Karar Gazetesi yazarı Hakan Albayrak, son günlerde özellikle sosyal medyada nükseden Üstad Bediüzzaman aleyhtarlığına dair bir yazı kaleme almış. Yazı şöyle:
Sosyal medyada yine Said Nursi aleyhinde bir rüzgâr estirilmeye çalışılıyor.
Sosyal medyada yine Said Nursi aleyhinde bir rüzgâr estirilmeye çalışılıyor.
Bitlis, Van ve Diyarbakır’da Arapça ve Türkçenin yanı sıra Kürtçenin de eğitim dili olarak kullanıldığı bir üniversitenin (Medresetüzzehra) kurulmasını istedi ya; “Kürtçü” imiş.
“Vatan ve millet ve İslâmiyete hıyanet etmem, hakikat-i Kur’an’a feda olan bu başımı zalimlere eğmem” dedi ya; “hain” imiş.
Küfrün karanlığını yarmak için Risale-i Nur’u yazdı ya; “din tüccarı” imiş.
Ne “tüccar” ama!
Kazancı çile üstüne çile; zindanlarda, sürgünlerde.
***
Ama esas ecir, Alemlerin Rabbi Allah katındadır.
O ecrin peşinde bir ‘tacir’di Said Nursi.
Rıza-yı ilahi için varını yoğunu ortaya koyan bir serdengeçti…
Ha, “deli” de diyorlar; Necip Fazıl’ın “Divaneler muhtacız” sözündeki divane manasında deliydi Said Nursi, evet.
Dava delisiydi.
İslam’a yapılan hücumları savuşturmaktaydı aklı fikri.
En elverişsiz şartlarda, “Zındıka Komitesi”nin yakıcı derecede yakın gözetimi altında bile iman hakikatlerini yazmaktan çekinmedi.
“Yazıcı” ve “Okuyucu” gönüldaşları vasıtasıyla yurdun dört bir yanına nur saçarak çomak soktu o komitenin çarkına.
(“Yazıcı” ve “Okuyucu” deyince: İman hakikatlerini yaymaya adanmış yekpare bir hareket olarak doğan ve zamanla çeşitli gruplara ayrılan “Nurculuk”, Said Nursi’nin Risale-i Nur’unu -dahası Kur’an’ı ve Sünnet’i- istismar eden F.Gülen liderliğindeki sapkın gruba / örgüte hapsedilemez.)
***
Sadece Kemalistler değil, bazı ‘İslamcı’ aydınlar da buğzediyor Said Nursi’ye; tarikatlara buğzettikleri gibi.
Said Nursi ve gönüldaşlarının, kimi tarikatların ve geleneksel medreselerin (yahut Dursunbey’in Sarı Hoca’sı gibi ‘tek tabanca’ hocaların), ayrıca Eşref Edip’lerin ve Necip Fazıl’ların yaktığı fenerler olmasaydı, daha nice insanımız “Zındıka Komitesi”nin karanlığında kaybolup gidecekti; iman kurtarmaya vesile olmanın ve Müslümanlık şuurunu canlı tutmanın hatırı yok mu?
Bu uğurda her çileyi göze almanın ve Alemlerin Rabbi Allah’a tam bir tevekkül içinde çekmenin hatırı yok mu?
Onlar tabii ki eleştiriden azade değil; ama bu yüksek hatırı her halükârda gözetmek gerek.
***
Hürriyetçiliği ve İttihad-ı İslam’cılığı ile temayüz eden “Eski Said” de, iman kurtarma mücadelesiyle temayüz eden “Yeni Said” de benim başım gözüm üstüne.
Allah ganî ganî rahmet eylesin.
- Mehmet Nuri BİNGÖL”ün Edebî Yolculuğu - 30 Ağustos 2024
- Risale-i Nur’da ve Hatıralarda Kurban Bayramı - 15 Haziran 2024
- Ramazan’dan Sonra - 24 Nisan 2024
- Ramazan Bayramı ve Peygamber Efendimizin Bayramı - 9 Nisan 2024
- Kadir Gecesi ile İlgili Yazılar - 5 Nisan 2024
- Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI - 30 Mart 2024
- Peygamberimizin (asm) İtikâfı - 29 Mart 2024
- Aydınların Dilinden Bediüzzaman Said Nursî / Vefatının 64. Sene-i Devriyesi Hatırasına (video).. - 25 Mart 2024
- Sükûtun Zarâfeti / İmam Süyutî - 23 Mart 2024
- “Oruç, Bıçağa Gerek Duyulmayan Bir Ameliyattır.” - 20 Mart 2024