Sani Beg Divanı

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Şimdiye kadar şuara tezkirelerinde bazı şiirlerine rastlanan, ancak divanına ulaşılamayan Sani Beg’in eserini altı yıl kadar önce Kastamonu’da bir eskicide bulmak nasip olmuştu.. Daha sonra Mısır’da Hidiv Kütuphanesi’nde dağınık durumda olmak üzere ikinci bir nüshası daha ortaya çıktı. Orjinal nüshayı çalışması için kendisine verdiğim değerli akademisyen Dr. İshak Taşdelen, uzun emekler sonucu Tenkitli Metin halinde hazırlayıp yayınladı. Tuncay Sakallıoğlu (TS ) nüshası olarak tanıttığı yazma ile Mısır nüshasınını karşılaştırmalı olarak incelemiş, ortaya, büyük boy 490 sayfalık hacimli bir eser ortaya çıkmış.. Emeklerine sağlık diyorum..

Peki İshak Hoca’nın anlatımıyla, Sani Beğ kimdir? 

”Kaynaklar 16. Yüzyılda yaşamış olan Sani Beğ’in Kanuni dönemini idrak etmiş bir Osmanlı askeri olduğunu kaydediyor.. Dahası, divanının satır aralarında 2. Selim döneminde çeşitli savaşlara katıldığı, 3. Murat döneminde ”5 dirhem ile sipahilikten emekli” olduğu da anlaşılıyor.. Sani Beg’in ömür sermayesini savaş ve fetihlerde harcamış bir yeniçeri olmasının yanısıra, 16. yüzyıl edebiyat tarihçiliği açısından da, metaforik (mecazlı) yoğunluğu oldukça yüksek bir Türkçe ile divan tertip etmeyi başarmış önemli bir şair olduğunu özellikle vurgulamak gerekiyor.”

T.S Kastamonu nüshası, Sani Beg’in sağlında, Hicri 993’te (miladi 1586) Abdurrahman Paşa’nın oğlu Mehmet tarafından Bağdat’ta istinsah edilmiş.. (Mehmed, Tosya’da tarihi camisi olan Maraşlı Abdurrahman Paşa’nın oğlu mu? Araştırmaya değer..) Mısır Hidiv nüshası ise daha sonra kopya edilmiş ve tarihsizdir..

Sani Beğ Divanı, yalnızca bir şiir kitabı değil, tarih kıtalarıyla, döneminin önemli olaylarına ışık tutması bakımından da dikkate alınması gereken bir kaynaktır.. Hayırlı olması dileklerimle, başta Dr. İshak Taşdelen olmak üzere katkıda bulunan herkese teşekkür ediyorum..
T.S

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Cuma Hutbesi Niçin Arapça Okunmalıdır?

“Hastalığın teşhisi tedavinin yarısıdır” demiş atalarımız. Öncelikle kimsenin doğru dürüst bilmediği bir hastalığımızı teşhis edelim: …

Kapat