Ana Sayfa / İLİM - KÜLTÜR – SANAT – FİKRİYAT / Makaleler / Şefaatin Delilleri – 3: Cehenneme Giren Bir Kısım Günahkârlara Şefaat Fayda Verecektir

Şefaatin Delilleri – 3: Cehenneme Giren Bir Kısım Günahkârlara Şefaat Fayda Verecektir

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Şefaat Haktır. 3. Delil: Meryem suresi 87. Ayet

A- Şefaatin hak olduğuna dair göstereceğimiz 3. Kur’an delili, Meryem suresinin 87. ayet-i kerimesidir. Manaya bir öncesinden bakacak olursak: أَستعيذ بالله ،

وَنَسُوقُ الْمُجْرِمِينَ إِلَى جَهَنَّمَ وِرْدًا

Suçluları susuz olarak Cehennem’e süreceğiz.

لاَ يَمْلِكُونَ الشَّفَاعَةَ Onlar şefaate malik değildirler. Yani onlara şefaat edilmez. إِلاَّ مَنْ Ancak o kimse şefaate maliktir. Yani ancak o kimseye şefaat edilir. Peki, o kimse kimdir? اتَّخَذَ عِنْدَ الرَّحْمَنِ عَهْدًا Rahman’ın katında bir söz alan.

Manaya bir daha dikkat kesilelim: Suçluları susuz olarak Cehennem’e süreceğiz. (O gün) Rahman’ın katında bir söz almış olan kimseden başkasına şefaat edilmez. (Meryem/86-87)

B- Çok güzel bir ayeti kerime.

A- Şimdi, bu ayet-i kerime üzerinde biraz tahlil yapalım.

Ayeti kerimenin başında günahkârlardan bahsedilerek, onların susuz olarak Cehennem’e sürüleceği haber verilmiştir. Daha sonra لاَ يَمْلِكُونَ الشَّفَاعَةَ Onlar şefaate malik değildirler. buyrulmuştur… Onların şefaate malik olmaması iki manaya gelebilmektedir. 1. Mana: Onların şefaat edemeyeceğidir. 2. Mana: Onlara şefaat edilemeyeceğidir. Fahrettin-i Razi hazretleri, 2. manayı tercih ederek şöyle der: Bu ikinci mana daha uygundur. Çünkü ayeti 1. manaya hamletmek, yani onlar şefaat edemez demek, açık ve belli olan bir hususu yeniden açıklamak gibi bir şey olur. Demek, “Onlar şefaate malik değillerdir” beyanı, onlara şefaat edilmez manasındadır.

İşte kâfirlerden, müşriklerden ve diğer bütün günahkârlardan oluşan günahkârlar güruhuna: “Onlara şefaat edilmez.” buyrulduktan sonra, إِلاَّ مَنْ   “O kimse müstesna” denilerek, şefaatin fayda vermeyeceği günahkârlar güruhundan bir kısım insanlar müstesna kılınmıştır.

B- O zaman إِلاَّ مَنْ ifadesinden anlıyoruz ki, bir kısım günahkârlara şefaat fayda verecektir.

A- Evet eğer şefaat onlara fayda vermeyecek olsaydı, böyle bir istisna yapılmaz; “O gün günahkârlara şefaat edilmez.” denilerek ayete nokta konulurdu. Ancak nokta konulmamış ve إِلاَّ مَنْ denilerek istisna yapılmıştır.

B- Peki, bu istisnaya giren kullar kimlerdir?.

A- Ayetin devamı bunu beyan eder: اتَّخَذَ عِنْدَ الرَّحْمَنِ عَهْدًا Rahman’ın katında bir söz alanlar… Buradaki söz, Fahreddin-i Razi’nin beyanına göre, tevhid ve kelime-i şehadettir. Yani imandır… Demek, iman sahibi olan günahkarlar, imansız günahkarlardan ayırt edilmiştir. İmansız günahkarlar hakkında “onlara şefaat edilmez” buyrulurken, imanı olan günahkarlar bu hükmünden istisna edilmiştir. O halde şimdi ayet-i kerimeye bakarak soralım: Kime şefaat edilmeyecek?

B- Tabiki günahkârlara.

A- Peki, bu günahkarlardan hangi güruh müstesnadır?

B- Allah’ın katında bir söz alan, yani tevhid ve kelime-i şehadet sahibi olanlar.

A- Bak, ayetin açık beyanıyla: Allah’ın katında söz alan, yani tevhid ve kelime-i şehadet sahibi olan günahkârlara şefaat edilecektir.  Şimdi şefaati inkâr edenlere bazı sorular soralım.

Ayeti kerimede, Rahman’ın katında söz alan günahkârlara şefaat edilebileceği açıkça beyan buyrulmuştur. Demek şefaat haktır ve Allah katında söz alanlara, yani tevhid ve kelime-i şehadet sahiplerine mahsustur.

Şimdi şefaati inkâr edenlere soruyoruz: Sizler bu ayet-i kerimeye nasıl mana veriyorsunuz? Ayetteki إِلاَّ مَنْ “O kişi müstesna” kaydını görmüyor musunuz?

B- Eğer şefaat hak olmasaydı, ayette إِلاَّ مَنْ denilir miydi?

A-  إِلاَّ مَنْ demek, “Şefaat ancak bu kişilere edilir.” demektir. Bu kişiler de ayetin devamında izah edilmiş: Rahman’ın katında söz alanlar. Fahreddin-i Razi’nin izahına göre, tevhid ve kelime-i şehadet sahibi olanlar. Bu kişilere şefaat edilebilecektir.

B- Yani siz ayetleri böyle açıkladıkça konunun hakikati güneş gibi ortaya çıkıyor. Şefaati inkâr edenlerin bu ayetleri nasıl görmezden geldiklerine hayret ediyorum.

A- Evet Kur’an ayetleri güneş gibi ortada. Güneşe gözünü kapayan ancak kendine gece yapar. Şimdi şefaati inkâr edenlere diyorum ki; Allah, bu kişilere şefaat edilebilecek derken, siz “Yok, edilemez” diyorsunuz. Bu sözünüzle ayeti inkâr ettiğinizin farkında mısınız?

B- Eğer biraz aklı ve insafları varsa hemen tövbe etmeliler.

A-  Sadece tövbe etmeleri yetmez. Bu fikirleriyle bozdukları insanların ıslahına da çalışmalılar.

B- Doğru diyorsunuz. Cenab-ı Hak onlara hidayet versin ve ümmetimizi bu gibilerin şerlerinden muhafaza eylesin.

A- Amin sevgili kardeşim amin.  Şefaatin hak olduğuna dair 3. delilimizi burada sonlandıralım ve şimdi Kur’an’dan 4. delilimize geçelim.

Devamı var.

Önceki bölüm

Şefaatin Delilleri – 2: Allah’ın izin verdiği, sözünden razı olduğu kimselere şefaat fayda verecektir

Kaynak: seyrangahTv.com

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Leyle-i Berat Hakkında (Âyet, Hadis, Risale-i Nur)

BERAT: Nişan, rütbe ve imtiyaz için verilen resmî belge, kurtuluş. Sitemizde Berat Gecesi ile İlgili yazılar …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
İnebolu Nur Talebelerinden Recep UYSAL Ağabey

BEDIÜZZAMAN HAZRETLERİ İnebolu için 'Küçük Isparta" diyor. Bu taltif elbette sebepsiz değildi... 1940'lı yılların ortalarından …

Kapat