Sürgüne Yolculuk

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

MENFÂYA YOLCULUK

Dr. Kemal DAŞCIOĞLU
Pamukkale Üniversitesi Öğretim Üyesi

SÜRÜLMESİ İÇİN FERMANI ÇIKAN KİMSE VEYA KİMSELER İSTANBUL’DA İKAMET EDİYORLAR İSE FORMALİTELERİN TAMAMLANMASINA KADAR EVİNDE YA DA UYGUN GÖRÜLEN BİR (HAPİSHANE VB.) YERDE BEKLERLERDİ. ŞAYET SÜRÜLECEK KİŞİ TAŞRADA İSE SÜRGÜN FERMANI O KİŞİNİN BULUNDUĞU YER İLE SÜRGÜNE GÖNDERİLECEĞİ YER KADISINA VEYA SÜRÜLECEK KİŞİYLE SÜRÜLECEĞİ YER KADISINA VE MÜBAŞİRE YAZILIRDI. BUNUN YANINDA SÜRÜLECEĞİ YERİN KADISI İLE ÇAVUŞBAŞIYA, YA DA SÜRÜLECEKLE, MÜBAŞİRE DE YAZILDIĞI OLURDU.

Giriş
Seyahat; gezi, uzak yerleri gezerek görmek, yolculuk etmek gibi anlamlara gelir.1 İnsanların çoğunlukla yeni yerleri görüp tanımak, bilgilenmek için yaptığı bir durumu ifade eder. Bazen de iş veya başka sebeplerle yapılan yolculuklar akla gelir.

Sürgün ise bir yerden (gönüllü ya da gönülsüz) uzaklaştırılma, zorla göç ettirilme ya da siyasî iktidarın bir topluluk veya bireyi başka bir yere zorla iskân etmesi şeklinde tanımlanabilir. Bu tanım, sürgünün daha çok ceza şeklindeki uygulamalarını ifade etmektedir. Bununla birlikte, gönüllü şekilde bir yerden uzaklaştırma ile
iskâna yönelik yapılan sürgünler kastedilmektedir.2

Yukarıdaki tanımlar açısından bakıldığında sürgünleri, seyahat olgusu açısından ele almak sanırım doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Fakat sürgünden zorunlu bir yolculuk olarak bahsetmek ve sürgün esnasında yaşananları konu edinmek yerindedir.

I. Sürgün Cezasının Uygulanması
Bireysel ya da toplu olarak devlete veya şahsa karşı işlenen suçlar tespit edildiğinde, suçlular yakalanıp mahkemesi yapılırdı. Yargılama sonucunda suçu işleyen kişinin (grubun) sürgün cezasıyla cezalandırılması isteniyorsa, öncelikle sürgün fermanının düzenlenmesi
gerekiyordu. Sürülecek kişinin bağlı olduğu makam bu konuda yetkiliydi. Ulemayı şeyhülislâm, askeri yeniçeri ağası, mülkiyeden olanı sadrazam veya kâimmakam paşa, makâm-ı muallâya (şeyhülislam, sadrazam) arz ederdi. Yapılan müracaat uygun görülürse sürgün için ferman çıkar,3 sürülen kişi görevinden azledilir ve çoğunlukla rütbeleri de alınırdı.

Sürülmesi için fermanı çıkan kimse veya kimseler İstanbul’da ikamet ediyorlar ise formalitelerin tamamlanmasına kadar evinde ya da uygun görülen bir (hapishane4 vb.) yerde beklerlerdi. Şayet sürülecek kişi taşrada ise sürgün fermanı o kişinin bulunduğu yer ile sürgüne gönderileceği yer kadısına5 veya sürülecek kişiyle sürüleceği yer kadısına ve mübaşire yazılırdı. Bunun yanında sürüleceği yerin kadısı ile çavuşbaşıya,6 ya da sürülecekle mübaşire de yazıldığı olurdu.

