Ana Sayfa / Yazarlar / Şiirimizde Ana

Şiirimizde Ana

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

ŞİİRİMİZDE ANA

     Bizim mukaddes değerlerimiz vardır. Ana gibi, vatan gibi, bayrak gibi… Bunlar; edebiyatımızın süsü, hüznü, gözyaşıdır.

     Anaların hakkını ödememiz mümkün değildir. Hakkında kitaplar hazırlasak, methiyeler dizsek, destanlar yazsak da…

   

   Bayrak şairimizin dilinde “anne” bayrak bayrak:

   “İlk kundağın

     Ben oldum, yavrum;

     İlk oyuncağın

     Ben oldum!

     Acı nedir

     Tatlı nedir… bilmezdin.

     Dilin damağın

     Ben oldum!

     ……..

     Layık değildim

     Layık gördüler

    Annen oldum yavrum, 

    Annen oldum!

 

     N. Fazıl’ın dilinde ana şöyle billurlaşır:

    Ak saçlı başını alıp eline,

      Kara hülyalara dal anneciğim!

      O titrek kalbini bahtın yeline,

      Bir ince tül gibi sal anneciğim!”

 

      Anadolu’nun bir samimi evladı, Y. Bülend Bakiler, ananın tülbendini bayraklaştırır:

    “Bir merhamet, bir sıcaklık, bir gurur…

      Yavrum! diyen sesinde

      Ve huzurun günde beş vakit nabzı vurur

      Beyaz tülbentinde, seccadesinde.”

      

     Bugün, bütün değerlerimiz üzerine kumarlar oynanıyor. Bunlardan birisi de ana. Gözyaşlarından boynuna bir gerdanlık astığımız anamıza başka hediyeler de verebilirdik.

    

     Bir başkası ise şöyle sesleniyor:

   “Çehrendeki çizgiler neden derinleşiyor?

     Yetmiş yılın içinde bir bahar yok mu, anne?

     Ağaran saçlarında geçmişler inleşiyor

     Ayrılık denen ateş gönlünde ok mu anne?”

 

      Bilâl Işıklı, dertli anayı şöyle konuşturur:

    “Ey benim kardeşim kıymetli hocam;

      Hepimiz insanız, kardeşiz tamam,

      Ana yüreği bu darılma aman,

      Bilâl’im rayından çıkmasın hocam…”

 

      Sorularımız, isteklerimiz hep anadan. Verdi Kankılıç da anasına soruyor kim olduğunu:

     “Kitaplar, kâğıtlar, vermedi bir sır.

       Aynalar, siz deyin, bana ben kimim?”

     

       Anamız için açtığımız pencereyi Yahya Akengin’le kapatalım:

      “Bir gurbet dönüşü içilen çayda

       Bin yıllık huzuru demlemiş annem.”

       Sana binlerce, milyonlarca selâm anam…

Mahir Duman

 

Yazar : Mahir DUMAN

1955’te Ankara, Kızılcahamam Hıdırlar köyünde doğdu. İlkokulu doğduğu köyde, orta ve lise eğitimini Ankara’da tamamladı. 1979’da Bursa Eğitim Enstitüsü'nden mezun oldu. Çeşitli gazete ve dergilerde çalışmaları neşredildi. İstanbul'da yayımlanan bir gazetede Şamil İmamoğlu müstearı ile günlük yazıları yayınlandı. Köprü, Zafer, Sur, Diyanet Çocuk, Kültür Dünyası, Moral Dünyası, Kültür Edebiyat, Tepe Edebiyat, Üslup… gibi dergilerde denemeleri ve hikâyeleri yayınlandı. Bir gazetenin düzenlediği makale yarışmasında birincilik ödülü aldı. Edebiyat ve Türkçe öğretmeni olarak Anadolu’nun çeşitli yerlerinde çalıştı. 2008 yılında emekli oldu. Evli ve üç çocuk babasıdır.
Yayınlanmış eserleri: 1. Çocukluktan Gençliğe (Çocuk Eğitimi) 2. Harman (Osman Suroğlu ile) 3. Espri Dükkânı 4. Moral Saati 5. Güller ve Dikenler (Osman Suroğlu ile) 6. Sevgi Zaferdir 7. Tebessüm Saati 8. Onların Penceresinden 9. Bizim Köyün Öyküsü 10. Söz Güzeli 11. Gülümseyen Sözler 12. Bahar Bestesi 13. Gönüller Sultanına 14. Güldüren Düşünceler

Web Sitesi
Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Ve Sonra Ölüm Gelir…

“Ve sonra ölüm gelir… Dünya’daki bütün sıkıntıları unutursun.”  Geçen hafta, bir süredir yoğun bakımda olan …

Kapat