Ana Sayfa / Yazarlar / Şöyle bir cuma camimiz olsa ne güzel olurdu!

Şöyle bir cuma camimiz olsa ne güzel olurdu!

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Şöyle bir cuma camimiz olsa ne güzel olurdu!

Şöyle en az beş yüz bin kapasiteli bir cuma camisi olsa ve cuma günü tüm şehir buraya aksa ne güzel olurdu…

Tüm yolların oraya aktığı, kadınların, erkeklerin, çocukların, gençlerin, yaşlıların geldiği bir cuma namazımız olsa ne güzel olurdu…

İmam şöyle, esselamu aleyküm diye hutbede selam verdiği zaman yarım milyon insan bir ağızdan: ve aleyküm selam diye mukabelede bulunsa ne güzel olurdu…

İmam, tüm ahaliyi, tüm halkı şöyle bir hizaya çekse ve herkese gönülden gönle hitap eden bir hutbe okusa ne güzel olurdu…

Tüm şehrin omuz omuza verdiği, saf saf durduğu ve kıyama durduğu bir cumamız olsa ne güzel olurdu…

Hutbeyi müftü okusa, namazı vali kıldırsa, halk da peşinde dursa ne güzel olurdu…

Emniyet birimleri, özel harekat, asayiş, zabıta, kolluk kuvvetleri şöyle gövde gösterisi ile halkın önünde, sağında ve solunda olsa, omuz omuza dosta huzur, düşmana korku verse ne güzel olurdu…

Fakirlerin ve zenginlerin, işçilerin ve işverenlerin, amirlerin ve memurların bir arada olduğu bir cumamız olsa ne güzel olurdu…

Evet, çok güzel olurdu. Bunu yapmak zor değil. İlçelerden başlayarak şehirlere ve büyükşehirlere doğru yapılabilir bir proje…

Bir ilçe örnek olsa, iki ilçe önayak olsa, küçük bir şehir bir denese ne güzel olurdu…

O zaman cumamız cuma olurdu…

Milyonlar cumaya aksa
Esir mi kalır Mescidi Aksa?

***

Gerçek sevgi budur. Karşılıklı olan sevgi. Karşılıklı sevgiden maksat, karşılığı olan sevgidir.

Allah onları sever. Onlar da Allah’ı sever.
Maide Sûresi 54

İnşallah hepimiz bu ayette bahsedilenlerden oluruz.

***

Yüz yıldan fazla baskı, zulüm, işkence, sömürge altında kalan; dilleri dahi değiştirilen bir müslüman toplumun ufak tefek kusurlarını görmezden gelelim.

Örneğin Cezayir 130 yıl Fransız sömürüsü altında kaldı. Tüm bölgeyi Fransız yönetti. Başını hafifçe kaldıran herkesi, yüz binleri astı, kurşuna dizdi. Şehit sayısı milyonları buldu. Öyle ki, Cezayirliler Fransızca konuşmaya başladı. Dillerini dahi unuttular. Yarım yamalak bir kültür kaldı. Yüz yıldan fazla sömürü altında kalan ülkede din, dil, kültür, medeniyet değişti. Gün oldu Fransızlar çekti gitti. Gitmek zorunda kaldı. Küçük baş kaldırılar, isyana dönüştü. Cezayir yeniden ayağa kalktı. Ancak İslam’a ait ne varsa unutulmuş ya da unutulmaya yüz tutmuştu. Şimdi Cezayir’de din, hayata yeniden girmeye başladı.

Tunus hakeza, oruç tutmanın yasak olduğu bir ülkeydi. Başörtülü kızların üniversite, lise ve kamu kurumlarında çalışması, okuması yasaktı. Bugün, bu uğursuz günler biraz da olsa geride kaldı.

Mısır hep firavun dönemi yaşadı. Boğazı sıkılan bir türlü boğulmayan bir can gibiydi. Her türlü zulme rağmen ayakta ve düşmemek için canlarını feda ediyor.

