Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden azad olan RAMAZAN-I ŞERİF’in ilk on gününe geldik ELHAMDULİLLAH. ALLAH C.C. tamamına erdirsin. Amin.
TERAVİH namazına gelenlerde bir iki senedir bir azalma görüyorum. Bu hususu paylaşan epey arkadaşım var. Maalesef ve maatteessüf.
“Ahir zaman” deyip geçmeyin. Biz üzerimize düşeni yaptık mı? Yapıyor muyuz? Bence hayır. …
15 yıldır Müsbet bir hükümet var. İslâmi tebliğ için hiç bir mani yok.
Neden bu hal?
Âcizane bir kaç tahlil-analiz yapmaya çalışacağım.
1- Birinci ve en mühimi dünyevîleşme. Haz ve zevk ön planda. Ekser müslümanlar elması elmas bildiği halde nefsine uyup gafletli lezzetlenmek hissine mağlup olması.
Bediüzzaman Said Nursi r.a Hz.lerinin bu konuda bir ikaz şöyle:
“-Geçen Ramazan-ı Şerif’te, Ehl-i Sünnet’in selâmet ve necatı için edilen pek çok duaların şimdilik aşikâre kabulleri görünmemesine hususî iki sebeb ihtar edildi:
Birincisi:
Bu asrın acib bir hâssasıdır. {(Haşiye): Yani elması elmas bildiği halde, camı ona tercih eder.} Bu asırdaki ehl-i İslâm’ın fevkalâde safderûnluğu ve dehşetli cânileri de âlicenabâne afvetmesi; ve bir tek haseneyi ve binler seyyiatı işleyen ve binler manevî ve maddî hukuk-u ibadı mahveden adamdan bir tek haseneyi görse, ona bir nevi tarafdar çıkmasıdır. Bu suretle ekall-i kalil olan ehl-i dalalet ve tuğyan; safdil tarafdar ile ekseriyet teşkil ederek, ekseriyetin hatasına terettüb eden musibet-i âmmenin devamına ve idamesine belki teşdidine kader-i İlahiyeye fetva verirler; biz buna müstehakız derler. Evet elması bildiği (âhiret ve iman gibi) halde, yalnız zaruret-i kat’iyye suretinde şişeyi (dünya ve mal gibi) ona tercih etmek ruhsat-ı şer’iye var. Yoksa küçük bir ihtiyaçla veya heves ile veya tama’ ve hafif bir korku ile tercih edilse; eblehane bir cehalet ve hasarettir, tokada müstehak eder. Hem âlîcenabane afvetmek ise, yalnız kendine karşı cinayetini afvedebilir. Kendi hakkından vazgeçse hakkı var; yoksa başkaların hukukunu çiğneyen cânilere afuvkârane bakmağa hakkı yoktur, zulme şerik olur. “
Kastamonu L. 25
2. Hakkı tebliğe yani emr-i ma’rufu yapan olmaması. Ki bu âlimlerin vazifesidir. Biz de elden geldiğince kavli leyyin (tatlı dil) ile eş, dost, akrabaya bu vazifeyi yapmalıyız. Maalesef bu konuda çocuklara bile bir şey diyemeyen ana-babalar var. Okulda öğretmen bir tokat vursa vay haline. Evde, okulda, çevrede bir şey öğrenmeyen çocuklar ne halde görüyoruz. Bu hal elbette sukuttur. Neticesi vahim ve felakettir. Hızla kıyamete gitmektir.
Kur’an-ı Kerim’de geçmiş kavimlerin helakı bu yüzdendir. Feteemmel.
3. Ramazan ayına hürmetsizlik var. Oruç tutmayan veya tutamayanlar oruç tutanların hak ve hukukuna saygısız ve pervasız bir tavır içindeler. Maalesef… Oruç gibi bir şeairi İslâmiyeye hürmetsizlik etmek gazabı İlahiyeye medar olabilir. Hafazanallah.
Oruçla ilgili Bediüzzaman Said Nursi r.a Hz.lerinin bir nüktesi ile kısa kesiyoruz.
