Ana Sayfa / Yazarlar / Sezai Karakoç ve Bediüzzaman

Sezai Karakoç ve Bediüzzaman

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Sezai Karakoç müteaddid yerlerde Bediüzzaman’dan etkilendiğini söylemiştir, şimdi bunları eserlerinin üzerinden bir yorum yapmak gerekiyor. Sezai Karakoç ictimai ve sosyal meselerin sanatçısı değildir, onun yazdıkları şöyle hâkimane bir bakışla yorumlanırsa Bediüzzaman’ın dini temalarının etrafında dolaşmıştır.

Bediüzzaman eserlerinde en çok üzerinde durduğu bir tema ahiret , Haşir temasıdır.Sezai Karakoç’un Kıyamet Aşısı isimli eseri bu doğrultudadır. Onun Kıyamet Aşısı isimli kitabın ilk denemesi , inanmış insana bir kıyamet ve öldükten sonra dirilme şuuru vermek istemesindendir. Bediüzzaman da Haşir risalesinde bir fırtına geçirmiş ve ahiretin varlığına ve inanılmasına dahi münkirane gerekçeler arayan nesillere ahiretin varlığını kainat müşahadeleriyle anlatmak için yazılmıştır. Sezai Karakoç’un muhatabı ise inanmakta tereddüd eden veya inanmayan insan değil inanan ancak düşünmeyen mülahaza etmeyen insandır. Bediüzzaman Haşir risalesinde iki arkadaşı konuşturarak ahiret inancını güçlendirmeye çalışır Sezai Karakoç ise müslümana hitap eder. “Müslüman vücudunda  bir kıyamet taşıyan  ötenin sarsıntısını  duymamış kişilere  bir kıyamet aşılayan  ve onları en şiddetli bir kıyametle sarsan bir kıyamet adamıdır. “9

Bediüzzaman ise “ evet madem ezeli ve ebedi bir Allah vardır, elbette saltanat-ıuluhiyetin sermedi bir medarı olan ahiret vardır. Ve madem  bu kainatta ve zihayatta gayet haşmetli ve hikmetli ve şefkatli birb rububiyet-i  mutlaka vardır ve görünüyor . Elbette  o Rububiyetin haşmetini  sukuttan ve hikmetini abesiyetten  ve şefkatini gadirden kurtaran elbette bir dar-ı saadet  bulunacak ve girilecek. “112

Karakoç Sabrın Zekatı isimli denemesinde sabrı anlatır. Müslümanlarda sabrın zorunluğunlu anlatır. “ Neden biz müslümanların  başarıları  bu çağda  hep kesik kesiktir. ? Bir yatır sabrına  her birimiz  tek tek ulaşamadık ta ondan . Çünkü sabır , başarının tohumudur. Eseri verimlendiren , yeşerten  sağ ve diri tutan odur”10

Bediüzzaman da sabrı etraflı anlatır, “innellahe  maessabirin”in izahını yapar. Cenab-ı Hakkın inayet ve tevfiki sabırlı adamla beraberdir. Çünkü sabır üçtür, biri masiyetten kendini çekip sabretmektir. Bu sabır takvadır innallahe maelmüttakin  sırrına mazhar eder.

İkincisi musibetlere karşı sabırdır ki  tevekkül ve teslimdir. İnnellahe yühibbül mütevekkilün, innellahe yühibbil sabirin şerefine mazhar ediyor ve sabırsızlık  ise Allah’tan şikayet tazammun eder. Ve efalini  tenkid ve rahmetini ittiham ve hikmetini beğenmemek çıkar. “160

Karakoç sabra peygamberlerden örnekler verir. “Akşamlar çökerken Yakup Peygamber  koyun postunun üstünde Yusuf’tan sabırla bir haber beklerdi. Tarlalarda, dağlarda, ovalarda, Yusufcuklarsabır sabırle  diye öterdi.Yusufsa bir kuyudan , köle kervanından  zindanlardan geçerek  saraya doğru sabırla yol alıyordu, ilkin kuyunun taşları düşüyordu. Sonra ışık beliriyordu, sonra da güneş. Hazreti Musa’ya peygamber görünmez dünyada , Şuayb peygamber de görünür dünyada  sabır öğretmenliği yapmıştı. İşte o sabır bilgisiyle Kızıldeniz’i yarmıştı Musa Peygamber. 12

Bediüzzaman oruçtan bahseder hikmetlerini anlatır. “ Ramazan-ı Şerifteki Orucun çok hikmetleri , hem Cenab-ı Hakk’ın rububiyetine , hem inanın hayat-ı ictimaiyesine , hem hayat-ı şahsiyesine , hem nefsin terbiyesine , hem niam- ilahiyetin  şükrüne bakar hikmetleri vardır. “53 

Oruçla sabrı , beklemek ile bağlantıyı anlatır. “Ramazan-ı Şerif’te ise ehl-i iman  birden muazzam bir ordu hükmüne geçer. Sultan-ı Ezelinin ziyafetine  davet edilmiş bir surette akşama yakın  “ Buyurunuz emrini bekliyorlar gibi bir tavr-ı ubudiyetkarane  göstermeleri ,  o şefkatli ve haşmetli  ve külliyetli rahmaniyete karşı vüsatli ve azametli  ve intizamlı bikr ubudiyetle mukabele ediyorlar.”53

Karakoç ay görneği ile anlatır orucu. “Oruç içimizde batmayan bir ayın  geceden gündüze taşınmasıdır. Bir  Ramazan gününün  saatleri ilerledikce  içimizdeki  ay büyür büyür, ilkin kurumuş bir hurma dalı  kadar ince sonra bir karın kaşlı hilal. Sonra tam yuvarlaklığını alır. Zaferlerin tam bedir hali olan  Bedir savaşının isminin  kelimeler dünyasında  ayın mükemmellik haline  teşbih edilmek gibi birb hikmeti  yok mudur dersiniz?” 18

