Ana Sayfa / Yazarlar / Ramazan ve Teravih Namazı / Vehbi KARA

Ramazan ve Teravih Namazı / Vehbi KARA

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Ramazan ayı boyunca elden geldiğince “ramazan yazıları” ve denizde ramazan orucunun nasıl tutulduğuna dair yazılar yazmaya çalışacağım. İnşallah canımızı yakan olaylar ve özellikle hükümet kanadından gelecek tutarsız işler, eylemler olmaz. Mecburen bu konulara değinmek gerekir ki bundan hiç hoşlanmadığımı söylemek isterim. Ne var ki madem bize bir köşe ayırmışlar burada bize ayrılan yerin hakkını vermek için böyle makaleler ile karşı karşıya kalıyoruz…

Ramazan ayının en önemli ibadetlerinden bir tanesi şüphesiz teravih namazıdır. Sözlükte “rahatlatmak, dinlendirmek” anlamlarına gelen “tervîha” kelimesinin çoğulu olan teravih, dinî bir kavram olarak, Ramazan ayında, yatsı namazından sonra kılınan nafile namaza verilen isimdir.

Arap ülkelerinde birkaç defa teravih namazına iştirak ettim. Gerçekten de namaz huzur içinde kılınıyor, adına layık bir şekilde eda ediliyordu.

İkişer rekatlık namazlardan sonra bir müddet oturulup dinlenilmekte bu arada müezzin Kuran ve salavatlar okumaktaydı. Fakat ülkemizdeki namazlardan biraz farklı olarak bu ara oldukça uzundu. Neredeyse namaz vakti kadar zikir ve salavat çekilmekteydi. Gerçi cemaatin bir kısmı teravihin sekiz rekatını kılıp camiden ayrılıyordu lakin adı gibi rehavetle kılınan bir namaz olduğunu bu şekilde görmüş oldum.

Bu şekilde namazın her dört rekâtının sonunda bir miktar oturulup dinlenmek müstehap olup buna tervîha denilmiştir. Sonra bu kelimenin çoğulu olan “teravih” ismi kılınan bu namaza denilmiştir. Hz. Peygamber (asm), “Kim inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek Ramazan namazını (teravih namazını) kılarsa, onun geçmiş günahları bağışlanır” buyurmuştur. (Buhari, Salâtü’t-Terâvih, 1; Müslim, Müsâfirîn, 174)

Nafile namazların ferdi olarak kılınması daha faziletli olduğu halde, teravih namazının cemaatle kılınması sünnettir. Hz. Peygamber teravih namazını iki defa cemaatle ashaba kıldırmış, ancak daha sonra cemaatle kıldırmamıştır (Buhari, Salâtü’t-Terâvih, 1; Müslim, Müsâfirîn, 177).

Teravih namazını iki rekatte bir selam vererek ve dört rekâtın sonunda biraz dinlenerek kılınması Arap ülkelerinde olduğu gibi daha uygundur. Bu dinlenmelerde tehlîl (lâ ilâhe illallâh demek) ve salavât ile meşgul olmak Ramazan ayının bir başka güzelliğidir.

Ne var ki alelacele kılıp sanki bir yere yetişecekmiş gibi sabırsızlık göstermek bizim gibi kabına sığmayan, sabırsız toplumların problemidir. Teravih namazını kıldıran imamın, çabuk kıldırarak namaza noksanlık getirmemesi gerekir. Namazda kıraatin gereği gibi yapılmasına ve ta’dil-i erkâna riayet edilmesi mühimdir.

Namaz kılma alışkanlığı ülkemizde ne yazık ki çok düşüktür. Bir çok vatandaşımız haftada bir defa Cuma namazına giderek namaz kıldığını zannetmektedir. Sorulduğunda şeyhülislam edasıyla namaz kıldığını söyler. Halbuki namaz günde beş vakit farzdır. Çeşitli bahanelerle dinin direği olan namazı ihmal ettiğinin farkına bile varamayan çok sayıda insanı tanıyorum.

Namaz kılma alışkanlığı olmayanların teravih namazı kılmaları pek akıllı işi değildir. Çünkü teravih namazı sünnettir. Yanı yapılmadığı takdirde azap ve itab yoktur. Çok büyük bir kayıp vardır lakin o ayrı meseledir.

Bu büyük hatadan ve insanı ruzi mahşerde mahcup edecek günahtan kurtulmak için kim ne derse desin namazımızı kılmalı Ramazan ayını böylesine güzel bir ibadet için fırsata çevirmeliyiz. İyi de ben şu kadar kişiyi yönetiyorum, saniyede milyonlarca liraya hükmediyorum. Bu kadar önemli bir işi bırakıp nasıl namaz kılacağım? Diye bir vesvese Şeytan tarafından kulağınıza üflenirse şöyle demeyi ihmal etmeyin.

