Ana Sayfa / Yazarlar / Profesyonel ordu pahalı mı? / Vehbi KARA

Profesyonel ordu pahalı mı? / Vehbi KARA

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Vehbi KARA

Profesyonel ordu pahalı mı?

Genelkurmay Başkanlığı hala mükellef (zorunlu) askerliğinin devamından yana tavır geliştiriyor ve profesyonel orduya karşı çıkıyor. Gerçi bunu Genelkurmay Başkanının ağzından duymuyoruz ve böylesi daha iyi lakin huylu huyundan vazgeçmiyor…

Profesyonel orduya ihtiyaç olduğunu herkes biliyor söylüyor da itiraz edilme gerekçesi farklılık gösteriyor. Genelde söylenen şu; çok paraya ihtiyaç var. Peki bu doğru mu?

Bir de Silahlı Kuvvetlerin Mehmetçik ile özdeşleştiğini ileri sürerek mevcut düzenin devam etmesi gerektiğini söyleyen var hatta askerlerin halktan olması sayesinde ordunun baz azınlık grupları tarafından ele geçirilemeyeceği örneğin Suriye’deki Nusayri Esed Rejimi olabileceği endişesini taşıyanlar var.

Maalesef mevcut statükonun korunmasını ve köhnemiş Prusya askerlik sisteminin devamını isteyenlerin haddi hesabı yok. Bunların modern askerlik anlayışından haberdar olmaması düşünülemez. Hepsinin farklı karşı çıkma gerekçesi var. Lakin bir iki tane haklı gerekçesi olsa da yüzlerce neden profesyonel askerliğe karşı çıkanları mahcup ediyor hatalı bir yolda olduklarını yüzlerine çarpıyor. Bu nedenlerin bir kısmını 25 yıldan beri yazıyorum. Dünya Aya, Mars’a hatta kuyruklu yıldıza gitti oralara kadar uzandı fakat bizim gafiller hala yaya kalmış patika yollarda yürümeye çalıuşıyorlar. Bu dar görüşlü insanlara en hafif söyleyeceğim sözler bu kadar. Daha fazlasını hak ediyorlar lakin okuyucularıma karşı saygımdan ötürü daha fazla söz sarf etmek istemiyorum.

Öncelikle mevcut durumun yani mükellefiyet sisteminin zararları ve ne derece çağ dışı olduğu yeterince anlaşılmamış. Orduevlerinde, sosyal tesislerde askerlik görevi adı altında garsonluk veya başka işler yapan vatandaşlarımızın “Niçin böyle bir görevle mükellefim” sorusu, duyulmak istenmiyor. Ve belki de en önemlisi belirli bir ideolojiyi “insanların kafasına çakmak” için bu kusurlu ve çağdışı kalmış sistem savunulmaya çalışılıyor. O halde anlaşılmayan veya anlaşılmak istenmeyen bazı gerçekleri tekrar söylemeye çalışayım.

Bir kere 400 bin civarındaki mükellef erbaş ve erin profesyonelleşmesi veya uzman er/erbaş statüsünde işe alınmaları diye bir şey düşünülemez. En fazla 100 bin askerin profesyonel olmasına ihtiyaç vardır. Bu sayıda askerin uzman olması elbette bütçeye bir maliyet getirecektir. Fakat mevcut durumdaki harcamalar göz önüne alındığında 350 bin askerin azaltılması ile elde edilen tasarruf, bu maliyeti rahatlıkla karşılayacaktır. Düşünün her gün her sabah yüzbinlerce mükellef asker kahvaltı yapıyor öğle ve akşam yemeği yiyor. Bunların sadece kahvaltısı dahi tırlarla dolu yiyecek masrafı demektir. Ayrıca yine yüzbinlerce mükellef askeri barınma, giyinme ve eğitim masraflarının göz önüne alınması da lazımdır. Bütün bunlar profesyonel askerliği zorunlu kılmaktadır. Dünyanın hemen hemen her yerinde bu uygulama yıllardır varken 2015 yılına girerken hala tartışıyor olmamız düşündürücüdür.

