Mehmet Nuri BİNGÖL |
SÜRUR GÜNLERİ VE “BAHTİYAR KARDEŞLER”
Ehl-i İslam bir ailedir.
Beraber gülen, sevinen, şükreden; beraber ağlayıp hüzünlenen ve dertlenen; beraber dua ve niyazlarını arşa yükselten; beraber kulluk ve tesbih eden; hülasa tam manasıyla “cemaat” olan bir aile…
….Ve beraber bayram eden. İyd-i mübarekleri beraber idrak eden…
***
Bu “büyük ailenin” en azam noktaları birdir.
Mabudu bir, Resul’ü bir, Kitab’ı bir, kıblesi Kabe bir; orucu, zekatı, fıtrı bir;
…Ve sürur günleri bir.
Bayramları; İyd-i Ramazan ve İyd-i Fıtırları (kurban bayramları) bir!
***
Bu aile bayramlarda saadetin zirvesine tırmanır, bütün fertlerinde İlahi feyz ve rahmete erişmenin sevinci vardır. Siyahıyla beyazıyla, Arabıyla Acemiyle- Kürdü ve Türküyle, kuzeylisiyle güneylisiyle daha bir bütündür mezkur aile.
Dudaklar bayram namazında aynı sedayı, nağme nağme cihanın bütün ufuklarına duyuracak ve “İlahi daavata” lebbeyk ve sa’deyk diyecek şekilde Rabb’lerinin namını ila edecek bir hissiyatla kıpırdanır:
“Allahu ekber.”
***
“Bayram” deyince sadece gülüp eğlenilecek “sevinç” günlerini anlamıyoruz elbet.
Ramazan ayını, yüreğinde tatlı bir ılıklığı duyup Halık-ı Rahman’a bütün hissiyatıyla kullukta bulunarak fakir, miskin ve yetimleri güldürdüğü, hayatımızın çiçeği ve dünyamızın neşesi çocukları türlü hediyelerle sevindirdiği ve onlara bayramlara hasret bıraktıkları, dost ve akrabalar arasındaki, hepimizin başına gelebilen kırgınlıkları gidererek İlahi af ve feyze mazhar olunan bahtiyar günleri kastediyoruz…
…”Bahtiyar Kardeş” olabilenleri !
Mısır, Suriye, Afganistan, Gazze, Çibuti, Tunus, hatta Türkiye’de haksızlıklara maruz İman- İslam Kardeşlerine bigane kalan – çeşitli tarafgir gözlüklerle tekellüflü tevillerde bulunan- “kardeş-cik” ya da “kara-daş”lar için değil elbet!
***
Bayramın çocuklar için ifade ettiği mana çok daha başka.
Hele bir çocukluğunuzu hatırlayın. Bayram geceleri pırıl pırıl gülücüklerle ortalığı velveleye verdiğiniz anları hayalinize getirmeye çalışın. Bayram sabahı giyeceğiniz yeni “urbaları” , bayramlıkları, harçlıkları, yenilecek tatlıları hayalinize getirerek gözünüze uykunun zerresinin dahi girmediği geceleri bir hatırlayın.
“Din-i Mübin-i İslam” cemiyet ve içtimaiyat dinidir; “birilerinin” –bazıları da maalesef bizden- dediği gibi sadece kalbe “hapsedilmiş” bir değerler sistemi değil! Kendini zorla, baskı ve ikrahla, şiddetle kabul ettirmeyi düşünmeyecek kadar da nezih, ulvi.
“Dahilde kılıç kullanmaz” ( Emirdağ Lahikası, c.2) ama “dindaşını” ikaz da vazifesidir. ( Emr-i bi’l-ma’ruf nehy-i ‘ani’l-münker) Bu ikaz (nüzuret) bayram günlerinde sürurla ve sevdirerek yapmaz mı zaten?
***
“İyd-i Ramazan” günleri “ Dili bir, gönlü bir, imanı bir insan yığını” Müslümanların daha bir kaynaştığı, “Ve’tesimu bihablullahi cemi’a vela teferreku.” İlahi fermanını massettikleri mesut anlardır. Bu mesut günleri tam manasıyla idrak edebilenler de hakiki saadeti ve “ insanı insan eden” imanı sırrını yaşayanlardır. (23. Söz)
Sevinmenin dahi “Allah namına” (Birinci Söz) olması gerektiğinin idraki içinde olanlardır.
Sevinme ve saadeti dahi Allah namına yaşayan, zulüm altındaki kardeşlerinin halini tevil etmeyenlere selamlar ve tebrikler…
- Cemaat Değil Cemaattan Yana Olmak - 19 Eylül 2024
- Müzeden Ayasofya-yı Kebir’e… - 12 Eylül 2024
- Romancı Olmak – Olmamak – Olamamak - 25 Ağustos 2024
- Vâizler Neden “Etkisiz Eleman”? - 22 Ağustos 2024
- Nur Üstad ve Abdülhamid Meselesi - 11 Ağustos 2024
- Bahardan Sonra Yaz (Öykü) - 5 Ağustos 2024
- Sahabe Bir Sıfat; Hataları İse Ferdidir. - 4 Ağustos 2024
- İsmail Tohumu Fidana, Ardından Ağaca Duracaktır. - 31 Temmuz 2024
- Bazı Dikkatler-2 - 30 Temmuz 2024
- Adem-i Îtimat Meselesi - 29 Temmuz 2024