Ana Sayfa / Yazarlar / Tekrar, Tesbit ve Tesistir / Ahmet KATIN

Tekrar, Tesbit ve Tesistir / Ahmet KATIN

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Risale-i Nur, Kur’an’ın bu asrın fehmine, anlayışına bir dersi, bir mucize-i maneviyesi, hakiki bir tefsiri olduğu için; Kur’an’ın hikmetli tekrarları gibi, Onun da tekrarları olması zaruridir. Peki tekrardan maksat ve gaye nedir? Bu suale Nurlarda çok yerlerde cevaplar var. 19. Söz’ün 14. Reşhası’ndaki tekrarat-ı Kur’aniye ile alakalı yeri yazmak ve bir derece mütalaa etmek ve nazarınıza arz etmek istiyorum.

“Sebeb-i kusur tevehhüm edilen tekraratındaki lem’a-i i’caza bak ki:

Kur’an hem bir kitab-ı zikir, hem bir kitab-ı dua, hem bir kitab-ı davet olduğundan içinde tekrar müstahsendir, belki elzemdir ve eblağdır. Ehl-i kusurun zannı gibi değil…

Zira zikrin şe’ni; tekrar ile tenvirdir.

Duanın şe’ni; terdad ile takrirdir.

Emir ve davetin şe’ni; tekrar ile te’kiddir.

Hem herkes her vakit bütün Kur’an’ı okumağa muktedir olamaz. Fakat bir sureye galiben muktedir olur. Onun için en mühim makasıd-ı Kur’aniye ekser uzun surelerde derc edilerek her bir sure bir küçük Kur’an hükmüne geçmiş.

Demek, hiç kimseyi mahrum etmemek için, Tevhid ve Haşir ve Kıssa-i Musa gibi bazı maksadlar tekrar edilmiş.

Hem cismanî ihtiyaç gibi, manevî hacat dahi muhteliftir. Bazısına insan her nefes muhtaç olur. (Cisme hava, ruha hû gibi). Bazısına her saat (Bismillah gibi) ve hâkeza…

Demek tekrar-ı âyet, tekerrür-ü ihtiyaçtan ileri gelmiş ve o ihtiyaca işaret ederek uyandırıp teşvik etmek, hem iştiyakı ve iştihayı tahrik etmek için tekrar eder.

Hem Kur’an müessistir. Bir Din-i Mübin’in esasıdır ve şu âlem-i İslâmiyet’in temelleridir ve hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeyi değiştirip, muhtelif tabakata, mükerrer suallerine cevabdır. Müessise, tesbit etmek için tekrar lâzımdır. Te’kid için terdad lâzımdır. Teyid için takrir, tahkik, tekrir lâzımdır.

Hem, öyle mesail-i azîme ve hakaik-i dakikadan bahsediyor ki: Umumun kalblerinde yerleştirmek için çok defa muhtelif suretlerde tekrar lâzımdır. Bununla beraber sureten tekrardır, fakat manen herbir âyetin çok manaları, çok faideleri, çok vücuh ve tabakatı vardır. Herbir makamda ayrı bir mana ve faide ve maksadlar için zikrediliyor. “

Önce Kur’anın tekrarlarının kusur sebebi değil, bilakis mucizenin lem’a ve pırıltıları olduğunu nazara veriyor. Demek tekrarlarda büyük sırlar mevcut. Bir kitap, eğer zikir, dua ve davetin mücessem, cisimlenmiş şekli ise; elbette sık sık tekrar olması lazım ve zaruridir. Çünki, zikrin gereği, tekrarla tenvir, nurlandırma, aydınlatmadır. Zikir kelimesinin, sadece tek manaya, münhasır olmadığını biliyoruz. Allahı bildiren, tanıttıran, hatırlattıran, sevdiren, düşündüren her söz, her davranış, her hareket zikrin sınırları içindedir. Belki en büyük zikir, iman, marifetullah, muhabbetullah ve lezzet-i nuraniyi netice verendir. Bu noktada Nurların faikiyeti meydandadır. O zaman tekrarlar lazım ve zaruridir. Duanın gereği, tekrar ederek, insanın iç dünyasında, istenileni sağlamca yerleştirme, kalıcı hale getirmedir. O zaman mutlaka tekrar lazımdır. Davet ve tebliğin gereği, tekrar ederek zihinlere kazıma, fikir ve kalblerde canlı tutmadır. Hem herkes Kur’anın veya Onun hakiki tefsiri olan Risalelerin bütününü okuyamaz.(Rabbimiz bizlere bütününü dem ve damarlarımıza karışıncaya kadar okumayı nasib eylesin.) Ama belki bir sureye, ikinci derecede bir risaleye, çoğunlukla muktedir olur. Onun için en mühim maksadlar her bir parçada tekrar edilmiş ki, o büyük mana ve hakikatlardan herkes bir derece istifade etsin ve mahrum kalmasın.

