Bunlara da mutlaka bakınız
Ey bizi nimetleriyle perverde eden Sultanımız! Bize gösterdiğin numunelerin ve gölgelerin asıllarını, menbalarını göster. Ve bizi makarr-ı saltanatına celbet.
Bizi bu çöllerde mahvettirme. Bizi huzuruna al. Bize merhamet et! Burada bize tattırdığın leziz nimetlerini orada yedir. Bizi zeval ve teb’id ile tazib etme. Sana müştak ve müteşekkir şu muti raiyyetini başıboş bırakıp idam etme. (Sözler, Onuncu Söz)
Ya Rab, kusurumuzu affet. Bizi kendine kul kabul et. Emanetini kabzetmek zamanına kadar bizi emanette emin kıl. Âmin! (Sözler, Altıncı Söz)
Ey nefsim! Kalbim gibi ağla ve bağır ve de ki:
Faniyim, fani olanı istemem.
Acizim, aciz olanı istemem.
Ruhumu Rahman’a teslim eyledim; gayr istemem.
İsterim, fakat bir yâr-ı baki isterim.
Zerreyim, fakat bir şems-i sermed isterim.
Hiç ender hiçim, fakat bu mevcudatı umumen isterim.
(Sözler, On Yedinci Söz’ün İkinci Makamı)Ya Rab! Şu Resul-i Ekrem aleyhissalatü vesselamın bereketi hürmetine, bize ihsan ettiğin maddî ve manevî rızkımıza bereket ihsan et! (Mektubat, On Dokuzuncu Mektup)
Ya Baki, Ente’l-Baki! Yani, Sen Bakisin. Giden gitsin, Sen yetersin. Madem Sen bakisin, zeval bulan her şeye bedel bir cilve-i rahmetin kâfidir. Madem Sen varsın, Senin varlığına iman ile intisabını bilen ve sırr-ı İslamiyet’le o intisaba göre hareket eden insana her şey var. Fena ve zeval, mevt ve adem bir perdedir, bir tazelenmektir, ayrı ayrı menzillerde gezmek hükmündedir. (Lem’alar)
Ey şiddet-i zuhurundan gizlenmiş ve ey azamet-i kibriyasından istitar etmiş olan Zat-ı Akdes! Zeminin bütün takdisat ve tesbihatıyla, Seni kusurdan, aczden, şerikten takdis ve bütün tahmidat ve senalarıyla Sana hamd ve şükrederim. (Şualar, Üçüncü Şua)
Ya Rabbi ve ya Rabbe’s-Semavati ve’l-Aradîn, ya Halıkî ve ya Halık-ı Küll-i Şey,
Gökleri yıldızlarıyla, zemini müştemilatıyla ve bütün mahlukatı bütün keyfiyatıyla teshir eden kudretinin ve iradetinin ve hikmetinin ve hakimiyetinin ve rahmetinin hakkı için, nefsimi bana musahhar eyle ve matlubumu bana musahhar kıl. Kur’an’a ve imana hizmet için, insanların kalplerini Risale-i Nur’a musahhar yap. Ve bana ve ihvanıma iman-ı kamil ve hüsn-ü hatime ver.
Hazret-i Mûsa aleyhisselama denizi ve Hazret-i İbrahim aleyhisselama ateşi ve Hazret-i Davud aleyhisselama dağı, demiri ve Hazret-i Süleyman aleyhisselama cinni ve insi ve Hazret-i Muhammed aleyhissalatü vesselama şems ve kameri teshir ettiğin gibi, Risale-i Nur’a kalpleri ve akılları musahhar kıl. Ve beni ve Risale-i Nur Talebelerini nefis ve şeytanın şerrinden ve kabir azabından ve cehennem ateşinden muhafaza eyle ve Cennetü’l-Firdevste mes’ut kıl. Âmin, âmin, âmin. (Şualar, Üçüncü Şua)
Eyvah, eyvah! El’aman, el’aman! Ya Erhamerrahimin, medet! Bizi muhafaza eyle. Bizi cin ve insî şeytanların şerrinden kurtar. Kardeşlerimin kalplerini birbirine tam sadakat ve muhabbet ve uhuvvet ve şefkatle doldur. (Şualar, On Dördüncü Şua)
Ya Erhamerrahimin! Resul-i Ekremin (a.s.m.) hürmetine, bizi onun şefaatine mazhar ve sünnetinin ittibaına muvaffak ve dar-ı saadette onun al ve ashabına komşu eyle! Âmin, âmin, âmin. (Şualar, On Beşinci Şua)
Feya Rabbî, ya Halıkî, ya Malikî! Seni çağırmakta hüccetim, hacetimdir. Sana yaptığım dualarda uddetim fakatimdir. Vesilem, fıkdan-ı hile ve fakrimdir. Hazinem aczimdir. Re’sülmalim, emellerimdir. Şefiim, Habibin (aleyhissalatü vesselam) ve rahmetindir. Affeyle, mağfiret eyle ve merhamet eyle, ya Allah, ya Rahman, ya Rahim! Âmin. (Mesnevî-i Nuriye)
İlahî, Senin rahmetin melceimdir ve Rahmeten li’l-Alemin olan Habibin (a.s.m.), Senin rahmetine yetişmek için vesilemdir. Senden şekva değil, belki nefsimi ve halimi Sana şekva ediyorum.
Ey Halık-ı Kerimim ve ey Rabb-i Rahimim! Senin Said ismindeki mahlûkun ve masnuun ve abdin, hem asi, hem aciz, hem gafil, hem cahil, hem alil, hem zelil, hem müsi’, hem müsin, hem şaki, hem seyyidinden kaçmış bir köle olduğu halde, kırk sene sonra nedamet edip Senin dergâhına avdet etmek istiyor. Senin rahmetine iltica ediyor. Hadsiz günah ve hatiatlarını itiraf ediyor. Evham ve türlü türlü illetlerle müptela olmuş, Sana tazarru ve niyaz eder.
Eğer kemal-i rahmetinle onu kabul etsen, mağfiret edip rahmet etsen, zaten o Senin şanındır. Çünkü Erhamürrahiminsin. Eğer kabul etmezsen, Senin kapından başka hangi kapıya gideyim? Hangi kapı var? Senden başka Rab yok ki dergâhına gidilsin. Senden başka hak mabud yoktur ki ona iltica edilsin (Mesnevî-i Nûriye)
Ayrıca bakınız
- Mehmet Nuri BİNGÖL”ün Edebî Yolculuğu - 30 Ağustos 2024
- Risale-i Nur’da ve Hatıralarda Kurban Bayramı - 15 Haziran 2024
- Ramazan’dan Sonra - 24 Nisan 2024
- Ramazan Bayramı ve Peygamber Efendimizin Bayramı - 9 Nisan 2024
- Kadir Gecesi ile İlgili Yazılar - 5 Nisan 2024
- Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI - 30 Mart 2024
- Peygamberimizin (asm) İtikâfı - 29 Mart 2024
- Aydınların Dilinden Bediüzzaman Said Nursî / Vefatının 64. Sene-i Devriyesi Hatırasına (video).. - 25 Mart 2024
- Sükûtun Zarâfeti / İmam Süyutî - 23 Mart 2024
- “Oruç, Bıçağa Gerek Duyulmayan Bir Ameliyattır.” - 20 Mart 2024