بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ

.

 

RAŞEL VE HARUN’ UN DURUMU N’OLCAK?

 

 

Raşel Corrie:
Doğum: 10 Nisan 1979, Olympia, Washington, ABD
Ölüm tarihi ve yeri: 16 Mart 2003, Gazze / Refah

 

 

Aaron / Harun Bushnell:

Doğum: 1999 Massachusetts’te nüfusu 10.000’in biraz üzerinde olan sahil kasabası Brewster’da doğdu.

Ölüm tarihi ve yeri: 26 Şubat 2024 Amerika Vaşington DC / İsrail Büyükelçiliği Kapısında.

            

  ***

 

İsrâ Suresi – 15. Ayet

مَنِ اهْتَدٰى فَاِنَّمَا يَهْتَدٖي لِنَفْسِهٖۚ وَمَنْ ضَلَّ فَاِنَّمَا يَضِلُّ عَلَيْهَاؕ وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ اُخْرٰىؕ وَمَا كُنَّا مُعَذِّبٖينَ حَتّٰى
نَبْعَثَ رَسُولاً
Meal (Kur’an Yolu):

Kim doğru yolu seçerse kendi iyiliği için seçmiştir, kim de saparsa kendi zararına sapmış olur.
Hiç kimse başkasının günah yükünü üstüne almaz.
Biz bir resul göndermedikçe azap da etmeyiz.

    

—

 

1- İslam itikadında fetret dönemi / ortamı diye bir gerçek var.
Yani sahih İlahi İslami mesajı duymamak/ idrak edememek hakikatı.

“Peygamber göndermediklere azap etmeyiz” (İsra 15) ayetine
dayanarak; İmam Maturidi; sahih peygamber mesajı ulaşmayan kimselerin cennete girmesi için: aklıyla bir Tanrı var demeli şartını koşar.

İmam Eşari, fetret insanlarının Cennete girmesi için bu şartı da koşmaz.

Amerika’nın kenar kasabasında doğan 25 yaşındaki Aaron / Harun’ a doğru İslamı kim ulaştırıp ikna etmiş olabilir?

Önce şunu soralım; Türkiye başta kaç müslüman, sahih İslami mesajı tam bilip amel ediyor?

2- Tefsirlerde bu âyetin iniş sebebi olarak şu olay anlatılmaktadır:

Sahâbeden Selmân-ı Fârisî daha önce hıristiyan olmuş ve bir süre hıristiyanlarla birlikte yaşamıştı.
Hz. Peygamber’in hicretini takiben o da Medine’ye gelip İslâm dinine girmiş ve arkadaşlık etmiş olduğu hıristiyanları ve onların amellerinden gördüklerini Hz. Peygamber’e anlatmış, Hz. Peygamber asv da “Onlar İslâm dini üzere ölmediler” buyurmuşlardır.
Selmân ra diyor ki: (Hz. Peygamber böyle buyurunca dünyam karardı).

3- Sonra Selmân hıristiyanların dinî hayatlarındaki gayretlerini de anlatmış ve sonra:
“Şüphesiz, iman edenler; yahudilerden, hıristiyanlardan ve Sâbiîler’den de Allah’a ve âhiret gününe inanıp sâlih amel işleyenler için rableri katında mükâfatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku yoktur; onlar üzüntü de çekmeyecekler” (Bakara 62) meâlindeki âyet inmiştir.

Ardından Hz. Peygamber Selmân’ı çağırıp şöyle buyurdu:
“Bu âyet senin arkadaşların hakkında indi.
Bu âyet senin İsevi arkadaşların hakkında indi. Kim peygamber olarak geldiğimi işitmeden önce, Îsâ’nın dini ve İslâm üzere ölürse o hayırdadır.
Ama bugün kim beni işitir de bana iman etmezse o da helâk olmuştur”
(Taberî, I, 253-257)

bknz; Diyanet/ Kur’ an Yolu

     

*

 

Ebu Talip’in Durumu?

Resulullah (s.a.v.)’ın yanında amcası Ebu Talib anıldığında:

 “Kıyamet gününde şefaatimin amcama fayda vereceğini umarım.
Şefaatimle amcam, topuklarına ulaşabilen ateşten bir çukura konulur da o çukurda dimağının aslı kaynar.” buyurdu.

