Vehbi KARA |
Şahıslara bağlı hizmet tarzının sonuçları
Devamlı ön planda olmak, vitrinde kalmak, nazar-ı ammede hoş görünmek gibi alışkanlıklar ki bunlara genel olarak “hodfuruşluk” adı verilir, nefsin hoşuna gitse de, gerek şahısların kendi açısından, gerekse Nur hizmetlerinin selâmeti açısından tehlikeli ve riskli durumlardır.
Nur talebelerinin özelliklerinden olan ihlâs, uhuvvet, tevazu ve mahviyet gibi güzel hasletlerin zedelenmesine yol açar. Keza Nur Talebelerinde bulunmaması gereken riya, gösteriş, gurur, kibir gibi zararlı ve çirkin bazı hasletlerin zuhuruna sebep olmasına vesile olabilir.
Hodfuruşluk, her zaman önde görünmek, her daim cemaat olmaya değil, imamlığa talip olmak istek ve arzusu içinde olmak gibi hisler, istemeyerek de olsa diğer dâvâ arkadaşlarının önünü kapatmak, nice istidatların neşv-ü nemasına mâni olmak, daha da ötesi farkında olmadan camiadaki fertlere karşı pederâne ve mürşidâne gibi hal ve tavırlara sapmak gibi kardeşliği zedeleyen, haset ve kıskançlık gibi tehlikeli his ve duyguların zuhuruna sebep olacağını akıldan çıkarmamak gerektir.
Her zaman önde görünme merak ve iştiyakının risk ve tehlikeleri sadece bunlardan ibaret değildir. Zamanla sıradan talebelerin dışında kendilerinde bir meziyet, bir kabiliyet, bir haslet bulunduğu hissine kapılan bazı şahıslar, kendilerini her şeyi bilen, hiç yanlış yapmayan, çok mükemmel hadimler olduklarını ve dolayısıyla kendilerini her halükârda bir imtiyazlı konumda görmeye ve çevresindeki insanlardan da böyle bir muamele beklentisine de girebilirler.
Oldukça saf, iyi niyetli bir çok kardeşimiz güya ihlâs saygı ve mahviyetin bir gereği olarak, böyle bir his olan şahıslara tam bir teslimiyet ve itimatla her söylediklerini, her yaptıklarını herhangi bir mihenge vurma ihtiyacı duymadan kabul ederler. Onların telkin ve tavsiyelerine harfiyen uyarak yerine getirmeyi hizmetin bir gereği olarak telâkki ederler. Halbuki bu tarz doğru değildir. Bakın Münazaratta Bediüzzaman ne demiş;
Hiçbir müfsid, “Ben müfsidim” demez, daima sûret-i haktan görünür, yahut batılı hak görür. Evet, kimse demez “Ayranım ekşidir.” Fakat, siz mihenge vurmadan almayınız. Zîra, çok silik söz, ticarette geziyor. Hatta, benim sözümü de, ben söylediğim için hüsn-ü zan edip, tamamını kabul etmeyiniz; belki ben de müfsidim veya bilmediğim halde ifsad ediyorum. Öyle ise, her söylenen sözün kalbe girmesine yol vermeyiniz. İşte, size söylediğim sözler hayalin elinde kalsın; mihenge vurunuz. Eğer altın çıktı ise kalbde saklayınız, bakır çıktı ise çok gıybeti üstüne ve bedduayı arkasına takınız, bana reddediniz, gönderiniz.
İşte Nur hizmetlerine yönelik tehlike bu noktada kendini gösterir. Bediüzaman’ın; “ebedî, bâki hakikatler, fâni ve çürütülebilir şahıslara yüklenmez” ikazını yapmakla kalmayıp; “ben bir hiçim… Ben bir çekirdektim, çürüdüm.. Ben bir kuru çubuk hükmündeyim… Ben bir ders arkadaşınızım.. Ben nefsimi terbiye etmemişim..” gibi tevazu ve mahviyet dolu ifadelerle kendini kamufle ederek, aynı zamanda Nur hizmetlerindeki hizmet tarzını ve metodunu gözler önüne serdiği halde, camia içinde kendilerinde bir meziyet, bir özellik bulunduğu hissine kapılan bazı hadimler her zaman vitrinde olmak, devamlı önde görünmek merakına düştüler.
İman ve Kuran hizmeti nokta-i nazarında bu gibi yanlış tavır ve davranışların faydaları yerine çok zararlarının olduğunu yaşayarak gördük. Önde görünme merakı evvelâ bir çok kabiliyetin savrulmasına; sonra da Nur camiasının istenmeyen bazı sıkıntılara girmesine, yanlış yollara ve istikametlere sapmasına sebep olmuştur maalesef. Rabbim, tevazu ve mahviyet düsturlarından ayrılmamayı cümlemize nasip etsin hodfuruşluk ve kendini beğenmek gibi fena hasletlerden hepimizi muhafaza etsin…
- Kayıt Dışı Ekonomi ve Çözümleri Kitabı - 23 Ağustos 2020
- Hani Avrupa Ayağa Kalkacaktı? - 20 Ağustos 2020
- Şimdi Sıra Birinci Maddeye Geldi - 15 Ağustos 2020
- Yalancının Mumu 51 Senedir Yanıyor - 13 Ağustos 2020
- Kadına Şiddet Şapka İle Başladı - 11 Ağustos 2020
- Fuat Sezgin’in Arapçanın Üstünlüğüne Dair Görüşleri - 8 Ağustos 2020
- Necip Fazıl Kısakürek’i Farklı Gösteriyorlar - 3 Ağustos 2020
- Ölümü Unutmuş İnsanlara Bir İbret Dersi - 28 Temmuz 2020
- Kelam-ı Ezelî ve Hutbenin Arapça Okunması - 25 Temmuz 2020
- Böyle Anayasa Olmaz - 20 Temmuz 2020