Ridde Olayları

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Resûl-i Ekrem’in Vedâ Haccı’ndan dönüp Medine’de rahatsızlandığı günlerde bazı yalancı kimselerin peygamberlik iddiasıyla ortaya çıkmasıyla ridde olayları başlamış, vefatının ardından bir kısım bedevî kabilelerin namaz kılacaklarını, ancak zekâtı ödemeyeceklerini ilân etmesiyle genişleyip isyana dönüşmüştür. Resûl-i Ekrem, peygamber olduklarını iddia eden iki kişinin ortaya çıkacağını haber vermiştir: “Bir gün rüyamda iki kolumda altından iki bilezik gördüm ve bundan hoşlanmadım. Bu sırada bana rüyamda bileziklere doğru üfürmem vahyedildi, ben de üfledim; bunun üzerine uçup gittiler. Ben bu ikisini benden sonra çıkacak iki yalancı ile yorumladım. Bunlardan biri Ansî, diğeri Müseylime’dir” (Buhârî, “Meġāzî”, 70, 71; Müslim, “Rü’yâ”, 21). Esved el-Ansî, Hz. Peygamber’in rahatsızlığını fırsat bilip kendisine “Rahmânü’l-Yemen” sıfatını vererek peygamber olduğu iddiasıyla ortaya çıktı. Yemen’deki Ans ve Mezhic kabilelerinin desteğini sağladıktan sonra Necran bölgesinde etrafına topladığı 600-700 süvariden meydana gelen kuvvetleriyle San‘a üzerine yürüdü. Kendisine karşı koyan Vali Şehr b. Bâzân’ı öldürüp önce buraya, daha sonra Yemen’in büyük kısmına hâkim oldu. Esved’i İslâmiyet’e davet etmek için Cerîr b. Abdullah el-Becelî’yi görevlendiren Resûlullah, olumsuz cevap alınca bölgedeki valilere ve ileri gelenlere mektuplar göndererek Esved’in ortadan kaldırılmasını emretti. Ebnâ’dan Fîrûz ed-Deylemî ile Esved’in taraftarlarından bazıları Resûlullah’ın emrini yerine getirmek üzere harekete geçtiler. Kocasını öldürüp kendisini zorla nikâhladığı için Esved’den nefret eden, aynı zamanda Fîrûz ed-Deylemî’nin amcasının kızı olan Âzâd’ın yardımıyla bir gece Esved’i evinde öldürdüler (8 Rebîülevvel 11 / 3 Haziran 632).

Hz. Ebû Bekir halife seçilince başta Müseylimetülkezzâb olmak üzere peygamberlik iddiasında bulunanlar ve irtidad eden kabilelerle uğraşmak zorunda kaldı. Bazı bedevî Arap kabileleri Medine’ye heyetler gönderip namaz kılacaklarını, ancak zekât vermeyeceklerini bildirdiler. Peygamber olduğunu iddia edenlerle savaşma konusunda bir ihtilâf bulunmamakla birlikte devlete zekât vermek istemeyenlerle mücadele hususunda Medine’de sahâbîler arasında farklı görüşler ortaya çıktı. Hz. Ömer, “lâ ilâhe illallah” diyenlerle savaşmanın doğru olmayacağını söylerken bazıları o yıl zekât toplanmasından vazgeçilmesini teklif etti. Hangi sebeple olursa olsun isyan edenlerle mücadelede kararlı olan Hz. Ebû Bekir namaz ile zekâtı birbirinden ayrı düşünmenin doğru olmayacağını ve zekât vermekten kaçınanlarla savaşmanın şart olduğunu belirtti. Hz. Ebû Bekir, 11. yılın Cemâziyelevvel ayında (Ağustos 632) 100 kişilik bir süvari birliğinin başına geçerek Fezâre kabilesinin zekâtına el koyan ve Medine’ye saldırmak isteyen Hârice b. Hısn el-Fezârî’ye karşı yürüdü; Zülkassa’daki kısa bir çarpışmanın ardından âsiler dağıldı. Daha sonra Medine çevresinde yaşayan kabilelerden gelen yardımcı güçlerle birleşip peygamberlik iddiasında bulunan Tuleyha b. Huveylid el-Esedî’nin üzerine yürümeyi kararlaştırdı. Başta Hz. Ömer ve Ali olmak üzere ileri gelen sahâbîler kendisinin Medine’de kalması gerektiği hususunda ısrar edince 4000 kişilik ordunun başına Hâlid b. Velîd’i getirdi. Hâlid’e Tuleyha’yı bertaraf etmesini, arkasından Secâh’ın ve zekâtlarını vermeyen Temîm kabilesinin, daha sonra Müseylimetülkezzâb’ın üzerine gitmesini emretti. Ayrıca Yemen, Hadramut, Bahreyn ve Uman’daki isyancılarla mücadele etmeleri için valilere emir verdi ve kendilerine destek birlikleri göndermeye başladı.

