Ana Sayfa / Yazarlar / Teravih Namazı ve Çocuklar / Vehbi KARA

Teravih Namazı ve Çocuklar / Vehbi KARA

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Ramazan ayının en önemli ibadetlerinden bir tanesi şüphesiz teravih namazıdır. Ramazan neşesinin yaşandığı mekanlarda camilerimizdir. Camiler şenlenir özellikle çocuklar sayesinde cıvıl cıvıl olur. O temiz ve bozulmamış zihinler, camiler sayesinde gerçek huzur ve mutluluğu tadarlar. Bu nedenle Ramazan ayı çocuklarımız için de bir fırsattır.

Bu vesile ile evimizin yanındaki camimizi anlatmak isterim. Camimizin çok değerli bir imamı var. Hatta hem şehrim olup Erzurumludur. Okulların tatil olduğu dönemde çocuklara Kur’ân öğretir. Camimiz yaz ayı boyunca çocuklarla şenlenir. Onları görünce hep çocukluğumu hatırlar o neşe dolu günlerim hayalimde canlanır.

Çocukken yaptığımız haşarılıkları, birbirimizi güldürmek için ne gibi yaramazlıklar yapıp oyunlar oynadığımızı düşünürüm. Fakat havasını teneffüs ettiğimiz o cami ve mescitlerimizi hatırladığımda kalbimde türlü türlü güzel duygular canlanır. O huzur ve huşunun insan üzerindeki tesirleri yıllar sonra dahi gitmez. Unutulmayan ve sonsuzluk ülkesi ahirette ışık olacak o cami neşesini bütün çocukların yaşaması için gayret etmek gerekir.

İmam efendinin okuduğu Kur’ân, müezzin efendinin salâvatları herkesin ruhunun tâ derinliklerine işler. Rahmetli babam ile birlikte hemen hemen her akşam ağabeyimle bizi Fatih Camii’ne götürmesini nasıl unuturum. Ne kadar güzel bir alışkanlık kazandırmıştı bize.

Özellikle şimdiki gibi yaz akşamları hiçbir güç yatsı namazını kılmaktan alıkoyamazdı. Hatta işten geç geldiğinde yatsıyı işyerinde kılan babam olmasa bile yalnız giderdim camiye.
Bazen de Kumrulu Mescid adı verilen küçücük mahalle camiimize giderdim. İmamımız Hasan Efendi çok nazik ve kibar bir insandı. Çocuklara da iyi davranırdı. Aynı şimdiki Erzurumlu Camii imamımız gibi.

Fakat cemaatimizden sert görünüşlü, çocuklara pek de iyi davranmayan insanlar da vardı. Yaramazlık yaptığımızda bizlere bağırır, hatta camiden kovarlardı. Pek merhamet olanlar da vardı. Toplumumuzda beş vakit namazı kılanların sayısı niçin az diye düşünenler, işte bu noktaya dikkat etsinler…

Özellikle namaz kılma alışkanlığı olmayan çocukların 33 rekat süren teravih namazını tamamen kılmasını beklemek hatadır. Onların adı üstünde rehavet ve huzur içinde teravih namazını kılmaları daha önemlidir. Neticede sünnet olan bu namazı illa 20 rekat kılmak şart değildir ki. Daha faziletlidir, o kadar. Lakin farz olan vakit namazlar için alışkanlık kazanması için teravihin önemi çok büyüktür.

Teravihe yeter ki gelsinler. İsterlerse hiç kılmasınlar onların o huzur ve huşu atmosferinden alacakları tek bir nefes dahi çok önemlidir. Beş vakit namazını kılmak istiyor isek cami ve cemaate alışmak çok önemlidir.