Abbas b. Abdulmuttalib (r.a.):

– Ey Allah’ın Elçisi! Amcam Ebu Talib’e herhangi bir şeyle yarar sağladın mı?

– Çünkü o daima seni korur ve senin için düşmanlarına karşı öfkelenirdi, dedi.

Resulullah (s.a.v.):
– Evet, o şimdi dibi topuklarına kadar olan ateşten bir çukur içindedir.
Ben olmasaydım, muhakkak cehennemin en derin çukurunda olacaktı, buyurdu.

“Ateş, onlardan (cehennemliklerden) bazılarını topuklarına kadar; bazılarını dizlerine kadar; bazılarını oturağına kadar; bazılarını da boğazına kadar saracaktır.”

Müslim / Cennet

          

  **

 

“Ebu Talib, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın risaletini değil, şahsını, zâtını gayet ciddî severdi.
Onun o gayet ciddî, o şahsî şefkati ve muhabbeti, elbette zayie gitmeyecektir.

Evet, ciddî bir surette Cenâb-ı Hakkın Habib-i Ekremini sevmiş ve himaye etmiş ve taraftarlık göstermiş olan Ebu Talib’in, inkâra ve inada değil, belki hicab ve asabiyet-i kavmiye gibi hissiyata binaen makbul bir iman getirmemesinden dolayı; Cehenneme gitse de yine Cehennem içinde bir nevi hususî cenneti onun hasenatına mükâfaten hâlk edebilir.

Kışta bazı yerde baharı hâlk ettiği ve zindanda uyku vasıtasıyla, bazı adamlara zindanı saraya çevirdiği gibi, hususî cehennemi, hususî bir nevi cennete çevirebilir”
(Mektubat s. 375-376)

      

**

 

Üstad B.Said Nursi ra çağımız savaş ve medyatik saptırma ortamında; Fetret Ehlini nasıl ele alıyor.

A- “[yaşı] On beşinden yukarı olanlar, eğer mâsum ve mazlum ise, mükâfatı büyüktür, belki onu Cehennemden kurtarır.

* Çünkü âhirzamanda madem fetret derecesinde din ve din-i Muhammedîye (a.s.m.) bir lâkaytlık perdesi gelmiş.

Ve madem âhirzamanda Hazret-i İsâ’nın (a.s.) din-i hakikîsi hükmedecek, İslâmiyet’le omuz omuza gelecek.

Elbette şimdi, fetret gibi karanlıkta kalan ve Hazret-i İsa’ya (a.s.) mensup Hıristiyanların mazlumları, çektikleri felâketler onlar hakkında bir nevi şehadet denilebilir.”

B-” Hususan ihtiyarlar, musibetzedeler, fakir ve zayıflar, müstebit büyük zâlimlerin cebir ve şiddetleri altında musibet çekiyorlar.
Elbette o musibet [2.dünya savaşı] onlar hakkında;
medeniyetin sefahetinden ve küfranından ve felsefenin dalâletinden ve küfründen gelen günahlara keffaret olmakla beraber, yüz derece onlara kârdır diye hakikatten haber aldım, Cenab-ı Erhamürrâhîmin’e hadsiz şükrettim. Ve o elîm elem ve şefkatten tesellî buldum.” (Kastamonu Lahikası, s. 79)

  

  **

 

Hıristiyan Rachel ve Aaron Bushnell Kim?

Filistin’ de insan hakları için hayatını çekinmeden ortaya koyup feda eden bu 2 genç İsevi’nin İslami açıdan yeri çok tartışılmaktadır.

Bazı hocalar Aaron’ın intiharı için “bir gavur oyunu” derken karşı uçtakiler ise bu hak hukuk fedailerinin “doğrudan Cennete gireceklerini” iddia etmektedir.

Bu yazıda bu meseleyi; ayet hadis ve Risalei Nur açısından irdelerken karar okuyuculara bırakılmıştır.

Merhum Raşel. 2003’te Refah’ta ev yıkımına engel olmak için vefat ederken, merhum Aaron / Harun ise; 6.aya giren Usa / İsrail/ BK / Germanie 4’lüsünün holokost / jenositine  Filistin / Gazze’ de engel olabilmek niyet ve kastıyla canına kıyma cesaretini göstermiştir.

