Ana Sayfa / KASTAMONU / Kastamonu Bilgi-Belge / Taşrasından Derûnuna Kastamonu Vilâyeti / Prof. Dr. Mustafa KESKİN

Taşrasından Derûnuna Kastamonu Vilâyeti / Prof. Dr. Mustafa KESKİN

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

TAŞRASINDAN DERÛNUNA KASTAMONU VİLAYETİ

Prof. Dr. Mustafa Keskin*

Prof. Dr. Mustafa Keskin’in, Kastamonu Üniversitesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen “Uluslararası Malazgirt’ten Osmanlı’ya Selçuklu Sempozyumu” değerlendirme yazısı.

“Uluslararası Malazgirt’ten Osmanlı’ya Selçuklu Sempozyumu”na katılmak üzere, değerli meslektaşım Prof. Dr. Remzi KILIÇ ile Kastamonu’ya hareket ettik. Türkiye Selçuklu Devleti’nin kurucusu, Kara Arslan Süleyman Şah’ın gaza ve cihâd arkadaşı, Doğu Roma’nın Paflagonya Teması’nın fâtihi ve Kastamonu ilinin ilk Valisi Karatekin Gâzi’nin, Çankırı’da, şehrin hâkim tepesindeki makamına uğrayarak, ihtiramla huzurunda durduk, vecibelerimizi ifa etikten sonra, İsfendiyar İli’nin Merkezi Kastamonu’ya yöneldik…

8-10° arasında, yağmurlu ve sisli bir havada Ilgaz Dağlarını geçiyoruz. Geçit 1580 rakımlı. “Ilgaz bize yüzünü göstermiyor galiba” dedim Remzi Kılıç Bey’e… Ilgaz Tüneli Baldıran mevkiinde başlıyor. Yapımına 2012’de başlanmış, 2014’ün sonlarına doğru bitirilecekmiş… Tünel hizmete açıldığında Kastamonu ve sahilleri Ankara’ya tam açılmış olacak.
Kastamonu, 98.500 nüfuslu, 775 metre rakımlı, kuzey-güney ekseninde Karaçomak Deresi’nce bölünmüş… Şerife Bacı Öğretmen Evi, Türkiye’nin sayılı öğretmen evlerinden biriymiş. Remzi Bey ile aynı odayı paylaştık. Uzun süredir kuraklık yaşayan bu şehrimize de rahmetle dâhil olduk… Selçuklunun niyeti altında bir bilgi şöleninde toplandık…

Kastamonu Üniversitesi, Gazi Üniversite’sinin himayesi altında teşekkül etmeye başlamış, 2006 tarihli ve 17.000 öğrencili. Sempozyuma Kastamonu Belediye Başkanlığı destek olmuş, Rektör Prof. Dr. Seyyit AYDIN bu büyük faaliyeti gerçekleştirmiş. Rektör Bey’in Yrd. Doç. Dr. Ahmet ÖĞRETEN, Yrd.Doç.Dr. Mustafa EĞİLMEZ, Yrd.Doç.Dr. Fahri MADEN ve Yrd.Doç.Dr. Sibel KAVAKLI KUNDAKÇI’dan oluşan ekibini kutlamak gerekir. Genç bir üniversitenin böyle geniş katılımlı ve anlamlı bir sempozyumu yapmayı başarmış olması, her türlü takdirin üzerindedir. Açılışı müteakiben, ilk oturumda “Selçuklulara Dair” konu başlıklı tebliğimi sundum. Milli Mücadele’de, Harb-i Umumi ’de en çok şehit veren Kastamonu’nun sonradan niçin milli gelirden en az payı alan şehirlerden biri olduğunu düşündüm. Son yıllarda bölgenin, özellikle Kastamonu’nun, imar ve inşasına yapılan katkılar memnuniyetle müşahede ettim… Prof. Dr. Ünal İBRET, Prof. Dr. Şeref TURHAN hocalarımla hemhal oldum. Kastamonu’nun doğu-batı yolu üzerinde, ne kadar mukim bir merkez üstü olduğunu gözlemledim ve nazarî bilgilerimi teyit ettim.

Amasyalı Strabon ve asırlar sonra Evliya Çelebi, Kastamonu için “Bahrü’l Eşcar” yani Ağaç Denizi demişlerdir ki, hiç de eksik bir malumat değildir… Ok. Nevzat ŞENCİOĞLU tarafından Kastamonu’yu dolaşıyoruz. İtiraf etmeliyim ki, tarihî, medenî ve kültürel mirası, dokuyu Kastamonu kadar koruyabilmiş, ikinci bir şehir göremedim. Bunu, Kastamonu’nun mütecanis ömürlü ve umurlu ahalisinden bildim. Muteber sözlüklerimizden “Burhan-ı Katı”da “sadedil”, kalbi temiz, riya ve nifaktan arınmış kimse; Oğuz ile açıklanmaktadır ki, Kastamonu’da, bir dereceye kadar, gözlemlediğim insanlarla örtüştüğünü anladım. Sadedil insanların nezafeti, zarafeti ve nezaketi şehre yansımış. Orta zamanların sıra dışı ilim, kültür, sanat ve ticaret merkezlerinden biri olan Kastamonu’nun bu vasfını yeni zamanlarda da taşıdığını, arada inkıtalı devirler bulunsa da, XXI. Yüzyılda Anadolu’nun semasında parlayan yıldızlardan biri olacağından şüphem yoktur.

