Ana Sayfa / KASTAMONU / Kastamonu Yazıları / Tarih ve Tabiatın Bütünleştiği Şehir Kastamonu

Tarih ve Tabiatın Bütünleştiği Şehir Kastamonu

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

TARİH VE TABİATIN BÜTÜNLEŞTİĞİ ŞEHİR KASTAMONU

Ülkemizin dört bir köşesi tarih, kültür ve medeniyet bünyesinde barındırmaktadır. Bu köşelerden biri de orta Anadolu’da bulunan Karadeniz Bölgesi’nde ve Karadeniz’e kıyısı olan ve Karadeniz’in saklı incisi diyebileceğimiz, buram buram tarih ve doğa kokan Kastamonu ilimizdir. Birçok kez ziyaret ettiğim Kastamonu, merkeziyle, ilçeleriyle büyüleyici güzellikleri olan bir yöremizdir. Kastamonu denilince akla ilk önce buraya manevi bir ışık veren, Şeyh Şaban-ı Veli gelmektedir. Birbirinden turistik ilçeleri olan bu ilimizin en önemli sembolü Taşköprü ilçesinde yetişen sarımsak olmuştur. Kastamonu tipik bir Osmanlı kentidir. Tarihi evleri ve dağın eteğine kurulu şehir de önemli bir nokta da Nasrullah Camiidir. Doğal güzellikleriyle, turizm severleri kendisine çeken Kastamonu, misafirlerini sahip olduğu manevi değerlerle ağırlamaktadır. 

Kastamonu’nun bilinen geçmişi, Hitit İmparatorluğu ile başlamaktadır. Hititler döneminde bu bölgede yaşam başlamış daha sonra Frigya ve Lidya Krallıklarının egemenliği bu topraklarda hüküm sürmüştür. M.Ö. 4. yy’ da bölge Perslerin hakimiyetine girmiştir. Perslerden sonra, Anadolu ile birlikte Kastamonu topraklarını ele geçiren Büyük İskender bölgeyi Makedonyalılara kazandırmıştır. İskender’den sonra bu bölge sırasıyla Pontus Krallığı ve Romalıların hakimiyetinde bulunmuştur. Uzun yıllar Roma İmparatorluğu sınırları içinde kalan Kastamonu, M.S. 395 yılında Roma İmparatorluğu’nun ikiye bölünmesiyle birlikte, bütün Anadolu gibi Bizans İmparatorluğu’nun toprakları olmuştur. Bugün Kastamonu ve çevresindeki iller Romalılar devrinde adına Paflagonya denilen bölge içinde yer almaktadır. O dönemde de küçük bir kasaba olan Kastamonu, Bizans döneminde imparatorluk hanedanlarından olarak bilinen Komnenlerin burada yaşamasıyla şehir gelişmeye başlamış ve Komnenlerin şehre yaptırdıkları bir kale ile şehir “Kastra Komneni” ismiyle anılır olmuş. Bu bölgeye zamanla Türkmenlerin yerleşmesiyle ismi Kastamoni olmuş zamanla da bugünkü ismi olan Kastamonu ya dönüşmüştür.   

Kastamonu ilk defa 1105 yılında, Danişmentliler zamanında Ahmet Gazinin Oğlu Gümüş Tekin devrinde Türklerin eline geçmiş ve 100 yıla yakın bir zaman Danişmentlilerin idaresinde kalmıştır. Bu arada kısa bir süre tekrar bölge Bizanslıların hakimiyetine girse de, 1213 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’ın emriyle Selçuklu kumandanı Hüsamettin Çoban bey tarafından tekrar ele geçirilmiştir. Moğol istilasından kaçan Türk boyları bu bölgeye yerleşmiş ve neredeyse yirmi dört Oğuz boyunun tamamı Kastamonu ve çevresini yurt tutmuştur. Anadolu beylikler döneminde burada Çobanoğulları, Candaroğulları hüküm sürmüştür. 1460 yılında Fatih Sultan Mehmet Sinop’la birlikte bu şehri alarak Candaroğulları beyliğini ortadan kaldırmış ve böylece şehir  Osmanlı Devleti topraklarına katılmıştır.

Yazımın başında da ifade ettiğim gibi Kastamonu, tarih, kültür, medeniyet şehri olmakla birlikte manevi erenleri de bünyesinde barındırmaktadır. Bunların başında şehrin manevi ışığı olan Şeyh Şaban-ı Veli Hazretleri gelmektedir. Yerli ve yabancı birçok misafir bu mübarek zatın kabrini ziyaret ederek ona dualar etmektedir. Birçok kez ziyaret ettiğim bu makamda dikkat çeken bir ayrıntı vardır. Kabrin hemen yanı başında bulunan çeşmeden akan su tıpkı zemzem tadındadır. Buraya gelen ziyaretçiler yanlarına bu çeşmeden su almadan gitmezler. Tarihi Nasrullah Camii ve külliyesi, külliye içindeki Münire Medresesi önemli turistik değerlerdendir. Bunlara ilaveten Karanlık Evliya Türbesi, Aşıklı Sultan Türbesi, Atabey Gazi Türbesi, Hepkebirler Türbesi, Müfessir Alaaddin Türbesi, Hatun Sultan Türbesi, Şeyh Mehmet Efendi Türbesi, Yılanlı Külliyesi ve Benli Sultan Külliyesi diğer başlıca turizm noktaları arasında yer almaktadır.