Acılar, açlıklar ülkesi Sudan, tüm hıristiyanlık propagandalarına rağmen dinlerini iyi kötü korudu. Korumak için bu uğurda milyonlarca bedel ödedi.

Suriye… Irak… Yemen… Libya… Hepsi aynı..

Rus komünizmi altında her türlü eziyetin altında kalan Türki cumhuriyetlerin durumu bundan farksız değildi. İslamdan sadece bir besmelenin kaldığı Türki cumhuriyetlerde bugün milyonlar İslamı yeniden ayağa kaldırma derdinde.

Peki, üzerinde yaşadığımız ülkemiz?

Osmanlı sonrasında şehirlerde neredeyse hiç bir din adamı kalmadı. Cenazeler yerde, cenaze namazı kılmayı bilen insan aradı. Arap alfabesine savaş adı altında tüm dini eserler imha edilmeye maruz bırakıldı. Altı yüz yıllık imparatorluğun tüm mirası kağıt fabrikalarına gönderildi. Ezanlar değişti. Hacca gitmek kırk yıla yakın yasak edildi. Din öğretiminin cezası idam oldu. Bir, iki, üç kuşak dinsizlik üzerine yönlendirildi. Ama bu da karşılık bulmadı. Müslümanlar, unuttukları dinlerini yeniden öğrenmeye başladı. Azar azar öğrendi. Yarım öğrendi. Yanlış öğrendi. Zira dinden sadece nem kalmıştı. Olsun, zamanla doğrusu, iyisi, en iyisi konuşulur oldu.

Bugün itikat, tevhid adı altında müslümanları beğenmeyenlerin çoğunun atası neredeyse Fatiha bile bilmezdi. Ama bu kadar zulme rağmen dinlerini iyi kötü muhafaza eden bu müslümanları beğenmiyorlar.

Yüz yıl önce hıristiyanlık, batı ülkelerinde hakimdi. Kadınları dindar, erkekleri dindardı. Bugün hıristiyanlıktan hiçbir iz kalmadı.

Ama müslümanların tüm değerlerine savaş açılmasına rağmen, İslam neredeyse unutturulmasına rağmen müslümanlar ayakta, müslümanlar kıyamda, müslümanlar rükuda, müslümanlar secdede… İslam bir gönle girdi mi, orayı mesken edindi mi, orayı kendisine dar ve diyar edindi mi orası darul İslamdır. İslam oradan ayrılmaz. Kovulmaz. Belki biraz terki diyar yapsa da geri gelir.

Her türlü şeytani oyuna rağmen, yüzlerce yıl dinsizleştirilme politikalarına rağmen bugün müslümanlar var. İşte bunlara rahmet nazarıyla bakın. İşte bunlara acıyın. İnsafsızca eleştirmeyin. Onları övün, takdir edin. İyisini isteyin; ama ellerinde olanı da atmayın…

Zafer inananlarındır.

***

Hadi diyelim hocalar insanlara fakirliği anlatırken lüks içinde yaşıyorlar.

Türkiye’nin en zengin yüz kişisi içinde kaç tane hoca var?
İlk bin tanesi içinde kaç tane hoca var?
İlk elli bin içinde kaç tane hoca var?

Özel jeti olan kaç hoca var?
Bodrumda yazlığı , Marmaris’te gemisi, Bebek’te yalısı olan kaç tane hoca var?

Ferrarisi olan kaç hoca var?
Garajınd araba koleksiyonu olan kaç hoca var?
Vergi rekortmeni kaç hoca var?
Lüks alışveriş merkezlerinde kaç hocanın iş yeri var?
Kaç tane plaza hocalara ait?
Rezidanslarda kaç hoca oturuyor?

Evet, bir sözdür dolaşıyor: Hocalar refah içinde yaşarken halka fakirliğin Allah’tan geldiğini söylüyor.

Buyrun mal paylaşımı yapalım.