Sultan II. Abdülhamit Han’ın saltanat yılları (1876-1909), çökmekte olan Devlet-i Aliyye’nin enkazı arasından zuhur eden Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temellerinin atıldığı bir dönem olarak kabul edilebilir. Anadolu’da mevcut Selçuklu ve Osmanlı mirasının kapsamlı bir envanteri O’nun iradesiyle gerçekleşmiştir. Geçmişe ait bütün maddi eserlerin onarımı yapılmış, belli başlı şehirlerimizin fotoğraf albümleri hazırlanmış ve arşivlenmiştir. “Türk’e Doğru” yola girilmiştir. Kastamonu Cumhuriyet Meydanı’ndan çok etkilendim. H. 1318/M.1900 tarihli “Hükümet Dairesi”, H.1305/M.1894 tarihli “ Kastamonu İ’dadi-i Mülkî”si etkileyici yapılar olup, birincisi Kastamonu Valiliği, ikincisi de Kastamonu Üniversitesi Rektörlüğü olarak hizmete devam ediyor. Bir zamanların hapishanesi şimdilerde Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi’dir. Ilgaz Sinema klasiğimiz “Hababam Sınıfı”nın müellifidir. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, 1925’te Kastamonu’ya teşrif etmişlerdir. O’nun ve Milli Mücadele’nin efsanevi Kadını “Bacıyan-ı Rum”un mübarek temsilcisi Şerife Bacı’nın adına bina edilmiş abidenin huzurunda saygıyla durdum: “Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi halasa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar hizmet gösterdim diyemez.” sözlerini kayıt ettim. Ahz-ı Askeri Dairesi de burada. Milli Mücadele şehitlerinin isimlerini havi künyeler duvarlara raptedilmiş. Şehri ikiye bölen, itiraf edeyim ki, Kastamonulunun evsafıyla mütenasip bir temizliğe sahip Karaçomak Deresi üzerinde Nasrullah Kadı Köprüsü bulunuyor. 1945’te ve 2000 yılında onarım görmüş, zarif bir geçit. Karşıda Sultan II. Bayezid devrine ait (1481-1512), 1506 tarihli, kesme taştan, altı kubbeli, minaresi müstakil, Nasrullah Kadı Cami’si mevcut. Türkiye’nin, Milli Mücadele’nin kalem kahramanı Mehmed Akif Bey’in vaaz ve irşadlarıyla haberdar olduğu bu camiyi ziyaret ettik, Akif’in hitabelerini, cemaatin heyecanlarını idrake çalıştık… O’nun kürsüsüne oturdum. Münire Medresesi, Kurşunlu Han ve ilerisindeki Yakup Ağa Külliyesi’ni ziyaret ettik. Kastamonu Kalesi, iyi korunmuş, ziyaret açık ve üzerinde dalgalanan ay yıldızlı al bayrağımızın gölgesinde seyre ve tenezzühe imkân veriyor. Yolu üzerinde Sinan Bey, İbn Neccar ve Alpaslan Camileri mevcut. Ahşap haliyle, Musa Fakih Camii’nden sonra, İstanbul ve Kastamonu arasındaki manevi havayı temin eden Hz. Pir Şeyh Şaban-ı Veli Camii ve türbesine geliyoruz. Ebü’l Feth Mehemmed Han Gazi’nin dayısı, İsfendiyaroğlu İsmail Bey’in Camisi ve tek minareli ve temelsiz imiş… Kale gibinde Atabey Gazi, diğer adıyla “Kırk Direkli” Camisi bulunuyor ki, M.1273 tarihli olup, sırasıyla 1562, 1830 ve 1860 yıllarında onarım görmüş… Atabey Gazi’de vaktiyle hutbeler, hatibin kılıç kuşanmış haliyle okunurmuş ki bunun sebebi, Kastamonu’nun kuzey-batı uc bölgesinin merkez üssü olmasındandır. Hatibin kılıçla minbere çıkma geleneğinin hala devam ettiğini hatırlatayım bu arada. Kastamonu Darü’l İslam idi ve “Darü’l cihâd”a karşı gaza ve cihadında ana üssü idi. 1040’lardan itibaren, Anadolu’nun fethinde, kuzeyde Ahlat ve güneyde Halep nasıl bir işleve sahiptiyse, XII. Yüzyıl ve izleyen yüzyıllarda Bizans İmparatorluğu’na karşı yapılan fütuhatta bu defa Kastamonu ve Menteşe ili benzer bir role sahipti… Kaleden gözlemlediğim kadarıyla, diyebilirim ki modern Kastamonu “Kuzey Kent” ve “Güney Kent” olarak inkişaf ediyor.