İntihar din ve kültürümüzde yasak ama Hıristiyan / Batı kültüründe yaygın bir hak arama / zulme direnme yöntemidir.

Raşel/ Rachel Corrie Kimdi?

Doğum: 10 Nisan 1979, Olympia, Washington, ABD
Ölüm tarihi ve yeri: 16 Mart 2003, Gazze /  Refah
Ebeveyni: Craig Corrie, Cindy Corrie

16 Mart 2003 Pazar günü 24 yaşında, İsrail yıkım buldozeri tarafından Filistin / REFAH’ta ezilerek öldürülen  cesur vicdanlı bir İsevi idi.
Katil buldozer 60 ton ağırlığında dev gibi, Caterpillar şirketi  tarafından özellikle ev yıkımı için tasarlanmıştı.

Ailesi kızlarının cenazesini Amerika’ya getirmek için çok çabaladı ve 2 Demokrat senatör Patty Murray ve Mari Cantveil bu konuda söz verdi. Amma İsrail güdümleme makinası verdikleri sözü yerine getirmelerine müsade etmedi.

Rachel; Seattle’ın güneyinde 60 mil uzaklıktaki küçük bir şehirde, Olympia’da doğup büyümüştü.
Uluslararası Dayanışma Örgütü’ne – ISM’ ye  katılarak, daha önce hiçbir bağlantısının bulunmadığı direnişçi insanlarla, mücadele vermek için Gazze’ye gitti.

Ailesine yolladığı mektuplar Rak(ş)el’in korkusuz vicdan oluşunun delilleriydi:

“Burası gibi bir yerin- Refah’ın varlığına inanamazdım. Dahası var… İnanabilir misiniz burada çocuklar olduğuna?

‘Korkuyu unut.’
Gece bana böyle dediler;
‘korkuyu unut’.

Kendi bedenimin kaygısına düştüğüm, yeryüzünün en yoğun nüfuslu yerindeki bir evin içinde isimsiz bir şekilde ölmekten endişelendiğim için utandım.
Burada çocuklar işgalin şehitleri olarak ölüyorlar. Bedelini, isimlerini bile bilmeksizin ödüyoruz. Daha çok insana ihtiyacımız var.”
29 Ocak 2003.

16 Mart 2003’te, Gazze’nin güneyindeki Refah’ta, İşgal altındaki Filistinli insanların haklarını müdafaa ederken, İsrail’in askeri buldozerleri tarafından ezilerek öldürülülen Raşel Corrie bir Uluslararası Dayanışma (ISM) Hareketi gönüllüsüydü..

İki İsrail buldozerine karşı 8 ISM aktivistinin 3 saatlik direnişi sırasında öldürüldü.
Ölümü öncesinde üzerinde parlak, fosforlu, turuncu bir yelek ve elinde megafon vardı.
Öldürüldüğü esnada Filistin’deyken tanıştığı dostu eczacı Samir Nasrallah’ın ailesinin evini yıkmaya çalışan İsrail buldozerinin karşısında duruyordu.

Buldozer tarafından iki kez çiğnenmesi sonucu kafatası kırıldı, kaburgaları parçalandı ve akciğerleri delindi.”

Harun (Aaron) Bushnell Kimdi?

1999 doğumlu 25 yaşındaki Usa Hava Kuvvetleri’ nde yazılım mühendisi Aaron Bushnell, 24 Şubat 2024  Pazar günü öğleden sonra,
Washington D.C.’deki İsrail Büyükelçiliği’nin önüne gitti, canlı yayında İsrail/ Usa Soykırım Suçu’na ortak olmak istemediğini, sert biçimde tepkisini göstereceğini söyledi.

Elindeki yanıcı maddeyi üzerine boşalttı. “Özgür/ free Filistin” diye bağırarak kendini ateşe verdi.

 İsa Cemaati adlı bir Hristiyan cemaati içinde büyümüş, yazılım mühendisliği okuyan sınıf birincisi Massachusetts’li 3 yıllık genç bir havacı Amerikan askeri zulme karşı bedenini ateşe verdi.

