Merhum İhsan ERTEM Ağabey anlatıyor:
İsim benzerliğimden erken tahliye oldum
Denizli hapishanesindeyiz. Bir gece, içimde bir ağırlık vardı erken yattım. Bir rüya gördüm. Rüyamda, Kastamonu Küre’de bulunan Muhammed Bakır Hazretlerinin türbesinden, karşıdaki Muslihiddin Tavil diye bildiğimiz veli bir zatın makamına dağdan dağa bir ip gerildi. Hapishaneye düşen bütün arkadaşlar oradaydı yalnız Üstad yoktu. “Bu ipten karşıya geçen kurtulur” dediler. Kimse çıkmadı. Ben gidiyorum diye hareket ettim. Arkadaşlar “Kesin ölürsün” dediler. “Nasılsa ölüm var” dedim, çıktım ipe. Karşıya doğru geçerken, ellerim kan içinde kaldı. Sıkıntı ve heyecanla ilerlerken ileride ipin eğrildiğini gördüm. Yine de gideyim dedim. O heyecanla bağırmışım. Bağırmamla koğuştaki herkes uyanmış, ayaklanmış. Küre’den Saatçi Mehmet Acar amca; “Uyandırmayın, rüya bir sonuca varsın, biz kalktık zaten” diyerek beni uyandırtmamış, beklemişler. Ve ipe geldim, koptu kopacak. Oradan bir el uzandı, beni karşıya aldı ve uyandım. Baktım herkes ayakta.
Su getirdiler. Küreli Hacı Dursun Özçelik terliyim diye getirilen suyu bana verdirmedi. “Üzerini değiştir hocam” dedi. “Rüya görüyordun, bizi ayağa kaldıran bu rüyanı Hacı Mehmet Acar amca tabir ediversin. Ben rüya tabirini ondan öğrendim” dedi. Gördüğüm rüyayı anlattım. Hacı Mehmet Acar amca “Güzel rüya ama af çıksa daha mahkemeler bitmedi. Dışarıdan da bir haber yok. Yakınlarından ölüm var desem, o şekilde bir rüya değil. Ben anlam veremedim. Bunu yazalım Üstad’a soralım” dedi.
Yazdık Üstad’a gönderdik. Üstad “Bu rüyayı kim görmüşse hazırlansın, isim soyadı benzerliğinden tahliye olacak” demiş. Bir müddet sonra haber geldi; “Gözün aydın çıkıyorsun” dediler. “Ben o kişi değilim, burada bir başka İhsan Ertem var, onu bulun. Buradaki herkesin suçu neyse benimki de aynıdır” dedim. “Bizi yorma, hazırlan” dediler. Öyleyse bir şartla “Beni Üstadla görüştürünüz, o dediyse çıkarım” dedim. “Tamam, o kolay veda edersin hem” dediler. Arkadaşlar da “Git Üstada sor, biz vedalaşalım, olmazsa geri dönersin” dediler. Üstadın yanına getirdiler beni. “Hocam bu ne iştir, nasıl giderim ben?” dedim. Üstad “Biz her şeyi bilemeyiz, bizi de aşan sırlar vardır. Buraya kadarmış. Git çocukların zor durumda. Hanımına söyle hakkını helal etsin. Bize de dua etsin. Sakın onu üzme” dedi. Israr ettim. “Üzülme, biz de bir ay sonra geleceğiz” dedi. Helalleşip ayrıldım.
Hanıma “Sen ne dedin de, Üstad Hazretleri hakkını helal etsin” dedi?
Köye döndüm. Hemen hanıma “Şerife hanım sen ne dedin de, Üstat hazretleri ‘Hakkını helal etsin’ dedi, bu ne iştir?” dedim. “Sen Denizli’ye gittikten sonra bir gün dua ederken, ‘Eğer Bediüzzaman gerçekten evliya ise kocamı salıverirler’ dedim. Ve sen geldin, demek ki iyi kulmuş. Ben helal ettim” dedi hanım. Meğer hanım çocuklarla yalnız başına kalınca çok sıkıntılar çekmiş, hastalanmış.
Ömer ÖZCAN (Ağabeyler Anlatıyor’dan)
- Mehmet Nuri BİNGÖL”ün Edebî Yolculuğu - 30 Ağustos 2024
- Risale-i Nur’da ve Hatıralarda Kurban Bayramı - 15 Haziran 2024
- Ramazan’dan Sonra - 24 Nisan 2024
- Ramazan Bayramı ve Peygamber Efendimizin Bayramı - 9 Nisan 2024
- Kadir Gecesi ile İlgili Yazılar - 5 Nisan 2024
- Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI - 30 Mart 2024
- Peygamberimizin (asm) İtikâfı - 29 Mart 2024
- Aydınların Dilinden Bediüzzaman Said Nursî / Vefatının 64. Sene-i Devriyesi Hatırasına (video).. - 25 Mart 2024
- Sükûtun Zarâfeti / İmam Süyutî - 23 Mart 2024
- “Oruç, Bıçağa Gerek Duyulmayan Bir Ameliyattır.” - 20 Mart 2024