Ana Sayfa / Yazarlar / Şahıslar: On Birinci Söz – 3 / Prof. Dr. Himmet UÇ

Şahıslar: On Birinci Söz – 3 / Prof. Dr. Himmet UÇ

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Onbirinci Söz’ün şahıs kadrosu var. Çünkü böyle metinler şahıslar vasıtası ile insanlara yansıtılır. Birinci Sultan’dı, ondan kısmen bahsettik. Sultan sanatta, fende, ilimde çok büyük ustalığa sahipti. Zengindi, bu farklı özelliklerini yansıtmak istedi, bir saray inşa etti. Sarayını süsledi ve orada yaşayanlara nimetlerini hazırladı ve onları davet etti. Sarayın sultanı var, her şeyiyle harika bir saray, oraya davet edilen şahıslar, sarayın harikalığı karşısında durdular anlamını çözmek istediler. O zaman sarayın sultanı bir Yâver-i Ekrem bir büyük sekreter tayin etti. Yaver cumhurbaşkanlarının, hükümdarların insanlarla, yönetilenlerle ilişkileri ayarlayan büyük insanlardır. Böyle bir yâveri ekrem geldi ve insanlara sarayda nasıl hareket etmelerini lazım geldiğini anlattı. Sultan yaverini çağırdı ve “sarayın hikmetlerini, ve müştemilatının manalarını bildirerek onu üstad ve tarif edici tayin etti.” O hem Ü s t a d hem de t a r i f edici idi.

Yaverin özellikleri , daha sonra peygamberin özelliklerine mukabil gelecek

Sarayın hikmetlerini

Müştemilatının manalarını /bildirerek onu üstad ve tarif edici tayin etti

Hem yaver hem üstad, hem tarif edici

Ta sarayın sâniini müştemilatıyla ahaliye tarif etsin

Sarayın nakışlarının rumuzlarını bildirip,

İçindeki sanatlarının işaretlerini öğretip ,

Derunundaki manzum murassalar

Ve mevzun nukuş nedir,

Ve ne vecih ile saray sahibinin kemalatına ve hünerlerine delalet ettiklerini,

O saraya girenlere tarif etsin.

Girmenin adabını,

Ve seyrin merasimini tarif etsin.

Bir peygamberin yaptığı veya yapması lazım gelen şeyleri nasıl sıralamış.

1-Sarayın H i k m e tl er i; sarayın hikmetleri ne kadardır, bunlar hakkında tafsilat olmalı. Çünkü burada sarayın hikmetleri diyor yani çoğul eki kullanmış.

2-Müştemilatının m a n a s ı ; sarayı meydana getiren müştemilat, sarayın içinde bulunanlar, varlıkların isimleri ve görevleri , fonksiyonları ve alemin düzenindeki yerleri. Güneş yeryüzünü aydınlatır, ama aynı zamanda düzenin merkezinde yer alır. İşte bütün bunlar onların manalarıdır. Peygamber acaba düzenin içindekiler hakkında neler söylemiş? Bediüzzaman bunları biliyor ama ayrıntı vermemiş. Büyük bir bilgi birikiminden sadece manaları diye bahsetmiş. Bunlar sayfalara kitaplara sığmayan fikirlerdir. Hadislerde ve ayetlerde müştemilat konusunda neler söylenmiş? Büyük araştırmalar gerekir.

3-Sarayın sâniini müştemilatıyla beraber tanıtma. Burada sarayı sanatlı şekilde yaratan, içindekileri sanatlı şekilde yaratın, onlarla sânileri yani sanatlı yaratıcıları arasındaki münasebetleri anlatmış. Allah onları halketmiş ama Sâni onları sanatlı şekilde yapmış ve kendi ile bağlantı kurmuş. Ziynet, süs demek. Allah ‘zîneten lehâ’ diyor yani süslü yaratığını ama insanların da bu süslere uygun güzel yaşamalarını istiyor, müştemilat ile insan arasındaki ilişki.

4-Sarayın nakışlarının rumuzlarını bildirip sarayın nakışları ne, onların rumuzları ne, bu konuda bir şey söylemem bana göre zor. Rumuz yani sembol herkesin anladığı bir şey değil. Nakışı görmek de zor ondaki rumuzu görmek daha zor. Nakış, sanat terimi, özel bir terim, onu görmek bir de ondaki sembolü görmek.

5-İçindeki sanatlarının işaretlerini öğretip sanatların işaretini görmek de kolay bir iş değil.

6-Derunundaki manzum murassalar… Bu da bundan öncekinden geri kalmaz bir konu. Rumuzu da anlatacak, işareti de manzum murassayı da. O kadar mesele var ki…

7- Mevzun nukuş nedir? Mevzun nukuş yine zor bir konu.

8-Ve ne vecih ile saray sahibinin kemalâtına ve hünerlerine delâlet ettiklerini. Bunların saray sahibinin kemalatına ve hünerlerine nasıl delil oldukları. Bu konu da kapalıbana göre.

9-Girmenin adabını… Saraya nasıl girilecek, adabı ne? Öyle ya bir eve nasıl girileceği bellidir. Sarayda nasıl hareket edilecek?

10-Seyrin merasimini tarif etsin. Sarayı nasıl seyredecek; kurallarına ve adabına göre.

Tam on tane görevi var peygamberin.

