Sabetay Yahudilerinin yaşamış oldukları en büyük sarsıntı ailelerinin belirli bir yaşa geldiklerinde “gizli Yahudi” olduğunu öğrendiklerinde başlamaktadır. Bazı gençler böyle bir şeyi kabullenmekte zorluk çekmekte hatta intihara kalkışanlara dahi rastlanmaktadır.
Müslüman görünümünde yaşayıp daha sonra hiç anlamadığı bir dilde Yahudi inancına göre ibadet etmek, gerçekten de çok zor bir durumdur. Nitekim bu duruma isyan edip anne babasına “Siz hangi dine mensup olursanız olun, ben Müslümanım ve öyle kalacağım” diyerek rest çekenler olmaktadır. Fakat bu durumdaki çocukların sayısı oldukça azdır. Çoğunlukla önüne açılan fırsatları kabullenip ailesi gibi 1665 yılından beri yalanlarla yaşamaya devam etmektedirler.
İşin asıl ilginç olanı ise burnumuzun dibinde yaşanan ve binlerce aileyi kapsayan bu duygusal fırtınalar ne bir romana veya ne de bir belgesele konu olmaktadır. Senaryo bulmakta zorluk çeken yazar ve sinemacıların kulakları çınlasın. Böylesine hiç işlenmemiş bakir bir konuda ellerinde çok güzel fırsatlar var.
Elbette Sabetay Yahudilerinin hâkim olduğu eğitim, medya ve finans kurumları, buna karşı tedbir alıp böylesine harika bir senaryoyu hayata geçirmek isteyenlere engel olacaktır. Lakin konu bulmakta güçlük çeken ve gerçekten de önemli bir toplumsal yaraya parmak basmak isteyenler için kaçırılmaması gereken bir fırsattır. Harika bir doktora konusudur.
Gazeteciler için de çok ses getirecek bir yazı hatta dizi konusudur Sabetaycılar. Lakin işin üzerine giden araştırmacıların başlarına gelen felaketler, gazetecileri de yıldırmaktadır. Cesaret edip ülkemizde devam eden 350 yıllık Sabetay konusuna el atacak hakiki gazetecileri ben de merakla bekliyorum. Devlet ve üniversiteler ise menfaatleri gereği kör sağır ve dilsiz gibi davranmaktadır.
Bu yazıda ailesine isyan etmiş Sabetay Yahudisi, cesur bir gencin hikayesine yer vereceğim. Kamuoyunda ciddi tartışmalara yol açmış bu kişinin söylediği şeyler yenilir yutulur hadiseler değildir. Çok ciddi bir toplumsal bunalımın derinlerine inmeyi sağlayacak derecede önemli açıklamalarda bulunmuştur.
İşte Oktar Babuna isimli bu şahıs ülkemizi derinden sarsacak açıklamalarda bulunmasına rağmen Sabetay Yahudilerinin baskıları sonucu unutulup gitmiş Adnan Oktar denilen akıl hastası birinin kucağına düşmüştür. Bakın neler söylemiş…
Bir televizyon kanalında sözde İslami programlar yapan babasının Sabetaist olduğunu söyledikten sonra ailesinin Masonlar tarafından kollandığını ifşa etmiş. Gündüzleri televizyonda kendince İslam’ı anlatırken, geceleri evde gizlice Yahudi duaları okuduğunu bizzat oğlu söylüyor.
Daha sonra kendisi de Masonlarla sıkı fıkı olan Oktar Babuna, babasını anlatmaya şöyle devam ediyor:
“Ailemin ve diğer Yahudi dönmelerinin Peygamber kabul ettikleri Sabetay Sevi 1600′lerde İzmir’de yaşamış bir hahamdır. Yahudilerin mistik kitabı Kabala’yı kendisine göre yorumlayıp sinagoglarda vaazlar vererek çevresine kalabalık bir Yahudi cemaati toplamıştır. Bu cemaatin sayısı artıp önemli bir güç olunca yabancı devletler tarafından manipüle edilmeye başlamış, zamanla devleti bölmeye yönelik kanunsuz hareketlerin odağı haline gelmiştir.
