Tembellik, Tenperverlik, Vazifedarlık

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Tembellik

İnsanın en büyük tabiî düşmanlarından cinnî şeytan diye vasıflandırılan, bildiğimiz şeytanın haricinde insî şeytan diye vasıflandırılan ve cinnî şeytandan hiç de geri kalır yanı olmayan bir düşmanımız daha var. Bu düşmanlarımızı kimi zaman dost bile zannedebiliyoruz. O sebeple özellikle içinde bulunduğumuz bu âhir zamanda, insî şeytanlara karşı çok daha dikkatli olmak zorundayız.

İnsî ve cinnî şeytanlar, İslâm, Kur’ân ve iman hizmetinde kalbi sarsılmaz, bağlılığı kuvvetli, samimi ve gayretli birini gördükleri zaman, bu şekilde hizmete bağlı olanları davalarından döndüremeyeceklerinin farkında oldukları için, farklı farklı noktalardan saldırıya geçerler. Bu saldırı noktalarından ilki tembellik damarıdır. Yapılacak bir Kur’ân ve iman hizmetinde veya manevî vazifelerde, şeytanların ehli hizmete tembellik damarından verecekleri ilk vesvese, ertelemek noktasından olacaktır. Yapılacak olan hizmet veya vazifenin tarzı veya çeşidi ne olursa olsun vesvese, yaptırmamak cihetinden değil ertelemek cihetinden gelecektir.

Bu noktada “Erteleyenler helak olmuşlardır” hadisi yolumuzu aydınlatmaktadır. Şunu bilmeliyiz ki; ertelemek, aslında yapmamanın yarısıdır. Ve ertelemek, büyük ihtimalle yapmamaya dönüşecektir. Şu kısa hayatımızda ertelemenin kimseye bir fayda getirmeyeceği de muhakkaktır.

Bu konudaki şeytanların desiselerinden birisi de, kişiye yaptığı vazife ve hizmetleri çok gösterip bazılarını yapmama noktasında kandırmaya çalışmasıdır. Bu şekilde ehli dalâlet yapılmayan her hayırlı ameli kâr saymaktadır.

Eğer yaptırmamaya muvaf­fak olamazlarsa, bu sefer sâlih amelin kalitesini düşürmeye çalışırlar. Namazı tadili erkân ile kılmamak, orucu sadece mideye tutturmak, Hacca gidip alışverişle meşgul olmak gibi veya Risâlei Nur’u okurken veya yazarken bir an önce bitirmeye çalışıp gerekli tefekkürü ve mütalaayı yapmamak, bu meseleye verebileceğimiz örnekler arasındadır.

Tenperverlik

Tenperverlik, kamusta “Kendi bedenine ve yiyip içmesiyle rahatına düşkün adamın hâli” olarak açıklanmaktadır. Ehl-i dalâlet, ehli hizmete dünyanın cazibedar şeylerini gösterip, he

veslerini uyandırmaya ve onları hizmete karşı gaflete getirmeye çalışmaktadırlar.

Bu noktada ehli dalâlet, her insanın nefsinde olan tenperverlik damarından istifade etmektedir. Ehli hizmete, dünyanın cazibedar ve şaşaalı yönünü gösterip; ehl-i hizmetin yiyip içmeye, bedenine ve rahatına düşkün olmasını sağlamaya çalışmaktadırlar. Hâlbuki Bedîüzzaman Hazretleri, defaatle bu dünyanın rahat ve ücret yeri değil, hizmet yeri olduğunu ifade etmektedir.

Ehli hizmet rahatı değil, huzuru istemelidir. Bu meselede “Huzur İslâm’dadır” diye halk arasında meşhur olan söz gerçekten çok manidardır.

Bütün kötülüklerin temelinde rahata meyletmek vardır. Rahata meyletmek, rahatını istemek, rahatlık için manevî vazifelerden tavizler vermek, ehli hizmet için en büyük tehlikelerin başında gelmektedir.

