Ana Sayfa / İLİM - KÜLTÜR – SANAT – FİKRİYAT / Makaleler / Risale-i Nur’da Hakikat-ı Muhammediye -1

Risale-i Nur’da Hakikat-ı Muhammediye -1

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Yazar: İsmail Aksaraylı

Said Nursi, Hz. Muhammed’in (a.s.m.) manevi şahsiyetine Risalelerde geniş yer verir. O’nun (a.s.m.) manevi şahsiyetini “Hakîkat-ı Muhammedi“ye olarak tarif eder.(1) Hz. Muhammed’in (a.s.m.) hakîkati, onun tebliğ ettiği dava: kelime-i tevhid (Allah’ı birleme) olan “Lâ ilahe illallah” kelâmı ve nübüvvetidir. Her iki hakîkati -1) tevhid ve 2) nübüvveti- “Lâ ilâhe illallah Muhammeder Resûlullah” cümlesi ifade eder.

Said Nursi, Risale-i Nur külliyatında tevhid, haşir, nübüvvet, Mûcizat-ı Ahmediye, Mîrac-ı Muhammediye (a.s.m.) ve İ’caz-ı Kur’ân hakîkatlerini izah ederken –12. Söz, 22. Söz, 32. Söz, 33. Söz, 30. Lem’a, Reşhalar, Lâsiyyemalar, Katre, Nokta risaleleriyle İşâratü’l-İcaz ve Mesnevi-i Nuriye’deki nübüvvet, haşir ve tevhid hakîkati bahisleri; 10. Söz, 29. Söz; 19. Söz, 19. Mektup; 31. Söz; 25. Söz, 2., 7., 11. ve 15. Şua risalelerinde – ‘Hakîkat-i Muhammediye’yi ve Hz. Muhammed’in (a.s.m.) manevi şahsiyetini de geniş bir şekilde anlatır. Biz burada Hz. Muhammed’in (a.s.m.) mânevi şahsiyetini meydana getiren ve Risale-i Nurlarda dile getirilen üstün vasıflarından bir kısmını derlemeye çalıştık:

Manevi Şahsiyeti Siyer ve Tarihe Sığışmaz

Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın mahiyetinin tamamı ve kemâlâtının hakîkati, siyer(2) ve tarihe geçen hal ve tavırlarına sığışmaz.(3)

Muhammed Aleyhisselâtü Vesselam, şu kâinatın neticesi ve en mükemmel meyvesi ve Hâlık-ı kâinatın tercümanı ve sevgilisi(4) “Habîbu Rabbi’l Âlemîn”dir.(5) O mübarek Zâtın (a.s.m.) manevî şahsiyeti ve kudsî mahiyeti o derece yüksek ve nuranîdir ki siyer ve tarihte beyan olunan vasıflar, o bâlâ kamete(6) uygun gelmiyor, o yüksek kıymete muvafık düşmüyor. Refref’e(7) binip, Cebrâil’i arkada bırakıp, Kab-ı Kavseyn’e(8) koşup giden nuranî zâtını hayal gözünü kaldırıp bakmak lâzım gelir.(9) O yüce Zâtı (a.s.m.) şu zaman ve muhitin hayallerinden çıkarak zaman ve mekânı aşıp, hayalen Arap yarımadasına gidip; Medine-i Münevvere’de, çıktığı nuranî ve yüksek saadet minberinde, insanlara hitaben irşatta bulunurken görmelidir(10)

O mürşid-i umumî, kudsî hatip cevahir dolu, beyanı mucize kitabı eline alarak bütün insanlara mele-i a’lâdan(11) inen ezelî bir hutbe okuyor. Ve bütün insanları ve cinleri ve mevcudatı dinletiyor. Âlemin yaradılışındaki acip muammayı, kâinatın hikmetinin sırrına dair tılsımı açıyor. Felsefe ve hikmetin, insanlara “Siz kimlersiniz? Nereden geliyorsunuz? Nereye gidiyorsunuz?” diye sorduğu, akılları acz ve hayrette bırakan üç suale cevap veriyor.(12) O ezelî hutbeyi okuyan Zât (a.s.m.), kâinatın kemalâtını ve Cenab-ı Hakk’ın nihayetsiz rahmetini keşfetmiş, ilân ediyor; ebedî saadeti haber verip müjdeliyor.(13)

