Ana Sayfa / Yazarlar / Resmen Kuzu Toplum Haline Getirildik

Resmen Kuzu Toplum Haline Getirildik

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Toplumumuz son günlerde çok çirkin iki olayla karşı karşıya kaldı. Olayların gelişimi ve tepkilerimiz nasıl bir noktaya getirildiğimizi gösteriyor. Bu konuda siyasi iktidarın ve sivil toplum örgütlerinin çok büyük rolü var. Elbette köşe yazıları yazarak toplumumuza yön veren yazarların da bu konuya bir parça değinmesi gerekiyor. Türkiye’nin meselesi sadece Suriye ve ekonomi değildir.

Öncelikle şu hususu iyi bilmek gerekir ki; biz Türkler asla bu zamandaki gibi kuzu olmadık. Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi;

“Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;/Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.

Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım! /-Boğamazsın ki!-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.

Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;/ Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.

Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;/ Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!

Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?/ Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!

Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,/ Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!

Adam aldırmada geç git! , diyemem aldırırım./ Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!

Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu…/ İrticanın şu sizin lehçede ma’nası bu mu?”

Evet, kesilen fakat çekmeye gelmez boynumuz vardı. Çirkin olaylar ve saygısız davranışlar ile karşı karşıya kaldığımızda ya fiilimizle ya da sözlerimizle bu davranışları yapanları pişman hale getirmeyi bilirdik. Özellikle gençlerimiz bu derece açık bir kışkırtma ile karşı karşıya kaldıklarında gereken cevabı vermiştir.

İşte bu çirkin kışkırtma ve eylemlere karşı nasıl bir davranış sergilemek gerektiğine geçmeden önce neler oldu hatırlamakta yarar vardır.

Önce metroda kendini bilmez bir grup Cumhuriyet Bayramı vesilesi ile çirkin ve kışkırtıcı bir şekilde eylem yapıyorlar. Halkımızı herkesin kullandığı toplu taşıma araçlarında dahi rahat bırakmıyorlar.

Ellerinde cumhuriyetin otoriter ve demir yumruklu liderlerinin resimleri ile bol gürültülü bir şekilde marşlar okuyorlar. Belli ki aşırı alkol aldıkları için halkımızı rahatsız ettiklerinin farkında değiller.

Hızlarını alamayan bu sokak serserileri dindar olduğu her hali ile belli olan bir genci hedef alarak ruhlarında biriktirdikleri kinle taciz ve tahrik ediyorlar. Yetmedi hakaret etmekten çekinmiyorlar.

Aslında bu çirkin davranış Sabetay Yahudilerini tanımlayan oldukça tipik bir vakadır. İçimizdeki kripto zümrenin, kirli bir zihniyetin, fırsatını buldukça bir sağa sola dışkılaması gibi bir haldir. Davranış biçimi itibariyle bu dupedüz faşizan bir eylemdir. Vatanımızın çeşitli makamlarını cebren ve hile ile ele geçirmiş olan yobaz faşistlerin bir tür kendilerini ele verme teşebbüsüdür.

Geldiğimiz son noktada bir teşhis koymak gerekirse; tarihimizi çeşitli sloganlarla tamamen uyduruk ve yalanlarla doldurup kahramanları hain, hainleri ise kahraman yapan 97 yıllık nitelikli cehaletin bir sonucunu yaşıyoruz.

Mecburi bir müfredatla cebren ve hile ile beyinlere kazınan nitelikli bir cehaletin son safhasına gelmiş bulunuyoruz. Fakat bundan daha vahim bir durum daha var. O da yıllarca basında kalem oynatmış adaşım Vehbi Vakkasoğlu’nun durumudur.

Dünya hayatı bir imtihandır. Elbette her insan hata yapabilir. Gaflete düşüp hata yapmaktan Allah’a sığınırım. Zira beşeriyet muktezası olan zayıflık ve hata yapmak insana mahsustur. İnşallah bu arkadaşımız yaptığı hatayı anlayarak düzeltmek durumunda kalır. Aksi takdirde metroda işlenen yukarıda bahsettiğimiz çirkin olaydan daha çirkin bir davranış sergilemiş olacaktır.

Değerli dostum Hüseyin Yılmaz Beyefendinin dediği gibi “Cennet ve Cehennem’e aynı kapıdan girilmez, bu dehşetli cirme hiçbir maslahat veya sebeple müsamaha gösterilemez!” Zira yayınlanan mesaj çok ibretliktir. Vakkasoğlu diyor ki: 

 “Cumhuriyetimizin kuruluşunun yıl dönümünü, cumhurun gerçekten olması dileklerimle kutlar, bu vatanı elimizde kılan Rabbimize şükrederek, emeği geçen ecdadımızı, ve ilk Reis-i Cumhurumuzu rahmet dualarımla anarım.”

İyi de ifadenin sahibi olan zat ömrünü tek parti iktidarının ve liderlerinin yaptığı icraatları tenkit ederek bu noktaya gelmiştir. Bu isim, kendisinden sudur etmesi mümkün olmayan, bütün geçmişi, bütün yazdıkları ve söyledikleriyle yüz seksen derecelik tezat teşkil eden bu ifade; neyin sesiydi?