Nefsimiz, hiçbir zaman rahata, uykuya, yemeyeiçmeye ve yan gelip yatmaya doymaz. Dünyanın cazibedar yönlerinden istifade etmek için, hizmetten ve manevî vazifelerden taviz vermek gerekmektedir.

Bu demek değildir ki; zaman zaman helal dairesinde kalmak şartıyla bir kısım dünya zevklerinden tatmayalım. Elbette ki; asr-ı saadetten aldığımız dersler de helal dairesinde kalmak ve abartmamak şartıyla ehli hizmetin dünya zevklerinden istifade edebileceğini gösteriyor.

Bu istifadeler, hizmetimize ve manevî vazifelerimize engel olmamalı, tam tersine bizdeki gayreti ve şevki arttırmalıdır.

Vazîfedârlık

İnsî ve cinnî şeytanların desiselerinden birisi de vazîfedârlıktır. İnsî ve cinnî şeytanlar, iman ve Kur’ân hizmetinde ciddî gayret edenlere fazla iş bularak, onların daha az hizmetle meşgul olmalarını sağlamaya çalışmaktadırlar.

Daha önce de belirtmiştik, ehl-i dalâlet, ehli hizmetin her yapmadığı hizmetini kâr saymaktadır. Hâlbuki tahribat kolay, tamirat zordur. Bizim ehli dalâletin çalışmalarından çok daha fazla gayret etmemiz lâzımdır. Yoksa bu âhir zaman tahribatına karşı gerekli tamiratı gerçekleştiremeyiz.

Üzerimize vazife olmayan şeyleri kendimize vazîfe yapıp, aslî vazifelerimiz olan iman ve Kur’ ân hizmetini bırakmayacağız. Bedîüzzaman Hazretleri, başka hizmetlerin yeterince hadimlerinin olduğunu, bu sebeple iman, Kur’ân ve Risâlei Nûr hizmetinin hadimlerinin istikâmetlerini, yalnız iman ve Kur’ân hizmetine çevirmeleri gerektiğini ifade etmektedir.

Ehli dalâlet, her ne sebeple ve şekilde olursa olsun, ehl-i hizmete fazladan iş çıkartarak iman ve Kur’ân hizmetinden uzaklaştırmaya çalışabilirler. Bu noktadan ehli hizmetin çok dikkatli olması, yapması gereken temel dünyevî, ailevî ve akrabalık ve komşuluk ile ilgili görevlerini ifa ederek, bu meseleleri abartmaması gerekmektedir.

Meselâ Risâlei Nûr’un ilk intişar zamanlarında -özellikle Risâle-i Nûr hizmetinde koşturan memurların veya işçilerin hizmete vakitleri kalmasın diyebir kısım ehl-i dalâlet onlara fazladan iş çıkarmaya çalışmışlardır.

Bu fazladan iş çıkarma, ehl-i hizmetin kendi nefsinden de kaynaklanabilir ki; bu devirde daha çok bu nokta ön plana çıkmaktadır.

Kişi, safderûnluğundan vazifesi olmayan işlere de burnunu sokmaya çalışabilir. Veya ona hizmete ayıracağı vakitten taviz vermesine sebep olacak işleri, başka bir safderûn da bulabilir.

Netice olarak, insî ve cinnî şeytanların bu üç desisesine de verilecek çok sayıda örnek bulunabilir. Bizim için temel mesele, bu oyunlara gelmemek ve rahat ve ücret yeri olmayan, hizmet yeri olan bu dünyada, vaktimizi her şeye yeterli miktarda ayırmaktır.

Nefsimize, rahatımıza ve vazifemiz olmayan işlere vakit ayırarak iman ve Kur’ân hizmetinden taviz vermememiz gerekmektedir.

İrfan Mektebi

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI

SAATLER VE MANZARALAR Yahya Kemal BEYATLI   Sütunların Dibinde Duâ Edenler Ayasofya’da, ikindiden sonra, yerle …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Müslüman Şehri

Müslüman Şehri Yazar: Titus Burckhardt Türkçesi: Suat Filmer Şehir planlamacılığı sorunu, sanatın alanını çok çok …

Kapat