“Rabbiniz hakkında beslediğiniz zan var ya,
işte sizi o mahvetti ve ziyana uğrayanlardan oldunuz.” (Fussilet, 23)
Ayet-i Celilesi bizi nelerden ikaz eder?..
Evvelâ, Ayet-i Celile’nin 3 mertebede ikaz ve hükmü söz konusu;
Bu mertebelerin birincisi,
Kulun Rabbi hakkında kötü zannı sebebiyle ikazata düçar olmasıdır;
“Sana her ne iyilik erişirse Allah’tandır.
Sana her ne kötülük gelirse, o da kendi nefsindendir.” (Nisâ Sûresi, 4:79)
Ama ayet-i Kerimede bahsedilen kişiler,
Ayet-i Kerime’nin tam aksine, iyiliği, güzelleği, başarıyı kendi nefislerinden,
kötülüğü, Abesiyeti, başarısızlığı Rablerinden bilenlerdir…
”Bu kadar kötü dururken,
Allah bu kötülüğü neden benim başıma verdi?..”
diye nisyana düşenlerdir!..
“Bu Hatvede, nefsinde yalnız kusuru ve eksikliği
ve aczi ve yokluğu görüp, bütün güzellik ve kemâlâtını,
Fâtır-ı Zülcelâl tarafından
ona ihsan edilmiş nimetler olduğunu anlayıp,
fahr yerinde şükür ve temeddüh yerinde hamd etmektir.
Şu mertebede terbiyesi;
“Nefsini günahlardan arındıran kurtuluşa ermiştir.” (Şems Sûresi, 91:9) sırrıyla şudur ki:
Kemâlini kemalsizlikte, kudretini aczde,
zenginliği fakrında bilmektir.” (Sözler)
İkinci Mertebe de “İşte sizi o mahvetti” Hükmü kaziyesi şudur ki;
İmtihan üzere gelinen bu alemden, imtihanı kaybederek,
bir ömür sermayesini mahvetmiş bir şekil de çıkmaktır!..
Bütün umutlar uçmuş,
bütün sevgiler ölmüş,
bütün istekler kaldırılmış,
bütün beklentiler kesilmiş,
bütün hayaller yok olmuş!..
Sevdikleriyle ebedi bir ayrılığa düşmüş!..
Verilemeyen hesaplar, kaldırılmaz ateşten yükler yüklenmiş,
Bütün kurtuluş çareleri tükenmiş,
“Mahvoldum” sîga-i mübalağa ile,
-kelimenin tam anlamıyle- tahakkuk etmiş demektir!..
Üçüncü mertebe de ise; Ayet-i Celile’nin hükmü neticesin de,
“…ziyana uğrayanlardan oldunuz.”
Kahır yüklü tehdidkârane cümlelerine gelince,
Bir hadis-i kudsîde Cenâb-ı Hak buyurmuş:
Yani, “Kulum Beni nasıl tanırsa, onunla öyle muamele ederim.” (Buhari, Tevhid: 15, 35; Müslim, Tevbe: 1, Zikr: 2, 19; Tirmizi, Zühd: 51, Da’avât: 131; İbn-i Mâce, Edeb: 58; Dârimî, Rikak: 22; Müsned, 2:251, 315, 391, 412, 445, 482, 516, 517, 524, 534, 539, 3:210, 277, 491, 4:106.)
“İşte bu bedbaht adam, sûizan ve akılsızlığıyla,
gördüğünü adi ve ayn-ı hakikat telâkki -etti imtihan- olduğunu kavrayamadı,
herşeyi yaşadığı o zorluktan ibaret zan- etti
ve öyle de muamele gördü ve görüyor ve görecek.
Ne ölüyor ki kurtulsun, ne de yaşıyor; böylece azap çekiyor!..” (Sözler, 8. Söz)
Ne demiş büyüklerimiz, ‘Hiç yoktan iyidir!..
’Hiçlik Kulluk şuurunda varılan cennettir.
Yokluksa, Cehennemin ateş çukurlarında,
yani rahmetin olmadığı ebedi yokluktadır!..
- Hayranlıkla Dinlediler ve İtaat Ettiler!.. - 18 Eylül 2024
- ‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ - 14 Eylül 2024
- Eğer Allah Dileseydi Ne (biz) Şirk Koşardık, Ne de Atalarımız!..” - 11 Eylül 2024
- “Canımı Müslüman Olarak Al ve Beni Sâlih Kimseler Arasına Kat !” - 10 Eylül 2024
- Şehadette Niçin Hem Abduhu Hem Rasûluhü Diyoruz? - 2 Eylül 2024
- İttihad-ı İslâm’ı Israrla Önemsememek… - 30 Ağustos 2024
- Allah’ın Lûtfu ve Rahmetiyle, Ferahlasınlar… - 27 Ağustos 2024
- Sırf Allah ve Resûlü, Fazlından Kendilerini Zengin Etti Diye İntikam Almaya Kalktılar - 18 Ağustos 2024
- “Kader Bizi Böyle Bağlamış…” - 9 Ağustos 2024
- “Bir de Takvâ Elbisesi ki…” - 3 Ağustos 2024