Ana Sayfa / Yazarlar / Sanat Galerisi

Sanat Galerisi

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Sanat Galerisi

Can sıkıntısı çok az yaşadığım hislerden biri. Kolay kolay canım sıkılmaz. Mutlaka kendime bir uğraş bulur ve o meşguliyetle zamanı değerlendirmeye çalışırım. Ama o gün ne hikmetse sıkıntılar ağır bastı. Ne yapacağımı bilemiyordum ve can sıkıntısı içinde kimi arasam ve ne yapsam diye düşünüyordum. Bu sıkıntıların kalp katılığından kaynaklandığını da biliyordum. O sırada telefonum çaldı. Telefon eden arkadaşım beni resim sergisine çağırıyordu. Üstelik bu sergideki resimler, kendi eseri olan tablolardı. İlk sergime gelmezsen darılım dedi. “Zaten canım sıkılıyor.” diyecektim ki arkadaşımın çok hassas ve alıngan olduğunu hatırlayıp darılır endişesi ile fazla konuşmadan “Tamam olur.” dedim. Sanatla uğraşan, iyi bir gözlemci olan ve ince ayrıntıları yakalayabilen insanlar daha hassas ve dikkatli oluyorlar.

Telefonda verdiği adrese gittim. Serginin olduğu salonun kapısındaki kalabalıktan arkadaşımın tablolarına rağbet edildiğini anladım. Kalabalığın içine karıştım. Salonun kapısından geçerek duvardaki tabloları incelemeye ve arkadaşımın sanatını değerlendirmeye başladım. Tablolar genelde manzara resimleri ile hayvanları tasvir eden çalışmalardan ibaretti. Ben resimleri incelerken yanımda duran ziyaretçilerden biri eline kağıt kalem alıp sergilenen tabloların basit bir kopyasını yaparak ziyaretçilere gösterdi. Kopya edilerek yapılan resme bakan diğer insanlar hayret içinde ve övgüler yağdırarak: “Ne kadar kısa zamanda aynısını yaptı. Çok yetenekli biri.” diyerek kopya çeken adamın eserini duvara asmak istediler. Bu olayları uzaktan seyreden ressam arkadaşım herkesi dışarı çıkarıp sergiden kovmak için bize doğru koşarak geldi. Kızarak: “Çıkın dışarı sizi sahtekar adamlar” diyerek çıkıştı. Kalabalık adamı omuzlarına alarak ve bir kısmı da alkışlayarak sergi salonundan dışarı çıktılar.

Sergi salonu boşalınca ressam arkadaşım ve ben göz göze geldik. Birbirimize şaşkın ifadelerle bakarken arkadaşım titrek bir sesle konuşmaya başladı: “Büyük emekler sarf ederek ve uzun bir zaman harcayarak meydana getirdiğim, gözüm gibi baktığım tablolarıma yapılan hakareti gördün değil mi?” dedi.

Ben de: “Sadece tablolara değil, bu hakaret aynı zamanda sana yapılmış bir hakaret.” dedim. Başını sallayarak: “Evet.” dedi.

O’na dedim ki:

“Sen nasıl çaldıysan senden de çaldılar, sen nasıl hakaret ettiysen sana da hakaret ettiler.”

“Ben kimseden çalmadım. Hiçbir ressama da hakaret etmedim.” diyerek ve sesini yükselterek bana çıkıştı.

“O kadar emin olma. Sen bu tablolardaki manzaraları ve hayvan tasvirlerini kendin icad etmedin. Bunların hepsini sanatların ve sanatkârların yaratıcısı olan gerçek Sanatkârdan çaldın. Buna rağmen o Sanatkârı bir kez olsun takdir etmedin. Böylece Ona en büyük saygısızlığı yaptın. Aynı şey sana yapılınca bunun ne kadar çirkin ve ne kadar haksız bir davranış olduğunu anladın. Şimdi sen özür dilenmesi gereken biri olmaktan çok, özür dilemesi gereken biri durumundasın. Sanatı ve eserleri gözümüzün önünde duran fakat ondan gaflet ettiğimiz o büyük Yaratıcıdan af dile, kendini Ona affettirmeye çalış.” dedim.

Ressam hiç düşünemediği bu gerçekler karşısında şaşkına döndü. Utanç ve pişmanlıkla, bunu nasıl fark edemediğini düşünerek kendine kızmaya başladı. Sonra ayağa kalktı. Dışarıdaki kalabalığı sergi salonuna çağırıp onlara hitaben: “Hepimiz sanatı yanlış yerlerde arıyoruz. Sahtekar hırsızları ve saygısız haksız adamları sanatkâr diye takdir ediyoruz. Bırakın bunları, bırakın beni ve benim gibi adamları. Gerçek Sanatkar sizi görüyor, siz de O’nu hissedin. Çıkın dışarıya, Onun sanatlarını seyredin. Gidin kainat sergisine, orada sergilenen sanatlara bakın. İki yüz bin çeşit bitki ve iki yüz bin çeşit hayvan üzerindeki sanatları inceleyin, gökyüzüne, güneşe, aya, yıldızlara, dağlara, sahralara, denizlere, göllere, nehirlere, vadilere, arz üzerindeki güzelliklere, insana ve insanın yüzüne bakın, gerçek sanatları ve bunları Yaratanı takdir edin.”

Ressam arkadaşım konuşurken ben de tablolardan birinin üzerine beyaz bir kağıt yapıştırıp şu hadisi şerifi yazdım ve giriş kapısının tam karşısındaki duvara asarak insanların anlayışına sundum: Huzeyfe’den (r.a.) rivayetle, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah her sanatkârın ve sanatının sanatkârıdır.” (Hakim- Müstedrek) (Camiü’s- Sagir 1. Cilt.)

(2002)

(Yol isimli kitaptan alınmıştır.)

Abdullah Öztürk 

Yazar : Abdullah ÖZTÜRK

1963 miladi ve 1383 hicri senesinde, Ankara’da dünyaya geldi.
Gazi Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümünden mezun oldu.
Memleketi Şeyh Ali Semerkandi Hazretlerinin yaşadığı ve medfun olduğu Şeyhler beldesidir.
Huccet, Hulasa, Fıkhul Kebir, Fıkhul Evsat, Fıkhul Asgar, Hıristiyanlara Mektuplar, Yol, Bir Şahıs Bir Olay, Cevher İnci Altın, Suristan, Kalbimin Aydınlığı 40 Hadis, isimli eserlerin yazarı, halen ilmi araştırmalarını devam ettirmektedir.

Web Sitesi
Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Yorumlar

  1. avatar

    Allah razı olsun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Gönül Denizindeki Çalkantılar ve Dalgalar

GÖNÜL DENİZİNDEKİ ÇALKANTILAR VE DALGALAR İnsan, bazen öyle sıkışır, öyle bunalır ki dünyayı içindeki bütün …

Kapat