Ana Sayfa / Yazarlar / Şefaati İnkâr Etmek Güneşe Karşı Gözünü Kapamak Gibidir

Şefaati İnkâr Etmek Güneşe Karşı Gözünü Kapamak Gibidir

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

ŞEFAATİ İNKAR ETMEK GÜNEŞE KARŞI GÖZÜNÜ KAPAMAK GİBİDİR!..
“Mânen ruha geldi: Neden bir cüz-ü hakikat-ı imaniyeyi inkâr eden kâfir olur ve kabul etmeyen Müslüman olmaz? Halbuki, Allah ve âhirete iman, birer güneş gibi o karanlığı izale etmek lâzım geliyor. Hem neden bir rükün ve hakikat-i imaniyeyi inkâr eden mürted olur, küfr-ü mutlaka düşer ve kabul etmeyen İslâmiyetten çıkar?..

Elcevap: İman, altı rüknünden çıkan öyle bir vahdânî (bütün) hakikattir ki, tefrik (ayrılık) kabul etmez. Ve öyle bir küllîdir ki, tecezzî (bölünme)kaldırmaz. Ve öyle bir külldür ki, kabil-i inkısam olmazlar.”(parçalanıp taksim edilemez.) (11. Şua, 9. Mesele)
Nasıl ki, çekirdek ucundan az bile olsa yenmişse bir daha yeşermez, ağaç olmaz, aynen iman da ruh gibi bir nurdur, bölünme, parçalanma söz konusu olmaz, yani iman ister zayıf olsun, ister kuvvetli; her halükârda, ya tam vardır yada yoktur, ortası olmaz!..

Sünnet İtikadımız da;
“Peygamberin şefaati, velilerin kerameti ve mü’min’in feraseti haktır.”
-İmam Maturidî, İmam Eş’arî-
Şefaatin hak olduğuna delil olan birçok ayetten bazıları şunlardır;
“O’nun izni olmadan huzurunda şefaat etmek kimin haddine!..” (Bakara-255)
Bu ayette, kesin olan hüküm;
şefaat hakkının Allah’ın iznine bağlı olduğudur,
yani yok denmemiş, izni dahilinde olduğu beyan edilmiştir!..

Ayrıca
Allah’ın kullarına şefaat etmesi için izin verdiği peygamberler, şehidler, evliyaların da
şefaatinin, Allah’ın izni dairesinde fayda vereceği, ayet-i Kerimeler de açıkça ifade edilmiştir;

 “O gün Rahmân’ın izin verdiği ve sözünden razı olup, hoşnut olduklarından başkasının şefaati fayda vermez” (Tâ-hâ, 109)

O razı olup, şefaat hakkına malik kıldığı kullarının derecelerini de başka bir ayette yine açıkça beyan etmiştir!..

“Onların rableri katındaki ödülleri, altından ırmaklar akan, içinde devamlı kalacakları adn cennetleridir. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte bu, rabbini sayıp O’ndan korkanlar içindir.” (Beyyine,8)

Ve yine,
günahkarların dinden çıkacağı ve onlara şefaat edilmeyeceğini ileri sürenlere karşı da, başka bir ayet-i Kerime’de,
“Günahkarları susuz olarak Cehennem’e süreceğiz.”(O gün) Rahmân’ın katında bir ahd almış olan kimseden başkaları şefaate malik değildirler. (Meryem-86,87)

Bu ayet-i kerime’deki ahd, Fahrettini Razi’ye göre tevhid yani imandır.

Zira “İman eden ve sâlih amel işleyenlere mağfiret ve bol rızık vardır.” (Hacc, 22/50) vaadi verilmiştir.