Sürgün hükümlerinin içeriği şöyledir: Hükmün başında, sürülen ve sürülecek yerler kadılarının adları kendi ünvanları ile yazılır. Ardından kimin sürüldüğü, neden sürüldüğü, sürgüne hangi çavuşla gideceği, çavuşun nelere dikkat etmesi gerektiği ve getireceği belgeler, kadının ödevleri ve vereceği belgelerin neler olduğu belirtilir. Hükmün son kısmına ise sürülme tarihi ile hükmün yazıldığı yerin adı yazılırdı.7

Sürgünlerin yeniden sürülmesi veya menfasında iken sürgün yerlerinin değiştirilmesi kesinlikle çavuşlar vasıtasıyla olurdu. Bunun yanında çavuşbaşıya veya kapı kethüdasına bağlı habercilerin (kavas, çavuş, değnekçi isimleri ile de bilinir) zabtiye hizmetlerinde suçluların tevkif ve hapsi ile ve bunların nakil işlerinde kullanıldığını görmekteyiz.8 İstanbul’da görev yapan habercilerin yerine getirdiği bu mübaşeret hizmetinin, taşrada yasakçı veya kavas unvanı taşıyan kişilerce yapıldığı anlaşılmaktadır.9 Yeni fethedilen bir memleketin şenlendirilmesi, iskâna açılması veya herhangi bir yerin emniyet ve imarı için topluca sürgün yapılmak istendiğinde de, devlet gereken yerlerin kadılarına sürgün hükümleri göndererek gerekli şartları taşıyan adamların aileleriyle birlikte nakledilmesini emrederdi. Sürgün yerlerinde bu muhacir kafilelerini, oraların büyük rütbeli memurları teslim alır ve imzalı defterlerini merkeze gönderirlerdi. Bu şekilde nüfusun ve yeni iskân sahalarının durumu da kontrol edilirdi.10

Mübaşir sürgün cezası verilen kimseyi sürgün yerine getirdikten sonra sürgün fermanını okur ve halka ilan eder. Ardından fermanı sicile tescil ettirir ve kadıdan sürgünü getirip teslim ettiğine dair tahrirat ve ilâm alarak geri döner.11

II. Sürgün Cezalarının İnfazı ve Sürgün Yapılan Bölgeler
Osmanlı Devleti başlangıcından itibaren değişik yerlere bireysel veya toplu sürgünler gerçekleştirmiştir. Çok geniş topraklar üzerinde yapılan sürgün faaliyetlerinde belli güzergâhlar kullanılmıştır. Deniz yoluyla yapılacak sürgünler için doğal olarak limanlar ve sahildeki kentler kullanılmıştır. Kara yoluyla yapılan sürgünlerde ise sürgün bölgesinin yerine göre değişik yollar takip edilmiştir. Bunun yanında sürgünler için dönemin ulaşım araçları olan gemiler ve at arabalarının kullanıldığı da görülmektedir. Ege ve Marmara Denizi’ndeki adalara yapılacak sürgünler için çoğunlukla İstanbul ve Gelibolu limanları kullanılmıştır. Bununla birlikte Kıbrıs Adası fet-
hedildiği zaman buraya Anadolu’dan yapılan sürgünler için Mersin (Silifke) limanının kullanıldığı bilinmektedir.12 Sonraki dönemlerde yapılan bireysel sürgünlerde ise coğrafî açıdan ulaşımı en müsait yerler seçilmiştir.

Osmanlı Devleti’nin kuruluş ve gelişme dönemlerinde sürgün bölgeleri yeni fethedilen yerler olmuştur. Çoğunlukla Rumeli bölgesi en çok sürgünlerin yapıldığı yerdir. Aynı şekilde Rumeli’den Anadolu’ya da sürgünler yapılmıştır. Bunun dışında Kıbrıs, diğer adalar ve Kuzey Afrika’ya da sürgünler yapıldığı görülmektedir. Devlet, duraklama ve gerileme dönemlerinde toprak kayıplarına bağlı olarak içe doğru başlayan göç hareketleri ile uğraşmış ve bunları ülke içinde iskâna çalışmıştır. Ayrıca XVIII. yüzyılda ülke içindeki konar-göçer aşiretlerin de cebren iskâna tabi tutuldukları görülmektedir. Bu devirde Rakka, Halep ve Kıbrıs bölgelerinin sürgün yerleri olarak kullanıldığı bilinmektedir.13