Ayrıca bu iş “hadi hemen başlayalım” demekle olmaz. En az 5-10 senelik bir geçiş dönemi gereklidir. Modern bir ordu için belirli bir süre “dövizli askerlik sistemi” ile gerekli kaynak temin edilebilir.

Şu paralı (dövizli) askerlik konusuna da açıklık getirmek lâzım. Sanki çok büyük bir adaletsizlik yapılıyormuş havası estiriliyor. Yahu bu adamlar hem hatırı sayılır bir para veriyorlar 18000 lira az para mı? Adam çalışarak hem vergi veriyor hemde üretime katkı sağlıyor. Sen kalkıp en verimli çağında askere alıp işinden gücünden ediyorsun bir de verdiği paraya itiraz ediyorsun…

Profesyonel sisteme geçildiği takdirde bile her erkek T.C. vatandaşının bir aylık temel askerlik yapmasının yararlı olacağını düşünüyorum. Zira bir seferberlik durumunda ihtiyaç duyulan askerlik eğitimi belirli bir ölçüde sağlanmış olacaktır. Bu sayede askerlerimiz
orduevlerinde veya askerlikle alâkası olmayan işlerde görev yapmayacak, ciddî bir askerî eğitim alacaklardır.

Sayısı 300 bine yaklaşan subay, astsubay ve uzman erbaşlar ki, hâlihazırda profesyonel askerdir, bunların statüsünde herhangi bir değişiklik olması beklenmemektedir. Ayrıca deniz ve hava kuvvetlerinin büyük bir bölümü zaten profesyonel kadrolarca donatılmıştır. Bu kuvvetlerde de büyük bir farklılık olmayacaktır. Jandarma ve Sahil Güvenlik teşkilatının İçişlerine tamamen bağlanarak ayrı bir sisteme geçmesi ordunun asli vazifesini yapması bakımından faydalı olacak modern askerlik sistemi de hayata geçirilmeye çalışılacaktır.

Profesyonel kadrolar sayesinde Silâhlı Kuvvetlerin sayısı azalacak, hareket kabiliyeti büyük ölçüde artacak, vuruş gücü de buna paralel olarak yükselecektir. Zaten dünyanın en gelişmiş orduları bu sisteme yıllar önce geçmiştir.

Ciddi bir örnek olması açısından dikkate alınması gereken “Körfez savaşlarına” bvir göz atalım. ABD’nin Irak harekâtı esnasında kullandığı asker sayısı 150 bin civarındadır. Bu sayıdaki bir ordu ile mükellef askerler ile donatılmış 1 milyondan fazla Irak kuvveti darmadağın edilmiştir. Zira teknolojide meydana gelen yenilikler askerlik sistemini kökten değiştirmiştir. Modern ordular daha az kayıpla daha etkili bir şekilde savaşma imkânı
bulmuştur.

Yeniliklerin çok yakından takip edildiği ve çağın gereklerine uygun donatılmış bir silahlı kuvvet konusunda ne yazık ki yine sınıfta kaldık. Dünya aya giderken biz hâlâ yaya kalmış durumdayız. Komutanlarımız eskiden darbe yapmaktan, siyasete, yargıya karışmaktan dolayı çağın gereklerine uygun bir ordunun hazırlanmasına zaman bulamamış fakat artık haddini bilen siyasetten uzak tutulmaya çalışan bir orduya ihtiyacımız şart.

Hayatında ilk defa silâh alan gençleri mevcut askerlik sisteminin gereği olarak teröristlerin karşısına çıkarmak en hafif ifadesi ile vicdansızlıktır. Sadece komando ve sınır birliklerini uzman erbaşlardan donatmak sorunun çözümü için yeterli bir çare değildir.

