Sözleşmeli arkadaşlar, ayağınızı denk alın! Bakın sizler sözleşmelisiniz ona göre! Senin kaderin iki dudağım arasında! Sözleşmeli olduğunu unutma!
Son yıllarda bu hakarete maruz kalmayan var mı? Artık bazı amirlerin hakaret etme biçimi böyle oldu. Amirlerinden cesaret alan minik memurlar da bunu yapmaya başladı. Hocam, acilen buraya gel! Hayırdır hocam, bir sıkıntı mı var? Hocam, sen sözleşmelisin, sana buraya gel dedik mi geleceksin! İşte, bu, son yılların çokça duyulan tavırlarından biri oldu…
Sayın yetkililer, yetkili kurum amirleri, kurum memurları! İkide bir ağzınıza sakız yaptığınız şu “sözleşmeli” sıfatı ne kadar rahatsız edici biliyor musunuz? Bence biliyorsunuz ama bunu bir tehdit aracı olarak kullanıyorsunuz. Gözdağı veriyorsunuz. Mobbing yapıyorsunuz.
Sözleşmeli memur statüsü, sizin kaprislerinizi gidermek için ihdas edilmedi. Bu, devletin bir planlama biçimidir. Amacı, memuru, amirin oyuncağı ve kulu yapmak ve bu vasıfla rencide etmek değildir.
Toplantı ve mesajlarda “sözleşmeli” ifadesini kullanmayın artık! Bu arkadaşlarınıza veya memurlarınıza “sözleşmeli” sıfatını yapıştırıp iş yaptırmayı bırakın. 50-100 km uzaktan sözleşmeli arkadaşı getirtiyor ve ardından gerekirse, sen sözleşmelisin, hatırlatayım demeyi biliyorsunuz. Ama yanı başınızdaki kadrolu arkadaşa gıkınız çıkmıyor. Bunu Allah görüyor haberiniz olsun!
Şu sözleşmeli arkadaşlar “sözleşme mevzuatından” dolayı zaten mağdurlar. Kimisi eşinden yıllardır ayrı. Kimisinin çocukları yanlarında değil. Kimisi yerini değiştirmek için adamını bulamıyor. Kimisi yıllardır çakılı kalmış ama adamını bulan, çekirge gibi zıplıyor, kimisi evlenmek istiyor ama sözleşmeli olduğu için yuva kuramıyor… Kimisi de inanın sırf sizin kaprisli sözleriniz yüzünden evlenmek dahi istemiyor…
Bilir misin amir bey, nice sözleşmeli arkadaşlar her gece başını yastığa aç bir mideyle koyunca, yarın gidip istifamı vereğim diyor… Bu kölelik hayatından kurtulayım diyor. Ama güneş sadece dünyayı aydınlatmıyor. Bir de gecelerin şerli düşüncelerini ortadan kaldırıyor. Her gece kurulan nice şerli hayaller, güneşin doğuşuyla son buluyor.
İnsanları sözleşmeli ve kadrolu diye ayırmayın. Görevini yapan ve yapmayan diye ayırın. Organize işlerde sırf sesini edemediği için bir dediğinizi iki etmeyen sözleşmeli arkadaşlar, her gece sizi Allah’a şikayet ediyor. Çünkü siz de biliyorsunuz ki bu işi kadrolu arkadaşlara yaptıramıyorsunuz. Ama sözleşmeli arkadaşlara ise resmi ağızla değil de resmi tehditle bu işleri yaptırıyorsunuz. Bilin ki Allah kalplerde geçenleri bilendir.
Nice kalpler kırdınız Kabe’yi yıkmak gibi. Nice gönüller kırdınız, Beytullah’ı yıkar gibi. Toplantılarda vesair yerlerde sözleşmeli arkadaşlar, size söylüyorum, görevinizi ihmal etmeyin, bakın sözleşmelisiniz diye konuşuyorsunuz ya işte Allah’ın kullarını belki de Allah’ın evinde incitiyorsunuz…
Memurlarınızı bu vasıfla çağırmayın, bu vasıfla tehdit etmeyin, bu vasıfla onlara iş yaptırmayın…
Hem bilir misin deveden büyük fil vardır. Bir de bakmışsın ki, senin sözleşmen de başkasının iki dudağı arasında imiş…
Hem bilir misin aslında hepimizin hayatı tek taraflı bir sözleşme imiş. Allah, istediği kulunun istediği zamanda hayat sözleşmesine son verir. Bir bakmışsın ki arkada nice gönlü kırık “sözleşmeli insan” bırakarak Allah’ın huzuruna varmışsın!
Kadrolu kaprislileri de unuttum sanmayın. Kadrolu arkadaşlar, sözleşmeli arkadaşlar da sizin gibi insan! Sözleşmeli olması onun Allah katındaki derecesi değildir. Siz de onları yani kendi arkadaşlarınızı hor görmeyin!
Bir hatırlatayım dedim.
Murat Padak
- Ramazan-ı Şerif’in İki Kahramanı İmamlar ve Kadınlar - 9 Nisan 2024
- Dibine Kadar Günaha Dalmamız Yüzünden mi İçimizdeki Mücadele Aşkını Kaybettik Acaba? - 31 Ekim 2023
- Bir kimse günah işlemesine rağmen nasıl olur da daha çok kazanır? - 4 Ağustos 2023
- Her Mezhep Bir Sünneti İhya Ediyor - 26 Temmuz 2023
- Yaz Kur’an Kursu Öğrencilerine Bir İz Bırakalım - 6 Temmuz 2023
- Allah insana çevresi ile haber gönderir. - 16 Haziran 2023
- Düşmanın Nazarında Adın Nasıl Geçiyor? - 21 Mayıs 2023
- Cennette Sizi Arayıp Soracak Bir Dostunuz Var mı? - 2 Mayıs 2023
- Kınadıklarımızın Sınandıkları İle Sınandık mı Hiç? - 26 Nisan 2023
- Günahlar Kendisini Nasıl Belli Eder? - 16 Mart 2023