Mahmut Bıyıklı isimli bir değerli şairin “Teravihte Gülen Çocuklar”başlıklı şiiri bu konuyu ne güzel özetlemiş, isterseniz sizlerle paylaşayım:

İmam Allahuekber dedi.
Arka saflarda gülen çocuk sesleri.
İlk dört rekâtı bitirdik.
Tam çocuklar Allaaaahümme salliiii…
Diye salâvata başlamışlardı ki;
Taburede namaz kılan büyüklerimiz ve
İmam hep bir ağızdan yüklendiler çocuklara.
Çıkın dışarı, çıkın dışarı…

Çıktılar çocuklar dışarı.
On kadar çocuk.
Sanki cami boşaldı.
Ben ne duruyorum ki;
Ben de çıktım dışarı.
Ortaya bir de şiir çıktı.

Teravihte Gülen Çocuklar

Teravihte gülen çocuklar,
Bütün dualar ezberinde
Ama melek mi gıdıklıyor ne
Gülüyorlar namazın orta yerinde.

Teravihte gülen çocuklar,
Elbet susmayı da bilirler
Kaş çatmasa büyükler
Tam otuz gün gelirler.

Teravihte gülen çocuklar,
Mü’min, cemaatin hepsinden
Ne kızarsın imam amca
Orman bıkar mı kuş sesinden.

Teravihte gülen çocuklar,
Camideki en iyi fikir
Çünkü onlar dört rekâtta bir
Getirilen salâvat gibidir…

Teravihte gülen çocuklar,
Size kızanlara ne dersiniz
Anlatsam onları bir size
Ömür boyu gülersiniz…

Yazar : Vehbi KARA

Dr. Vehbi KARA, 1965 Yılında İstanbul’da doğdu. İlk ve orta eğitimini yine İstanbul’da tamamladıktan sonra 1982 yılında Deniz Harp Okuluna girerek askeri öğrenci olarak eğitimine devam etti. 1986 Yılında Kontrol Sistemleri bölümünden Elektrik-Elektronik Mühendisi olarak mezun olduktan sonra Teğmen rütbesi ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı savaş gemilerinde ve karargâh birimlerinde deniz subayı olarak görev yaptı. Savaş gemilerinde güdümlü mermi ve top atışlarında birincilik kazanmıştır. 1997’de Yüzbaşı rütbesinde iken askerlik mesleğinden ayrıldı ve ticaret gemilerinde çalışmaya başladı. Gemi Kaptanı olarak çeşitli ülkelere ait 30’dan fazla ticari gemide görev yapmış çalıştığı firmalardan ödüller almıştır. 2011 Yılında Araştırmacı kadrosu ile İstanbul Üniversitesinde göreve başladı ve halen de bu üniversitenin Su Ürünleri Fakültesinde ve Mühendislik Fakültesinde denizcilikle ilgili meslek dersleri öğretmenliği görevini yürütmektedir. 1997 Yılında İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Bölümünde “Petrole Dayalı Stratejiler ve Uluslararası İlişkilerde Petrolün Rolü” isimli çalışması ile yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. 2015 Yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalışma Ekonomisi ve Endüstri ilişkileri Bölümünde “Çalışma İlişkileri Açısından Kapitalizm Sonrası Dönem: Malikiyet ve Serbestiyet Devri” başlıklı çalışması ile doktora eğitimini tamamlamıştır. Uzakyol Kaptanı yeterliliğinde gemi kaptanlığı, Denizci Eğitimci Belgesi ve Elektrik-Elektronik Mühendisliği sertifikaları mevcuttur. Denizcilik, askerlik, tarih ve iktisat konularında çeşitli dergi, gazete ve internet sitelerinde makaleler yazan Vehbi KARA’nın “Bahriyede 15 Yıl” ve “Altı Ayda Altı Kıta” isimli iki kitabı bulunmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Sultan II. Abdulhamid Han’a Muhabbet mi Bediüzzaman’a Adavet mi? / M. Numan ÖZEL

    Tarih nice insanları, hadiseleri kaydetmiştir. Tarihin defterine baktığımızda nice sürurlu ve kederli yazıları …

Kapat