Ana Sayfa / Yazarlar / Bankamatiklere Karşı Sadakamatikler

Bankamatiklere Karşı Sadakamatikler

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Duyduğumuzda her birimizin yüzünü ve gönlünü güldüren, mazimizi, ecdadımızı, kültürümüzü, iman ve irfanınızı bize sevdiren;
insanlığın güzel yanını gösteren, hayatı ve insanı güzelleştiren şeylerden birisi de hiç şüphesiz sadaka taşlarıdır.

Sadaka taşları, bizim medeniyet coğrafyamızın insanına insan ve müslüman olma gururu yaşatan, insanlığı, müslümanlığı sevdiren birer buluştur.
Kapitalizmin her şeyi ranta, kara, servete dönüştürme çabasına hizmet etmediği için şatafatlı, cafcaflı icatlardan, buluşlardan sayılmazsa da, müthiş bir buluştur.

Hayatı kavga, insanı hayvan olarak gören, büyük balığın küçük balığı yuttuğunu hatta yutması gerektiğini öngören, menfaat odaklı batı felsefesinin ürettiği, eğittiği taş kadar katı insanlara karşın;
taşı bile merhamet sembolü yapan rahmet-merhamet dini, insanı eşrefi mahluk olarak gören İslam kültür ve medeniyetinin insanlığa taktığı bir şeref madalyası gibidir sadaka taşları..
Katılığın, sertliğin, acımasızlığın sembolü olan taşı, merhametin sembolü haline getirebilen bir medeniyet yücedir, eşsizdir, ölümsüzdür..

Köyde kasabada herkes herkesin kaşıklığını bilir. Hangi evde hangi yemeğin piştiğini ya da pişmediğini bilir.
Eskiden köy ve kasabalarımızda herkes, her ihtiyacı için her komşusunun kapısını rahatlıkla çalabilir, halini arzedebilir, ihtiyacını giderebilirdi.
Kimseye sormadan gidip komşunun evinden ihtiyacı olan şeyi alması bile mümkündü, sıradan idi.
Ama şehirler öyle değildi, olamazdı elbette.
Uzaklardan gelen yolcusu, misafiri olur, kalabalık mahallelerde herkes herkesin halini çok yakından bilemez..
Vermek isteyen verecek fakiri, fakir olan da çalacak kapıyı her zaman bilemez, bulamaz.
Bu yüzden sadaka taşlarını icad etmiş bizim ecdadımız.
Şehrin belirli yerlerine ortası oyuk taş sütunlar dikilmiş.
Verme imkanı olan, gecenin bir vakti kimse görmeden hayırlarını taşlara emanet eder, muhtaç olanlar da kimseye görünmeden, kimsenin yanında boynu bükülmeden, gururu kırılmadan emanetini taşın oyuğundan alır, kaybolur gidermiş.

Gecenin karanlığı hayrın, hamdın ve duanın nuruyla aydınlanır, bu nur, bu nuraniyet şehirlere, beldelere, hanelere, gönüllere rahmet, huzur, bereket ve emniyet olarak yağarmış.
Taş kesen kalpler bilemeseler de, bu nurun, huzurun, bereketin kaynağını taşlar bilirmiş.

Özellikle son yüz elli yıldır dünyayı kasıp kavuran maddi ve manevi fırtınalar, kasırgalar, depremler, sadaka taşlarımızı ve o taşları rahmet eli yapan insanımızın maddi manevi servetlerini sildi süpürdü, aldı götürdü.
Kalan son sadaka taşları müzelere kaldırıldı, hatıralarsa kitaplara..

Sadaka taşları gitti diye hayır işleri bitti mi?
Elbette hayır.
Rabbimize sonsuz hamdolsun hayır ehli, merhamet ehli insanlarımız halen varlar. Ellerinden geldiğince garibin, yetimin, yoksulun elinden tutmaya, yüreklerindeki ve hanelerindeki ateşi söndürmeye çalışıyorlar.
Resmi, yarı resmi, ve tamamen özel hayır kurumlarımız var. Gönlü güzel, gönlü zengin gönüllülerimiz var.

Ancak, fakirin ulaşabilmesinin kolaylığı açısından hiç bir kurum, hiç bir çaba, sadaka taşları kadar pratik, çabuk bir çözüm olamıyorlar.
O yüzden bu çağa uygun, bu çağın sunduğu teknolojik imkanlarına uygun sadaka taşlarımız olmalı artık.
Nasıl?
Benim bir fikrim var, önerim var, projem var;
SadakaMatik..

Günümüzde her şehirde belki onlarca ATM cihazları var.
Gidiyoruz, kartımızı takıp paramızı yatırıp çekebiliyoruz. Dünyanın bir ucundan öbür ucuna anlık havale gönderip alabiliyoruz.

İçimden bu ATM cihazlarını sadaka taşı gibi kullanmanın mümkün olabileceği geçiyor.
Neden olmasın, neden olamasın..
Şehrin belirli yerlerine, herhangi bir sisteme bağlı olmayan, sadaka taşı gibi doğrudan para yatırılıp çekilebilen elektronik makineler olsa fena mı olur?
Kızılay gibi yardım kuruluşları bu tür makineler kurabilecekleri gibi, tamamen bağımsız elektronik para makineleri de konulabilir belirli yerlere.