Aaron Bushnell, Massachusetts’te nüfusu 10.000’in biraz üzerinde olan sahil kasabası Brewster’da doğdu.

Brewster’de dini kitap yayıncısı Paraclete Press’te bilişim teknisyeni olarak işe girdi.

Paraclete (Faraklit) Press’in LinkedIn profilinde:
“Paraclete Press çalışanlarının çoğu İsa/ İsevi Cemaati üyesidir.
Burada çalışıyoruz çünkü yayınladığımız ürünlerin insanları Tanrı’ya yaklaştıracağına ve hayatlarını değiştirecek bir umut ışığı sunduğuna inanıyoruz.” yazıyor.
Bushnell, Cape Cod’da İsa Cemaati (Community of Jesus) adı verilen dini bir grubun içinde büyüdü.

 

        ‘Sınıf Birincisiydi’

ABD ordusundaki temel eğitimini 2020’de yedi ayda tamamlayarak “sınıf birincisi” olarak mezun oldu.

Usa Hava Kuvvetleri;  pazartesi günü yaptığı açıklamada Bushnell’in 531’inci İstihbarat Destek Filosu’nda siber savunma faaliyetleri uzmanı olduğunu, üç yıl boyunca hava kuvvetlerinde çalıştığını ve terfi ederek,
San Antonio – Teksas’ta DevOps (geliştirme operasyonları) mühendisi olduğunu; yıllık ortalama maaşının 86.000 ila 119.000 dolar olduğunu belirtti.

Harun Bushnell’in arkadaşları onu,
“hava kuvvetlerindeki en nazik, en naif çocuk” olarak tanımladı,  yüzünden eksik olmayan bir tebessümle ‘herkes için İlahi kurtuluşun nasıl mümkün olabileceğini’ düşündüğünü söylediler.

Pazar günü, İsrail Büyükelçiliği’ne gitmeden saatler önce bir arkadaşına:
“Umarım anlarsın. Seni seviyorum. Bu söyleyeceğim pek mantıklı değil ama seni özleyeceğimi hissediyorum.” mesajını attı.

“Eğer Ülkem Soykırım Yapıyor Olsaydı Ne Yapardım?”

Kendini ateşe vermeden saatler önce Bushnell, Facebook sayfasında:

“Birçoğumuz kendimize şu soruyu sormaktan hoşlanırız: Kölelik sırasında hayatta olsaydım ne yapardım?
Ya da Jim Crow (zamanı) Güneyi’nde (Jim Crow yasaları, Amerika’nın güney eyaletlerinde 19. yüzyıl sonlarında çıkarılan ve tamamının ilga edilmesi 1960’ları bulan ırk ayrımı yasalarıdır.
Veya apartheid rejiminde?
Eğer ülkem soykırım yapıyor olsaydı ne yapardım? Bunların cevabı şu anda sizin yaptığınızdır.”

Pazar günü öğle vakti Harun Bushnell canlı yayında ve yanıcı sıvıyla dolu bir su şişesiyle İsrail Büyükelçiliği’ne doğru yürüdü.

Vidyodaki konuşmasında:

“Ben aktif bir ordu mensubuyum ve artık soykırımın suç ortağı olmayacağım. Radikal bir protesto eylemine başlamak üzereyim. Ancak Filistin’de sömürgecilerin insanlara yaşattıklarıyla mukayese edildiğinde bu hiç de aşırı değil.” dedi.

Harun Bushnell  telefonunu yere koydu, büyükelçiliğin kapısına doğru yürüdü ve burada şişedeki sıvıyı üstüne boca etti. Kendini yakmaya çalışırken “Özgür! (free)  Filistin!” diye haykırarak soykırım zulmüne karşı bedenini ateşe verdi. Serbestiyet.com.

ALTYAZI | Güney Afrika Dışişleri Bakanı Naledi Pandor:

"Bana deli kadın diyecekler. Gazze’ye nasıl yardım götürüleceğini biliyorum. İsrail’e silah veren o güçlü ordulu ülkeler, Gazze’ye girecek 700 kamyona eşlik edecek. İsrail onları vurmaz.” pic.twitter.com/FmVAd4MzoS

— serbestiyet (@serbestiyetweb) March 9, 2024

 

Hüseyin Çeşitcioğlu