Osmanlı Devleti, sürgün cezaları için ülkenin hemen hemen her bölgesini kullanmış, hatta mahalleler arasında bile sürgün metodunu uygulamıştır. Osmanlı’nın başlangıcından yıkılışına kadar sürgünler, çeşitli istikametlerde dönemin şartlarına göre farklı metotlarla devam etmiştir. Bununla birlikte sayılanların dışında Limni, Sakız, Rodos, Mora, Malta, Girit, Bozcaada, İstanköy gibi adalar ile Ankara, Adana, Bursa, Antalya, İzmit, İznik, Sinop, Kütahya, Konya, Afyon, Diyarbakır, Edirne, Gelibolu, Seddülbahir, Tekirdağ, Manisa, İzmir, Isparta, Bodrum, Kars, Mudanya, Samsun, Trabzon, Giresun, Amasya, Tokat, Kars, Van, Sivas, Erzincan, Vidin, Belgrad, Kosova, Kavala, Selanik, Dimetoka, Tırhala, Tırnova, Trablusgarp, gibi yerlerin sıkça sürgün cezası için kullanıldığı görülmektedir.14

III. Sürgün Edilenlerin Ceza Süreleri ve Sürgünden Kurtulma
Sürgün hükümleri ile ilgili belgeler incelendiğinde sürgüne gönderilen kişinin ne kadar süre ile cezalandırıldığına ait bilgiler yok denecek kadar azdır. Bazı hükümlerde “ıslah-ı nefs edinceye kadar” gibi
klişeleşmiş cümleler vardır. Dolayısıyla sürgüne gönderilenlerin ne kadar zaman sonra serbest kalacakları muallâktadır. Bununla beraber bazı belgelerde bir yılla ömür boyu arasında değişen sürgün cezası sürelerine rastlanmaktadır. Ancak af ve değişik sebeplerle sürgün cezalarının kaldırıldığı sıkça görülen bir husustur.

Sürgün edilen bir kişinin, sürgünden kurtulabilmesi için affedilmesi, ölmesi veya öldürülmesi veyahut yerinin değiştirilmesi gerekmektedir. Bunların dışında sürgün cezasından kurtulmak mümkün değildir. Sürgünden kaçanlar ise, yakalandıklarında cezaları en az bir kat daha artırılarak uygulanmıştır.18 Sürgünlerin yerlerinin değiştirilmesi ile ilgili mazeretler arasında sağlık, ailevi ve iklim şartlarının olumsuzluğu gibi sebeplerin dikkate alındığı görülmektedir. Sürgün yerini değiştirme sebepleri arasında, ailevi ve sıhhî sebepler19 ilk sırada yer alırken bunu siyasî sebepler ve menfadaki idari işlere karışma takip etmektedir.

Sürgüne gönderilen kişilerin sürgün hükümlerinde çoğunlukla süre belirtilmemesine rağmen, eşleri, çocukları ve yaşları, halktan ve idarecilerden gelen af ricaları vs. gibi muhtelif sebeplerle af fermanlarının çıktığı görülmektedir.

Bazı durumlarda ise af talebinin geri çevrildiği de olmaktadır. Örneğin, Resmo’ya sürgün edilen müneccimbaşı için af talebinde bulunulmuş ancak karşılığında payitahttan “olmaz” cevabı gelmiştir.20 Bir kısım sürgün aflarında ise şartlar öne sürülmüştür. Mesela, evvelce sürgün edilmiş olan eski Avlonya mutasarrıfı Mehmed Paşa’nın evinde oturmak şartıyla affedilmesine karar verilmiştir.21 Yine benzer bir belgeye göre, birkaç sene evvel Kavala Kalesi’ne kalebent olan, daha sonra Edirne’de ikamet etmesi şartıyla affolunan eski Niş kaymakamı Osman Paşa’ya yevmiye olarak 45 guruş tahsis olunmasına karar verilmiş ve bu meblağın ödenmesi için de Edirne kadısına ve gümrük eminine emir verilmiş,22 böylece geçinebilmesi için belli bir miktar maaş bağlanmıştır.

