Bir Ramazan programı içindi yanılmıyorsam. Rahmetli ‘Müslüm Baba’ ezan okumak için girmişti de stüdyoya, kitlesinin artık o ezanla dahi kendilerinden geçeceklerine yönelik ‘espriler’ kaplayıvermişti her bir yanı. Fakat bu olayın bende bıraktığı asıl hatıra ise, o dönem bu olayla birlikte şöhret bulan şu slogan olacaktı: “Ezanı sen oku, camiden çıkmayalım Baba!..”
İşte bu sloganı ve yansıttığı ruh halini, o sıralar fanatizmin kudretini anlatan bir vakıa diye değerlendirerek bu insanlara acıdığımı hatırlıyorum peşi sıra.
Fakat belli ki bununla ‘Müslümcülere’ epey ayıp etmişiz meğerse!
Zira yıllar sonra ‘pek yüksek bir eğitim ve bilinç düzeyine sahip olmasıyla’ övünülen bir grubun sergilediği kimi işlere şahit olduğumda, kendi hesabıma ‘Müslümcülerin’ fanatizm örnekliğinde hayli geride kaldıklarını da anlamış olacaktım.
Çünkü liderlerinin kimi konularda dönemine göre birbiriyle oldukça çelişen ‘konjonktürel’ söylemlerini -bin bir tevil ve akla ziyan ‘izahlarla’ – her dönemde de savunabilmiş insanlar varken şu âlemde; dahası, memleketin -kendileri dışında- neredeyse tüm ehl-i secdesi tarafından yapılan uyarıları hep güç ve güçlüden yana tavır koymalarına bakmaksızın ‘gruplarının adanmışlığı’ ve ‘liderlerinin ne derece âli bir fazilete sahip olduğu’ gibi tasavvurlarla hesaba almayan kimseler mevcutken memlekette; hele neredeyse din karşıtı her bir kesimle bir araya gelebilen ve neredeyse tüm politik gayretleri -nedense- hep Amerika-İsrail liderliğindeki malum küresel ittifakın çıkarlarıyla uyuşan bir grubun ‘seçilmişlik-hikmetlilik’ iddiasını savunanlar bulunabiliyorsa hala aramızda, biz fanatikliğin örneğini bunca zaman yanlış yerlerde görmüşüz demektir bu..
Demem o ki, fanatizm ve sadakat arasındaki şu ‘ince çizgi’, aslında en çok da sadakatin aklı gerektirdiğini bil(e)meyenlerin bir imtihanıymış.
Yani sadakat “aklı” isterken, fanatizm “aklı devre dışı bırakmayı” gerektirirmiş!
Ve sadakat değil, illâ da fanatizm sokarmış insanı asla gir(e)meyeceği kalıplara..
Son tahlilde ise sadakat; grubununçıkarını ülkesinin/ümmetin çıkarlarına tercih etme fanatikliği yerine; (“himmetini milleti bilmek” fermanının da gerektirdiği şekilde),grup çıkarlarının ümmetinkilerle neden çelistiğini sorgulama akıllılığında yatmaktaymış biraz da..
* *
Rabbimiz, umulmaz hayırlara çevirsin başımızdaki fitneleri tez zamanda (amin)
2014
- Mutluluk İçli Köftede midir? - 19 Haziran 2024
- Sen misin Haddi Çiğneyen? - 10 Mart 2024
- Varoluşu Fanilikte Aramak! - 11 Eylül 2023
- Eski(mez) Normal ve Yeni Anormal… - 10 Haziran 2023
- Goethe ve Mahzun Eseri “Batı-Doğu Divanı” - 2 Nisan 2023
- O “uymaz özellikler” - 2 Kasım 2022
- ‘Bilmediğiniz Durumlar Var’ Sapması - 17 Aralık 2021
- Sıradan, sırası gelmiş bir gün… - 16 Kasım 2021
- ‘Bu yolda da kaza olur mu hiç?’ - 9 Temmuz 2021
- “Hangisini seçmeli?” - 8 Haziran 2021