Kur’an’da Adı Geçen Peygamberler ve Hayatları
Hz. Zülkifl Aleyhisselâm
Kur’ân’da adı geçen peygamberlerden biri.
Kur’ân’da iki yerde kendisinden bahsedilmektedir:
“İsmâil, İdris ve Zülkifl, hepsi sabredenlerdendi. Onları rahmetimize soktuk. Şüphesiz onlar salih olanlardandı”(el-Enbiyâ, 21/85, 86).
Âyette geçen “Zülkifl” adı değil lakabıdır ve “nasib ve kısmet sahibi” anlamına gelir. Fakat burada dünyevî zenginliği değil, onun üstün kişiliğini ve âhiretteki derecesini kastetmek için kullanılmıştır. Onun gerçek adı hakkında çok farklı rivayetler vardır. Yahudiler O’nun, İsrailoğullarının esâreti sırasında peygamber tayin edilen ve vazifesini Habur ırmağı yakınlarında bir bölgede yapan Hereksel olduğunu iddia etmişlerdir. Âlimlerin bir kısmı da onun Eyyub (a.s)’ın kendisinden sonra peygamber olan Bişr adındaki oğlu olduğunu söylemişlerdir. Fakat bu görüşlerin hiç biri kesinlik derecesine sahip değildir.
Zülkifl (a.s)’ın peygamber olmadığını söyleyenler olmuşsa da, âlimlerin ekseriyetine göre peygamberdir ve makbul olan görüş de budur.(1)
Yüce Allah Eyyûb (a.s)’in kıssasını arzettikten sonra, peygamberlerinden bazılarını anmış ve onları övmüştür. İnsanları tevhide çağıran, Allah’ın sevgi ve övgülerini kazananlardan biri de bu peygamberlerden biri de, Zülkifl (a.s)’dir. Bu konudaki âyetlerin meâli şöyledir:
“Kuvvetli ve basiretli kullarımız İbrahim’i, İshâk’ı ve Yâkub’u da an. Biz onları ahiret yurdunu düşünme özelliğiyle temizleyip, kendimize halis (kul) yaptık. Onlar bizim yanımızda seçkinlerden, hayırlılardandır. İsmâil’i, Elyesâ’ı, Zülkifl’i de an. Hepsi de iyilerdendir.” (Sad, 38/45, 46, 47, 48).
Taberî’de yer alan bir rivayete göre Zülkifl (a.s) Şam’da otururdu. Oradaki halkı Allah’a inanmaya, O’na ibadet etmeye ve dürüst bir şekilde yaşamaya çağırdı ve orada vefât etti.(2)
Zülkifl Aleyhisselâm’a; Rum toprağındaki halk, iman ettiler, tâbi oldular ve kendisini, doğruladılar.
Bunun üzerine, Yüce Allah, onlara, Allah yolunda cihad etmelerini, emredince, bunu, yerine getirmekten kaçındılar ve zaa’f gösterdiler:
“Ey Bişr! Biz, hayatı sever, ölümü, sevmeyiz. Bununla beraber, Yüce Allâh’a ve Onu Resulüne âsi olmaktan da, hoşlanmayız. Eğer, ömürlerimizi, uzatmasını ve ancak, biz, dilediğimiz zaman, bizi öldürmesini, Allâh’dan dilersen, Ona, ibadet ve Onun düşmanları ile cihad ederiz!” dediler.
Zülkifl Aleyhisselâm, onlara:
“Siz, benden, büyük bir şey istediniz. Bana, ağır teklifte bulundunuz.” dedi.
Sonra, kalkıp namaz kıldı ve:
“Ey Allah’ım! Sen, Elçilik vazifelerini tebliğ etmemi, bana, emrettin, tebliğ ettim.
Düşmanlarınla, cihad etmemi, emrettin.
Sen de, biliyorsun ki, ben, kendimden başkasına güç yetirmeğe mâlik değilim.
Kavmimin, bu hususta benden istediklerini, Sen, benden daha iyi biliyorsun.
Beni, benden başkasının günahı ile muâhaze etme!
Ben, Senin gazabından rızâna, ukubetinden affına sığınırım!” dedi.