Sürgünden yukarıdakilerin dışında ekonomik nedenlerden dolayı vazgeçildiği de olmaktadır. Kıbrıs’ın fethedilmesinden sonra adaya kutsal topraklarda yaşayan bin Yahudî’nin sürgün edilmesi için hüküm verilmiştir. Ancak Yahudilerin bulundukları şehre ekonomik olarak katkılarının büyük olduğu ve şayet sürgün edilirlerse devletin bu gelirlerden mahrum kalacağı hesap edilerek vazgeçilmiştir.23

IV. Sürgünlerden Sonra Menfalardaki Durum
Sürgün Edilenlerin Sosyal Durumları: Sürgün cezalarının hangi sebeplerden verildiği, nasıl uygulandığı, gerektiği zamanlarda ne şekilde affedildikleri ile ilgili yeterli belgelere sahip olmamıza rağmen, maalesef sürülenlerin sürgün edildikten sonraki hayatlarıyla ilgili yeterli belgelere sahip değiliz. Sadece aşiretlerle ilgili bazı bilgiler ile sürgün yerinden firar, tekrar suç işlemeleri veya affedilmeleri gibi hususlara ait belgeler bulunmaktadır.

Sürgün cezası verilen kişi menfasına ulaştıktan sonra oranın kadısı, barınmaları için kendilerine bir ev bulur. Gelen sürgünlerin uygun bir yerde ikamet ettirilmesi kadıların görevleri arasındadır. Sürgün cezasına çarptırılanlardan bazıları çoluk çocuğu ile sürülmektedir. Sürgünlerin suç işlememesi ve firar etmemesi için kadılar gerekli tedbirleri alırlardı. Bunun yanında kadı, sürgünün affı veya başka bir yere nakliyle ilgili bir emir gelmedikçe onları asla serbest bırakmazdı.24 Sürgünler gittikleri yerlerde tımar ve zeamet sistemine bağlanmışlardır. Böylece eski çevrelerindeki zararlı etkilerinden koparılmış ve devlet hizmetine yararlı hale getirilmeye çalışılmıştır.25

Sürgün olarak gönderilen konar-göçer aşiretlerin bulundukları yerlerin şartlarına alışamadıkları için yerlerini terk etmeye çalıştıkları görülmektedir. Aynı zamanda serbestliğe alışmış olmaları onların yeni yerleşik bir sosyal ortama adapte olmalarını güçleştirmiştir. Konar-göçerlerin iskânı merkezî devlet için üretimin artması, düzenli vergi gelirleri, güvenliğin sağlanması gibi olumlu neticeler ifade etse de aşiretler için bu hürriyetlerinin elinden alınması anlamına geliyordu. Bu yüzden konar-göçerlerin sürgün ve iskâna büyük tepkileri olmaktaydı.26 Bununla birlikte yerleşik hayata geçen aşiretlerin bulunduğu yerlerde sosyal kurumların arttığı ve imar faaliyetlerinin hızlandığı görülür. Dolayısıyla bu yeni köyler ve kasabalar anlamına gelmektedir.

Sürgün Edilenlere Tanınan Muafiyetler: Sürgün edilenlere belli bir süre vergi muafiyeti sağlandığı gibi bazı topraklar da kendilerine mülk olarak verilebiliyordu.27 Özellikle Kıbrıs fethedildiği zaman yapılan sürgünlerde bu tür muafiyetler açıkça belirtilmiştir.

Devlet, sürgünler için, Kıbrıs’ı cazip hale getirmek amacıyla bir takım kolaylıkları ve muafiyetleri başlangıçtan itibaren sağlamıştır. Göçmenlere adanın toprakları parasız verilmiş, iki üç yıl kendilerine vergi muafiyeti sağlanmış, adaya nakliyat ücretsiz hale getirilmiş, adada kendilerine zarar verilmeyeceği, adaletle muamele edileceği söylenmiş ve suçluların cezalarının affedileceği
garantisi verilmiştir. Bunlara rağmen sürgün yazılan ailelerden bazılarının adaya gitmedikleri görülmüştür. Bunların bir kısmı göçler sırasında Anadolu’da kaybolmuş veya ölmüş, bazıları yazıldığı halde kendisi gitmeyip bedel göndermiş, bir kısmı da hastalıklardan dolayı adaya gitmemiştir. Adaya ulaşanların bir kısmı ise kuru tarımın zorluğu, iklimin sıcaklığı, vatan hasreti gibi sebeplerle adadan kaçmaya çalışmışlardır. Ayrıca sürülenlerin bazıları da hastalıklar, çekirge istilaları, korsan saldırıları gibi sebeplerden adada ölmüştür.28 Dolayısıyla bu dönemde yapılan sürgünlerden devletin genel olarak olumlu neticeler aldığı söylenemez.