Bir olay naklder Muhyiddin-i Arabiden “ Muhyiddin –i Arabi Hz leri aya fazla bakılmasını öğütler. Ay  ışığı yüze zehir , fakat sırta şifadır m” der. Aslında bu zehir zehir değil  şifanın şiddetle ve ansızın  yoğun olarak gelişinden  doğma bir çarpılıştır. Güzelliğin şiddetle çarpmasıdır, ay çarpması “18

Karakoç miraç ile namaz arasında bağlantı kurar, Bediüzzaman da Mirac’ı yine inanmayan uzak gören bir tipe hitab eder, onu inandırmaya çabalar. Çünkü onda inandırmak önemlidir, vaka yönü ayrıdır tabii.

Bediüzzaman da marazilik esastır, dünya onsekizinci yüzyıldan itibaren maddenin istilasına uğramış geleneksel dinlerin tesirleri maddenin fiziğin tesiri ile neredeyse kaybolmuştur. Bugün iskandinav ülkelerinde dinsizlik çok yüksek orandadır, Bediüzzaman sosyolojik ve dini bir perspektifler toplumlardaki bu maddi bakış a çılarını  iyi etüd ettiğinden hep marazi tiplere hitab eder, Haşir risalesinde bir kişi marazlıdır, ahireti anlamaz.”inanmam hiç mümkün müdür ki  bu memleket harab edilsin . Başka bir memlekete göç etsin” dedi.  Adamın tavrı diğer arkadaşının tesbiti ile  inad ve temerrüddür.Eserlerinde muhatab inanmayan insanlardır, veya tereddüd eden insanlardır, ama Karakoç inanan insanlara hitab eder. Temalar aynı ama ele alış tarzları farklı .

Korku konusunda Bediüzzaman şöyle der. “ insanda en mühim ve esaslı bir his  hiss-i havftır. Dessas zalimler bu korku damarından  çok istifade etmektedirler, onunla korkakları gemlendiriyorlar. Ehli dünyanın hafiyeleri  ve ehl-i dalaletin propagandacıları  avamın ve bilhassa ülemanın  bu damarından çok istifade ediyorlar, korkutuyorlar. Evhamlarını tahrik ediyorlar. Çok eemmiyetsiz evhamla  ehemmiyetli şeyleri feda ettiriyorlar. Hatta bir sinek beni ısırmasın diyerek yılanın ağzına girer. “239

Bediüzzaman korkuyu bir psikanalist gibi yorumlar bahsettiği yerlerde. Karakoç “ Korkutmak sakındırmak tır, korumaktır, mustulamak da , hep iyi bir ufka çekmek, ilerletmektir.Peygamberler hep korkuttular , muştuladılar. Hz isa yalnız muştuladıysa  neden onu öldürmeye teşebbüs etmişlerdir. Hz Musa yalnız korkutsaydı , israil nasıl olur da peşine takılır ve çöllere giderdi. ? Peygamberlere hep kalk ve korkut denmiştir. “30

Tevbe konusunda Bediüzzaman “ nefsini ittiham eden  kusurunu görür, kusurunu itiraf eden , istiğfar eder, istiğfar eden istiaze eder, istiaze eden , şeytanın şerrinden kurtulur. Kusurun görmemek  o kusurdan daha büyük bir kusurdur. Kusurunu itiraf etmemek büyük bir noksanlıktır, ve kusuruna görse o kusur kusurluktan çıkar , itiraf etse afva müstahak olur. “180

Karakoç ise “ Tevbe bize günah işlemek kuvvetini de ondan dönmek kudretini de veren Allah’ın karşısına çıkartır. Yüreğimizin en samimi titreyişiyle  önünde titrediğimiz  ve secdeye kapandığımız Allah günahı bizden rüzgarın tozu toprağı süpürmesi gibi  uzaklaştırır. “37der. Tevbenin tesirini anlatır.

Namaz ve huzur konusunda Karakoç, “ Müslüman her zaman Allah’ın huzurunda  namazda da namazın dışında da , iyilik  işlerken de , siç işlerken de . “40

Bediüzzaman huzura en iyi tema olarak namazı seçer eserlerinde namazı çok ,önlü ve boyutlu olarak anlatır.Dokunuzcu söz, dördüncü söz, birinci söz de namaz öncesi huzura varmanın tahlilidir. Yirmi birinci söz “ Namaz iyidir fakat hergün beşer defa kılmak  çoktur. Bitmediğinden usanç veriyor. “sorusuna cevaptır. Onun davası namazın davasıdır, mahkemede devrin otoritesinin huzurunda hep namazın davasını güttüğünü söyler. Çünkü namaz kılmayan o büyük kuşatıcı varlık karşısında titremeyen insan ne  ne beşeri ne de sosyal düzenin hizmetinde olamaz.

Ruhun Dirilişi kitabının başlıkları şöyledir. 

Ruhun dirilişi, dağ çağrısı, Hazreti Yusuf’un düşü, Allah ve insan, Tapınma , ağaçlar ve mezartaşları, insanın düşmanları ve şeytanın köleleri , geçmişte ve geleceklere doğru doğru inanç,gökle yer arasında insanın anlamı, yaratılış sırrı, Allah’a inanma bir müjdedir, ölümden sonra kalkış.

Bütün bunlar Bediüzzaman ve Karakoç perspektifinden transkritice edilecek bahislerdir.

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Nasıl Başardılar

NASIL BAŞARDILAR    “Güneşi istiyorsan gölgeden çık.” Konfüçyüs      “Bir güzel kıyafet, iyi bir tavsiye mektubudur.” …

Kapat