***

Allah’ın veli kadın kullarından Ümmü Harun’a sordular:

Ölümden hoşlanır mısın?
Dedi ki: Hayır!

Niçin hoşlanmazsın, diye sordular?

Şöyle cevap verdi: “Bir insana karşı bir kötülük yapınca onunla karşılaşmayı bile istemem! İsyan içinde olduğum Rabbime karşılaşmayı hangi yüzle arzularım?”

Kitabu’l Muhtar min Kelami’l Ahyar, s. 403

***

Herkes Allah’ın huzuruna teker teker gelecek.

وَلَقَدۡ جِئۡتُمُونَا فُرَ ٰ⁠دَىٰ
Bize teker teker geldiniz…

[En’âm suresi 94]

Herkes Allah’ın huzuruna birer birer çıkacak. Sağında solunda elli tane avukatla çıkmak olmayacak. Kavgaya gider gibi bir yığın insanla çıkmayacak.

Bugün milyonlarca takipçisi olanlar Allah’ın huzuruna takipçisiz çıkacak. Tek başına çıkacak.

Bugün milyonları galeyana getirenler Allah’ın huzuruna tek başına çıkacak.

Korumalarıyla gezenler Allah’ın huzuruna tek başına çıkacak.

Şeyh müritsiz, hoca talebesiz, komutan askersiz, başkan tebaasız bir şekilde Allah’ın huzuruna çıkacak.

***

Bazı sarhoşlar vardır, Allah’ın Resûlünü ziyadesiyle severler.

“Peygamber aleyhisselam döneminde ismi Abdullah, lakabı da “Himar” olan bir adam vardı. Bu adam ara sıra resulullah’ı güldürürdü. Buna, içki içtiği için değnek vurulmuştu.

Yine bir gün içki içtiği için yakalandı ve sopa yedi.
Kalabalığın içinden birisi: “Allahım buna lanet et!” dedi.

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ona lanet etmeyin! Vallahi bu kişinin Allah ve resulünü sevdiğinden başka bir şey bilmiyorum!” dedi.

Buhari 6780

Hadisin çok güzel yönleri ve mesajları var. Davet ve tebliğde buna dikkat etmek gerekir.
__________________

أَنَّ رَجُلًا عَلَى عَهْدِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَانَ اسْمُهُ عَبْدَ اللَّهِ، وَكَانَ يُلَقَّبُ حِمَارًا، وَكَانَ يُضْحِكُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، وَكَانَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَدْ جَلَدَهُ فِي الشَّرَابِ، فَأُتِيَ بِهِ يَوْمًا، فَأَمَرَ بِهِ فَجُلِدَ، فَقَالَ رَجُلٌ مِنَ الْقَوْمِ : اللَّهُمَّ الْعَنْهُ، مَا أَكْثَرَ مَا يُؤْتَى بِهِ. فَقَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : ” لَا تَلْعَنُوهُ، فَوَاللَّهِ مَا عَلِمْتُ أَنَّهُ يُحِبُّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ “.

***

Ey Peygamber, Allah’tan kork!

یَـٰۤأَیُّهَا ٱلنَّبِیُّ ٱتَّقِ ٱللَّهۚ
[Ahzâb suresi 1]

Ey başkan, sen de Allah’tan kork!
Ey hoca, sen de Allah’tan kork!
Ey vekil, sen de Allah’tan kork!
Ey esnaf, sen de Allah’tan kork!
Ey amir, sen de Allah’tan kork!
Ey Müslüman, sen de Allah’tan kork!

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Manevi Buhranlar ve İman Hakikatleri

Manevi Buhranlar ve İman Hakikatleri Günümüzün hayat hızı ve anlayış tarzının getirdiği şeyler İslam’ın evrensel …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Bülbül – Andelîb – Hezar

En meşhur ötücü kuş olan bülbül için ‘Dünyada hiçbir müzik aleti yoktur ki, şu kuşun ağzından …

Kapat