Ana Sayfa / Yazarlar / Taatin Sırrı

Taatin Sırrı

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Taatin Sırrı

Namazın ve diğer ibadetlerin suhuletle ifası için ne yapmamız gerekir? Bu meselede kolaylaştırıcı bir hakikat var mıdır? Kimi severek ibadet eder, kimi sıkılarak. Kimi huşu ile namaz kılar, kimi üşenerek. Kimi huzur ile oruç tutar, kimi istemeyerek. Kimi şevk ile Kur’an okur, kimi zorlanarak. Bu farkın sebebi nedir? İbadet ve kulluk sırrı ne olabilir?
O halde:
Taatin sırrını dinle!
Yapana çok kolay yapmayana çok zor,
Bilene çok kolay bilmeyene çok zor,
Sevene çok kolay sevmeyene çok zor,
İmanı kuvvetli olana çok kolay imanı zayıf olana çok zor,
Takvalıya çok kolay takvasıza çok zordur.
Zeynel Abidin gibi her gece bin rekat namaz kılanlar, Tavus-u Yemani gibi kırk sene yatsı abdesti ile sabah namazı kılanlar, Davud orucu tutanlar, her hafta Kur’an-ı Kerim’i hatmedenler. Bu ibadetleri zorlanarak yapmadılar. Hepsini severek ve zevk alarak ifa ettiler. İnsanlar bunu anlamadılar.
Onlara bu zevki taddıran ve ibadetleri huşu içinde yaptıran hallerine bizler niçin kavuşamıyoruz? Eksiğimiz onların hallerine bürünememek, halleriyle hem hal olamamak. Bilakis ham hal olduğumuz için bu durumdayız.
Onlar imanın zevkini tattılar. Bu yüzden ibadetlerden zevk aldılar. Biz imanın zevkini tatmadan ibadetlerdeki lezzeti kavrayamayız.

*Allahu Teala (c.c.) şöyle buyuruyor: “Ailene namazı emret.” (Taha: 132.)
Çocuklarınla namaz kılarken nefsini ihmal etme. Onu da yanına al. O da çocuk hükmünde. Ona da namaz kıldır. Nefsin lezzet içinde namaz kılarsa seni sırtında taşır. Lezzet almazsa sırtından atar. Ona acı. Acımazsan ayağını kaydırır. İhmale gelmez nefis. Küçük lokmalarla terbiye et. Çok azgınsa öldür veya oruçla terbiye et. Kur’an okurken nefsin zevk alsın. Eğlenirken aldığı tadı Kur’an okurken de alsın. Bunun yolunu bul. Ahiret yolculuğun ne kadar kolaylaşır.
Birçok sırları tazammun eden bir hakikat!

        Süvari

Ey saklı süvari,
Sür atını süratli.

Ey çömleği deruni,
Göm leğene gömleği.

Ey dudağı budaklı,
Tut adağı sadaklı.

Ey nefsine gardiyan,
Nerde kâr nerde ziyan?

Ne derlerse devam et,
Nerde kaldı nedamet.

Evler devlere deva,
Ve devlere evlerde veda..

Hırs dünyaya yığınak,
Huzur rızaya sığınak..

Ne bu hal ve ne bu mahal?
Bu mahalde haller muhal.

Ey sâcid git secdeye,
Ser cesedi sedyeye.

Bugün günlerden kaç Mayıs?
Biz ecelden kaçmayız.

Derece de secdede,
Sadece seccadede.

Ara bul ahiret aşı,
Kurtuluşun gözyaşı.

Abdullah Öztürk

Süvari

Ey saklı süvari,
Sür atını süratli.

Sen ihlas ve tevazu içinde kendini sakladıkça süratle yol alırsın. Meziyetlerini hafa toprağında tutmalısın. Tıpkı bir süvari gibi süratle hedefe koşarsın.
Sana verilen bütün kabiliyetlerini ve cihazlarını hedefe yönlendir. Vazife-i fıtratına uygun olarak gayret sarfet.

Abdullah bin Mübarek gibi saklı süvari ol.
O savaş meydanlarında yüzünü örter, tanınmamaya çalışırdı.

Ey çömleği deruni,
Göm leğene gömleği.

Sen şükür ve rıza ile Rabbinden gelen nimetleri kanaat ile karşıladığın için Rabbin de sana bereket nimetini bahşeyledi. Senin yemeğinde bereket var. Yedikçe çoğalır, azalmaz, bitmez. Senin yemeğini koyduğun o çömlekteki aşın, sanki çok derin bir kuyudan kaynayan su gibi olur ve sonunu bulamazsın. Dibine eremezsin. Rabbin sana nimetini, bitmez tükenmez bir servet gibi bereketiyle gösterir. Senin dünya ile bağın sadece bu kanaat içindeki yemeğinden, çömleğinden ve giyeceğin gömleğinden ibarettir. Onu da kendin yıka. Kimseye yük olma. Gömleğini göm leğene. Kirini, pisini, hatanı, kusurunu, ayıbını, sen temizle. Başkasından bekleme. Sonra karşına başka sürprizler çıkmasın. Kimseden seni temizlemesini isteme. Leğende gömleğin ıslanınca hava ile dolar ve kabarır sen onun böyle kabarmasına da izin verme. Göm leğene gömleği.