Sürgün Edilenlerle İlgili Problemler: Devletin güçlü olduğu dönemlerde gerek aşiretlerin gerekse bireylerin iskân ve sürgünleri sonrasında fazla problemlerle karşılaşmadığı görülüyor. Ancak devlet otoritesinin zayıfladığı zamanlarda, bilhassa aşiretlerin çıkardıkları problemlerin boyutları oldukça geniş olmaktaydı.29 Bu tür aşiretler yerleşik halka da rahatsızlık vermekteydiler. Bu yüzden bazı köyler boşalmıştı. Devlet asayişi sağlamak için bu kişileri başka yerlere sürgün etmiş veya yerleşik hayata geçirerek otoritesini kurmaya çalışmıştır.

Sonuç
Bireylerin ya da toplulukların ceza veyahut iskân sebebiyle bir yere sürgün edilmeleri Osmanlı tarihi boyunca sık uygulanan usullerden biri olmuştur. İlk dönemlerde iskân ve kolonizasyon metodu olarak uygulanan sürgün, XVIII. yüzyıldan itibaren daha çok bir ceza metodu olarak benimsenmiştir. Sürgün cezası alan kimselerin (toplulukların) menfalarına giderken ve gittikleri yerlerde alınan tedbirlere rağmen bir kısım sıkıntılar yaşadıkları aşikârdır. Nihayetinde sürgün zorunlu bir yolculuktur. Maddî ve manevî zorlukları tarihin her döneminde insanlara tesir etmiştir.

