Ana Sayfa / RİSALE-İ NUR & BEDİÜZZAMAN / Nurdan Hatıralar / ‘Şu geçen Nur Talebesiymiş’ demeleri bu zamanda en büyük bir hizmettir”

‘Şu geçen Nur Talebesiymiş’ demeleri bu zamanda en büyük bir hizmettir”

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

21.04.2017 : 04:00:05

Ali Rıza Öztürk Eskişehirlidir. 1934 doğumludur. Emekli imam ve vaizdir. Hz. Üstada çok sayıda ziyaretleri bulunmaktadır. 

Ali Rıza hocaefendi çok çilekeş bir Kur’an hâdimi… Tam onsekiz kere tutuklanmış; karakollar, mahkemeler onun yakasını hiç bırakmamış. “Üstadımdan ‘Haydi hizmetin başına!’ diye emir aldıktan sonra müdhiş hizmetler oldu” diyor kendisi…

Ömer ÖZCAN

Ali Rıza Öztürk Hocaefendi Anlatıyor:

Üstad: Şu geçen ‘Nur Talebesi’ imiş demeleri en büyük hizmettir

Üstadla yaşadığım unutamayacağınız çok önemli bir hatıra daha anlatıyım size:

Aslında 1957’de genç yaşımda fahrî vaiz olmuştum ben. Babamın adı Ömer’di. Rahmetli babam “Devlet memuru olursan rahat konuşamazsın, fahri ol, daha rahat hizmet edersin, maaş meselesini mühim tutma” demişti. Bu sebeble ben fırsat bulduğum camilerde kürsüye çıkıp konuşuyordum. Herhâlde konuşmalarım sert oluyordu ki, 18 kere tutukladılar bizi…

1958’de doğudan gelince yine bir sefer ceza evine girdim. Epeyce yattıktan sonra çıktım, akşam geldim eve. Tabi annelik, babalık telâşı, sarmaş-dolaş olduk evde. Yemekten sonra ben hazırlık yapmaya başladım. Babam rahmetli “Ne o ağa yolculuk mu var yine?” dedi. “Baba, ben Üstada gideceğim. Burada vaizlikte bana hizmet ettirmiyorlar, ona hizmet edeceğim” dedim. Babam ehl-i kalp bir insandı “Git bakalım kabul ederse?” dedi. Babamın bu sözüne ben biraz kırıldım…

Üstad Emirdağ’ında idi, Emirdağ’a gittim. Elimde küçük bir çanta vardı. Üstadın yanına gideceğim diye zevkle, şevkle kapıyı çaldım. Çıkarken gacır-gucur sallanan ahşap bir merdiven vardı, böyle sağa sola sallanırdı. Kapıyı yine Zübeyir ağabey açtı. Zübeyir ağabeyle sarmaş-dolaş olduk. Üstadın kaldığı odanın kapısı açık… Üstadın belinden aşağısı gözüküyor, üst kısmı gözükmüyordu. Üzerinde battaniye vardı. Benim cezaevinden çıktığımı gazetelerden okumuş Zübeyir ağabey. Ben hep şarkta okuduğum için bana “Şarklı Hocaefendi” derdi Zübeyir ağabey. “Hayrola Şarklı Hocaefendi?” dedi. Ben anlattım: “İkide bir tutukluyorlar, karakol, polis, mahkeme… Burada Üstadın yanında kalmak için geldim” dedim. Sonra “Çayını yapacağım, çamaşırını, bulaşığını yıkayacağım…” dedim.

Ben daha kelimeyi bitirmeden Üstad oradan müdhiş bir sesle bağırdı. Hâlbuki konuştuklarımı Üstadın duyması mümkün değildi. Aramızda bir hayli mesafe vardı. Hem gayet yavaş bir sesle söylemiştim. Normal olarak duymaması lazımdı. Üstad öyle bir bağırdı ki: “Derhâl hizmetin başına! Sen hiç hizmet etmesen bile caddede, sokakta, pazarda gezerken; ‘Şu geçen Nur Talebesiymiş’ demeleri bu zamanda en büyük bir hizmettir” dedi.

Üstadın bu sözleri gençler için muazzam bir derstir. Fakat ben o anda müdhiş sarsıldım, başımdan kaynar sular döküldü. Hâlbuki ben Üstadla dertleşip, başıma bunlar geldi, bana şöyle yaptılar, böyle yaptılar diye sohbet edeceğiz diye hayal ediyordum. Vallahi inanın ayağımı bir santim bile ileriye atamadım. Gideyim Üstadın elini öpeyim, özür dileyeyim, Üstadım gidiyorum, emrin başüstüne diyeyim… Yok… Hiçbir şey yok… Bir şey diyemiyorum… Zübeyir ağabey de dondu kaldı. Ben de dondum kaldım. Zübeyir ağabey “Yapacak bir şey yok, derhâl hizmetin başına dön” dedi. Ben ağlaya ağlaya geri döndüm…

Babamın söyledikleri uyandırdı beni

Eve geldiğimde babam gülümsedi “Ne oldu ağa Üstad kabul etmedi mi?” dedi. Aynı tabirle söylüyorum. “Kabul etmedi, bana böyle böyle dedi” dedim.

Babam çok kahraman bir insandı. “Bak oğlum şuraya otur” dedi. “Üstadın çayını yapacak, çorbasını pişirecek, bulaşığını yıkayacak bir sürü talebe var. Sen vaizsin, kürsüye çıkıp vaaz edecek kaç kişi var? Onu yapacak adamlar kürsüye çıkıp vaaz ederler mi?” dedi. “Üstad seni orada niye bağlasın? Üstad seni kürsülerden vaaz etsin, hizmet etsin diye geri gönderdi. Onun için seni kabul etmemiş” dedi. Benim jeton işte o zaman düşmüştü.

Artık ben hizmet edebilmek için camilerde, köylerde, mahallelerde, kahvelerde her yerde ders okuyor, küçük risalelerden güvendiğim insanlara veriyor, onlarla sohbetler ediyordum. Tabi Üstadın manevî bereketini, eserlerini okudukça anlıyor insan…

Ağabeyler Anlatıyor’dan

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

“Bediüzzaman’a İlk Ziyaretimi Yeis İçinde Yaptım”

Merhum Prof. Dr. Zekeriya KİTAPÇI anlatıyor: BEDİÜZZAMAN’A İLK ZİYARETİMİ YEİS VE BİTKİNLİK İÇİNDE YAPTIM Bediüzzaman …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Tarihî Arkaplanıyla Sünneti İnkâr Fitnesi

İmam Şafiî rahmetullahi aleyh hazretleri, hadisleri yani sünneti inkar inkâr edenleri “Bütün haberleri reddedenler ve …

Kapat