Bu dünya gelip geçicidir. Burada kazanılan hiçbir servet, makam ve mevkii sonsuzluk ülkesinde geçerli değildir. Hatta doğru işlerde kullanmaz isen başa büyük bela olurlar. Halbuki namaz ise Allah ile kul arasındaki en önemli yakınlaşma olduğundan sonsuzluk ülkesinde her yeri ışıklandıran çok büyük bir makama insanı ulaştırır. Üstelik bu kazanılan şeref dünya hayatı gibi geçici değil, ebedidir, sonsuzdur.

Teravih namazını değil ama günde beş vakit namazı kılmak şarttır. Eğer nefsime güç geliyor derseniz teravih namazını sekiz rekat huzur içinde kılmaya çalışıp vakit namazlarına önem vermeye çalışınız. Hatta teravih namazını kılmayıp vakit namazlarını hatta bunun farzlarını dahi kılsanız büyük bir sorumluluktan kurtulursunuz.

Namazın önemini anlatmaktan aciz kaldığımı düşünüyorum. Kelime hazinem bilgi dağarcığım bu kadar önemli bir ibadeti ifade etmekte yetersizdir. O halde beni dinlemeyip Ramazan ayında indirilen Kuran’ı dinleyin. Kuran’da 86 yerde namaz açık bir şekilde ifade edilmiştir. Ayrıca namazla dolaylı yoldan alakalı çok ayet de vardır.

Namaza alıştınız mı bırakamazsınız zaten. Bu sayede sünnetleri de huzur içinde kılacak hatta teravih namazlarından  büyük bir zevk alacaksınız. Lakin öncelikli olan husus farzları kılmaktır vesselam…

Yazar : Vehbi KARA

Dr. Vehbi KARA, 1965 Yılında İstanbul’da doğdu. İlk ve orta eğitimini yine İstanbul’da tamamladıktan sonra 1982 yılında Deniz Harp Okuluna girerek askeri öğrenci olarak eğitimine devam etti. 1986 Yılında Kontrol Sistemleri bölümünden Elektrik-Elektronik Mühendisi olarak mezun olduktan sonra Teğmen rütbesi ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı savaş gemilerinde ve karargâh birimlerinde deniz subayı olarak görev yaptı. Savaş gemilerinde güdümlü mermi ve top atışlarında birincilik kazanmıştır. 1997’de Yüzbaşı rütbesinde iken askerlik mesleğinden ayrıldı ve ticaret gemilerinde çalışmaya başladı. Gemi Kaptanı olarak çeşitli ülkelere ait 30’dan fazla ticari gemide görev yapmış çalıştığı firmalardan ödüller almıştır. 2011 Yılında Araştırmacı kadrosu ile İstanbul Üniversitesinde göreve başladı ve halen de bu üniversitenin Su Ürünleri Fakültesinde ve Mühendislik Fakültesinde denizcilikle ilgili meslek dersleri öğretmenliği görevini yürütmektedir. 1997 Yılında İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Bölümünde “Petrole Dayalı Stratejiler ve Uluslararası İlişkilerde Petrolün Rolü” isimli çalışması ile yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. 2015 Yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalışma Ekonomisi ve Endüstri ilişkileri Bölümünde “Çalışma İlişkileri Açısından Kapitalizm Sonrası Dönem: Malikiyet ve Serbestiyet Devri” başlıklı çalışması ile doktora eğitimini tamamlamıştır. Uzakyol Kaptanı yeterliliğinde gemi kaptanlığı, Denizci Eğitimci Belgesi ve Elektrik-Elektronik Mühendisliği sertifikaları mevcuttur. Denizcilik, askerlik, tarih ve iktisat konularında çeşitli dergi, gazete ve internet sitelerinde makaleler yazan Vehbi KARA’nın “Bahriyede 15 Yıl” ve “Altı Ayda Altı Kıta” isimli iki kitabı bulunmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Manevi Buhranlar ve İman Hakikatleri

Manevi Buhranlar ve İman Hakikatleri Günümüzün hayat hızı ve anlayış tarzının getirdiği şeyler İslam’ın evrensel …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Turizm, Görsellik ve Kastamonu

Kastamonu’nun kendine özgü doğal ve kültürel değerleri, güzellikleri var. Gezilip görülmesi ve bu miraslara özellikle …

Kapat