02:04:2017
Avukat Gültekin SARIGÜL’ün Hatıralarından
Avukat Gültekin Sarıgül, 1937’de Antalya’nın Korkuteli ilçesinin, şimdiki adıyla Başpınar Köyünde dünyaya gelmiştir. Liseyi Antalya’da bitirdikten sonra, 1956’da Ankara Hukuk Fakültesine yazılır. Aynı sene ilk defa Bediüzzaman ismini duyar ve Risale-i Nurları okumaya başlar. 1959’da Isparta’da bulunan Üstad’ı ziyaret eder, iltifatına ve hayır dualarına mazhar olur. Av. Gültekin Sarıgül deyince akla ilk gelen şey Risale-i Nur davalarıdır.
Ömer ÖZCAN
(…)
Üstadın evinde dünya yoktu
Tâhirî ağabeyle kalmıştık, beraber eve çıktık, salona geçtik. Salon dediğimiz yer: Tabanında hiçbir örtü yok, tamamen tahta taban… Üstadın kaldığı odaya baktım, tabanında çok eski bir kilim, sağ tarafta demir bir karyola, ortada sac bir soba. Pencerelerde perde yok, muayyen bir seviyeye kadar gazete yapıştırılmış. Kenarlarda da eskimiş tek kişilik minderler var. Hâsılı kelam orada dünya diye bir şey yoktu. Hem Üstadın kaldığı oda, direkler üzerine kurulu balkon gibi bir çıkıntı halinde idi. Yani altı boş. Orası nasıl ısıtılıyordu… Isparta bin metre yükseklikte yayla gibi bir yerdir. Yani çok soğuk olan bir yer. Altı boş bir oda nasıl ısıtılırdı. Ağabeylerin kaldığı oda da aynı şekilde: Eski bir kilim, perde yok, kenarlarda eski minderler. Bunları ben büyük bir ibretle müşahede ettim o zaman.
Üstadın günlük konuşmaları ile vazife anındaki konuşmasının farkı
Üstadla Isparta’da görüştükten sonra, Antalya için trende ikinci mevkide bilet almıştım. Koltuk numarası olmadığından yolcu çoksa yer bulunmazdı. Bir kompartımanı o telaşla açtım, baktım, genç, o günkü ölçülerle asrî diyebileceğimiz bir kadın, yanında da sakallı nurani bir zat var. Selam verdim, müsaade isteyip girdim. Elimde de el yapması bir asker bavulu var. Onu kaldırdım, yukarıya koyarken o zat bana bakıyormuş, dedi ki: “Evladım sen büyük bir zatı, Bediüzzaman Hazretlerini ziyaretten geliyorsun?” “Allah! Allah!” deyip şaşırdım. “Nerden anladınız?” dedim. “Evladım yüzün ifade ediyor” dedi. “Siz kimsiniz?” dedim. “Üstad Hazretleri Burdur’a ilk geldiğinde ona talebe olmuş, emekli muallim Hasan Melli” dedi.
Hasan Melli: “Ben birçok kerametlerine şahit oldum. Yalnız evvela sana bir şey sorayım: Üstadın konuşma tarzını nasıl buldun?” dedi. Tebessüm ettim: “Hal hatır sorarken Türkçe’yi az bilen, şark şivesiyle konuşan bir zat- ı muhterem” dedim. “Hah! Onu istiyorum ben işte, sen Bediüzzamanın hususi şahsiyetini görmüşsün. Onun dellâl-ı Kur’an noktasındaki şahsiyetini görmeliydin” dedi. “O nasıl oluyor?” dedim. “Biz de ilk tanıdığımızda günlük konuşmaları aynı böyleydi. Ama o safha biter, sonra diz çöker oturur, euzu besmele, salâvat-ı şerife… Arkasından bir başlar konuşmaya; O, Risale-i Nurlarda okuduğun bedi, veciz ifadeler mübarek ağzından dökülmeye başlar. O zaman ne şark şivesi kalır, ne de bir şey. Hâzâ bir İstanbul efendisi gibi, İstanbul şivesiyle konuşurdu. Bu ifadeler nerden geliyor, diye biz hayran kalırdık.
Hatta iki oda kitabı, kütüphanesi olan, Hatip Hoca denilen, Burdur’un en büyük bir âlimini götürdük yanına. O zaman Bediüzzaman başladı hitap etmeye. Hatip Hoca böyle adeta sindi, hiçbir şey konuşamadı kendisine. Biz dedik: ‘Hocam, bir iki şey de siz konuşsaydınız ya.” Dedi: “Bunun ilmi mevhibe-i i İlahiyedir, onun karşısında ben konuşamam. Bizim ilmimiz kesbî, yani okuyarak öğrendiğimiz şeylerdir. Onun karşısında konuşamam…” Böyle dedi Hatip Hoca.
(…)
Ömer ÖZCAN’ın, “Ağabeyler Anlatıyor” eserinden alınmıştır.
- Mehmet Nuri BİNGÖL”ün Edebî Yolculuğu - 30 Ağustos 2024
- Risale-i Nur’da ve Hatıralarda Kurban Bayramı - 15 Haziran 2024
- Ramazan’dan Sonra - 24 Nisan 2024
- Ramazan Bayramı ve Peygamber Efendimizin Bayramı - 9 Nisan 2024
- Kadir Gecesi ile İlgili Yazılar - 5 Nisan 2024
- Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI - 30 Mart 2024
- Peygamberimizin (asm) İtikâfı - 29 Mart 2024
- Aydınların Dilinden Bediüzzaman Said Nursî / Vefatının 64. Sene-i Devriyesi Hatırasına (video).. - 25 Mart 2024
- Sükûtun Zarâfeti / İmam Süyutî - 23 Mart 2024
- “Oruç, Bıçağa Gerek Duyulmayan Bir Ameliyattır.” - 20 Mart 2024