Âhiret inancı, şahsî ve içtimâî (özel ve sosyal) insan hayatı ve saadetinin ve kemalâtının esasıdır.(14) Bütün şuur sahiplerinin âşık oldukları saadet diyarı ve âhiret gibi hakîkatler, hakîkat-i Muhammediye (a.s.m.) ve Risalet-i Ahmediye (a.s.m.) ile gerçekleşir.(15)

Asr-ı Saadetteki Büyük İnkılâp

Hâdise-i Muhammediye (a.s.m.), insan nevinin en büyük hâdisesidir.(16) Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm çıktığı vakit, değil yalnız bir topluluğa, bir kavme, bir kısım dünya siyasetine hükmedenlere veya bir dine; bütün padişahlara ve din mensuplarına tek başıyla meydan okumuştur.(17) Halbuki onun amcası [Ebu Leheb] en büyük düşman ve kavim ve kabilesi kendisine düşmandı. (18)

Bu mevcudatın en meşhuru ve düşmanlarının tasdikiyle dahi en mükemmeli ve en büyük kumandanı ve en namlı hikmet sahibi ve sözce en yükseği ve akılca en parlağı ve on dört asrı faziletiyle ve Kur’ân’ıyla ışıklandıran Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm ile o asır, insanlığın saadet asrı olmuştur.(19)

O zamanda, Arap Yarımadası’nda; o sahralarda, çöllerde âdetlerini muhafazada çok mutaassıp ve kavmiyetçilikte fevkalâde inatçı, kalp katılığı ve merhametsizlikte emsalsiz, hattâ kızlarını diri diri toprağa gömüp öldürürken bile müteessir olmayan pek çok vahşi kavimler oturmakta idiler.(20) O nuranî Zât (a.s.m.) kısa bir zamanda o kavimlerin kötü ahlâkını kaldırarak güzel ahlâk ile değiştirmiş,(21) yaptığı inkılâp ve icraatla en bedevî ve en ümmî bir kavmi, getirdiği nur vasıtasıyla kısa bir zamanda dünyaya üstat ve hâkim eylemiştir.(22) O Zâtı (a.s.m.) harekete getirip o inkılâpları kendisine yaptıran ancak kudsî bir kuvvettir.(23)

Devamı var

Dipnotlar

1-Şualar, s. 508.

2-Siyer: peygamberlerin hayat ve ahlâkından bahseden kitaplara verilen ad.

3-Mektubat, s. 102.

4-Mektubat, s.102.

5-Lem’alar, s. 74.

6-Bâlâ kamet: yüksek boy, yüce beden.

7-Hz. Muhammed’in (a.s.m.) Miraç yolculuğunda Sidretü’l Müntehâ’da Cebrâil’i arkada bıraktıktan sonra üzerine binip Kab-ı Kavseyn’e gittiği mânevi binek.

8-Kab-ı Kavseyn: İki yay uzaklığı. İmkân ve vücup ortasındaki bir yer. Hz. Muhammed’in (a.s.m.) Miraç’ta Cenâb-ı Hakk’ın huzuruna iki yay uzaklığı kadar yakın olduğu makam.

9-Mektubat, s. 102, 103, 104.

10-Mesnevi-i Nuriye, s. 21.

11-Mele-i a’lâ: Büyük melekler cemaati. Felekler, semâlar ve unsurlar.

12-Mesnevi-i Nuriye, s. 21.

13-Mesnevi-i Nuriye, s. 23.

14-Gençlik Rehberi, s. 68.

15-Şualar, s. 496.

16-Mektubat, s. 173.

17-Şualar, s. 125.

18-Mektubat, s. 168.

19-Şualar, s. 125.

20-İşârât’ül İ’caz, s. 65.

21-İşârât’ül İ’caz, s. 65.

22-Şualar, s. 125.

23-İşârât’ül İ’caz, s. 65.

cevaplar.org

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Leyle-i Berat Hakkında (Âyet, Hadis, Risale-i Nur)

BERAT: Nişan, rütbe ve imtiyaz için verilen resmî belge, kurtuluş. Sitemizde Berat Gecesi ile İlgili yazılar …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Bir Mi’rac Hediyesi “Tahiyyat” Bahsi (Risale-i Nur’dan)

Risale-i Nur Külliyatı'ndan Altıncı Şuâ Yalnız iki nüktedir. بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ Namazdaki teşehhüdde bulunan …

Kapat