

Koronavirüs döneminde sosyal medyada kullanıcı sayılarında artış gözlendi mi? İnternet bağımlılığı arttı mı? Artan kullanımlar tehditleri de beraberinde mi getirdi?
Koronavirüs döneminde Türkiye’de internet kullanım süresi ortalama 7 saat 29 dakikadan 10 saate kadar çıkmıştır. Özellikle sosyal izolasyon nedeniyle bireylerin evde kalması internet kullanımını arttırmıştır. Bu dönemde online olarak planlanandan daha fazla zaman harcanmış, bireyler interneti kullanmadıklarında aşırı kaygı (huzursuzluk, aşırı kısa öfke, saldırganlık vb.) yaşamaya başlamışlardır. Genellikle çocuklar ve gençlerde sosyal beceri eksikliği, fiziksel uyku yoksunluğu, yetersiz beslenme, aile ilişkilerinin ihmali ve yaşam sorumluluklarıyla da karşı karşıya kalınmıştır. Yine internet bir kaçış aracı olarak kullanılmıştır. Okulların kapatılmasından sonra, eğitimin dijital ortama aktarılması ve sosyal yaşamın eve taşınması, internet ve sosyal medya kullanımını büyük oranda artırmıştır. Akıllı cihazların kullanımının pandemi öncesi döneme göre arttığını söylemek mümkündür. Teknoloji kullanımın artması, planlanan teknoloji kullanım süresinin aşılması, teknolojik araçların aşırı kullanılması sonucunda aile, iş arkadaşları ve arkadaşlarla ilişkilerin aksamasına sebep olmuştur. Dijital bağımlılığa karşı dijital detoks ve akıllı telefon orucu tavsiye edilmektedir.
 
Sosyal medyanın kontrolsüz kullanılmasından doğan bağımlılıklar ve hastalıkları kontrol altına almak mümkün müdür?
Sosyal medyanın kontrolsüz kullanılmasından doğan bağımlılıklar ve hastalıkları kontrol altına almak zor olsa da mümkündür. Sosyal medyada geçireceğiniz süreyi sınırlamak için saatinizde veya telefonunuzda bir zamanlayıcı ayarlayın. Bildirimlerin normal rutininizi rahatsız etmesini durdurduğunuzda, günlük işlerinize odaklanmayı kolaylaştırabilir ve dikkatinizi kolayca dağıtmazsınız. Artık sosyal medya kullanımınızı azaltmaya çalıştığınız için elinizde çok daha fazla boş zamanınız olabilir, o zaman da boş zamanınızı doldurmak için yeni bir hobi edinebilirsiniz. Bir ekran üzerinden arkadaşlarınızın ve ailenizin hayatlarıyla güncel kalmak yerine, gerçek dünyada onlarla zaman geçirin ve onlarla gerçek hayatta bağlantı kurun. Yeni anılar oluşturun ve bunları kişiselleştirin.

Doç. Dr. Ali Murat KIRIK Kimdir? 

1986 yılında İstanbul’da doğdu. 2008 yılında Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümünü birincilikle bitirdi. Bu zaman dilimi içerisinde çeşitli medya kuruluşlarında çalıştı. 2009 yılında Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümünde araştırma görevlisi olarak akademik hayatına başladı. 2010 yılında “IP Televizyon Yayın Teknolojisi” adlı yüksek lisans tezini tamamladı. Aynı yıl içerisinde Marmara Üniversitesi Radyo, Televizyon Anabilim Dalında doktora eğitimine başladı. 2013 yılında “Yeni Medya Çağı Çerçevesinde Türkiye’de Televizyondan İnternete Dönüşüm ve Sosyal Paylaşım Ağlarında Gençlerin Konumu” adlı teziyle doktorasını tamamladı ve yardımcı doçent oldu. 2018 yılından beri Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümünde doçent olarak çalışan Ali Murat Kırık; Yeni Medya, Televizyon Teorileri, Yeni Medyada Yayıncılık Uygulamaları, Sosyal Medya derslerini vermektedir.

Kaynak: Yeşilay Dergisi

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Ali Erkan KAVAKLI: “Cehaletle varılacak bir yer yoktur” (Mülâkat)

ALİ ERKAN KAVAKLI: BİLGİ İNSANA YOL GÖSTERİR!  Herkesin hayalidir; hem eğitim hayatında, hem iş hayatında …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Sorgula(ma)

Konuşmacı salondakilere sordu: – Uzaydan çıplak gözle görülebilen insan eliyle yapılan şey? Salondakiler hep bir …

Kapat