Temel Dinî-İslamî İlim Dalları

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

TEFSİR İLMİ

Tefsir ilmi; “Beşerin takatı derecesinde, Allah’ın muradına delâleti yönünden, Kur’ân-ı Kerîm’den bahseden ilimdir” diye tarif edilir. Ayrıca “Kur’ân’ı Kerîm’in mânâlarını keşif ve onda olan müşkil ve garip lafızlardan, kastedilen şeyi beyandır.” diye de tarif edilmiştir.

Kur’ânı ilk tefsir eden Peygamberimiz (asm)’dır. O Allah’tan aldığını tebliğ etmekle mükellef olduğu gibi kitabı “beyan” (açıklama) ile de mükellefti. Peygamberimizden sonra başta “Tercümanü’l-Kur’ân” lakabıyla meşhur olan İbni Abbas ve diğer sahabelerin tefsirleri gelir. Onlardan sonra da tabiinin tefsiri gelir. Sonraki dönemlerde de pek çok âlim tefsir ilmiyle meşgul olmuş ve çeşitli tefsir kitapları telif edilmiştir. Oldukça muhtasar –Celaleyn tefsiri gibi- tefsirler olduğu gibi, 100 cilt civarında –İbni Nakib El-Makdisi’nin tefsiri gibi- hacimli tefsirlerde vardır.

Tefsir Çeşitleri:

Tefsir; rivâyet, dirâyet ve işarî olmak üzere 3 kısımdır.

a. Rivâyet Tefsiri: Kur’ân’ın âyetlerini peygamberimizden, sahâbe ve tabiinden nakledilen rivâyetlerle yapılan tefsirdir.

b. Dirâyet tefsiri: Arapça dil bilgisine ve gramerine, Arap edebiyatına (belagatına), usul-i fıkıh kurallarına dayanarak âyetlerin ibarelerini şerh etme tarzındaki tefsirdir. Bu tefsir de rivâyetlere mutlaka istinat eder, ama naklin olmadığı yerde dil bilgisi ve usulü fıkıh kurallarına dayanarak içtihat devreye girer.

c. İşarî Tefsir: İşari tefsir “İlk anda akla gelmeyen fakat tefekkürle âyetin işaretinden kalbe doğan mânâ” diye tarif edilmiştir. (İsmail Cerrahoğlu, Tefsir Tarihi, c.2.s.9.)

İşarî tefsirler, Kur’ân’ın zahir mânâsından başka bir mânâ taşımadığını iddia eden Zahiriler haricindeki İslâm âlimlerinin ekseriyeti kabul etmiştir. (Bkz.age, c.2, s.11.)

Peygamberimiz (asm) şöyle buyurmuştur: “Kur’ândaki her âyetin bir zâhiri, birde bâtını vardır. Her harfin bir haddi, her haddin de bir matlaı vardır.” (İbn Hibban,

Taberani, Ebu Yala, Bezzar, Beyhaki. Hadis İbn Mes’ud (ra)’dan sahih ve hasen isnatla rivâyet edilmiştir)

İşarî tefsir sahibi [âyete] kendi verdiği mânânın dışında zahir bir mânâ olmadığını iddia etmez, nasların zahirleri üzerine yüklenmiş bulunduğunu, fakat bir iç ve öz mânânın da âyette mündemiç olduğunu söyler. Onlara göre Kur’ân dış mânâsından başka bir çok mânâlar taşır. (age, s.10)

HADİS İLMİ

Hadis ilmi, “Kendisiyle, Peygamber Efendimiz (asm)’in söz, fiil ve hallerinin bilindiği ilimdir.” diye tarif edilmiştir. Hadis ilmi, rivâyet ve usul olmak üzere iki kısma ayrılır.
a. Hadis Usulü: Hadisi rivâyet edenlerin durumları (hadisin senedi) ve hadisin metni üzerinde durarak hadisin mütevâtir, sahih, hasen, zayıf ve mevzu olmasını araştıran ilimdir.

Hadis usulü ile ilgili yüzlerce eser kaleme alınmıştır. En meşhurları İbn-üs Salah’ın “Ulûm-u’l-Hadis” (Mukaddimetü İbnüs Salah), İbn Hacer El-Askalani’nin “Nühbetül Fiker”, İmam Suyûtî’nin “Tedribür-Râvi” adlı kitaplarıdır.

b. Hadis Rivâyeti: Peygamberimizin (asm) hadislerini ravilerden, bizzat duyarak öğrenmek, yazmak ve ezberlemek, daha sonrada onu başka insanlara ulaştırmakla ilgili ilimdir.

Bu alanda en meşhur eserler bilindiği gibi Kütüb-ü Sitte’dir. Yani Buharî, Müslim, Tirmizî, Ebû Davud, Neseî ve İbni Mâce’nin yazdıkları hadis kitaplarıdır. Bu 6 kitaba daha sonra İmam Mâlik’in Muvatta, Ahmed b. Hanbel’in “Müsned”, Darimî’nin “Sünen” kitabı da eklenerek sayı dokuza çıkarılmıştır.

