Ana Sayfa / İLİM - KÜLTÜR – SANAT – FİKRİYAT / Makaleler / Şer’iyye Sicilleri’nde Cihanşümûl Bir Merhamet Örneği

Şer’iyye Sicilleri’nde Cihanşümûl Bir Merhamet Örneği

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Yazan: Ayhan IŞIK
Arşiv Uzmanı, İstanbul Müftülüğü Şer’î Siciller Arşivi

Osmanlı’nın kâinata bakışındaki incelik, hayvanlara ve tüm canlılara yönelik merhametiyle de tezahür eder. Bu bakış, kökleri İslâm medeniyetine uzanan derin kültürel birikimle yoğrulmuş bir düşüncenin örnekliğini ortaya koyar. Osmanlıda Allah’ın Kitabı ve Hz. Peygamber’in sözleriyle bütünleşen bir toplum yapısı hâkimdir.

Kur’ân-ı Kerim’de bazı sureler çeşitli hayvan isimleriyle isimlendirilmiş [Mesela, Bakara (inek), Nahl (arı), Ankebût (örümcek), Neml (karınca) sureleri gibi], bir ayet-i kerimede (Nahl, 16/8) bazı hayvanların doğal görevleri belirtilmekte ve esasen hayvanların insanların yararı için yaratıldıkları ifade edilmektedir. Tıpkı insanlar gibi öteki canlıların da Allah’a ibadet ettiğini bildiren Kur’ân, kuşların da bir dilinin, bir ibadet ve tesbihinin bulunduğunu belirtilmektedir (Nûr, 24/41; İsrâ, 17/44). Hadislerde hayvan hakları konusunda ısrarlı bir şekilde vurgulanan husus onların yaşama haklarıdır. Hz. Peygamber’in tavsiye, emir ve uygulamalarında belli başlı zararlılar hariç (bkz. Buhârî, “Bed‘ü’l-halk”, 16) hayvanların faydasız ve keyfî bir şekilde öldürülmesi yasaklanmış, hayvanlara merhametli davranılması gereğine işaret edilmiştir.

Osmanlıda ilk dönemlerden beri hayvanları korunma ve onlara işkenceyi önlemeye yönelik kanunî tedbirlerin alındığı bilinmektedir. Leylekler için kurulmuş vakfiyeler bulunduğu gibi onların ve diğer bazı hayvanların tedavisiyle ilgilenilen ilk Osmanlı hayvan hastanesi olan Gurabahâne-i Laklakân Bursa’da inşa edilmiştir. Bunun yanı sıra at ve merkeplerin haklarının tanzimine dair fermanların yer aldığı belge ve eserler de mevcuttur. Ayrıca cami kenarlarına kuşlar için yapılmış âşiyanlar, su kâseleri gibi örnekler bu medeniyetin azizliğine ve merhametine vurgu yapmaktadır. Şer‘iyye Sicilleri’nde de konuyla ilgili epeyce belge bulunmaktadır. İstanbul’daki iskelelerde odun, kömür, kereste, kireç, zahire, ahcar gibi gerekli malzemelerin nakli için kullanılan yük ve taş taşıyan merkeplerin sabahtan ikindiye kadar çalıştırılması, Cuma günleri dinlendirilmeleri, hayvanlara tahammüllerinin üstünde yük yüklenmemesi, zayıf ve yorgun hayvanlara eziyet edilmemesi, hammâllar kethüdasının gereken uyarılarda bulunması, tembihe uymayanların soru sorulmaksızın cezalandırılması özellikle vurgulanmıştır. Hammâlların, yüklerini boşalttıktan sonra yorgun merkeplerinin üzerine binmelerini engellemek için semerleri üzerine çatal demir konulması emredilmiştir. Ayrıca onların yollardaki kadın, çocuk veya ihtiyar adamlara bakmadan süratle yanlarından geçip üzerlerine çamur ve pislik sıçratarak elbiselerini kirlettiklerinden çorbacılar ve kol çukadarları tarafından uyarılmaları ve huzurda yargılanmak üzere getirilmeleri istenmiştir.

Her türlü millet, din, dil ve ırkı bünyesinde barındıran Osmanlı toplumsal yapısının her safhasına âdeta ayna tutan Şer‘iyye Sicilleri, bu medeniyetin hayat verdiği insanların ortaya koyduğu nizama gönderme yaparken, onların hayvanlara gösterdiği merhametin büyüklüğünü de gözler önüne sermektedir. Bu Rahman’dan ötürü rahmeti kucaklayan düşünce örneği, aziz ecdadın torunları yani bizler için tevarüs edilecek en önemli mirastır.