Hâlid b. Velîd, 27 Cemâziyelâhir 11 (19 Eylül 632) tarihinde Zülkassa’dan Tuleyha’nın karargâhını kurduğu Büzâha’ya doğru harekete geçti. Yolda ordusunda bulunan Adî b. Hâtim et-Tâî’nin yardımıyla Adî kabilesi ve kollarının irtidad etmesini önledi ve bu kabileden 1000 kişilik bir birliğin kendisine katılmasını sağladı. Öte yandan Benî Fezâre’den Uyeyne b. Hısn 700 kişiyle Tuleyha’nın safında yer aldı. Yapılan savaşta isyancıların bir kısmı öldürüldü; Tuleyha karısıyla birlikte Suriye taraflarına gidip Kelb kabilesine sığındı. Uyeyne esir alınıp Medine’ye gönderildi. Savaştan sonra Esed ve Gatafân kabileleri tekrar İslâm’a döndüler. Hz. Ebû Bekir tövbe eden Uyeyne’yi cezalandırmadı. Tuleyha da Hz. Ömer döneminde Medine’ye gelip halifeye biat etti ve Irak fetihlerine katıldı.

Ardından Temîm kabilesinin yurdu Bütâh’a hareket eden Hâlid b. Velîd orada kimseyi bulamayınca bölgenin çeşitli yerlerine müfrezeler gönderdi. Bu müfrezelerden biri Mâlik b. Nüveyre’yi ve yanındaki on bir kişiyi yakalayıp Hâlid’in yanına getirdi. Mâlik, Resûl-i Ekrem’in vefatını öğrenince zekât olarak topladığı develeri sahiplerine iade etmiş, kabilesine kendilerinden zekât istememesi halinde Resûlullah’ın yerine geçecek Kureyşli’nin yanında yer alabileceklerini, bu malların kendi hakları olduğunu söylemişti. Mâlik’i yakalayan müslümanlar onun mürted olup olmadığı hususunda ihtilâfa düştüler, neticede mürted olduğuna inanan Hâlid b. Velîd’in emriyle öldürüldü.

Temîm kabilesine mensup olan ve Irak’ta Benî Tağlib arasında yaşayan Secâh bint Hâris, Temîm kabilesinde zekât konusunda ihtilâf çıktığı bir sırada kabilesine gelip peygamber olduğunu iddia etti. Secâh hıristiyandı ve kâhinlik yapıyordu. Mâlik, bir ordu oluşturacak kadar taraftar toplayan Secâh’a Temîm kabilesinden müslüman kalanlarla savaşmasını söyledi. Secâh daha sonra Müseylimetülkezzâb’ın üzerine yürümeye karar verdi. Ancak Müseylimetülkezzâb, müslümanlarla savaşmak mecburiyetinde kalacağından Secâh’a hediyeler gönderip kendisiyle anlaşma cihetine gitti. Bazı rivayetlere göre üç günlüğüne onunla evlenip peygamberlik iddiasından vazgeçmesini sağladı. Bu sırada Irak’taki kabilesine dönen Secâh, Muâviye zamanında müslüman olarak öldü.

Hâlid b. Velîd, zekât vermeyi reddeden ve Secâh’ı peygamber kabul eden Temîmliler’i itaat altına aldı; ardından Benî Hanîfe kabilesinin reisi Müseylimetülkezzâb ile savaşmak için Yemâme’ye hareket etti. Müseylime kabile heyetiyle birlikte daha önce Medine’ye gelmiş, Resûl-i Ekrem ile görüşmesinde ondan sonra hâkimiyetin kendisine verilmesini istemiş, Resûl-i Ekrem onun bu talebini reddetmiş, Yemâme’ye dönünce Resûlullah’a yazdığı mektupta kendisinin peygamber olduğunu, yeryüzünün yarısının kabilesine, diğer yarısının Kureyş’e ait bulunduğunu bildirmişti. Hz. Peygamber yolladığı cevabî mektupta onu çok yalancı (kezzâb) diye nitelemiş, yeryüzünün Allah’a ait olduğunu ve onu istediğine vereceğini bildirmiş, Habîb b. Zeyd el-Ensârî’yi ona elçi olarak göndermişti. Müseylime, Benî Hanîfe mensuplarıyla görüşen Habîb b. Zeyd’i öldürtmüştü. Kabilesinden müslüman olan Sümâme b. Üsâl’i mağlûp etmiş ve Hz. Ebû Bekir’in sevkettiği birlikler bir başarı sağlayamamıştı. Hâlid b. Velîd, Yemâme’de her iki tarafın çok ağır kayıplar verdiği şiddetli bir savaştan sonra Müseylimetülkezzâb’ı ortadan kaldırdı (Rebîülevvel 12 / Mayıs-Haziran 633) ve Benî Hanîfe kabilesi mensuplarıyla bir anlaşma yaparak onların İslâmiyet’e dönmesini sağladı.