Ey dudağı budaklı,
Tut adağı sadaklı.

Dudağı kalın insan. Hafızsın, abidsin. Sen sözünde durursun. Deccaller gibi söz verip de ahde vefasızlık etmezsin. En önemli sözlerin ise Rabbine verdiğin sözler, adaklar, nezirler ve “Elestü birabbiküm” hitabında bela sözü. Bunları unutma ve sadakatle tut sözlerini.

Ey nefsine gardiyan,
Nerde kâr nerde ziyan?

Kâr ve zararı nefsine dönünce ve ona yönelince anlarsın. Nefsine gardiyan ol. Zarardan kâra dön.

Ne derlerse devam et,
Nerde kaldı nedamet.

Hidayete eren kimse ona sımsıkı sarılmalı. Sakın gevşeklik gösterme. Nedamet ve pişmanlık seni bir çukurdan çıkardı. Doğru yolu gördün. Onda sebat et. Tekrar kuyulara inme. Kim ne derse desin aldırma. Yolun sonunda kazanacaklarını düşün. Diyenler desinler. Bir de kaybetmek var. Nedametini düşün. Tamamen yolun dışına çıkıp varacağın yeri kaybedersen, şimdiki pişmanlığından kat kat fazla nedametler ve ızdıraplar yaşarsın.

Evler devlere deva,
Ve devlere evlerde veda..

Büyük insanlar tevazu ile yaşarlar. Onların sığınacağı tek yer inzivaya çekildikleri, huzur kokulu evleridir. Yalnız evlerinde huzur bulurlar ve Vedud ile baş başa kalırlar. Bir defa evlerine ve odalarına çekildikleri zaman, artık halklardan uzak kalırlar ve kimseye görünmezler. Halka veda ederler. Ve bu evlerde deva bulurlar. Manevi yaralardan, şöhretten, riyadan, halktan, kesretten uzaklaşmakla tedavi olurlar.

Hırs dünyaya yığınak,
Huzur rızaya sığınak..

Hırs ile biriktirilenler dünyaya yığılır. Elinde kalır, ahirete götüremezsin. Dünyaya yapılan yığınak orada kalır. Yolun sonunda hepsini bırakıp ayrılırsın. Bütün emeğin, gayretin, ömrün, dünyada kalmış heba olup gitmiştir. Halbuki rızayı esas alsaydın bu durumlara düşmeyecektin. Rıza seni öyle bir huzur iklimine götürür ki Rabbinin rızası sayesinde huzuruna huzur katılır. Sükunet içinde mutluluğun ne olduğunu görürsün. Zaten rıza ancak huzur ile rıza olur. Sığınağı da ancak huzurdur. Huzur sayesinde tahammül mümkün olur.

Ne bu hal ve ne bu mahal?
Bu mahalde haller muhal.

Bir mekan ki, o mekana uygun insanlar orayı doldurur. Her mekan, kendine uygun olanları kendine çağırır. Nerede isen sen osun. Bana mekanını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim. Muhal bir mahalde elbette haller de muhal olur. O mahalin içindeki haller, insanlar, tavırlar nahoş olur.
Günahtan kaçmak, ortamdan kaçmaktır.

Ey sacid git secdeye,
Ser cesedi sedyeye.

Bütün bir ömrünü ibadetle geçirirsen ecelin sana secde anında gelmesi muhtemeldir. Secdeden sedyeye ve oradan cennete uçabilirsin. Sedyeler cennete ve cehenneme canları döker.

Bugün günlerden kaç Mayıs?
Biz ecelden kaçmayız.

Ecelimiz bellidir. Ezelden yazılmıştır. Ne bir an ileri ne bir an geri kalmaz. Kaderden kaçılmaz. Ecelini bil ve bekle.

Derece de secdede,
Sadece seccadede.

Seccadeyi yere ser. Rabbine doğru yücel. Kulun Rabbe en yakın yeridir secde. Secde ile yaklaş ve derece kazan ve yücel.

Ara bul ahiret aşı,
Kurtuluşun gözyaşı.

Gittiğin menzilde ellerin boş kalacaksa ağla, ağla ve gözyaşı dök. Kaybedenleri kazandıran tek çaredir gözyaşı. Merhamet dile, af dile, Rabbinden bekle. Ahiret azığın yoksa da gözyaşın var.

(Cevher İnci Altın)

Yazar : Abdullah ÖZTÜRK

1963 miladi ve 1383 hicri senesinde, Ankara’da dünyaya geldi.
Gazi Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümünden mezun oldu.
Memleketi Şeyh Ali Semerkandi Hazretlerinin yaşadığı ve medfun olduğu Şeyhler beldesidir.
Huccet, Hulasa, Fıkhul Kebir, Fıkhul Evsat, Fıkhul Asgar, Hıristiyanlara Mektuplar, Yol, Bir Şahıs Bir Olay, Cevher İnci Altın, Suristan, Kalbimin Aydınlığı 40 Hadis, isimli eserlerin yazarı, halen ilmi araştırmalarını devam ettirmektedir.

Web Sitesi
Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Kalemiyle Küfrün Belini Kıran Adam: Bediüzzaman Said Nursî

Dr. İhsan ŞENOCAK Said Nursi Hazretleri, iman, fikir ve aksiyon yolunun kol başı Alim-i Rabbânilerinden… …

Kapat