Konuyla İlgili Şer’iyye Sicilleri’nden Örnekler

İstanbul Müftülüğü Şer‘iyye Sicilleri Arşivi İstanbul Kadılığı 106 numaralı sicil defterinin 71b varağındaki ikinci kaydın transkripsiyonudur:

İstanbul’daki iskelelerde odun, kömür, kereste, kireç, zahîre, ahcar gibi gerekli malzemelerin nakli için kullanılan beygir ve merkeplerin sabahtan ikindiye kadar çalıştırılması, Cuma günleri dinlendirilmeleri, hayvanlara tahammüllerinin üstünde yük yüklenmemesi, zayıf ve yorgun hayvanlara eziyet edilmemesi hususunda sâdır olan ferman.

Bâ-sah
İstanbul Kadısı Fazîletlü Efendi
Dârü’s-Saltanâti’s-Seniyye’de kâin iskelelerden hatab ve kereste ve kömür ve kireç misillü eşya nakliyle me’lûf ve i‘mâl olunan hammal bârgirleri ve taşçı merkebleri beher gün tulû‘-ı şemsden vakt-i asra kadar i‘mâl olunup vakt-i mezkûrdan evvel ve sonra i‘mâl olunmamak ve yüklerini mahallerine getirip avdetlerinde üzerlerine binilmemek ve husûsen eyyâm-ı Cuma’da hiç işlenmeyip külliyen te‘âtîl ile hayvanlar dinlendirilmek mu‘tâd-ı kadîm ve fermân-ı âlî nizâmından ise de bir müddetten berû bakılmayarak o makūle bârgir ve merkeb hammalları fermân-ı âlî ve nizâm-ı kadîmin mugâyiri hareket birle hayvânâtı ilkāya mütecâsir oldukları bi’l-ihbâr mütehakkık ve bu husûsun men‘iyle ahvâl-i kadîmeye ri‘âyet olunmak üzre nizâma rabt olunması husûsuna irâde-i seniyye müte‘allik olmaktan nâşî olbâbda izzetlü Sekbanbaşı Ağa’ya hitâben fermân-ı âlî ısdârıyla tenbîh olunmak olmağla imdi ba‘de’l-yevm hammal bârgirleri ve taşçı merkebleri mu‘tâd-ı kadîm üzre tulû‘-ı şemsden vakt-i asra değin işlemek ve vakt-i mezkûrdan evvel ve sonra zinhâr i‘mâl olunmamak ve yüklerini götürüp avdetlerinde üzerlerine binilmemek ve tama‘-ı hâme teb‘iyyet ile tahammüllerinden ziyâde yükletilip te‘addî ve eziyet verilmemek ve Cuma günlerinde külliyen te‘âtîl ve men‘ olunup hayvanlar dinlendirilmek üzre mu‘tâd-ı kadîme ri‘âyet olunup bundan sonra fermân-ı âlînin hilâfı ve nizâm-ı kadîme münâfî hareket olunur ise bi-Rabbi’l-Kâbe o makūle bârgir ve merkeb hammalları bilâ-su’âl te’dibleriyle mücâzât olunacağı emr-i mukarrer idüğünü gûş u hûşlarına ilkā ve lâzım gelenlere tenbîh ile bu emr-i memnû‘iyyet ve mu‘tâd-ı kadîme ri‘âyet husûslarına ale’d-devâm dikkat olunup hilâf ve men‘i vukû‘a gelmemesi esbâbını istihsâle himmet ve nezâret eyleyesiz deyû.

Fî 22 Receb sene [1]228/ [21 Temmuz 1813]
İstanbul Müftülüğü Şer‘iyye Sicilleri Arşivi

İstanbul Kadılığı 213 numaralı defterinin 52 53 no’lu sayfasındaki ikinci kaydın transkripsiyonudur:

