Ana Sayfa / Yazarlar / Tefekkür Deryasından

Tefekkür Deryasından

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

TEFEKKÜR DERYASINDAN

“Bir balık bile ağzını kapalı tuttuğunda başı derde girmez.”

Kore Atasözü

“Bak çeşmelere, çaylara, ırmaklara. Yerden, dağlardan kaynamaları tesadüfi değildir.”

Hz. Bediüzzaman

“Dünyada en güç şey, başkalarının düşünmeden söylediklerini düşünerek söyleyebilmektir.”

Filozof Alain

“Düşünmek, ruhun kendi kendine konuşmasıdır.”

Eflatun

“İbrik ile leğen aynı maddeden ama su birinde temiz, ötekinde pistir.”

Şair Nabi

BİLMEK İÇİN
Tarih konusunda bir zirve olan Mahmut Kemal İnal’a sormuşlar:
– Sizdeki bilginin çok azına sahip olmalarına rağmen sizden daha fazla tanınanlar var. Bunun sebebi nedir?
– Ben bilmek için öğrendim, onlarsa bilinmek için…

BİR ESKİ ZAMAN HİKÂYESİ
Kral, halkı için geniş bir yol yaptırdı. Yolu insanların hizmetine açmadan önce, bir yarışma düzenlemeye karar verdi. Böylece, yoldan en güzel şekilde geçecek kişiyi belirleyecekti.
Yarışma günü gelip çattı. İnsanlar bu işe çok ilgi gösterdiler. Kimileri en güzel elbiselerini giymiş, bazıları da faytonlarla gelmişti.
Nihayet insanların tamamı yoldan geçtiler. Yolu dolaşıp kralın yanına dönenler hep aynı şikâyette bulunuyorlardı. Yolun bir yerinde büyükçe bir taş ve moloz yığını vardı. Bu yığıntı yürüyüşü zorlaştırıyordu.
Günün sonunda yalnızca bir yolcu, üstü başı toz toprak içinde kralı selâmladı. Elinde bir de altın kesesi vardı. Keseyi sultana uzatarak şöyle dedi:
-Yolculuğum sırasında önümü tıkayan taş ve moloz yığınlarını kaldırmak için durmuştum. Bu altın kutusunu onun içinde buldum. Altınlar size ait olmalı.
Bilge kral tebessüm etti:
– O altınlar senin.
– Hayır, benim olamaz. Benim hiç bu kadar altınım olmadı ki…
– Evet, dedi kral. Bu altınlar senin. Yarışmanın galibi sensin. Çünkü yoldan en güzel geçen adam, arkasından gelenler için yoldaki engelleri kaldırandır.

DENİZDEKİ KONUŞMA
Genç balık, yaşlı balığa merakından sormuş:
– Su nasıl bir şey, anlatsana?
– Evlat demiş, deneyimli balık. Sudan başka bir şey göster ki ben de sana sudan bahsedeyim…

KİM BİLİR
Ünlü düşünür Voltaire, birisini uzun uzun över. Yanındakiler sorarlar:
– Siz onu methediyorsunuz; ama o sizi daima kötülüyor?..
Büyük düşünür şu cevabı verir:
– Kim bilir, belki de ikimiz de yanılıyoruz…

AHMED ÂMİŞ EFENDİ’DEN
Taş, taş olmuş yere yatmış. Onun kaderinde üstüne basılmak varmış. Aman sen sen ol, yolda bir taş gördüğün zaman sakın onu ayağınla itme! Eline alıp bir kenara bırak.

İNEKLE KONUŞMAK
Bir ineğe desek ki:
– Ne yapmaya geldin bu dünyaya? Maça gitmezsin, dans etmezsin, bira içmezsin, kumar oynamazsın. İnek gibi yaşıyorsun. Gündüz çayıra, gece ahıra… Bunun için mi geldin dünyaya?
İnek de bize:
– Ya, bu sözü bana nasıl söylersin? Şu buzdolabını aç bir bak. Süt benden, yoğurt benden, tereyağı benden, kaymak benden, köfte benden, sucuk benden, pastırma benden, ayağındaki ayakkabı benden, belindeki kemer benden… Ben olmasaydım pantolonunu bağlayamazdın.
Peki sen ne yapmaya geldin dünyaya? Etin yenmez, saçından çorap örülmez. Hiçbir işe yaramazsın; dese, ne cevap verecektik?

Çantacı Necmi İlgen

DÜŞÜNME ZAMANI
Sobaya odunları atmadan önce, onları kovanın yanına vuran nineye bunun sebebini sordular. Ninenin cevabı çok anlamlı:
– Börtü böcek varsa düşsün de yanmasın evlat!

SALKIM SÖĞÜT
Parktaki salkım söğüdün dibinde dinleniyordum. Hava da çok güzeldi. Ancak adını bile bilmediğim bazı böcekler paçalarıma sarılıyor, beni rahatsız ediyordu. İkide bir elimle onları kendimden uzaklaştırmaya çalışıyor, fazla da başarılı olamıyordum.
Bu arada üç beş serçe, söğüdün altında akıl almaz şovlar yapıyor, zaman zaman ağacın gövdesinden bir şeyler topluyordu. Dikkatlice baktım. Minik kuşlar beni huzursuz eden o böcekleri yakalıyor, bir yandan da kendilerini korumaktan aciz olan bu ağaçları zararlılardan temizliyor, diğer taraftan kendilerine ziyafet çekiyorlardı.
Salkım söğüt rahatlıyor, serçeler keyifleniyor, ben ise derin bir tefekküre dalıyordum.

Mahir Duman

Yazar : Mahir DUMAN

1955’te Ankara, Kızılcahamam Hıdırlar köyünde doğdu. İlkokulu doğduğu köyde, orta ve lise eğitimini Ankara’da tamamladı. 1979’da Bursa Eğitim Enstitüsü'nden mezun oldu. Çeşitli gazete ve dergilerde çalışmaları neşredildi. İstanbul'da yayımlanan bir gazetede Şamil İmamoğlu müstearı ile günlük yazıları yayınlandı. Köprü, Zafer, Sur, Diyanet Çocuk, Kültür Dünyası, Moral Dünyası, Kültür Edebiyat, Tepe Edebiyat, Üslup… gibi dergilerde denemeleri ve hikâyeleri yayınlandı. Bir gazetenin düzenlediği makale yarışmasında birincilik ödülü aldı. Edebiyat ve Türkçe öğretmeni olarak Anadolu’nun çeşitli yerlerinde çalıştı. 2008 yılında emekli oldu. Evli ve üç çocuk babasıdır.
Yayınlanmış eserleri: 1. Çocukluktan Gençliğe (Çocuk Eğitimi) 2. Harman (Osman Suroğlu ile) 3. Espri Dükkânı 4. Moral Saati 5. Güller ve Dikenler (Osman Suroğlu ile) 6. Sevgi Zaferdir 7. Tebessüm Saati 8. Onların Penceresinden 9. Bizim Köyün Öyküsü 10. Söz Güzeli 11. Gülümseyen Sözler 12. Bahar Bestesi 13. Gönüller Sultanına 14. Güldüren Düşünceler

Web Sitesi
Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Dilim Dilim Dilim

Dilim Dilim Dilim  Çok konuşuyorsun bazan. Senin konuşmaya ihtiyacın ve hevesin olabilir belki.. Ama karşındakinin …

Kapat