Bu yasadışı faaliyetleri nedeniyle Osmanlı Devleti’nin takibatına maruz kalınca Sabetay Sevi stratejisini tamamen değiştirmiştir. Müslüman olduğunu iddia etmiş, Müslüman ismi almış, Müslümanlar gibi giyinmiş ve Müslümanlar gibi davranmıştır. Onun cemaatindeki herkes de onun gibi isimlerini değiştirerek görünüşte Müslüman bir yaşam sürmeye başlamışlardır. Ama sıkı sıkıya bağlı oldukları Yahudi inancını ve geleneklerini hiç terk etmemişlerdir”
Oktar Babuna’nın mensup olduğu Sabetay Yahudileri “Karakaşi” adı verilen gruptur. Bunların birde “Kapani” ve “Yakubi” kolları vardır. Nitekim Kapaniler, Türkiye’deki en etkin Sabetaycı grup olup Karakaşileri defalarca idam ettirdikleri halde bu konuda kimseye ser verip sır vermeyecek kadar sinsi ve gizli çalışmaktadırlar.
İzmir suikastı bahanesi ile Kapaniler kendilerine rakip olarak gördükleri Karakaşileri acımadan idam etmişlerdir. Buna karşılık Karakaşiler de bir başka Sabetaycı aileden gelen fakat onlara isyan etmiş Adnan Menderes ve arkadaşlarını idam ettirerek öçlerini almışlardır.
Bu Sabetay Yahudilerinin en güçlü oldukları yerlerden bir tanesi askeri okullardır. Şemsi Efendi mektebinden yani Meşhur Sabetaycı Şimon Zvi’nin okulundan mezun olanlar, askeri okullara girip görmüş oldukları kolaylıklardan ötürü kolayca yükselebilmekte general ve amirallikleri kimseye bırakmamaktadırlar. Her ne kadar birbirlerini idam ettirecek kadar acımasız olsalar da iş Türkiye’nin kilit noktalarını ele geçirmek olunca; her türlü fedakarlığı gösterip makamı ele geçirinceye kadar eski düşmanlıklarını unutabilmektedirler. Askeri darbeler hep bu acımasız Yahudilerin kumpasları ile yapılmaktadır.
İşte Oktar Babuna da Sabetay Sevi’nin izinde Yahudi inancını yaşayan ailelerden bir tanesidir. Fakat büyük bir cesaret gösterip Sabetaycı ailesini deşifre etmiştir. Annesi “Atamanlar” grubundan olup Karakaşiler’in en popüler ailelerinden biridir. Selahattin Galip’in “Dönmeler ve Dönmelik” isimli eserinde Ataman ailesinin dönme olduğu açıkça zikredilmektedir. Baba tarafı ise Selanik ve Köprülü (Üsküp) dönmelerindendir. Babaannesi Nazire Hanım Selanik dönmesidir.
Sabetaycılar için gerçek dinlerini gizlemek en önemli ibadettir. Sevi’nin protokollerinin 16. maddesi şöyledir:
“Müslüman Türklerin âdetlerine onların gözlerini örtmek için riayet edilsin, Ramazan orucu ve kurban için sıkıntı gösterilmesin, zahiri olan her ibadet uygulansın” der. Bu amaçla Sabetaycılar Mevlevi, Bektaşi, Melami tarikatlarına gerçek kimliklerini saklayarak girmişler, mutasavvıf Müslüman görünümüyle kendilerini başarıyla gizlemişlerdir.
Bugün de birçok Yahudi dönmesi göstermelik olarak namaz kılıyor, oruç tutuyor, zekât veriyor, hatta hacı oluyor. Bunların yanında namaz-oruç gibi İslami ibadetleri göstermelik olarak dahi olsa uygulamayanlar vardır. Mesela Oktar Babuna şöyle diyor:
“Babam kendisini namaz kılarak değil de muhafazakar TV kanallarına çıkıp dindar bir Müslüman gibi konuşarak kamufle etmektedir. Kendisinin Müslüman profesör zannedilmesi hoşuna gidince bu rolünü pekiştirmek amacıyla “Bilimden İmana” isimli bir kitap yayınlamıştır. Tabii birçok yerini birisinin kitabından kelimesi kelimesine kopyalamıştır.
