Ana Sayfa / RİSALE-İ NUR & BEDİÜZZAMAN / Nurdan Hatıralar / “Talebelerimin ana-babası hizmetten hissedardır, onlar da dâhildir”

“Talebelerimin ana-babası hizmetten hissedardır, onlar da dâhildir”

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

1930 tarihinde Bitlis’te doğdu. 10 yaşında iken annesi vefat etti. O tarihte ailesi ile birlikte Bitlis’ten Diyarbakır’a göç ettiler. Mesleği öğretmenliktir. 25 sene Diyarbakır’da ilkokul öğretmenliği yaptıktan sonra, 1978’de Yalova’ya yerleşti. 1979’da öğretmenlikten emekli oldu.

Bediüzzaman Hazretlerini iki kere ziyaret etmiştir. İlki Emirdağ’da gerçekleşen ziyaretlerinden İkincisi, Ankara Beyrut Palas Otelinde, Üstad Hazretlerinin Mehmet Kayalar ve diğer ağabeylere verdiği en son dersini dinlemek suretiyle olmuştur. Aynı anda kaleme alınan bu ders Emirdağ Lâhikası’nın en sonundadır.

Ömer ÖZCAN

İRFAN HASPOLATLI ANLATIYOR

(…)

Üstad: Talebelerimin ana babası hizmetten hissedardır

Üstad Bediüzzaman Said Nursi hazretlerini ilk ziyaretim, 7 Temmuz 1959 senesinde Emirdağ’da oldu.

Ankara’da yedek subay askerdim. Üstad Hazretlerini ziyaret etmek istiyordum. Said Özdemir ağabeyle devamlı istişare halindeyiz. Üstad hazretleri Emirdağ, Isparta, İstanbul… Geziyordu… Biz böyle duyuyorduk… Bir gün Said Özdemir ağabey: “Üstadın Isparta’da olduğunu duydum. Ama kesin bilemiyorum. Sen Eskişehir’e git. Oradaki kardeşler nerede olduğunu bilirler” dedi. Eskişehir’de gittim. Fakat üstadın Emirdağ’ına hareket ettiğini söylediler. Ben de Emirdağ’ına geçtim. Kendi kendime: “Emirdağ’ında üç gün kalırım. Önce üstadın talebeleriyle tanışırım, bir gusül abdesti alıp, huzur-u pâkına öyle çıkarım” diye düşündüm. Çünkü biz Mehmet Kayalar ağabeyin telkinleri ile yetiştiğimizden, büyüklere karşı nasıl davranılır öğrenmiştik.

Emirdağ’a indiğimde ezan yeni okunuyordu. Abdestimi alıp camiye gittim, fakat ben camiye hazırlanıncaya kadar cemaat dağılmıştı. Namazımı kendim kıldım. Camiden çıkınca bir genç önüme çıktı. Yalnız ben daha hiç kimseye bu ziyaret için geldiğimi söylememiştim. Sonra hoca efendiyi ziyarete geldiğimi söyledim. O zaman oranın halkı üstada hoca efendi diyordu. O genç bana: “Diyarbakır’dan gelen öğretmen sen misin?” dedi. O sıralarda, daha doğrusu her zaman, üstad devamlı takip ve kontrol altında idi. Yüzüne baktım, nurani bir yüz. Ceylan’mış. “Evet, benim” dedim. “Seni Üstad çağırıyor” dedi. Şaşırdım kaldım. Nerden duymuştu üstad, beni tanımazdı…. “Git Diyarbakır’dan gelen talebeyi al gel” demiş. İsim yok… Ceylan bana: “Üstadın kapısının önünde 25 kişi bekliyor. Sen akrabası mısın üstadın?” dedi. “Valla akrabalığımızı bilemem, ama hemşeriyiz” dedim. Beraber Üstadın kaldığı eve gittik. Baktım hakikaten 20–25 kişi evin önünde bekliyor. Beni koca bir Osmanlı kilidini, “tak, tak, tak” diye açıp arka kapıdan içeri aldılar.