KELÂM İLMİ

Başta imanın 6 esası olmak üzere imani mevzular üzerinde duran Kelâm ilmi, konusu ve gayesi itibarıyle iki şekilde tarif edilmiştir:

Konusuna göre kelâm ilminin tarifi: İlm-i kelâm Allah u Teâlâ’nın zâtından ve sıfatlarından, nübüvvet ve risâlete dair meselelerden, mebde’ ve me’ad (yani başlangıç ve son) itibarıyla yaratılmışların hallerinden İslâm kanunu üzere bahseden bir ilimdir.

Gayesine göre kelâm ilminin tarifi: İlm-i kelâm kesin, kat’i deliller kullanmak ve vâki olacak şüpheleri izâle etmek suretiyle dini akideleri, inançları isbata, kudret kazandıran bir ilimdir.

(Kelâm ilmi “Usul-i’d- Din” (dinin asılları), Akaid, fıkhı Ekber isimleriyle de anılır.)

Kelâm (diğer ismiyle akaid) hakkında bazen çok muhtasar (İmam-ı A’zamın Fıkhı Ekberi, İmam-ı Nesefi’nin Akaidi gibi 7, 8 sahife) risaleler yazıldığı gibi, oldukça hacimli kitaplar da telif edilmiştir (Allame Taftazani’nin 5 ciltlik “Şerhül Makasıd” adlı kitabı ve Seyyid Şerif Cürcani’nin Şerhül Mevakıf” kitabı gibi)

Kelâmi konuları işleyen Ömer Nasuhi Bilmen’in “İlmi Kelâm” kitabıyla, Taftazani’nin “Şerhü’l- Akaid” kitabı da güzel kitaplardandır. (“Şerhü’l- Akaid” İmam Nesefi’nin “Akaid” adlı küçük risalesinin Taftazani tarafından yapılmış şerhidir. Bu eser Osmanlı medreselerinde yüzyıllarca okutulmuş en meşhur kitaplardandır.)

Burada Risale-i Nur’un imani konuları bütün yönleriyle işleyen kelâmi bir eser olduğunu da zikretmeliyiz.

FIKIH İLMİ VE USULÜ

Usul-i Fıkıh: Usul-i Fıkıh Kur’ân ve sünnetten hüküm çıkarmanın kurallarını anlatan ilimdir. (Bugün İslâm Hukuku metodolojisi denilmektedir.)

Usul-i fıkıh ilminde, Kur’ân, Sünnet, İcma, Kıyas, İstihsan, örf, mesalih-i mürsele gibi mevzular üzerinde durarak, “ef’ali mükellefin” denilen farz, vâcib, sünnet, müstehab gibi hükümler ortaya konulur. Ayrıca müçtehitleri taklit, ictihat ve içtihadın şartları, müçtehitte olması gereken özellikler ve müçtehitlerin tabakaları üzerinde durulur.

Usul-i fıkıh ilmini ilk defa “Er-Risâle” kitabıyla ortaya koyan şahıs İmam Şafii’dir. İmam Şafii’den önceki müçtehit imamlarında kendilerine has mutlaka bir metodu vardı, fakat onlar bu metodu kitap telif ederek ortaya koymamışlardı. İmam Şafii’den sonra her mezhep kendi usullerini ortaya koyan çalışmalar yapmışlardır.

Fıkıh

Fıkıh ilmini İmam-ı A’zam “Kişinin lehine ve aleyhine olan şeyleri bilmesidir.” diye tarif etmiştir. Daha sonraki âlimler imamın bu tarifini “amel yönüyle” diyerek kayıtlamışlardır.

Osmanlı Devletinin sonlarında yaşamış ve Mevlana Hâlid’in talebelerinden olan İbni Abidin, fıkhın “ibâdât, muamelat ve ukubat” olmak üzere üç konusu olduğunu söyler. Bunlar da kısaca:

a. İbadet: Namaz, Zekat, Oruç, Hac, Cihattır.
b. Muamelat: Muavazatı maliye, nikah, talak, muhasamat, emanat, terikattır.
c. Ukubat: Kısas, hırsızlık, zina, iftira cezalarıyla ilgilidir.

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Leyle-i Berat Hakkında (Âyet, Hadis, Risale-i Nur)

BERAT: Nişan, rütbe ve imtiyaz için verilen resmî belge, kurtuluş. Sitemizde Berat Gecesi ile İlgili yazılar …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Ne Mutlu Müslümanım Diyene

Biliyorum başlıktan bazı ırkçılar memnun olmayacak. Zaten maksadım bunları memnun etmek değil; yapılan çok büyük …

Kapat