Dileyen, dilediği an sadakasını, zekatını bu cihazlara yatırabilir, ihtiyacı olan da ihtiyacı olduğu an gidip oradan para çekip ihtiyacını giderebilir.

Biz her işi karmaşık hale getirmeyi, prosedürleri vb çoğaltmayı çok seviyoruz.
Ama bu sistemde öyle olmamalı. Tamamen sadaka taşı gibi, vermesi ve alması son derece kolay olmalı. Hayır ehli zaten ekseriyetle kendini gizlemek ister. Dolayısıyla istemediği takdirde cihaz sadaka verene soru bile sormamalı, kimlik sormamalı ama istemesi halinde ismini de verebilmeli.
Para çeken de sadece TC numarasını girip acil ihtiyacını görecek miktarı çekebilmeli.
Kartlı işlem yapan sadakamatikler olabileceği gibi, kartsız işlem yapanları da olmalı.

Sen kafayı mı yedin, iki günde konulan paraları da, makineleri de tarumar ederler, paramparça ederler diyenleri duyar gibiyim.
Suistimaller olmaz mı?
ATM’leri soyanlar bunları soymak istemez mi?
Olabilir.
Hırsızlık kastı olmaksızın, hayır kapısını kötüye kullanmak isteyenler, bu cihazlardan para çekip sigara- içki alacak olan da olur..
Ayyaşa para mı verecez diyenler de olur.
Buna iyi niyetle bakanlar da olur ve belki içki, sigara alır ama parası olmadığı için gasp, hırsızlık yapmak durumunda kalanların önüne de geçilmiş olur, bir masumun canının yanmasına engel olunmuş olur.
Vereceğim 10-20-50-100 lirayla bir şerrin kilidi olmuş olurum diye düşünerek yardım yapacak insanlar da olur.
Dağdaki, sokaktaki hayvanlara yardım etmiyor muyuz? Etmemeli miyiz? Ne olursa olsun insana hayvandan daha fazla değer vermek, emek vermek, gönül vermek, omuz vermek zorunda değil miyiz?
Yardım bağışladığımız kurumlar dünyanın her yerinde, her türlü insana ulaşıyor, yardım ulaştırıyorlar. Belki içlerinde çok adi suçlular var, İslam düşmanları bile var belki, biliyor muyuz?
Önemli mi?
Elbette değil.
Ama belki bizim verdiğimiz üç kuruşluk sadaka yüzünden imana gelen insanlar var. Belki açlık yüzünden misyonerlerin eline düşüp din değiştirmenin eşiğine gelen birinin müslüman kalmasına, suç örgütlerinin eline düşüp perişan olacak birinin masum kalmasına vesile olmak, dağdaki hayvanın açlıktan ölmesini engellemekten daha küçük bir iyilik olmasa gerektir.

Hafiyelik peşine düşmeden hayır derdine düşen insanlarız biz, öyle olmak zorundayız.

Hangi sistem olursa olsun, mutlaka bir bocalama dönemi, acemilik dönemi olur, aksilikler olur, suistimaller olur.
Zaman içersinde insanlar bu sisteme alışır, sistemi kuranlar sistem açıklarını kapatırlar ve mükemmel yakalanmasa bile çok güzel, çok hayırlı işler başarılmış olur.

Resmi ya da özel kuruluşların bu sistem üzerinde çalışma yapma zamanları geldi, geçiyor bile.

İlk etapta bankaların hizmet dışı ettikleri ATM cihazlarını toplayıp sadaka taşına çevirecek bir girişim, bir çalışma başlatılabilir.

Bir yazılım şirketinden ya da yazılımcıdan küçük bir destek alınıp cihazlara basit bir yazılım güncellemesi yapılarak bu iş kolaylıkla başarılabilir.
Bu işi başaracak teknik personel, teknoloji birikimi, yazılımcı yeterince vardır diye düşünüyorum.

Ecdadımızın yüreklerindeki merhamet ve hamiyet, taşı imana getirmişti.
Günümüz müslümanının hamiyet ve merhameti de bu günün elde olan malzemesini imana getirip, insanın hizmetine sunabilir, sunabilmelidir.

Ayrıca bu bir vebaldir.

Allah’a (cc) insanlığa, emeğe, huzura, emniyete savaş açtığı bildirilen faizcilik sistemi, insanları tuzağına çekebilmek için adeta kapılarının önüne kadar karargahlar, karakollar kuruyor.

Her banka şubesi bir karakol, her ATM cihazı adeta bir bekçi kulübesi gibi çalışıyor.
Hal böyle iken,
Doğrudan Allahın kullarına, hayra, rahmet ve merhamete, iyilik ve ihsana savaş açmış olan bu sisteme insanımızı teslim etmeyecek, yem etmeyecek çareler üretmek, müslüman toplumun üzerine borçtur.

Saldırı karakollarına karşı savunma karakolları, siper ve sığınaklar kurmak her birimize vazifedir..
Bankamatiklere karşı SadakaMatik..

Tez zamanda inşaallah.

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Yalancılık ve FETÖ İlişkisi

Feto’nun mahiyetini anlamak için şu hadis-i şerifi dikkatle düşünmek gerekiyor: “Bir kulun kötülük ve mâsiyeti …

Kapat