Peygamberin yaptığı işleri tasni f etmiş, kategorize etmiş, bütün hayatını gözden geçirmiş.

Ayetler bunları ifade ediyor, hadisler de. “Dünyayı ve içindekileri siz oynayasınız diye yaratmadım, onları ciddi gayeler için yarattım” diyor.

Bediüzzaman düşünceye güç vermiş, onları siyasi ve idari nitelikle yorumlamamış. Böylece insanları siyasi mesele ile bir huzursuzluğa atmamış, sanat düşündürmüş, bütün bunlar sanat demek. Türkiye’de din en az yüz yıldır huzur ile beraber huzursuzluğun da kaynağı, neden; onun yorum tarzından dolayı. Dini cemaatlerin mizaçları bu siyasi-dini dengeyi kuramamaktan ileri gelmiş. Dindar değil sanki siyasi yorumlar yapıyor, kuruyor, yıkıyor, nizamı âlemci, toplum ve din mühendisi. Buna zihin dayanmaz. Ne harika yazarlar gereksiz eleştirilerinden demokrasi havariliğinden heba olup gitti. Ne gerek vardı. Hangi yazarın ağzına göre devlet dizayn edilmiş veya edilir, güçlü söz üreten birden kendini herşeyin üstünde görüyor, yanlış değil mi? Bak Bediüzzzaman’a; en büyük zulümlerin olduğu dönemde, hiçbir zaman devleti dizayn etmek gibi tavır almamış, söylese ne olur. Dünyada çok büyük yazarlar konuşmuşlar, ama onunla kalmış. Thomas Mann Almanya’yı terketmiş, yıllar sonra dönebilmiş, Victor Hugo yine öyle, Namık Kemal’in ömrü sürgünde geçmiş. Bediüzzaman dikenli sözler etmemiş, yine ömrü sürgünlerde geçmiş, ama ölçüyü kaçırmamış; “ehli dünyanın evhamını tahrik edecek hareketlerden sakının” demiş.

Onbirinci Söz’de sarayın sultanı var, sarayı var, Yaveri Ekrem var, üstad ve tarif edici özelliklere sahip, bir başka özelliği m u a r r i f ü s t a d, diğer insanlar ise “se y i r ci” olarak ifade edilmiş.

Muarrif üstad, yaveri ekrem, seyircilere hitap ediyor. S o r u m l u l u ğ u varlığın görüntüsünden hareketle ortaya koyuyor.

Varlığı okumakta hareket noktaları, ş e y l e r i n i z h a r ı , t e z y i n a t, i h s a n a t , i n a m ve i k r a m l a r, k em a l a t ı n ı n  â s â r ı , masnuat ve müzeyyenat üzerindeki s i k k e , h a t e m, turra. Bediüzzaman’ın farklılığı gözlemlere dayanarak dini ve insani sorumlulukları ortaya koymak , dinin telkininde yenilik bu .

İ z h a r, gösterme demek, yani gözümüze çarpan bütün varlıklar kendini tanıttırmak isteyen birinin varlığını gösteriyor. İnsanlar yüzyıllarca görünen şeylerden sorumluluk çıkaramamış, onlardan birine tapmış ne garip şey.

Bediüzzaman gösterme ile tanıttırma arasında bağlantı kuruyor. Nâsları bilen sayısız insan vardır, ama gösterme ve tanıttırma konusunda bir şey söyleyemez.

Gösterme-tanıttırma-tanıma, ama nasıl g ü z e l c e t a n ı m a.

Tezyinat, sevdirme, insan süsler ve süslenir karşısıdakine kendini sevdirmek için varlığın süsleri kendini sevdirmek isteyen birini gösterir, bu cümle bir ihtilal cümlesi gibi, güzelliği gören ne yapacak.

Sanatını takdir, işlerini istihsan(beğenme) kendini ona sevdirme

İhsanat ile muhabbet, itaat ile muhabbet/o bütün canlıları semereleri ile ihsan ediyor muhabbetini gösteriyor, insan da muhabbetini itaat ile göstermeli , kaçacak yer olmayan bir teklif tarzı. Sen bana nimetlerinle muhabbet ediyorsun, ben de sana itaatimle muhabbetimi gösteriyorum, eşitlik.

İhsanat –muhabbet= itaat –muhabbet/ varlığın ayetleri ile ayat-ı Kuraniye arasında bağlantı kurmak.

İnam ve ikram, şefkatini merhametini gösterme, insan da ona şükür ile hürmet ediyor.

Eserlerinin kemalatı ile manevi cemalini gösteriyor, insanda bu güzelliklerin sahibini görmeye teveccühünü kazanmaya iştiyak gösteriyor. Yunus’un “nereye baksam dopdolusun, seni nere koyam benden içeri” demesi gibi.

Tanımak, sevdirmek, itaat ile muhabbet, şükür ve hürmet, teveccühünü kazanmaya iştiyak, eserler üzerine koyduğu belirtilerle herşeyin ona ait olduğunu muakele ile akılla anlamak.

Şu altı mukabil tavır ile yani Allah’ın yaptığı ile insanın yaptıkları veya yapmak zorunda oldukları gözlemden hareketle bir dinin esaslarını ortaya koymak.

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Dut Yaprağının Faydaları Hakkında

Dut Yaprağının Faydaları Neler? Dut; ülkemizde ve ana vatanı olan Uzak Asya’da bolca yetişen bir …

Kapat