Hazırlayan: Caner YÜCEL
Araştırmayı okumak için alttaki başlığı tıklayınız.
1844-45 Temettuat Defterlerine Göre Kastamonu Şehri
Çalışmanın sonuç bölümü şöyle:
SONUÇ
Kastamonu yöresi Malazgirt Zaferi ile Türkleşmeye başlamış, Candaroğulları ve Çobanoğulları beyliklerinden sonra Osmanlı topraklarına dâhil olmuştur. Kastamonu Osmanlı Devleti’nin ilk yıllarında bir eyalet merkezi iken XIX. yüzyıla gelindiğinde bir sancak, merkezi ise bir kaza konumunda karşımıza çıkar. Şehirdeki ekonomik potansiyelin canlı olduğu ve sürekli değişen nüfus yapısıyla sosyal alanda da kendini gösterdiği bir hareketlilik mevcuttur. Çeşitli iş kollarının olması esnaflık ve ticaretin gelişmesi, diğer kaza merkezleri gibi ekonominin tarıma dayanmaması Kastamonu’nun ekonomik şablonunun çıkarılmasını kolaylaştırmıştır.
Tanzimat döneminde ülkenin ihtiyaçlarına cevap verebilmesi için düzenlenmesi gereken kurumların başında gelen maliye teşkilatının en önemli düzenlemelerinden biri de temettuat tahrirlerinin yapılmasıydı. Bu tahrirler ile ülkedeki vergi kaynakları ve vergi potansiyeli hakkında fikir edinilmesi amaçlanmıştı. Tahrirler düzenlenmeden önce yerleşim yerlerinin vergileri düzenlenirken, o yerleşim yerindeki toplam hane sayısına belirlenen vergiler bölünerek hane başına düşen vergiler ortaya çıkarılmaktaydı. Ancak bu yöntem birçok problemi beraberinde getirmekteydi. Çünkü yerleşim yerlerinde yaşayan insanların gelirleri birbirinden çok farklıydı. Zenginin ve fakirin aynı miktarda vergi ödemesi, durumu iyi olmayanların üzerine ekonomik bir yük getirmekteydi.
Tanzimat’la birlikte başlanan temettü defterlerinde, hem kişilerin sahip oldukları malların ve gelirlerinin ayrıntılı olarak tespit edilmesi, hem de kişilere ödemesi gereken vergi üzerinde haksızlık yapılmaması amaçlanmıştır. Kastamonu’nun merkezine bağlı 44 mahallenin 1260/1844 – 1261/1845 yıllarına ait temettuat defterleri üzerinde yaptığımız çalışma neticesinde Osmanlı Devleti’nin o yıllardaki küçük bir yerleşimi olan Kastamonu kazasının sosyoekonomik tahlilini yapmaya çalıştık.
Çalışmamızın konusu olan Kastamonu Temettuat Defterleri’nde, yöre ile ilgili birçok sosyal ve iktisadi veri elde edilmiştir. Mesela Kastamonu merkezinde tarımın sadece bir mahallede yapıldığı, hayvancılığın ise sadece, tarım yapılan mahalle dışında, inek ve camus ile sınırlı kaldığını, ayrıca mahallelerdeki gayr-i Müslim halkın isimleri ile meslekleri hakkında bilgi edinilmiştir. Mahallelerdeki hanelerin ödeyecekleri vergiler ile toplam temettuatlar bulunmuş, hangi unsura ne kadar vergi ödendiği konusunda açık bilgiler sunulmuştur. Hem sosyal hem de iktisadi tarih kaynağı olarak temettuat defterleri, mahallelerdeki hane reisi isimleri ve lakaplarından tutun hangi mahallede kaç tane vergi mükellefi olduğu ve ödeyecekleri verginin miktarlarına kadar bizlere sunmaktadır. Biz de bu eşsiz tarih kaynaklarını usulüne uygun olarak ele almaya ve elde edilen verileri doğru bir şekilde aktarılmaya özen gösterilmiştir.
Her defterin başında hangi mahalle ise, mesela; “Kastamonu Kaymakamlığı Kazalarından Nefs-i Kastamonu Mahallatından Cemaleddin Ağa Mahallesi sakinesi Ahali-i İslamın Emlak Ve Arazi Ve Temettuatını Mübeyyin Defterdir” şeklinde yazılmıştır. Ayrıca her defterin sonunda tahriri düzenleyenlerin imzaları mevcuttur.
Defterlerde genel olarak her defterde imam veya ileri gelenlerin yazıldığı gibi bir anlayış yoktur. En az vergi ödeyenin ilk başta yazıldığı defterler de vardır. İsimlerin üstünde kişinin mesleği, sene-i sabık vergisi ve varsa başka kazada arazisi olduğu kayıtlıdır. İsimlerin altında ise Gayr-i menkulleri ve hayvanları kayıtlıdır. En sonda ise “Mecmuundan merkumun bir senelik tahminen temettuatı” yazılmıştır. Defterlerde toplam 2560 hane ve 44 mahallenin emlak ve arazi kayıtları incelenmiştir. 178 hane gayr-i Müslim, 2382 hane de Müslüman olduğu anlaşılmıştır. Gayr-i Müslimler genellikle kürkçülük, kuyumculuk ve kalaycılık yapmakta, Müslümanlar ise terzilik, duhancılık, pençecilik ve debbağlık ile uğraşmaktadırlar. Müslümanların en fazla kullandığı isim Mehmed, gayr-i Müslimlerin ise Yorgi‟dir.
Osmanlı Devleti’nde yapılan tahrirlerde, amaçlanan sonuçlara ulaşıldı mı bilinmez ama defterlerin bugüne ulaşması ve ilk elden kaynaklar olması bakımından önemlidir. Her ne kadar tahrirlerin ehil kişiler tarafından yapılmamış olması, defterlerde bazı yanlışlıkların veya bilerek usulsüzlüklerin yapılmış olması ihtimalini doğurmuş olsa da çalışmamızı defterlerde verilen şekliyle usulüne uygun olarak yapılmaya çalışılmıştır.
- Mehmet Nuri BİNGÖL”ün Edebî Yolculuğu - 30 Ağustos 2024
- Risale-i Nur’da ve Hatıralarda Kurban Bayramı - 15 Haziran 2024
- Ramazan’dan Sonra - 24 Nisan 2024
- Ramazan Bayramı ve Peygamber Efendimizin Bayramı - 9 Nisan 2024
- Kadir Gecesi ile İlgili Yazılar - 5 Nisan 2024
- Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI - 30 Mart 2024
- Peygamberimizin (asm) İtikâfı - 29 Mart 2024
- Aydınların Dilinden Bediüzzaman Said Nursî / Vefatının 64. Sene-i Devriyesi Hatırasına (video).. - 25 Mart 2024
- Sükûtun Zarâfeti / İmam Süyutî - 23 Mart 2024
- “Oruç, Bıçağa Gerek Duyulmayan Bir Ameliyattır.” - 20 Mart 2024