Sen kaç kişisin?..
(Rafet Hocamızın Ardından)
Merhum Akif, “Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın” diye seslenmişti Çanakkale şehitlerine..
Yaşar Kemal adeta Akif’in sözünü tefsir edercesine “insan evrende gölgesi kadar değil, yüreği kadar yer kaplar..” demişti.
Ne güzel bakmış, ne güzel görmüş, ne güzel söylemişlerdi.
Yaşadığı günde, yaşadığı coğrafyada bile varlığı ile yokluğu belli olmayan, sessizce konup sessizce göçen, sessizce gelip geçen insanlar olduğu gibi;
hayrıyla ya da şerriyle yaşadığı mekanlara ve zamanlara sığmayan insanlar da kondu ve göçtü şu dünya hanına..
Vefatından sonra Diyanet TV kanalında yayınlanan “Din Hizmetine Adanmış Ömürler” programında Rafet Küllüoğlu hocamız öğretmenliği neden sevdiğini izah ederken harika bir bakış açısı sunmuş, harika bir tesbitte bulunmuşlar:
“Öğretmenlik güzel bir meslek.
Öğretmenlikte sen düşündüklerini, inandıklarını, ülkünü, idealini muhatabına aktarıyorsun; onlar da seni sevdilerse senin fikirlerini benimsiyorlar. Sen bir kişi iken beş yüz kişi oluyorsun…” diyordu.
Bu sözleri dinleyince kendi kendime sordum ister istemez; Rafet hocam kaç kişiydi, kaç kişidir?
Yaklaşık otuz yıllık öğretmenlik hayatında kaç yüz, kaç bin öğrenci yetiştirmiştir?
Her öğretmenimiz örnektir, çok değerlidir elbette ama Rafet hocamız hakikaten örnek, ideal bir öğretmendir.
Ders programlarına, müfredatlara, sınıflara, okullara sığmayan bir eğitme, öğretme çabası olmuştur tüm öğretmenlik hayatı boyunca.
Her dönem yüreklerine, zihinlerine, hayatlarına dokunup özenle yetiştirdiği özel öğrencileri olmuştur hocamızın.
Sadece ebru sanatında yediyüz öğrenci yetiştirmiş.
Hat sanatında kaç öğrencisi vardı bilmiyoruz.
Cami kürsülerinde yüreğinin sesi kaç bin yürekte yankı buldu?
Yıllar yılı devam ettirdiği hadis derslerinde, küçücük dükkanında yaptığı sohbetlerde kaç yüreğe dokundu, kaç yüreğe bir hakikat ve hayır tohumu ekti?..
Mehmed Feyzi Efendi’nin sohbetlerinden derleyip bizzat kendisine okuyup tashih ettirerek yayınladığı kitabından kaç kişi okudu, kaç kişi okuyacak, istifade edecek, feyz alacak, bilmiyoruz..
Hayatı boyunca ve vefatından sonra hangi hayırlara yol oldu, köprü oldu, anahtar oldu, vesile oldu-olacak;
Hangi şerlere set oldu, bend oldu, kilit oldu, bilmiyoruz..
Evet, Rafet hocamız da bizim gibi sıradan, 1.70 boyunda, yetmiş kilogram ağırlığında, sessiz sedasız yaşayan, acıkan, susayan, hasta olan ve emir gelince ebed yurduna göç eden bir fani idi..
Gölgesi herkes kadar fakat yüreği Kastamonu kadar, bu ülke kadar hatta bu ülkenin sınırlarını da aşan, geçmiş ve gelecekle kopmaz bağları, kökleri ve dalları olan büyük bir çınardı; güzel, hayırlı bir insandı..
Rafet hocam kaç kişiydi gerçekten?.
Mehmed Feyzi Efendi, Bediüzzaman Hazretleri, Yunus, Mevlana, Şeyh Şaban-ı Veli, İmamı Azam, İmam Şafî,
Fatih, Yavuz, Alparslan, Selahaddin Eyyûbî.. kaç kişiydiler, kaç kişidirler?..
Yaşadıkları dönemlerde, dünyanın rengini, hayatın akışını değiştiren,
İnsanlığın batağa, uçuruma giden yolunu değiştirip dünyalarını Cennete çevirdikleri gibi, ebedi Cenneti de kazanmalarına vesile olan peygamberlerden her biri kaç kişiydi?.
Ve hassaten hâtemül enbiya, sultanül evliya olan, 1400 küsur yıldır ümmetin rehberi, hidayet ve hakikat kaynağı, kalplerimizi, akıllarımızı nurlandiran.. Efendimiz (sav) kaç kişidir?
Akif merhumun tarihe sığmazsın, dediği Çanakkale şehitleri gibi tüm şehitlerin de sultanı olan Efendimizi tarihe, kitaplara, hitaplara, gönüllere, dünyaya sığdırmak ne kadar mümkündür?
Bu açıdan bakınca Efendimizin (sav) yaratılmışların sultanı, en hayırlısı, eşrefi mahluk olduğu hakikati ayan beyan ortaya çıkmıyor mu?
Ters pencereden bakınca da benzer şeyler görüp, benzer şeyler söylemek mümkün..
İnsanlığa zulmü, ihaneti, vahşeti, cehaleti, sefaleti, rezaleti, küfrü, ahlaksızlığı, isyanı, kibri vb getirmiş, yaşatmış, öğretmiş, örnek olmuş, yol açmış, köprü olmuş, vesile olmuş belki binlerce insanın da milyonlarca insanların akıllarında, ruhlarında, hayatlarında yaşamaya devam ettiklerini görüyoruz.
Bu düşünceler ruha çökünce aynaya bakıp kendi kendine sormadan edemiyor insan;
Sen kaç kişisin?..
Kaç kişinin aklına, kalbine, ruhuna, hayatına dokunabildiğin, kaç yüreğe bir tohum atabildin?
Hayırda mı, şerde mi?
- Var mıyız? - 1 Eylül 2024
- Yetim Yeter - 15 Ağustos 2024
- Meta’nın Esiri mi Oluyoruz.. - 2 Ağustos 2024
- Nerde Çokluk… - 24 Temmuz 2024
- Kurban Kesmek mi, Kurban Olmak mı? - 16 Haziran 2024
- Türk’ün En Büyük Düşmanı - 9 Haziran 2024
- Maarif Modeli Üzerine - 29 Nisan 2024
- Kendini Gizle Dinini Değil.. - 24 Mart 2024
- Köy Hocası Deyip Geçmeyin - 10 Aralık 2023
- Boykot Silahtır - 1 Kasım 2023
Essebebü kel fâil
Allah razı olsun. Güzel bir yazi olmuş.