Hz. Peygamber’in vefatından sonra Necran ve Yemen’de Kays b. Mekşûh el-Murâdî’nin başını çektiği yeni bir isyan hareketi ortaya çıktı. Daha önce Esved el-Ansî’nin öldürülmesi sırasında Fîrûz ed-Deylemî ile beraber hareket eden Kays, Hz. Ebû Bekir’in Ebnâ’dan olan Fîrûz’u Yemen’e vali tayin etmesi üzerine halkı vali aleyhinde kışkırtmaya başladı. Başta Fîrûz olmak üzere Ebnâ’nın ileri gelenlerini öldürmek için Esved el-Ansî’nin ordusundaki bazı kimseleri etrafına toplayan Kays, Ebnâ’dan Dâzeveyh’i katletti ve bir kısmını yurtlarından sürdü. Fîrûz, bölge valileri ve Muhâcir b. Ebû Ümeyye’nin kumandasında Medine’den gelen destek birlikleriyle birleşerek Kays’ı yenilgiye uğrattı. Yemen’de başlayan ikinci isyan da bastırıldı. Kays ile arkadaşları Ferve b. Müseyk el-Murâdî ve Amr b. Ma‘dîkerib esir alınarak Medine’ye gönderildi. Halife tarafından affedilen esirler daha sonra fetihlere katıldı.

Bu dönemde Hadramut’ta da irtidad hareketleri ortaya çıktı. Hz. Peygamber’in zekât toplamak ve İslâm’ı tebliğ etmek için Hadramut’ta Kinde kabilesinde görevlendirdiği Ziyâd b. Lebîd el-Ensârî, Kindeli bir müslümandan genç bir dişi deveyi zekât olarak alıp zekât damgası vurdu. Kindeli bu devenin geri verilerek yerine başka bir hayvanın alınmasını istedi. Ziyâd’ın zekât damgası vurulan deveyi geri veremeyeceğini söylemesi üzerine Kindeliler isyan etti. Kabilenin reisi Eş‘as b. Kays isyancıların başına geçti. Ziyâd durumu Hz. Ebû Bekir’e bildirdi. Ebû Bekir, daha önce Yemen’e gönderdiği Muhâcir b. Ebû Ümeyye’ye mektup yazarak Ziyâd’a yardım için Hadramut’a gitmesini emretti. Ziyâd ve Muhâcir kumandasındaki ordu isyanı bastırdı. Kindeliler, Nüceyr Kalesi’ne sığınmaya mecbur kaldılar. Kabile reisi Eş‘as b. Kays eman istedi. Hz. Ebû Bekir tövbe eden Eş‘as’ı affetti ve onu kız kardeşi Ümmü Ferve ile evlendirdi. Bölge halkından pek çok kimse daha sonra Medine’ye gelerek fetihlere katıldı. Bahreyn’de yerli unsurların Vali Hutam el-Abdî liderliğinde irtidad edip kısa zamanda Hecer, Katîf ve Dârîn şehirlerini ele geçirmeleri üzerine Hz. Ebû Bekir bölgeye Alâ b. Hadramî kumandasında kuvvetler gönderdi. Mürtedler Hecer’de kuşatıldı ve reisleri Hutam öldürüldü. Bahreyn yeniden Medine’ye bağlandı.