Gerçi daha sonra Vakkasoğlu ile yapılan görüşmelerde hiçbir mazeretin yaptığını haklı kılmayacağını ifadeden sonra “boş bulunduğunu, olmaması gereken bir gaflete düştüğünü ifade ile derin bir pişmanlık ve üzüntü içinde olduğunu” söylemiştir. Bahis mevzuu mesajı kaldırmıştır. Fakat bunun kâfi gelmediğinin de farkında olduğunu göstermek zorundadır. İnşallah bu büyük yanlışı düzeltmek için gerekli girişimlerde bulunur.

Evet, resmen dinsizliği benimsemiş ve bunu otoriter bir şekilde halka zorla kabul ettirmiş kişileri dindarlaştırma gayreti var. Bütün devrimlerin açık bir şekilde dini ortadan kaldırmak maksadı ile yapıldığını bildikleri halde bazı kişiler bunun tam aksini ifade etmekten çekinmemektedirler.

Bunu siyasetçiler eskiden beri hep yaptılar. Fakat böylesine sözleri Bediüzzaman Said Nursi’nin eserlerini okumuş ve ondan ilham almış kişilerin ifade etmesi; kabul edilemez bir durumdur. Çünkü Bediüzzaman “en büyük hile hilesizliktir” demiş ve hiçbir otoriter güce boyun eğmemiş bir zattır.

Risale-i Nur Külliyatını okuyup içselleştiren bir insan hiçbir zaman tahakküme ve zorbalığa boyun eğmez. Her kimden gelirse gelsin istibdat yani baskıya daima karşı çıkar. Hele hele metroda yapıldığı gibi tahrik ve kışkırtma dolu eylemlerle karşı karşıya kaldığında hiç olmaz ise bir iki kelime ile karşılık vermeye çalışır.

Bunu yaparken illa muhataplarının seviyesine inmeye lüzum yoktur. Efendiliğini ve zarafetini bozmadan toplu taşıma araçlarında eylem yapılamayacağını zira bunun vatandaşlık haklarını ihlal ettiğini söyleyebilir.

Yobaz faşistlerin bütün çirkinlik ve çirkefliği ile mide bulandıran eylemlerine karşı her namuslu vatandaşın yapacağı haysiyetli bir duruş vardır. Yani Müslüman Türk olarak var oluş değerlerine uygun bir vaziyet takınmak zorundadır. Sabetay Yahudilerinin zehirlemesi ile İslam’dan ve Türklerin dine olan bağlılıklarından uzaklaştırmaya çalışan kişilere karşı haysiyetli, şerefli, ahlaklı bir şekilde cevap verme zorunluluğu vardır.

Putçu faşizanlığı ancak onurlu bir dik duruşla önleyebilir ve Türk milletinin asaletini ancak bu şekilde sergileyip gösterebiliriz. Aksi takdirde zillet içinde kalmış onursuz zavallı bir fert haline geliriz, vesselam…

Yazar : Vehbi KARA

Dr. Vehbi KARA, 1965 Yılında İstanbul’da doğdu. İlk ve orta eğitimini yine İstanbul’da tamamladıktan sonra 1982 yılında Deniz Harp Okuluna girerek askeri öğrenci olarak eğitimine devam etti. 1986 Yılında Kontrol Sistemleri bölümünden Elektrik-Elektronik Mühendisi olarak mezun olduktan sonra Teğmen rütbesi ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı savaş gemilerinde ve karargâh birimlerinde deniz subayı olarak görev yaptı. Savaş gemilerinde güdümlü mermi ve top atışlarında birincilik kazanmıştır. 1997’de Yüzbaşı rütbesinde iken askerlik mesleğinden ayrıldı ve ticaret gemilerinde çalışmaya başladı. Gemi Kaptanı olarak çeşitli ülkelere ait 30’dan fazla ticari gemide görev yapmış çalıştığı firmalardan ödüller almıştır. 2011 Yılında Araştırmacı kadrosu ile İstanbul Üniversitesinde göreve başladı ve halen de bu üniversitenin Su Ürünleri Fakültesinde ve Mühendislik Fakültesinde denizcilikle ilgili meslek dersleri öğretmenliği görevini yürütmektedir. 1997 Yılında İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Bölümünde “Petrole Dayalı Stratejiler ve Uluslararası İlişkilerde Petrolün Rolü” isimli çalışması ile yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. 2015 Yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalışma Ekonomisi ve Endüstri ilişkileri Bölümünde “Çalışma İlişkileri Açısından Kapitalizm Sonrası Dönem: Malikiyet ve Serbestiyet Devri” başlıklı çalışması ile doktora eğitimini tamamlamıştır. Uzakyol Kaptanı yeterliliğinde gemi kaptanlığı, Denizci Eğitimci Belgesi ve Elektrik-Elektronik Mühendisliği sertifikaları mevcuttur. Denizcilik, askerlik, tarih ve iktisat konularında çeşitli dergi, gazete ve internet sitelerinde makaleler yazan Vehbi KARA’nın “Bahriyede 15 Yıl” ve “Altı Ayda Altı Kıta” isimli iki kitabı bulunmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
İki Şeriattan Biri: “Şeriat-ı Fıtriye” ve Ahkâmı

“Tabiat Allah’ın san’atı ve şeriat-ı fıtriyesidir. Nevamis ise onun mes’eleleridir. Kuvva dahi, o mes’elelerinin hükümleridir.” …

Kapat