Hem cesedin ihtiyaçları gibi, manevi ihtiyaçlar da çeşitlidir. Bazı ihtiyaçlar var ki, insanlar her nefes, her dakika, her saat, her gün ihtiyaç duyarlar.Manevi ihtiyaçlar da böyledir. Zaten ihtiyaç, tekrarı, tekrarlıktan çıkarıyor. 21. Sözdeki 2. İkazı hatırlayalım:

“Ey şikem-perver nefsim! Acaba hergün hergün ekmek yersin, su içersin, havayı teneffüs edersin; sana onlar usanç veriyor mu? Madem vermiyor; çünki ihtiyaç tekerrür ettiğinden, usanç değil belki telezzüz ediyorsun. Öyle ise: Hane-i cismimde senin arkadaşların olan kalbimin gıdası, ruhumun âb-ı hayatı ve latife-i Rabbaniyemin hava-yı nesimini cezb ve celbeden namaz dahi, seni usandırmamak gerektir. ” Zaten sual, namazın tekrarı hakkında idi.

Demek hakikatların tekrarlanması, ihtiyaçların tekrarlanmasından kaynaklanıyor. Aynı zamanda gafilleri uyandırıyor ki, “bu kadar tekrarlanmışsa, bunda çok büyük bir ehemmiyet var. Bu meselelere dikkat et, yoğunlaş, maneviyatına mal et.” Ayrıca o meseleler şevk ve iştihayı da inkişaf ettiriyor. Hem Kur’an ve Onun bu asrın fehmine bir dersi olan Risaleler, Müessistir, tesis edici, kurucudur, yani bir Din-i Mübinin esasları ve o esasların isbatı, Alem-i İslamiyetin temelleridir. Nurlar zaten azami olarak İmanın altı rüknünü isbat ve izah eder. Bütün izah ve isbatları aynı yerde yapmaz. Muhtelif yerlerde, çeşitli derecelerde bazen birbirine benzer tarzda tekrar eder. Ayrıca insanların içtimai, sosyal hayatlarını değiştirme vazifeleri vardır. Yanlış inançlar, yanlış davranışlar ve hatalı manaları düzeltmek ve yerleştirmek için tekrar lazımdır.

Her zaman her yerde reklamlarla karşılaşıyoruz. Bir firma insanlara kendini kabul ettirme, bildirme, tanıttırma, sevdirme için defalarca reklamını yapıyor. Ta beynimize adını kazımaya çalışıyor. Bunun için Rabb-ül Âlemîn o yüksek hakikatları, o büyük maksadları, iç dünyamıza yerleştirmek, hayatımızın parçası, vazgeçilmezi yapmak istediği için tekrar tekrar ifade ediyor. Üstelik insan çabuk unutan, hemen gaflete düşen bir mahluk olduğu için, devamlı o büyük hakikatları hatırlatıyor, uyandırıyor, sevk ediyor. Bununla beraber görünüşte tekrardır. O tekrar gibi görünen hakikatların çok manaları var. Her makamda birer mana asıldır ve o makamda o mana hakim ve asıldır. Diğerleri onun zımnında, gölgesi altında, manasının arkasındadır.

Zübeyir Abinin bir vezicesi ile bitirelim. “Tuğla tuğla üzerine koymak, tekrar değil, tesistir.”

Hem de ilim iki kısımdır:

Bir nevi ilim var ki, bir defa bilinse ve bir-iki defa düşünülse kâfi gelir.

Diğer bir kısmı, ekmek gibi, su gibi her vakit insan onu düşünmeye muhtaç olur. Bir defa anladım, yeter diyemez.

İşte ulûm-u imaniye bu kısımdandır. Elinizdeki Sözler ekseriyet itibariyle inşâallah o cümledendir.

BARLA LAHİKASI

Bayram Yüksel Abi Rahmetullahi Aleyh, hatıralarında diyor:

Üstadımız bazen diyordu: ‘Bugün kaç sahife okudunuz?’

Biz de üç veya beş dediğimiz zaman,

‘Ben iki yüz sahife okudum. Hem benim kalemim yok, çok ağır yazıyorum. Hem de sizin gibi gazete gibi okuyup geçmiyorum. Ben manasını da anlayarak okuyorum. Hem de bakın ne kadar tashih ettim’ derdi. Risaleleri açarken sahifeleri hiç incitmeden, elini ağzı ile ıslatmadan çok itina ile açardı.

“Elhamdülillah ben bugün bu kadar okudum, çok istifade ettim. Bugün imanım çok inkişaf etti’ derdi.

Hayretler içinde bize gösteriyordu. ‘Fesübhanallah bu eseri hiç görmemiş gibi istifade ettim’ derdi.

‘Nasıl mübarek günlerde camilerde tecdid-i iman ederler; biz de Risale-i Nur’u okumakla tecdid-i iman ediyoruz” derdi.

‘Kardaşlarım, bakın ben bu kadar yer okudum, hiç yanlış bulamadım. Risale-i Nur’un telifinde inayet-i İlâhiye ve hıfz-ı Rabbanî bize yardım ettiler. Bizim bu ne hünerimiz, ne de kabiliyetimiz. Bu tamamen Cenab-ı Hakkın ihsan ve kereminden, biz acizlere bir lütf-u ihsanıdır’ derdi.

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Yorumlar

  1. avatar

    Ahmet bey’e çok teşekkür ediyorum..
    Bur haftadır kafamda dönüp duran bir meseleyi yazıp beni rahatlattığı icin.
    Her yazısından ciddi ilim ve feyz alıyorum.
    Rabbim ebeden razı olsun, hizmetten ve istikametten ayırmasın..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
“Mamma li Erdoğan” / Prof. Dr. Özcan HIDIR

Batıda Türkofobinin yükselişi ve FETÖ Özellikle 15 Temmuz sonrasında FETÖ, Batı ülkeleri başta olmak üzere …

Kapat