İrtidad hareketi Uman’a da yansıdı. Bölge, Hz. Peygamber zamanında müslüman olan Cülendâ’nın iki oğlu Abd ve Ceyfer tarafından yönetiliyordu. Bunları kıskanan Lakīt b. Mâlik etrafına pek çok kimseyi toplayıp Debâ şehrini işgal etti. Abd ile Ceyfer şehri terketmek zorunda kaldılar. Kara ve deniz ticaretinden kendisine ödenen vergilerle yetinmeyen Lakīt’in Seyf b. Ömer’in rivayetine göre peygamberlik iddiasında bulunduğu anlaşılmaktadır (Taberî, I, 1977-1982). Bu sırada zekât âmili olarak Uman’da bulunan Huzeyfe b. Yemân gelişmeleri Hz. Ebû Bekir’e bildirdi. Halife, Yemâme’de başarılı olamayan İkrime b. Ebû Cehil ve Arfece b. Herseme el-Bârikī’ye Uman’a gitmelerini emretti. Kanlı bir savaştan sonra Lakīt’in Debâ’da başlattığı isyan bastırıldı. Bölge halkı daha sonra İran ve Horasan’daki fetihlerde önemli rol oynadı.

BİBLİYOGRAFYA:

Buhârî, “Meġāzî”, 23; Müslim, “Rüǿyâ”, 22; Vâkıdî, Kitâbü’r-Ridde (nşr. Muhammed Hamîdullah), Paris 1409/1989; İbn Hişâm, es-Sîre, II, 72, 240, 599-600; Belâzürî, Fütûh (Fayda), s. 113, 125-155; Taberî, Târîħ (de Goeje), I, 1748-1750, 1851-1868, 1881-2015; İbn Hubeyş, Ġazavât (nşr. Süheyl Zekkâr), Beyrut 1412/1992, I, 3-131; Kelâî, el-Ħilâfetü’r-râşide ve’l-buŧûletü’l-ħâlide fî ĥurûbi’r-ridde (nşr. Ahmed Guneym), Kahire 1401/1981; L. Caetani, İslâm Tarihi (trc. Hüseyin Câhid), İstanbul 1926, VIII-IX; Bahriye Üçok, İslâmdan Dönenler ve Yalancı Peygamberler (Hicri 7.-11. Yıllar), Ankara 1967; a.mlf., “Ridde”, AÜİFD, VII (1958-59), s. 97-113; Mustafa Fayda, İslâmiyet’in Güney Arabistan’a Yayılışı, Ankara 1982, s. 115-119, 124-128, 133-134; a.mlf., Allah’ın Kılıcı Halid b. Velid, İstanbul 2006, s. 239-289; Ali el-Atûm, Ĥareketü’r-ridde, Amman 1407/1987; Şâkir el-Fahhâm, “Ķıt’atün fî aħbâri’r-ridde li-mü’ellifin mechûlin”, Fuśûl edebiyye ve târîħiyye li-mecmû’a mine’l-‘ulemâ ve’l-üdebâ (nşr. Hüseyin Atvân), Beyrut 1414/1993, s. 149-225; İlyas Şevfânî, Ĥurûbü’r-ridde, Beyrut 1995; M. Salih Arı, Hz. Ebû Bekir ve Ridde Savaşları, İstanbul 1996; Necde Hammâş, “er-Ridde ve mevķıfü Ebî Bekr minhâ”, Dirâsat târîħiyye, sy. 5, Dımaşk 1401/1981, s. 151-163; Saîd Abdülfettâh Âşûr, “Edvâ’ ‘alâ ĥareketi’r-ridde fî śadri’l-İslâm”, Âlemü’l-fikr, XII/4, Küveyt 1982, s. 283-328; Abdullah b. Muhammed es-Seyf, “eş-Şâbitûne ‘ale’l-İslâm fî şarķi’l-Cezîreti’l-Arabiyye eşnâ’e ĥareketi’r-ridde”, ed-Dâre, XXX/1, Riyad 2004, s. 11-36; Sa‘d b. Abdurrahman el-Ubeysî, “Menhecü Ebî Bekr ve Ömer (r.a.) fî müvâceheti ĥareketi’r-ridde ve tesviyeti meşâkilihâ”, a.e., XXXI/1 (2005), s. 13-64; M. Lecker, “al-Ridda”, EI² Suppl. (İng.), s. 692-695.

Kaynak: DİA

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Leyle-i Berat Hakkında (Âyet, Hadis, Risale-i Nur)

BERAT: Nişan, rütbe ve imtiyaz için verilen resmî belge, kurtuluş. Sitemizde Berat Gecesi ile İlgili yazılar …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
İrtidat ve Mürted

Geri dönmek, geri istemek, eski haline dönmek anlamındaki "irtidad" mastarının ism-i faili. Istılahta ise, müslüman …

Kapat