Kastamonu’da yer alan konaklar ayrıca görülmesi gereken turistik değerlerdendir. Bununla birlikte özellikle bazı ilçeleri doğal güzellikleriyle insanı kendisine çekmektedir. Kısaca bu bölgede mutlaka görülmesi gereken yerleri şu şekilde ifade edebiliriz. Eski bir yerleşim merkezi olan Devrekani ilçesi höyük ve harabeleri, çeşme ve camileri ile arkeolojik yönden oldukça zengindir. İl merkezine yaklaşık 92 km. uzaklıktaki Pınarbaşı ilçesinde Dünyanın en büyük ikinci kanyonu olan “Valla Kanyonu”, yine Dünyanın en büyük 4. mağarası olan “Ilgarin Mağarası”  bulunmaktadır. Ilıca köyünde de Roma Dönemi’nden kalma “Ayazma” ılık su mevcuttur. Azdavay ilçesinde de bulunan Çatak Kanyonu üzerine kurulmuş olan ve  450 metre yüksekliği olan cam zeminli teras ciddi sayıda ziyaretçi akınına uğramaktadır. Buradaki cam terasın bir benzeri aynı zamanda bir örneği Çin’de bulunan Valla Kanyonu’na 730 metre mesafede 800 metre yükseklikte cam zeminli yürüyüş köprüsü yapılmasıyla alakalı çalışmalar sürmektedir. Böyle bir cam yürüyüş terası yapılırsa benzerlerini geride bırakacak, adrenalin tutkunlarının vazgeçilmez bir yeri olacaktır. Bununla birlikte Horma Kanyonu, Loç Vadisi, Ilıca Şelalesi, Çatak Kanyonu, M.Ö. 64 yılında benzersiz bir Roma şehri olan Paflagonya’nın başkentliğini yapmış Pompeipolis Antik kenti ve Kastamonu Kalesi görülmesi gereken yerler arasındadır.  Kastamonu’nun önemli ve eski ilçelerinden birisi olan İnebolu adeta doğal sit alanı gibidir. Karadeniz’e kıyısı olan ilçe doğal güzelliğiyle insanı büyülemektedir. Yapımında Kastamonu yöresine özgü arduaz taşlarının kullanıldığı İnebolu evleri görülmesi gereken önemli turistik değerler arasındadır. Karadeniz’in incisi konumundaki Kastamonu’nun hemen hemen bütün ilçeleri ziyaretçilerine olağanüstü tabiat güzelliği sunmaktadır. Bunun yanı sıra şehir de görülmeye değer birçok tarihi hanlar, konaklar, camiler ve hamamlar yer almaktadır. 

Kastamonu doğal güzellikleri ve tarihi dokusunun yanı sıra yöresel lezzetleriyle de ülkemizin ön plana çıkan şehirlerinden birisidir. Kenti gezmeye geldiğinizde doğa harikası birçok noktayı gördükten sonra yöresel lezzetleri de tatmadan şehirden ayrılmayın. Kastamonu kendi bünyesinde yıllardır biriktirdiği mutfak kültürü ve yöresel lezzetleriyle ziyaretçilerine enfes tatlar sunmaktadır. Bu tatları kısaca şöyle belirtebiliriz.  Oğmaç ve Ecevit Çorbası, Etli Ekmek, Banduma, Patates Paçası, Ekşili Pilav, Püryan Kuyu Kebabı, Simit Tiridi, Mıklama, Siyez Bulgur Pilavı, Köle Hamuru, Ispıt yaprağı Sarması, Hasude, Cırık Tatlısı, Yassı kadayıf ve Kaşık Helva bunlardan bazılarıdır. Kastamonu ziyareti sonrasında buraya has meşhur Çekme Helvası, Taşköprü Sarımsağı, pastırma, siyez unu, üzüm pekmezi, basmati pirinci, dağ salebi, sarımsak reçeli, siyez ekmeği, eriştesi ve çorbalık siyez hediyelik olarak alabilirsiniz. 

                                        14.03.2021

Önder GÜZELARSLAN

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Nehcü’l-Enâm Eseri Üzerine Türkçe Notlar – 7

NEHCÜ'L-ENÂM ESERİ ÜZERİNE TÜRKÇE NOTLAR - 7 KABİR SUALİ VE KIYAMET MEBHASI Azap, Sual, Kabir, …

Kapat