Yüce Allah, Zülkifl Aleyhisselâma:
“Sen kavmine, benim, onlar için seçtiğimin, kendilerinin, kendileri için seçtiklerinden daha hayırlı olduğunu öğretmedin mi?” diye vahy etti.
Bunun üzerine, onlar, ecelleri sonunda ölmeye razı oldular ve ecellerinde öldüler.
İbn-i Abbâs -radıyallâhu anh-’tan şöyle bir rivâyet vardır:
“Allâh Teâlâ, İsrâîloğulları peygamberlerinden birine, lutfetmiş olduğu nübüvvetin yanında bir de mülk ve saltanat verdi. Bu peygamberin vefâtı yaklaştığında, O’na rûhunu kabzedeceğini vahiyle bildirdi:
«Mülkümü, İsrâîloğulları’ndan geceleri sabaha kadar namaz kılan, gündüzleri oruç tutan ve insanlar arasında kızmadan hükmedecek birine ver!» buyurdu.
Bu peygamber, kendisine verilen emri, İsrâîloğulları’na bildirdi. Aralarından bir genç kalkıp:
–Bu işe ben kefil olurum! Bu vazîfeyi üstlenirim! dedi.
Peygamber o gence:
–Bu kavmin içinde senden daha büyükleri var; sen otur! dedi.
Sonra ikinci defa aynı teklifi yaptı, yine o genç:
–Ben kefil olurum. dedi. Üçüncü defa aynı teklif tekrarlanınca, cevap veren, yine o genç oldu. Bunun üzerine teklifi yapan peygamber, yerine onu kefil bırakıp mülkünü ona verdi. Bu genç, Bişr idi.”
Şeytan, bu gence hased etti. Gencin üstlendiği vazîfeyi gerçekleştirememesi için çeşitli hîleler yaptı. Fakat o, iblîs’in vesveselerine meyletmeyerek, yüklendiği emâneti lâyıkıyla taşıdı. Gayreti eksiksizdi. Bu sebeple kendisine “Zülkifl” denildi.(3)
Zülkifl Aleyhisselâm, Şam’da vefat etti. Vefat ettiği zaman, yetmiş beş yaşında idi. Ona ve bütün peygamberlere selâm olsun! (4)
(1) (el-Kurtubî, el-Cami’li Ahkâmi’l-Kur’ân, Kahire 1967, XI, 327 vd.; el-Alusî, Ruhu’l-Meânî, Beyrut t.y., XVII, 82; el-Mevdudî, Tefhimu’l-Kur’ân, İstanbul 1991, III, 327).
(2) (et-Taberî, Tarih, Mısır 1326, I, 167; Nureddin TURGAY, Şamil İslam Ansiklopedisi)
(3) Osman Nuri Topbaş, Nebiler Silsilesi-3, Erkam Yayınları)
(4) (bk. Sâlebi-Arais s. 164; Taberî-Tarih c.1,s.167, Hâkim-Müstedrek C.2.S.582; ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.136; İbn.Asakîr-Tarih c.5,s.269; Muhyiddin b. Arabî-Muhadaratülebrar c.1,s.128; M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/323-324)
- Mehmet Nuri BİNGÖL”ün Edebî Yolculuğu - 30 Ağustos 2024
- Risale-i Nur’da ve Hatıralarda Kurban Bayramı - 15 Haziran 2024
- Ramazan’dan Sonra - 24 Nisan 2024
- Ramazan Bayramı ve Peygamber Efendimizin Bayramı - 9 Nisan 2024
- Kadir Gecesi ile İlgili Yazılar - 5 Nisan 2024
- Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI - 30 Mart 2024
- Peygamberimizin (asm) İtikâfı - 29 Mart 2024
- Aydınların Dilinden Bediüzzaman Said Nursî / Vefatının 64. Sene-i Devriyesi Hatırasına (video).. - 25 Mart 2024
- Sükûtun Zarâfeti / İmam Süyutî - 23 Mart 2024
- “Oruç, Bıçağa Gerek Duyulmayan Bir Ameliyattır.” - 20 Mart 2024