İhtisâb Nâzırı saâdetlü atûfetlü Mehmed Ağa Hazretleri’yle Ebniye-i Hassa Müdürü sâbık saâdetlü Adülhalim Efendi bi’l-iştirâk takdîm eyledikleri bir kıt‘a memhûr takrirleri me‘âlinde sudûr-ı izâmdan İstanbul Kadısı sâbık fazîletlü semâhatlü Halim Efendi Hazretleri’nin takdîm eylemiş olduğu müzekkiresinde tafsîl ve beyân olunduğu ve şifâhen emr ü fermân buyurulduğu üzre at ve merkeb hammalları ve midillücüler ve arabacılar kethudâları celb ile cirm ü cisimleri hakîr olan Çamardı ve Akyazı ve Sarut ve anlara mümâsil yerlerde sürülecek kerestenin merkeblere ve boyralık ve kızanlık ve bunlara müşâbih vasatü’l-cirm olan kerestenin bârgirlere ve bunlardan mâadâ sâir ecnâs kerestenin cümlesi arabalara tahmîl olunarak fîmâ ba‘d merkeb ve bârgirin kaldıramayacakları kerestelerin yükletilmemesi ve beşer altışar hayvanın onar on ikişer yaşında olan makūlelerini sürücü tayin, birden bire sürdürmeyerek kereste ve hatab ve kireç ve taş ve tuğla ve bunların emsâli yük taşıyan merkeblerin üç nihâyet dört ve bir ve bârgirlerin dahi iki nihâyet üçüne bir zabt u idâreye muktedir sürücü tayîn olunmasını ve sâlifü’z-zikr yük bârgirleriyle izci bârgirlerinin sürücüleri avdetlerinden üzerlerine binmemek için kadîmden berû bârgirlerin üzerlerinde mancınık olup yakın vakitte kaldırılmış olan çifte sürü bağlatırlar mancınıkdan demirsiz semer bulunmaması ve avdet eder hayvanlar başıboş salıverilmeyip ve karıştırılmayıp birbiri arkasına bağlanarak yularlarından yedilmesi ve nakliyesi maktû‘an bazar olunan yüklerin adetlerinden ziyâde ve hayvanlar avdet eyledikleri vakit bir müddetcik dinlendirilmedikçe yola vurmamaları ve ikindiden sonra ve Cuma günlerinde asla bu misillü hayvanât binilmemesi ve yük dahi yüklettirilmeyerek istirahât ettirilmesi husûsları ekîden kethüdâ-yı merkūmûna ifâde ve tefhîm olunmuş olmağla ber-vech-i muharrer bunun hilâfını yani Asitane-i feyz-âşiyânede sokaklarında hüsn-i üslûb ve tarz-ı mergûb üzre yapdırılmış olan bu şose yollar[ın] ve kaldırımların bozulması eşyâ-i sebîlin gerek ashâb-ı dekâkîn ile sâireye bir vechile mazarrat ve hayvanâta eziyet [53] misillü harekât[a] mütecâsir olanlar görüldüğü anda te’dîbât-ı lâyıkaları icrâ olunmak ve sâye-i ma‘delet-vâye-i cenâb-ı zıllullâhın kâffe-i mevâd mihver-i lâyıkında deverân eylediği misillü bu husûs-ı hayriyyet-nusûsun kemâ-yenbağî merkez-i lâyıkında idâmesi husûsuna ale’l-istimrâr me’mûrîn taraflarından dekâyık-ı lâzime ve ikdâmât-ı kâmilenin îfâsına i‘tinâ kılınmak üzre keyfiyetin mâliye muhâsebesine kayd ile İstanbul mahkeme ve nâzır-ı mûmâ-ileyh ile kethüdâ-yı merkūmun taraflarına başka başka lâzım gelen ilmühaberlerin i‘tâsı ve husûsunu ve tahrîr ve inhâ etmeleriyle mûcebince kayd ile ilmühaberleri tahrîr olunmağla fermân-ı âlî mûcebince kayd olunup diğer ilmühaberleri verilmekle keyfiyet ma‘lûm olmak için İstanbul mahkemesine dahi işbu ilmühaber verildi.

Fî 10 Şa‘ban sene [12]54/ [28 Ekim 1838]

***

Din ve Hayat Dergisi

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Leyle-i Berat Hakkında (Âyet, Hadis, Risale-i Nur)

BERAT: Nişan, rütbe ve imtiyaz için verilen resmî belge, kurtuluş. Sitemizde Berat Gecesi ile İlgili yazılar …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Anksiyeteyi Azaltmanın 10 Yolu

Yazan: Hakan Tokgöz   Klinik Psikolog ANKSİYETEYİ (KAYGIYI) AZALTMANIN 10 YOLU Anksiyete Bozukluğu Bu yazımızda Anksiyete Bozukluğu sorunu …

Kapat