Babamın gerçek yüzü ise evde ortaya çıkar. Babam, her gece yatmadan önce Tevrat’ın Mezmurlar bölümünü mum ışığında ayakta sağa sola sallanarak İbranice olarak gözyaşları içinde okur. Günde 3 vakit Tefila’yı (dönmelerin ibadeti), hafta sonları Sidur Duası’nı hiç aksatmaz. Annem de en az babam kadar Tevrat bilir, her ikisi de birçok bölümünü ezbere okurlar. Meyve Bayramını, Ağaç Bayramını ve Kuzu Bayramını düzenli kutlarlar. Babam bu bayramlara beni ve kardeşlerimi götürmez, bunları ileride öğreneceksiniz, derdi.
Bunlardan her yıl 22 Martta kutlanan ve sadece evli olanların katıldığı Kuzu Bayramı’nda akıl durdurucu rezillikler yaşanırdı. Şu kadarını söyleyeyim ki 22 Mart Kuzu Bayramı gecelerindeki babam, televizyon ekranlarından büyük müçtehit edasıyla ahkâm belirleyen kişiden çok farklıdır. Babamın gerçek halini gösteren bir fotoğrafına buradan ulaşabilirsiniz. Annemin de babamın da normal yaşantıları bu fotoğraftakinden 1000 kat daha dejeneredir”.
Babuna ailesinin Sebataycı kökenlerinin, kan kampanyasının büyümesinde ve sonra aniden durmasında büyük etkisi olduğunu iddia etmektedir. Başlangıçta “Oktar Babuna Sabetayist aileden geliyormuş” diye kampanyaya destek veren dönmeler, kendisinin göstermelik değil samimi Müslüman olduğumu öğrendiklerinde kampanyayı durdurmuş ve hastalığı yüzünden kendisini ölüme terk etmişlerdir.
Sabetaycılar konusundaki bu gerçeklerin gündeme getirilmesi; Sabetaycı basını paniğe sürüklemiştir. Bu nedenle Sabetaycı şeyhlerinden biri, toplantıları esnasında ayağa kalkarak “Nasıl olur da bir çocuk Sabetaycı babasını, ailesini ele verir, Sabetaycıların karanlık gizli yönlerini halka açıklar” diye acınası bir hale düşmüştür. Diğer Sabetaycı aileler de deşifre olma korkusu ile büyük bir dehşet yaşamış ve haber yapanlara, ölüm tehditlerinde bulunmuşlardır. Fakat sonunda Sabetaycılar klasik “medyada tekel ve kartel kurma” yöntemlerinden yararlanarak, dindar Müslümanlara düşmanlık etmeye devam etmektedirler, vesselam…
- Kayıt Dışı Ekonomi ve Çözümleri Kitabı - 23 Ağustos 2020
- Hani Avrupa Ayağa Kalkacaktı? - 20 Ağustos 2020
- Şimdi Sıra Birinci Maddeye Geldi - 15 Ağustos 2020
- Yalancının Mumu 51 Senedir Yanıyor - 13 Ağustos 2020
- Kadına Şiddet Şapka İle Başladı - 11 Ağustos 2020
- Fuat Sezgin’in Arapçanın Üstünlüğüne Dair Görüşleri - 8 Ağustos 2020
- Necip Fazıl Kısakürek’i Farklı Gösteriyorlar - 3 Ağustos 2020
- Ölümü Unutmuş İnsanlara Bir İbret Dersi - 28 Temmuz 2020
- Kelam-ı Ezelî ve Hutbenin Arapça Okunması - 25 Temmuz 2020
- Böyle Anayasa Olmaz - 20 Temmuz 2020