“TAHKİK MESLEĞİ’ Mİ, TASAVVUFİ TARİKAT MI?
Bediüzzaman Hazretlerinin “has talebeleri” arasında âlimler olduğu gibi, çobanlar da vardı. Dahi denilebilecek insanlara rastlandığı gibi, vasat mertebede insanlara rastlamak da mümkündü…
Ancak, Bediüzzaman’ın yakın talebeleri arasında cemaatına sadakatsızlık eden hiç çıkmamıştır! Bir devrin yüz akı bu fedakâr ve çilekeş insanların hâtırasına gölge düşürmek, hayatlarının semeresi hizmetlerini akîm bırakmak için “ihanet” ve “ajanlık” gibi dehşetli iftiralarda bulunmak havsalanın alacağı, vicdan ve insafa sığacak bir durum değildir.
Hayatlarında ve mematlarında isimleri etrafında meşrep farklılığını aşmayan gruplaşmaların olması elbette üzüntü verici ve endişeye fırlatıcıdır… Elbette gönül, kesif ormanların uçsuz bucaksızlığında büyük bir cemaat olarak kalınmasını arzu etse de kaderin gönlümüzce tecelli etmeyişini İslâm dâvâsının bu büyük kahramanlarının “aymazlığı” diye ifade etmek, alçaklığın en büyüğüdür.
Bunlar, Zındıka Komiteleri ile istihbarat teşkilatlarının akıl ve iş birliklerinin eseri bu devşirme güruhların beyin takımı, temsil ettikleri güçlerin militanlarından oluşuyor ama tabanın çoğunluğunu safdil Müslümanlar meydana getiriyor.
Daha Üstad Bediüzzaman hayatta iken meslekî bir zaruretle Üstad ve hizmet merkezleri ile arasına coğrafî bir uzaklık giren, ömrünün sonuna kadar da bulunduğu mahalde hizmet etmekle iktifâ eden merhum Hulusi Abinin etrafında yoğun bir çalışma yapılıyor. ( Mezarından doğrulup kendini veya ‘Ben bunları demedim’ ŞEKLİNDE savunamayacağına göre…)
Güya o mübarek abimiz, Üstad’ın sırat-ı müstakim üzeri kalmış, hürmete şâyân tek talebesiymiş de diğerlerinin tamamı onu anlamamış, takdir edememiş, Bediüzzaman’ın iman dâvâsınca şaibeli insanlardır.
Bu hayasızca iftira ile iman ve Kur’an hizmetini tahrip etmek için harekete geçirilen iki koldan biri doksanlı yılların sonlarında kullanıldıktan sonra haysiyetleri beş para edilerek elim bir âkibete düçar edildi.
İkincisi ise yirmi yıldır istimal edileceği gün için beslenmekte, şımartılmakta, desteklenmekte, Nur talebelerini tehdid etmekte kullanılmaktadır. Sosyal medyada kullandıkları tahkir ve tehdid edici dil, bu tiplerin Nurculuk ve İslâmı yaşamakla sorunlu ve fikrine uymayanı tahkir eden bu kişiler Nur Talebesi olamalardıkları gibi insani ahlak sahibi de olamazlar. HANİ KAVLİ LEYYİN ve HÜRRİYETİ EFKAR!!!
Yeni bir muhasaranın öncü kuvvetleri ile karşı karşıyayız, benden söylemesi. Herkes kendi mahallesini kontrol altında tutmazsa, korkarım ki bu muhasara yıkıcı bir işgal ile neticelenecektir. Mü’min vasfı taşımayan bu militanları tasfiye etmek yerine onların vehmedilen güçlerinden meded beklemek hem cünûn, hem intihardır.
“Def’i mefasid, celb-i nef’a müreccahtır” şeklinde islami bir mütearife var. Bu yakın şerrin ortadan kaldırılmasına çalışmaz ve muvaffak olamazsak, elîm bir neticeyle intibaha geleceğimiz gün gibi apaçıktır…
- Cemaat Değil Cemaattan Yana Olmak - 19 Eylül 2024
- Müzeden Ayasofya-yı Kebir’e… - 12 Eylül 2024
- Romancı Olmak – Olmamak – Olamamak - 25 Ağustos 2024
- Vâizler Neden “Etkisiz Eleman”? - 22 Ağustos 2024
- Nur Üstad ve Abdülhamid Meselesi - 11 Ağustos 2024
- Bahardan Sonra Yaz (Öykü) - 5 Ağustos 2024
- Sahabe Bir Sıfat; Hataları İse Ferdidir. - 4 Ağustos 2024
- İsmail Tohumu Fidana, Ardından Ağaca Duracaktır. - 31 Temmuz 2024
- Bazı Dikkatler-2 - 30 Temmuz 2024
- Adem-i Îtimat Meselesi - 29 Temmuz 2024