İmanlarını muhafaza edip, günahlarına nedamet ederek istiğfar edenlere şefaat edilme hakkına sahip olacakları şu ayetlerle müjdelenmiştir;

“Bilmiyorlar mı ki, kullarının tövbesini kabul eden-TEVVAB olan- Allah’tır, sadakaları kabul eden de O’dur.
Şüphesiz Allah tövbe kapısını alabildiğine açık tutmaktadır, rahmetiyle her şeyi kuşatmaktadır.” (Tevbe,104)

“Hicret edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolunda eziyet çekenler, savaşanlar ve öldürülenler: İşte bunların günahlarının üzerini kesinlikle örteceğim ve onları tabanından ırmaklar çağlayan cennetlere sokacağım.” (Âl-i İmran 3:195).

“Allah (tevhid ahdiyle iman eden), Allah’ın razı olduğu salih amelleri yapanlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir.” (Fetih,29)

“Mü’minlerden öyle erler vardır ki,
(o gün) Allah’a, ahd ettikleri sözde durdular.
Öyle ki onlardan kimi adağını yerine getirdi (şehîd oldu),
kimi de (şehîd olmayı) bekliyor!
Fakat(onlar) hiçbir şekilde (verdikleri sözü) değiştirmediler.” (Ahzâb,23)

“Enes bin Mâlik (ra) demiştir ki: “Amcam Enes bin Nadr’e, Bedir Savaşına katılamaması
çok ağır gelmişti. Bunun üzerine o: ‘Hz. Peygamber (ﷺ)’ın katıldığı ilk savaşa onunla
birlikte katılamadım.
Ama Allah’a yemîn ederim ki, eğer Allah bana Hz. Peygamber (ﷺ) ile birlikte, bir savaş nasîb ederse, o zaman ne yapacağımı, Allah elbette görecektir!’ dedi. Ve başka birşey söylemekten çekindi.
Nihâyet ertesi yıl, Hz. Peygamber(ﷺ) ile Uhud Savaşına katıldı. Şehîd oluncaya kadar savaştı. Cesedi üzerinde seksenin üzerinde kılıç, mızrak ve ok yarası vardı.
Öyle ki halam Rubeyy: ‘Kardeşimi ancak parmaklarının uçlarından tanıyabildim!’ demişti. Bunun üzerine bu âyet-i kerîme, Enes bin Nâdr’e ve arkadaşları hakkında nâzil oldu.” (İbn-i Kesir, c. 3, 89)
Enes bin Malik (r.a) şöyle dedi:
“Rasulullah (ﷺ):
‘Şefaatim ümmetimden büyük günah sahibi kimseleredir’ buyurdu.”
(Ebu Davud 4739 Tirmizi) 

İmam Ahmed b. Hanbel… Câbir b. Abdullah’tan rivayet etti ki; Rasûlul-lah (ﷺ) şöyle buyurmuştur:
“Her peygamberin kendi ümmeti için yaptığı müstecab bir duası vardır.
Ben de duamı, kıyamet gününde ümmetime şefaat olarak sakladım.”
“Cennetliklerle cehennemlikler birbirlerinden ayrılıp da cennetlikler cennete, cehennemlikler de cehenneme girdiklerinde, peygamberler kalkıp şefaat ederler.
Onlara: “Haydi gidin bakalım. Kalbinde zerre kadar bir kırat kadar imân bulduğunuz kimseyi cehennemden çıkarın” denir.
O denilen va¬sıftaki kimseleri cehennemden çabucak çıkarırlar. Sonra yine şefaat ederler.
Kendilerine: “Haydi gidin bakalım. Kalbinde bir hardal tanesi ağırlığınca imân bulduğunuz kimseleri cehennemden çıkarın” denir.
Sonra Cenab-ı Allah: “Şimdi de ben kendi ilim ve rahmetimle bazıları¬nı cehennemden çıkaracağım.” der.
Peygamberlerin cehennemden çıkardıklarından kat kat fazlasını çıkarır.
Çıkardıklarının boyunlarına “Allah’ın azat ettikleri” ibaresi yazılır.
Sonra onlar cennete girerler.

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Âhirzaman Sokaklarında Bir Mü’minin Nesil Endişesi…

Mânevî Feryatların Yükseldiği Âhirzaman Sokaklarında BİR MÜ’MİNİN NESİL ENDİŞESİ… Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi BİR TEK …

Kapat