Ana Sayfa / Yazarlar / Perspektif Şampiyonu Bediüzzaman

Perspektif Şampiyonu Bediüzzaman

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Perspektif bir şeye farklı noktalardan bakmak. İnsanların çoğu bir yolda yürür gibi gider gelir, bir yerde Azrail yakalar, “o da ne güzel yoluma gidip geliyordum, niye tuttun beni, yolculuk sona erdi” der, götürür, yolcuyu.

Yahya Kemal iyi ifade etmiş ama sıradan bir insanın macerasını.

Bu emel gurbetinin yoktur ucu;

Daimâ yollar uzar, kalp üzülür:

Ömrü oldukça yürür her yolcu,

Varmadan menzile bir yerde ölür.

Bediüzzaman çok yönlü çok ögeli bir perspektife sahip. Fakültede Dede Korkut Hikayelerinin estetik ve kurmaca nitelikleri üzerine daha önceden yazdığım bir kitabı okutuyorum, safça bir arkadaşa yaptığımı anlattım; bana, böyle şeyler okutma, kendi başını da bizim başımızı da belaya koyarsın.. adam o kadar dar bir dünyada Bediüzzaman’a yaklaşmış ki, birileri bu dar perspektifi öyle yaydı ki üst katta hep despot, iyiye güzele karşı bir blok oluştu. Korkarım bir gün bu dar perspketif Bediüzzaman’ın bakışını bir gün belaya sokar. Hoca interpreteyşın yaptı hem kendi yandı hem cemaatin başını yaktı. Ateş daha sönmedi. Birileri kendini güçlü hissetti mi hemen herşeye engel olan bir gruba dönüşüyor, son kırk yılım bu tür adamların hanzoluğu ile karardı gitti, nereye gider bu iş Allah bilir. Birileri Kürt Sait diye hakaret ediyor, birileri de oradan yukarıya çıkarmaya niyeti yok, halbuki Bediüzzaman diye bir adam var, o çok farklı bir adam; herşeye estetik – bedii bakabilen bir adam, yok böyle insanlar, bediiden istifade edip onun bedayiinden dışarı bakamayan insanlar.

Yaratılış konusu Bediüzzaman’ın eserlerinde -saymadım- çok yönlü anlatımlarla gündemde tutulan bir bahis. Öyle ki bir sinema gibi, ama daha çok fantastik, zaman zaman ironik, zaman zaman da felsefi bir sinema. Bunlardan biri On Birinci Söz. 
Bu emel gurbetinin yoktur ucu;

Daimâ yollar uzar, kalp üzülür:

Ömrü oldukça yürür her yolcu,

Varmadan menzile bir yerde ölür. Onun doğduğu doğuş cümlesi

“Her cemal ve kemal sahibi kendi cemal ve kemalini görmek ve göstermek istemesi sırrınca o Sultan-ı Zişan dahi istedi ki bir meşher açsın, içinde sergiler dizsin, ta nâsın enzarında saltanatının haşmetini, hem servetinin şaşaasını hem kendi sanatının harikalarını hem kendi marifetinin garibelerini izhar edip göstersin. Ta cemal ve kemal-i manevisini iki vecihle müşahade etsin. Bir veçhi bizzat nazar-ı dakaik aşinasıyla görsün, diğeri gayrın nazarıyla baksın.”

Yukardaki cümlede merkezdeki kelime meşher kelimesi eminim, gördüklerimden istidlalle diyebilirim. Bediüzzaman’ın en çok tutku ile aşk ile bağlandığı kelimelerden birisi bu meşher kelimesi; bundan doğan kelimeler var, teşhir, teşhirga.. Bediüzzaman adeta görmek için yaratılmış, bütün eserleri görmek üzerine kurulmuş desek yerindedir. Ona gelinceye kadar tefsir geleneği görmekden çok metni çözümlemek üzerine, ama o, teşhir, teşhir edilene bakmak ve görmek ve anlatmak ile ömrünü geçirmiş.

Bediüzzaman bir mekanda hayatını geçiren münzevi değil, hapishanelerde dahi zaman zaman dışarıda görülmüş, ricali şaşırtmış, ne malum onun dağlarda tabiatın bağrında dolaşmadığı. Bir Cuma vaktinde camide görülen biri hapis olur da neden tabiatın bağrında olmaz. Büyük sanatçılar hep gezmişler, tabiatı keşfetmişler. Cezan ünlü ressam, renk görmek için paytoncusu ile dolaşır renkleri görünce bağırır, “Aman Allahım bu ne biçim kırmızı, bu ne biçim sarı!” dermiş. Faytoncusu içinden” bu adam deli” dermiş. Orhan Veli de bir görme delisi, “deli eder insanı bu dünya, bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç”. Sonra yine bir görme delisi Hamid “Ne âlemdir bu âlem akl u fikri bîkarâr eyler” demiş. Ünlü bir ressam “Tanrı’yı tabiat seyirlerinde görüyorum” demiş, ruhum rahatlıyor. Peygamberimiz gece dolaşmasını sever “Bana böyle güzel bir kainat yarattığın için teşekkür ederim Allah’ım” dermiş. Beni de bu Bediüzzaman deli edecek çok yönlü.

Bir estetik kural var, göstermek. Bütün estetikçiler bu kuralı bilir “Her kemal ve cemal sahibi kendi cemal ve kemalini görmek ve göstermek istemesi” Bir ressam yaptığı resmi hapsetmez, onu bir teşhir yeri galeri açar teşhir eder ve seyircileri seyreder. Kadınlar stilistlere gider saatlerce aynanın önünde nasıl daha güzel olunur için mesai sarfeder. Bütün hayat görünmek ve görmek için dizayn edilmiş dense yeridir. Bediüzzaman İstanbul’a dünya cenneti, der, Yahya Kemal İstanbul hayranıdır, “Sana dün bir tepeden baktım Aziz İstanbul” der. Ankara’nın nesi güzel demişler, İstanbul’a dönüşü, demiş. Nedim;

Bu şehr-i Sıtanbûl ki bî-misl ü bahâdır
Bir sengine yek-pâre Acem mülkü fedadır

o da İstanbul şairi. Bir şair de “İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı” demiş. Bu eski İstanbul’un güzelliği için, bugün gerçekten İstanbul gözleri kapalı düşünülebilir, bütün estetizmini kaybetmiş, gözünü açarsan…

Otuz Üçüncü Söz’ün başındaki ayetin sonu “innehu alâ külli şey’in şehîd” diye bitiyor, muhakkak Allah yarattığı herşeyi görüyor, çünkü o kendi cemal ve kemalini seyrediyor, birinci elden. Bediüzzaman bu ayetin kainat ve tabiata yansımalarını pencerelerde görüyor, yani sahnelerde, bütün kainat bir sahne, iç içe sayısız sahnelerden oluşuyor, kendi seyreder, sonra bize seyredin, der.

Bütün Risale-i Nur meşher kelimesinin penceresinden izah edilebilir, o kelimenin etrafında dokunabilir, “kelimelerin pencerelerinden eserler” diye yüzlerce eser yazılabilir. “Meşher kelimesinin etrafında dokunan eserler” mesela birinin adı. Sonra Teşhirgâh kelimesinin etrafında dokunanlar.

server yazılım lisansı satın al

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Eski Kastamonu Milletvekili İsmail Hakkı Yılanlıoğlu’nun Nur Talebeleri ve Risale-i Nur Hakkındaki Meclis Konuşması

Bundan 57 sene önce (1962) dönemin Kastamonu milletvekili merhum İsmail Hakkı Yılanlıoğlu'nun İçişleri ve Adalet …

Kapat