Dipnotlar
1. Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük, 10. Baskı, Ankara 2005, s. 1743-1744.
2. Kemal Daşcıoğlu, Osmanlı’da Sürgün, Yeditepe Yay., İstanbul 2007, s. 19.
3. M. Çağatay Uluçay, “Sürgünler”, Belleten, c. XV, S. 60, s. 533.
4. Bazı suçlular padişahın haklarında vereceği cezalar kesinleşinceye kadar bir süre hapiste tutulurlardı. Şehirlerin hapishane ya da zindanları
kalelerde bulunurdu. Kalebentlik cezasına çarptırılanlar cezalarını kalelerde çekerlerdi. Sürgüne gönderilecekler gidecekleri yerin uzunluğuna göre bu kalelerden istifade etmişlerdir. Eftal Şükrü Batmaz, “Osmanlı Devleti’nde Kale Teşkilatına Genel Bir Bakış”, OTAM Dergisi, S. 7, Ankara 1996, s. 9.
5. BOA, MD. 67, Sayfa. 52, Hk. 169 / 22.S.999 (20.12.1590). “Sakız Bey`ine ve
kâdısına hüküm ki….” Ayrıca taşradaki sürgünün nasıl yapıldığı hakkında bkz. Zeki Arıkan, XV.- XVI. Yüzyıllarda Hamit Sancağı, Ege Ünv. Edebiyat Fakültesi Yay., İzmir 1988, s. 23.
6. BOA, C. ZAB. nr. 262 / Evâsıt S.1181 (Temmuz 1767), “Hâlâ Divân-i Hümâyûnda çavuşbaşı olan Es-Seyyid Osmân dâme mecduhûye ve Gelibolu nâibine hüküm ki….”
7. Uluçay, a.g.m., s. 533.
8. Mehmet Canatar, “Osmanlı Devleti’nde Kavaslar ve Kavas Teşkilatı”, İlmi
Araştırmalar, S.4, s. 71.
9. Örneğin, Fesatlık eden Yorgi adındaki zimmînin yasakçı marifetiyle İstanbul’a gönderilmesi istenmektedir. BOA, C. ZAB. nr. 2481/1229 (1813).
10. Barkan, “sürgünler”, c. XI, (1–4), s. 548.
11. Uluçay, a.g.m., s. 354.
12. Diğer liman kentleri, Trabzon, Samsun, Sinop, İnebolu, Amasra, Karadeniz Ereğlisi, Mudanya ve Mihaliç, Anadolu ve Ege Adaları, Alanya’dır. Bu
konuda bkz. Suraiya Faroqhi, Osmanlı’da Kentler ve Kentliler, 3. Baskı, Tarih Vakfı Yurt Yay., İstanbul 2000, s. 130–148.
13. Barkan, “Sürgünler”, c. XIII, No: 1–4, s. 7–9.
14. Daşcıoğlu, a.g.e., s. 261-263.
15. BOA, C. HAR. nr. 8496 / 11.Ca.1190 (28.06.1776).
16. BOA, C. ZAB. nr. 734 / Ty.
17. BOA, C. ZAB. nr. 3800 / 1192.
18. Uluçay, a.g.m., s. 537.
19. Örneğin, Vidin seraskeri Mahmud Paşa, uygunsuz hareketlerinden dolayı Limni’ye sürgün edilmiştir. Ancak hasta ve yaşlı olduğu için İstanbul’a getirilmesi için emir verilmiştir. Sadrazam İzzet Mehmed Paşa 1798’de Sakız’a sürülmüş, bir süre sonra hava şartlarının kendisine iyi gelmediğini söyleyerek yerinin değiştirilmesini rica etmiştir. Bu isteği kabul edilerek Sakız’dan Manisa’ya nakledilmiştir. Der saadet’te arzuhal yazıcılarından Mustafa uygunsuz arzuhal yazmaktan men edilmişken yine mütenebbih olmayıp arzuhal yazmaya devam etmesinden dolayı
kendisini te’dib ve diğerlerini korkutmak için Bursa’ya sürgün edilmiştir.
Düşülen derkenardan bir ay kadar sonra ailesinin sefil ve perişan olmalarına binaen affedildiği görülmektedir. Bu af için eşi ve çocuklarının arzuhalleri vardır. Görüldüğü gibi bu dilek kabul edilmiştir.
20. BOA, HH. nr. 10534 / 1205 (1790).
21. BOA, C. DAH. nr.10174 / 12.N.1189 (06.11.1775).
22. BOA, C. DAH. nr. 11856 / 13.M.1154 (31.03.1741).
23. Bernard Lewis, Çatışan Kültürler (Keşifler Çağında Hıristiyanlar, Müslümanlar, Yahudiler), 3. Baskı, Tarih Vakfı Yurt Yay., İstanbul 1999, s. 28-29.
24. Uluçay, a.g.m., s. 534.
25. Feridun Andaç, Sürgün Edebiyatı, Edebiyat Sürgünleri, Bağlam Yay., İstanbul 1996, s. 247.
26. Abdullah Gündoğdu, “Çorum’da Bir Türk Aşireti: Dedesli”, OTAM Dergisi,
S.3, Ank.1992, s. 218.
27. Komisyon, Osmanlı İdaresinde Kıbrıs, T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yay., No: 43, Ankara 2000, s. 17–18; Ayrıca sürgünler ve muafiyetler hakkında bkz. Ö. Lütfi, Barkan, Türkiye’de Toprak Meselesi I, İstanbul 1980, s. 600, 618.
28. Salim Cöhce, “İçel Sancağı Ermenak Kazasından Kıbrıs’a Göçürülen Aileler”, Üçüncü Uluslar arası Kıbrıs Araştırmaları Kongresi, 13–17 Kasım 2000, c. I, (Yay. Haz: İsmail Bozkurt), Doğu Akdeniz Ünv. Kıbrıs Araştırmaları Merkezi Yay., s. 223–245; Cengiz Orhonlu, “Osmanlı Türklerinin Kıbrıs Adasına Yerleşmesi (1570–1580)”, Milletlerarası Birinci Kıbrıs Tetkikleri Kongresi (14–19 Nisan 1969), Türk Heyeti Tebliğleri, Türk Kültürü Araştırma Enstitüsü Yay., Ankara 1971, s. 96.
29. Abdullah Saydam, “Reformlar ve Engeller: Tanzimat Döneminde Aşiret-
lerin Yol Açtıkları Asayiş Problemleri”, Osmanlı, c. 4, s.183.

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Leyle-i Berat Hakkında (Âyet, Hadis, Risale-i Nur)

BERAT: Nişan, rütbe ve imtiyaz için verilen resmî belge, kurtuluş. Sitemizde Berat Gecesi ile İlgili yazılar …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Efendimiz’in (sav) Yolculukları ve Dualarından…

Yazar: Uğur YILMAZ Vaiz, Esenyurt Müftülüğü MEKKE’DE YENİ DOĞAN ÇOCUKLAR, ARAPÇA’YI DAHA FASİH ÖĞRENMELERİ, ÇÖLÜN …

Kapat