Soğukta ebediyet arayışları
Zeynep TÜRKOĞLU
Dondurulmuş halde dirilmeyi bekleyen yüzlerce ceset. Ve şu an hayatta olan pek çok talibi var bu işin.
Bir köpek üzerinde yapılan denemenin ardından, dondurulan ve donmayı bekleyen yüzlerce insan! İlk dondurulan insan bedeni bir Amerikalı’ya ait ve 50. yılını doldurdu. Donuk bir vaziyette cryo tüpü içinde dirilmeyi bekliyor! Ama zarar vermeden o bedeni çözmenin bir yolu da henüz bulunmuş değil.
Nasıl mı donduruluyor bu insanlar? Ölen insanların damarlarına, en geç iki saat içinde, kanın pıhtılaşmasını engellemek için heparin veriliyor. Ceset buz dolu tank içindeyken damarlara giserol veriliyor. Ve ceset bir hafta sonra sıvı nitrojene yatırılıyor.
Sonra mı? Dirilmeyi bekleyen yüzlerce ceset. Ve şu an hayatta olan pek çok talibi var bu işin. Fıtrî bir duygu, rotasını şaşırmış. Ebede meftun fıtratlar, daha doğrusu o fıtratların bir süre içinde barındığı bedenler, kimyasallar içinde dirilmeyi bekliyor!
Nazarları sadece dünyaya dönük insanlar, ebedden bihaber, dünyadaki ölümsüzlüğe talip… Ama olmayan ve olamayacak bir ölümsüzlük. Zira yeri burası değil. Dünya bile ölümüne koşarken, bu koca yaşlı dünyada ebedî iskâna ihtimal vermek ve talip olmak da neyin nesi?
Fıtratın yalan söylediği vâki değildir. Evet her bir fıtrat ebede meftundur ve kesretle talep eder. Nasıl midenin açlığı yiyeceklere delâlet ederse, fıtratın bu şiddetli açlığı da bâki bir memleketin ve ebedi bir hayatın varlığına mühürdür.
Risale-i Nur Külliyatında insanın beka aşkı şöyle anlatılır:
“İnsanın fıtrat-ı zîşuûru olan vicdânı, saâdet-i ebediyeye bakar, gösterir. Evet, kim kendi uyanık vicdânını dinlerse, ‘Ebed, ebed!’ sesini işitecektir. Bütün kâinat o vicdâna verilse, ebede karşı olan ihtiyacının yerini dolduramaz. Demek o vicdan, o ebed için mahlûktur. Demek, bu vicdanî olan incizab ve cezbe, bir gaye-i hakikiyenin ve bir hakikat-i cazibedârın yalnız cezbiyle olabilir.”
Uyanık vicdanlar, beka isteğinin meskeninin bu dar, sıkıntılı, karışık dünya olmadığını ve olamayacağını görür. Nihayet bu ruh-u mü’minin gaye-i hayali ukbâdır, sonunda gidilecek olan ebedî âlemdir. Bu dünya ona ancak bir tarladır. Ta ki beka talebinin tohumlarını eksin, hidayet suyu ile sulasın ve ukbâya göndersin. Böylece Âlemlerin Rabbine, ebediyete ve bütün arzularına kavuşsun…
- Mehmet Nuri BİNGÖL”ün Edebî Yolculuğu - 30 Ağustos 2024
- Risale-i Nur’da ve Hatıralarda Kurban Bayramı - 15 Haziran 2024
- Ramazan’dan Sonra - 24 Nisan 2024
- Ramazan Bayramı ve Peygamber Efendimizin Bayramı - 9 Nisan 2024
- Kadir Gecesi ile İlgili Yazılar - 5 Nisan 2024
- Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI - 30 Mart 2024
- Peygamberimizin (asm) İtikâfı - 29 Mart 2024
- Aydınların Dilinden Bediüzzaman Said Nursî / Vefatının 64. Sene-i Devriyesi Hatırasına (video).. - 25 Mart 2024
- Sükûtun Zarâfeti / İmam Süyutî - 23 Mart 2024
- “Oruç, Bıçağa Gerek Duyulmayan Bir Ameliyattır.” - 20 Mart 2024