Bir de şu “Mehmetçik” meselesi var. Sanki profesyonel askerler yurt dışından gelecek gibi bir hava estiriliyor. Ne yani bunlar “Hristofyas” mı? Onlar da bu memleketin insanı, Mehmetçik değil mi?

Mehmetçik ismini kullanarak hamasi söylemler yapmayı askerlere hiç mi hiç yakıştıramıyorum. Darbeye karışmış askerleri müdafaa ederek yargıya karışmak, siyasetle içli dışlı olmak yerine kendi işine bakması lâzım. Asker;“Nasıl güçlü ve modern bir ordu meydana getirebilirim?” sorusuna cevap aramalı, üzerine vazife olmayan işlere karışmamalıdır.

Emekli olup gidecek general ve subayların şu soruyu kendisine sorması lâzım: Ben yıllardır bu orduda görev yapıyorum. Bu devlet bana en önemli görev ve yetkileri verdi. Peki, ben ne yaptım. Orduyu çağın gerekleri ile donatabildim mi? Askerleri siyasetin dışına çıkarıp aslî görevlerini yapmaya çalıştım mı?

İnşallah yeni askerler bunları düşünür ve gerekli tedbirleri alır. Yoksa 2014 yılını geride bırakırken hâlâ köhnemiş yönetim anlayışı ve modernleşememiş bir ordu ile küreselleşen dünyada ayıplı yerimizi korumaya devam edeceğiz.

Hükümet üyelerine ve askerlerimize, çağın gereklerine uygun modern sistemleri anlaması ve uygulaması için Rabbimden akıl ve izan vermesini niyaz ediyorum.

Yazar : Vehbi KARA

Dr. Vehbi KARA, 1965 Yılında İstanbul’da doğdu. İlk ve orta eğitimini yine İstanbul’da tamamladıktan sonra 1982 yılında Deniz Harp Okuluna girerek askeri öğrenci olarak eğitimine devam etti. 1986 Yılında Kontrol Sistemleri bölümünden Elektrik-Elektronik Mühendisi olarak mezun olduktan sonra Teğmen rütbesi ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı savaş gemilerinde ve karargâh birimlerinde deniz subayı olarak görev yaptı. Savaş gemilerinde güdümlü mermi ve top atışlarında birincilik kazanmıştır. 1997’de Yüzbaşı rütbesinde iken askerlik mesleğinden ayrıldı ve ticaret gemilerinde çalışmaya başladı. Gemi Kaptanı olarak çeşitli ülkelere ait 30’dan fazla ticari gemide görev yapmış çalıştığı firmalardan ödüller almıştır. 2011 Yılında Araştırmacı kadrosu ile İstanbul Üniversitesinde göreve başladı ve halen de bu üniversitenin Su Ürünleri Fakültesinde ve Mühendislik Fakültesinde denizcilikle ilgili meslek dersleri öğretmenliği görevini yürütmektedir. 1997 Yılında İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Bölümünde “Petrole Dayalı Stratejiler ve Uluslararası İlişkilerde Petrolün Rolü” isimli çalışması ile yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. 2015 Yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalışma Ekonomisi ve Endüstri ilişkileri Bölümünde “Çalışma İlişkileri Açısından Kapitalizm Sonrası Dönem: Malikiyet ve Serbestiyet Devri” başlıklı çalışması ile doktora eğitimini tamamlamıştır. Uzakyol Kaptanı yeterliliğinde gemi kaptanlığı, Denizci Eğitimci Belgesi ve Elektrik-Elektronik Mühendisliği sertifikaları mevcuttur. Denizcilik, askerlik, tarih ve iktisat konularında çeşitli dergi, gazete ve internet sitelerinde makaleler yazan Vehbi KARA’nın “Bahriyede 15 Yıl” ve “Altı Ayda Altı Kıta” isimli iki kitabı bulunmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Önceki yazıyı okuyun:
Seyyar mescid / Vehbi KARA

Vehbi KARA Seyyar mescid Daha önce böyle bir isim veya yer duydunuz mu? Sizleri bilemem …

Kapat