“Ramazan-ı Şerifin orucu, doğrudan doğruya nefsin mevhum rububiyetini kırmak ve aczini göstermekle ubudiyetini bildirmek cihetindeki hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki:
Nefis Rabbisini tanımak istemiyor, firavunane kendi rububiyet istiyor. Ne kadar azablar çektirilse, o damar onda kalır. Fakat açlıkla o damarı kırılır. İşte Ramazan-ı Şerifteki oruç doğrudan doğruya nefsin firavunluk cephesine darbe vurur, kırar. Aczini, za’fını, fakrını gösterir. Abd olduğunu bildirir.
Hadîsin rivayetlerinde vardır ki: Cenab-ı Hak nefse demiş ki: “Ben neyim, sen nesin?” Nefis demiş: “Ben benim, sen sensin!” Azab vermiş, Cehennem’e atmış, yine sormuş. Yine demiş: “Ene ene, ente ente.” Hangi nevi azabı vermiş, enaniyetten vazgeçmemiş. Sonra açlık ile azab vermiş, yani aç bırakmış. Yine sormuş: “Men ene vemâ ente?” Nefis demiş: اَنْتَ رَبِّى الرَّحِيمُ وَاَنَا عَبْدُكَ الْعَاجْزُ Yani, “Sen benim Rabb-i Rahîmimsin. Ben senin âciz bir abdinim.”
ﺍَﻟﻠَّﻬُﻢَّ ﺻَﻞِّ ﻭَﺳَﻠِّﻢْ ﻋَﻠَﻰ ﺳَﻴِّﺪِﻧَﺎ ﻣُﺤَﻤَّﺪٍ ﺻَﻠﺎَﺓً ﺗَﻜُﻮﻥُ ﻟَﻚَ ﺭِﺿَٓﺎﺀً ﻭَ ﻟِﺤَﻘِّﻪِ ﺍَﺩَٓﺍﺀً ﺑِﻌَﺪَﺩِ ﺛَﻮَﺍﺏِ ﻗِﺮَٓﺍﺋَﺔِ ﺣُﺮُﻭﻑِ ﺍﻟْﻘُﺮْﺍَﻥِ ﻓِﻰ ﺷَﻬْﺮِ ﺭَﻣَﻀَﺎﻥَ ﻭَ ﻋَﻠَﻰ ﺍَﻟِﻪِ ﻭَ ﺻَﺤْﺒِﻪِ ﻭَ ﺳَﻠِّﻢْ
ﺳُﺒْﺤَﺎﻥَ ﺭَﺑِّﻚَ ﺭَﺏِّ ﺍﻟْﻌِﺰَّﺓِ ﻋَﻤَّﺎ ﻳَﺼِﻔُﻮﻥَ ٭ ﻭَﺳَﻠﺎَﻡٌ ﻋَﻠَﻰ ﺍﻟْﻤُﺮْﺳَﻠِﻴﻦَ ٭ ﻭَ ﺍﻟْﺤَﻤْﺪُ ﻟِﻠَّﻪِ ﺭَﺏِّ ﺍﻟْﻌَﺎﻟَﻤِﻴﻦَ ﺍَﻣِﻴﻦَ
Ramazan – 19″
Hayırlı ramazanlar cümlemize inşaallah. Amin.
Selam ve dua ile saygılar.
- Her Şey Çıplak - 7 Eylül 2024
- Yangın Var… - 18 Ağustos 2024
- Neler Oluyor? - 14 Haziran 2024
- Zulüm - 13 Mayıs 2024
- Kadınlar - 24 Nisan 2024
- Seçim - 6 Nisan 2024
- Seçim; İsraf, Ses ve Görüntü Kirliliği - 9 Mart 2024
- Mi’rac ve Mehmed Feyzi Efendi (rha) - 6 Şubat 2024
- Emekliler Yılı mı? - 22 Ocak 2024
- Bir Yılın Muhasebesi - 2 Ocak 2024