Kastamonu’da Cuma namazını Şeyh Şaban-ı Veli Camii’nde kıldık. Öncesinde Hz. Pir’in ve ashabının medfun bulunduğu türbe-i şeriflerini ziyaret ettim. Hazirasındakileri selamladım. Güzel bir vaaz dinlerken gözüme ilişen, güzel bir yazıyı not aldım. “Allahu veliyyut-tevfik ve hüve ni’mer’refik. Allah başarımızın velisidir ve O ne güzel yoldaştır” namaz sonrasında Kastamonu’nun pek güzel kabristanına giderek, geçen asrın mürşid ve tebliğcilerinden Mehmed Fevzi Efendi’nin kabrini ziyaret ettik. Bir zamanlar hubbî, cûbbi ve sükûti olan merhumun ecel şerbetinden içip, veda ettiğini kitabesinden öğrendim… Kastamonu’nun “evvelûn ve ahirununa” selam ediyor, cümlesinin rahmet ve minnetle anıyorum…

Cem Sultan, “Oğuzname”nin kâşifi, Fatih Sultan Mehmed Han’ın üç oğlundan biri, Kastamonu’da valilik etmiş. Şehrin büyük bedestani O’nun adına inşa edilmiş… Kastamonu, bedestanlı şehirlerimizinden olmakla, Evliya Çelebi’nin kavlince, Osmanlı’nın büyük şehirlerinden biri imiş… Bilgi Şöleni’nin ikinci akşam yemeğini burada, Rektörümüzün himayelerinde, yedik. Kastamonu mutfağının yemek ve tatlılarını tattık… Kastamonu münevverlerin şehri. Kültür salonları faal. Yemek sonrasında, Rüya Düğün Salonu’nda düzenlenen “Fetih Şöleni”ne katıldık. TÜRKAV Kastamonu Şubesi’nin düzenlediği programı, Prof. Dr. Remzi KILIÇ, Prof. Dr. İlyas GÖKHAN, Nevzat ŞENSİZOĞLU ve Cengiz ÇUHADAR ile beraber seyrettik. Kaydetmeden geçmek istemediğim bir hususta, düzenleme kurulu başkanı, Yrd. Doç. Dr. Ahmet ÖĞRETEN Bey’in nazik ev davetine icabet etmemdir. Onca yoğun mesaisi içinde, bizlere gösterdiği mihmandarlık için kendilerine teşekkür ediyorum.
Sonuç; sempozyum fevkalade başarılı cereyan etmiş, lisans ve lisansüstü eğitim gören gençlerimizin tebliğleri de beni heyecanlandırmıştır. Kimse hatadan münezzeh değildir ve olmayacaktır da. Hatadan korkmamak lazımdır. Zira denilmiştir ki, bir konuda düşüncesi isabetli olana iki, isabetsiz olana bir puan takdir edilir. Bur prensip rehberimiz olmalıdır. Cesaretlendiren, ödüllendirilen gençlerdir ki, önümüzü hep aydınlatacaklardır. Oturum başkanlığını yaptığım değerlendirme ve sonuç oturumunda Prof. Dr. Tuncer BAYKARA (emekli öğretim üyesi), Prof. Dr. Fahamettin BAŞAR (Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi) Prof. Dr. Mustafa DEMİR (Sakarya Üniversitesi), Prof. Dr. Mehmet İPÇİOĞLU (Prof. Dr. Necmettin Erbakan Üniversitesi) ile birlikte, Kastamonu üniversitesin faaliyetlerini ve inkişafını takdirle, geçmişin büyük vilayetlerinden biri olan Kastamonu için Üniversite bünyesinde bir “Kastamonu ve Yöresi Araştırma Merkezi” kurulmasını, bunu üniversitemizin gerçekleştireceğine dair inancımızı ve benzer etkinlikleri sürdürmelerini tavsiye ettik. Tam bir sükûnet ve olgunlukta cereyan eden sempozyum sonunda, önce katılımcılarla, bilahare öğrencilerle aile fotoğrafı çektirdik. Bu güzel şehre, üniversitesine huzur ve özlemle veda ettik.
* Erciyes Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi, Kayseri. E-posta: mkeskin@erciyes.edu.tr

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Kastamonu Yöresi Geleneksel Maşrapa Konuşturma ve Keloğlanın Evlenmesi Oyunu

Maşrapa Konuşturma Oyunu: Köy dışından yabancı misafir geldiğinde kadınlar arasında oynanan bir oyundur. Oyunbaşı, öncelikle …

Önceki yazıyı okuyun:
Risale-i Nur’dan inkişaf eden dualar – 5 (LEM’ALAR)

L E M ’A L A R ’dan İktibas Edilen Dualar ve İnkişaf Eden Dualar …

Kapat