Merdivenlerden çıktık. Ceylan’la beraber içeri girdik. Üstad karyolasında oturmuş vaziyette idi. Elinde cevşen vardı. Keskin bir şekilde başını kaldırdı ve bana baktı. Hemen cevşenini kapattı. Yanındaki masaya bıraktı, doğruldu. Ben huzura vardım elini öptüm. Eliyle başıma şöyle bir sıvazladı. “Mehmet Kayalar’ın talebesiyim” dedim. İki elini başımın üstüne avuçlarını açarak koydu. Anamın, babamın sağ olup olmadığını ve isimlerini sordu. Ben, “Üstadım, anam ben 10 yaşımda iken vefat etti” dedim. “Anana Allah rahmet etsin. Babana da benden hususi selam söyle” dedi. “Benim talebelerimin ana babası hizmetten hissedardır, onlar da dâhildir” dedi. Orada bir post vardı. Beni oraya oturttu. Zaten başka sergisi de yoktu.

Ben zannediyorum ki iki saat sohbet ettik. Hâlbuki yirmi dakika görüşmüştük. Demek ki büyüklerin huzurunda zaman duruyordu. Yanımızda Ceylan ağabey vardı sadece. Ceylan, Üstadın konuşmalarını bana anlatıyordu. Üstad benim konuşmalarımı anlıyordu. Ben üstadı anlayamıyordum. Bana Bitlis’ten çok şeyler sordu. Ben: “Üstadım ben 10 yaşında oradan ayrılmışım. Bitlislileri tanımam” dedim. Bu sefer kendisi anlatmaya başladı. “Ben Bitlis’te kaldım. Bitlis Risale-i Nur’u geç anladı. Bana Vanlı bir hoca efendi dedi ki: ‘Lâmba altına ışık vermez.’ Ben de o söz üzerine bütün Bitlislileri affettim. Hukukumu helal ettim” dedi. Sonra: “Kardeşim Risale-i Nur yılanın başını ezdi. Kuyruğu kaldı, ısıramaz… Kardeşim ben takip ediliyorum. Kimseyle görüşmeye de takatim yoktur. Yalnız hizmet için gelen talebelerimle ve muallimlerle görüşebiliyorum. Ben imanlı bir muallimi evliya mertebesinde görüyorum…” dedi. O anda sanki zaman durmuştu. Aklımda her şeyi tutamadım. Ben Üstadı rahatsız ediyor muyum acaba diye şöyle bir Ceylan Ağabeye baktım. Üstad: “Kardeşim seni üç gün misafir edecektim. Fakat Menderes benimle görüşmek istedi. Onlar benimle görüşmek istediler. Ben kabul etmedim. Şimdi derler ki: ‘Hoca ziyaretçi kabul etmiş…” Onlar gücenmesinler. Onun için sen burada kalma. Git Ankara’ya” dedi. “Said Özdemir’i gördün mü?” dedi. “Evet üstadım, ona buraya geleceğimi söyledim, beni o gönderdi” dedim. Üstad talebelerinin münasebetlerini de soruyordu. Ben baştan üç gün kalacağımı niyetlenmiştim ya. Üstad “seni üç gün misafir edecektim” diyerek, ona da işaret etmiş oldu.

(…)

Üstad: “Bu ders Mehmedin dersidir”

İkinci ziyaretim, ilk ziyaretimden altı ay sonra, 1960 senesinin başlarında oldu. Üstadımız bundan 2,5 ay kadar sonra vefat etmiştir.

Bu ziyaretim Emirdağ Lahikası’nın en sonundaki mektubun yazılması anında olmuştur. Bu mektup Ankara Ulus’ta bulunan Beyrut Palas Otelinde yazılmıştır. İşte o sırada, o anda ben de oradaydım. Yazıldığı anda üstadın yanında idim. Mektup şöyle başlar:

“Umum Nur Talebelerine Üstad Bediüzzaman’ın vefatından önce vermiş olduğu en son derstir.

Ağabeyler Anlatıyor’dan

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

“Bediüzzaman’a İlk Ziyaretimi Yeis İçinde Yaptım”

Merhum Prof. Dr. Zekeriya KİTAPÇI anlatıyor: BEDİÜZZAMAN’A İLK ZİYARETİMİ YEİS VE BİTKİNLİK İÇİNDE YAPTIM Bediüzzaman …

Yorumlar

  1. avatar

    Yüce Allah’ın izni Resulullahın şefaati hzÜstadımızın himmeti ile talebelerin Anne ve Babalarıda hissedardır Allah razı olsun ÖMER hoca bu saatte gönlümüze zemzem serptin içimizi ferahlaştırdın Allah her iki cihanda seni ve risalei Nur talebelerini MESUT etsin Amin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Ömer bin Abdülaziz’in dualarından..

“Allahım! Beni yarattın, bana emrettin, beni yasakladıklarından nehyettin ve bana emrettiklerinin sevabına teşvik ettin, nehyettiklerinin …

Kapat